İmamoğlu, konuşmasında Akın Gürlek’e "Seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız. Söküp atacağız ki senin evlatlarının kapısına kimse dayanmasın" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
CHP'li belediyelere operasyonların ve belediye başkanlarının tutuklanmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'turpun büyüğü heybede' açıklamasına yanıt veren İmamoğlu şöyle konuştu:
"Devletin varlığı tehlikede"
Yargının siyasallaşması insanların hayatlarına mal olduğu gibi daha tehlikeli bir boyutu var: Devletin varlığını da tehlikeye atar. İktidarların sınırsız güç kullanmasını önleyecek yegane kuvvet bağımsız yargıdır. Eğer yargıyı siyasetin parçası haline getirirseniz ortada hukuk devleti kalmaz, kurumlar çürümeye başlar. Tüm dünyada otoriter rejimlerin yaptığı tam da budur.
Kendisini milli iradenin tek temsilcisi kabul eden, yargıyı bağımsız bir güç olarak görmeyen bir iktidar modelinin modern dünyada yeri yoktur. Türkiye bugün yargının siyasallaşması tanımının bile yetersiz kalacağı bir noktada. Yargıyı bir kişinin çıkarlarına uygun kararlar üreten mekanizmaya dönüştürme çabası ne yazık ki büyük ölçüde amacına ulaştı. Ergenekon davalarıyla başlayan bir süreçtir bu. O dönemde 'ne istedilerse verdikleri' paralel yapılarla kol kola getirdikleri düzenlemeler yargıyı tahakküm altına almalarını sağladı. 2017 referandumu ile bu adımlar kurumsallaştı ve amacına ulaştı.
Tek adam rejimi de zirveye ulaşmıştır. İnsanların, her bireyin eşit olduğu o kutsal yerini kaybetmiştir yargı. İktidarın yargıyı nasıl tahakküm altına aldığını gösteren en pervasız örneklerden biri 2019 yerel seçimleri sonrası yaşananlardır. O dönem olanlar o günden bugüne yaşanmaya devam ediyor.
"Esas olan şahsım"
Bu millet sizi bu güzel Cumhuriyet tarihinden silip atacak. Bu kadar net. Başka bir kurtuluşu da yok. Çünkü kendilerini yetkiyi geçici süre milletten alan bir hükümet olarak değil milletin üstünde bir güç olarak, devletin tek sahibi olarak görüyorlar. Millet neymiş ki, esas olan şahsım, bu kadar net.
Değerli dostumuz Prof. Ahmet Özer, ardından değerli kardeşim Rıza Akpolat... Bir yanda 90 gündür yazılmayan iddianame.. Madem çok önemli şeyler vardı niye yazmıyorsunuz, çünkü uydurmaya çalışıyorsunuz.
Başsavcıya seslendi
Bak Başsavcı sana söylüyorum. Biz var ya senin evlatlarının bile -sana hiçbir faydamız olmaz senin zihnin çürümüş de- senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız. Bunu unutma. Söküp atacağız ki senin evlatlarının kapısına birileri dayanmasın. Senin evlatlarını sabahın köründe evinden kimse almasın. Senin tıynetini, senin aklının senin zihninin içinden geçen yol ve yöntemleri bu memleketin her ortamından söküp atacağız ki senin dahi senin bile yuvana ailenin o çocuklarına geleceğine huzuru temin edelim bizim derdimiz bu.
Kötü niyetli insanlardan bu memleketi temizlemek zorundayız. Buna mecburuz ve hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki başaracağız. Biz her daim, erdemin, vicdanın yanında olduk adaletin yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin birliğinin teminatıyız, teminatı olmaya devam edeceğiz. Özgürlüğün, kardeşliğin, demokrasinin ve kalkınmanın teminatıyız, teminatı olmaya devam edeceğiz. Bu güçlü devletin, güçlü Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin teminatıyız. Cesur olmayan var mı aranızda? Yok. Cesarete ihtiyacımız var, örgütlü, erdemli bir dayanışmaya ihtiyacımız Başka türlü kurtulamayız bunlardan. Gencecik adamı evinden alacaksın ifade için Çağlayan'a götüreceksin. Bu ülkede her kamu yöneticisi yargılanabilir kardeşim. Usulü vardır, üslubu vardır hesabını verir. Hesabını vermek zorundayız. Bu kadar net. Usulüne ve üslubuna göre yapacaksınız. Onun için biz yol arkadaşlarımızın bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını iddianamelerin doğru dürüst yazılıp yargılanma düzenlerinin kurulmasını ve yargıya, siyasetin müdahalesinin olmamasını diliyoruz."
Independent Türkçe