İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu; TBB Genel Merkezi'ndeki encümen toplantısının ardından; "CHP’li belediyeler adına söyleyebilirim ki ciddi anlamda asgari ücretin üstünde bir rakamla uygulamayı sürdüren belediyelerimiz var. Bunda geri kalacak bir belediyemiz olduğunu düşünmüyorum. 2024 yılının ekim ayına kadar olan bölümünde bizden sosyal yardım talebi olan aile sayısı 1 milyon 700 bine çıktı. Bir önceki yıl bu yaklaşık 800 bin civarındaydı. 2 katına artmış bir 2024 yılını geçiriyoruz, bu mevcut durumda bunun daha da büyüyeceğini öngörüyoruz. 2019’dan bu yana yaptığımız tespitlerde en az 4-5 katına kadar çıkan bir sosyal yardım bütçesini yönetiyoruz İstanbul’da" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
2024 yılının son encümen toplantısı yaklaşık bir saat sürdü ve toplantının ardından İmamoğlu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İmamoğlu ayrıca encümen toplantısı öncesi TBB'de silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ile görüştü.
"Sorumluluk alan, dayanışmacı ve halkçı belediyeciliği uygulamaya devam edeceğiz"
Asgari ücretin 22 bin 104 lira olarak açıklanmasının ardından CHP'li belediyelerin çalışanları için asgari ücreti 30 bin lira olarak belirlemesi ve sosyal yardımları artıran CHP'li belediyelerin çalışmalarına ilişkin gelen sorulara İmamoğlu, şöyle yanıt verdi:
CHP’li belediyeler adına söyleyebilirim ki ciddi anlamda asgari ücretin üstünde bir rakamla uygulamayı sürdüren belediyelerimiz var. Mutlak bu anlamda da söylenen seviyenin üzerindeki bir uygulamayı belediyelerimiz harekete geçirecektir. Bunda geri kalacak bir belediyemiz olduğunu düşünmüyorum. Asgari ücretin o rakamın da üzerinde olacağını şimdiden görüyorum. Sosyal yardım meselesi sadece açıklanan asgari ücretle ilgili değil, 2024 yılının ekim ayına kadar olan bölümünde bizden sosyal yardım talebi olan aile sayısı 1 milyon 700 bine çıktı. Bir önceki yıl bu yaklaşık 800 bin civarındaydı. 2 katına artmış bir 2024 yılını geçiriyoruz, bu mevcut durumda bunun daha da büyüyeceğini öngörüyoruz. Sadece sosyal yardımın bilindik modelleriyle de hareket etmiyoruz aslında. Her ilin, ilçenin, büyükşehirin kendine has birtakım çalışmalarıyla çok yönlü, kendi yöresinin uygun koşullarını ya da tespitleri yaptığı taleplere dönük çalışmaları da yürütüyor. 2019’dan bu yana yaptığımız tespitlerde en az 4-5 katına kadar çıkan bir sosyal yardım bütçesini yönetiyoruz İstanbul’da ve diğer belediyelerimizin olduğu yerlerde. Bu da aslında 2019’dan bu yana çok yönlü bir yoksullaşma ve ekonomik zorlukların yaşandığı bir ülke pozisyonunu tarifliyor. Biz de belediyeler olarak sosyal yardım bütçelerimizi büyüterek bugünün zor koşullarında vatandaşımıza bütçemizin kalemlerinde olmayacak derecede işleri yaparak daha büyük destek sunma gayretini ortaya koyan, sorumluluk alan, dayanışmacı ve halkçı belediyeciliği uygulamaya devam edeceğiz.
"Devlet, kendi kurumunu silkelemez, kendi kurumunun üzerine çökmez"
İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Borçlarını ödemeye gelince güvercine dönenler, iş asgari ücretle ve maaşlarla ilgili atıp tutmaya gelince şahin kesiliyor'' açıklamasına ilişkin de şöyle konuştu:
Cumhurbaşkanı bir sert cümle söyleyecekse aklından hemen İstanbul’un geçmesi ve ‘İstanbul’a buradan da nasıl bir gönderme yaparım’ diye düşünmesi çok manidar. Bunu yaşıyoruz 6 senedir. Söylediği ifadelerin hiçbirisi bizim üzerimize yapışmaz. Biz, olimpiyatlara yol yürüyen bir şehriz, çok güçlü çalışmalar yapıyoruz, 2036 ev sahibi olmak istiyoruz. Bu kapsamda daha önce yapılmamış olduğu kadar güçlü ve diplomatik girişimlerin daha güçlüsünü yaparak geçirdiğimiz ortamları bu şekilde ifade etmesi üzücü ama alıştık. Halbuki biz daha dün ülkemizin spor bakanıyla yaptığımız diplomatik görüşmelerin sonucunda elde ettiğimiz Avrupa Oyunları’nın ya da 2036’ya birlikte çalışabilmenin yol ve yöntemlerini konuştuk. Bence doğru olan bu, doğru olmayan da Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadeleri. Devlet, kendi kurumunu silkelemez, kendi kurumunun üzerine çökmez.
Encümen toplantısı öncesinde Ayşe Ateş'le görüşmesine ilişkin konuşan İmamoğlu, görüşmeye ilişkin "Ayşe hanımla daha önce birçok kez telefonda görüşmüştük, rahmetli eşinin ailesini Bursa’da ziyaret etmiştim. Daha sonra yüz yüze görüşmek nasip olmamıştı. Derin bir adaletsizlik yaşar durumda kendisi. Sonsuz desteğimizi kendisine bu geciken yüz yüze buluşmamızda ifade ettim. Şahsi olarak her yönüyle yanında olduğumuzu kendisine ifade ettim" diye konuştu.
"İnsanlar, daha adil ve güçlü bir Türkiye; daha adil bir paylaşım isteyecek"
İmamoğlu, Cumartesi günü Tandoğan Meydanı'nda STK'ların düzenleyeceği asgari ücret mitingine ilişkin de şunları söyledi:
Milletimiz ilk defa sokakta mitingler yapmıyor, yine yapar. Buna tepki gösterenler geçmişte kendi ihtiyaç duyduğunda da sokağa çıkmıştır. Bundan sonra yarınlarda da ihtiyaç duyanlar çıkacaktır. Mitinglerin nasıl yapılıp yapılmayacağı kanunda yazılı. Zaten daha önce duyurulmuş STK’ların yapacağı bir mitingden bahsediyoruz. Gelişen ekonomik olaylar üzerinden, özellikle asgari ücretin toplumda yarattığı infial ve üzüntü üzerinden buraya Genel Başkanı’mızın destek olması ve katılım konusunda da vatandaşlarımızı davet etmesi doğaldır. İnsanlar orada birlikte daha adil, güçlü bir Türkiye, daha adil bir paylaşım isteyecek. Bunun duyurulmasının bir yöntemi de miting yapmaktır, sokaklara çıkmaktır.
"2025'e girmeden yeni araç tahsisleriyle ilgili çalışmaları müjde gibi açıklayacağız"
Gündemimiz kuşkusuz çok yoğun. Elbette karar almamız gereken hususlar var. Bazı hususlarda irade koymamız gereken ya da yerelin de gücüyle milletimizin sorunlarına çözüm bulma gayreti içerisinde olmamız lazım. Hatta bazen sadece ülke sınırlarımız değil ki bu da TBB'nin kuruluş felsefesinde olan bir durum. Ülke sınırlarını aşan birtakım konularda, çalışmalarda ama yurttaşlarımızı ilgilendiren ama sınır komşularımızı ilgilendiren yada farklı bir yerde yerel yönetimin güçlenmesi konusunda güç sunmamız gereken konuları da gündemimize alıyoruz. Başta belediyelerimizin temel sorunları olmak üzere ne yazık ki hükümet tarafından yaratılan suni sorunları da ele aldığımız bir toplantı yaptık. Rutin gündemlerimizle birlikte TBB olarak özellikle geçmişten bugüne yapılan araç ve iş makinesi desteği geleneğini sürdürüyoruz. Elbette bu konuda ne yazık ki geçtiğimiz dönem içerisinde bir bölümünde yaşanan, adil olmayan dağıtım mekanizmasını belli veriler üzerinden adil bir zemine oturtma konusunda özenli davranıyoruz. Daha önce de deprem bölgesi illerimize 89 araç ve iş makinesi desteği yapmıştık. Bugün de encümenimizde yeni araç ve iş makinesi hibelerini görüştük. 2025'e girmeden bu yeni araç tahsisleriyle ilgili çalışmaları arkadaşlarım sonuçlandıracak yeni seneye girmeden bir müjde gibi inşallah belediyelerimize, yerel yönetimlerimize yapacağımız desteği açıklayacaklar.
"Demokrasiyi sildirmek zorundasınız"
Tabii 2024 yılını tamamlarken 2024 yılının bir özelliği var. Hep birlikte yerel seçimlerimizi yaşadık. 31 Mart 2024'te milletimiz sandıkta bir karar verdi. Ve beldelerine, ilçelerine, illerine, büyükşehirlerine belediye başkanlarını seçti. Ama ne yazık ki 31 Mart 2024 yerel seçim sonuçlarının ardından özellikle muhalefet parti ait belediyeler hükümet tarafından hedef yapıldığını görüyoruz. Farklı konularda, farklı mevzularda bir kısım ayrımcılığın devam ettiğini görüyoruz. Kimi zaman siyasi operasyonlar kimi zaman ekonomik operasyon girişimlerinin yaşandığı bu kısa sekiz aylık dönemde birçok örneğini verebiliriz. Kimi zaman yıllardır belediyelerin hizmet verdiği alanları yada bir şekilde gelir elde ettiği alanların hemen bu seçimden sonra geri alınması yada müdahale edilmesi gibi uygulamalar bunları yaşadığımız bir 2024 yılına da seçimi yaşadığımız gibi veda ediyor ortamdayız. Maalesef yine ülke demokrasimize gölge düşüren kayyum atamalarıyla 2024 yılını noktalıyoruz. Ve ne yazık ki SGK başta olmak üzere birtakım belediyelerin borçları bahane edilerek belediyenin ellerini, kollarını bağlama çabalarına tanık oluyoruz. Yerel seçimde Türkiye'nin bir tercihi olduğu ve bu tercihle beraber merkezi yönetimde iktidar olan parti yerel yönetimlerde muhalefet durumuna düşmüştür. Ve dolayısıyla bugün itibarıyla aldığı oy itibarıyla da muhalefet durumuna ikinci parti durumuna düşmüştür. Bu milletin iradesidir. Buna saygı duymak demokrasinin temel kuralıdır. Bu bir nevi ana muhalefet görevini sindirememesi meselesi ve demokrasiye gölge düşürmektedir. Ve bu yönüyle de belediyelere yönelik tam anlamıyla fütursuzca saldırı mekanizmalarını harekete geçirmeleri hepimizi üzmektedir, canımızı sıkmaktadır. Halbuki şöyle bakılması gerekir. Milletimiz 2023 yılında sizi iktidar yaptı. 2024 seçimlerinde de başka bir partiyi iktidar yaptı. Demokrasiyi sildirmek zorundasınız. Çünkü burası 27 Aralık'ta Mustafa Kemal Atatürk'ün geldiği Başkenti Ankara olan Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Ve temel dayanağı hukuk devleti olmak, laik bir hukuk devleti olmak ve aynı zamanda demokrasiyi güçlendirmektir. Bu manada yapılan bu uygulamalar bu prensiplerin hiçbirine uymamaktadır. Siyasi olarak kayyumlar, ekonomik olarak da SGK prim borçları bu saldırıda araç olarak kullanılması ve kullanılmaya devam edilmesini görüyorum. Ve gerçekten memleketimizin işte tam da böylesi bir demokrasi ülkesi, hukuk ülkesi olması prensibine ters düştüğünü, gölge düşürdüğünü de ifade etmek isterim.
"SGK gelirleri arasında belediye prim borçları sadece yüzde 2.7"
SGK gelirleri arasında belediye prim borçları sadece yüzde 2.7.Tekrar ediyorum SGK'nın gelirlerine oranladığınız zaman şu anda belediyelerin bütün belediyeler, o parti bu parti değil, bütün belediyelerin SGK prim borçları yüzde 2.7'si kadar. Yani buna baktığınızda hükümet neredeyse bütün işleriyle ilgili sıkıntılarını belediyelerin SGK borçlarına bağlar duruma geldi. Yani neredeyse asgari ücreti niye düşük açıkladı diye yarın sorsalar bunu bile belediyelerin SGK borçlarına bağlayacak kadar gündem ve mevzu ediyorlar. Ve bunun dillerinden düşmemesi de çok can sıkıcı. Ama farklı üsluplarla, belediyeleri silkeleme kavramı, hesapsız kitapsız bir üslupla belediyelere her ay gelen bütçe ödemelerinin kesintiye uğratılması, belediyelerin mallarına haciz koyulması gibi bu anlamda ciddi bir adaletsizlik uygulamaları silsilesi. Mesela hedefe konan ve kesinti haczi yağmuruna tutulan bazı belediyelerle ilgili birtakım farklı uygulamaları sizlerle paylaşmak isterim. Mesela adaletsizliğe bir örnek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bir önceki ay ödediğinden habersizce 1.1 milyar lira para kesildi. Ve buna benzer kesintiler başka belediyelerimizde de söz konusu. Ya da bir başka İstanbul'daki ilçe belediyesine CHP'li belediyeye ki aralarında tarihi eserler de var gayrimenkullerine hızlıca haciz konuldu. Ama yine İzmir'de bir belediye, bu süreçte pozitif ayrımcılık uygulandı, yine muhalefet belediyelerine, başta CHP'li belediyeler olmak üzere aman vermeyen hükümet İzmir'de bir belediyeye hazineye olan borçlarını kapatmak için ilginç bir metot uygulandı. Maliye hazinesi kendisine ait çok büyük bir araziyi Menemen Belediyesi'ne hibe olarak verdi. Sonra da bu borçlarına karşılık hazinenin hibe ettiği araziyi satarak borçlarını ödeme olarak geriye verme konusunda bir girişimi başlattı. Açıkçası merkezi idarenin, hükümetin bir ilçe belediyesine borçlarını ödemesi konusunda bu anlamlı jestten rahatsız değiliz.
Rahatsız olduğumuz bu jestin benzerlerinin yani bu kadarını da beklemiyoruz, çok daha düşük bir anlayışla bile diğer belediyelere de yaklaşsalar bu sorunların tamamını şu anda istese el ele verse Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Şehircilik Bakanlığı Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı el ele verse inanın bizimle oturup konuşsa bu sorunların tamamını çözeriz. Ve hiç kimse böylesi bir çözümden de zarar görmez. Zaten biz TBB olarak bu jestlerin, partizanlıktan uzak bir şekilde yapılmasına arzu ediyoruz. Tüm belediyelerimize eşit bir şekilde uygulanmasını arzu ediyoruz. TBB olarak bu konularla ilgili nasıl bir uygulama yapılmalı önerilerimizi de bu yaz sonunda birçok bakanlığa yazılı olarak zaten gönderdik. Ama ne yazık ki bu partizan uygulamalar ve belediyelere dönük bu sıkıştırmalar silkeleme önerileri yada neredeyse 'çökün belediyelerinin üstüne' diyecek kadar birtakım tariflerin yapılması en üst mercileri tarafından böyle bir dil kullanılması çok üzüntü vericidir.
"Komşularımızdaki iç huzurun sağlanmasına destek olmamız çok önemlidir"
Yılın son gününe yaklaşmışken kayyum uygulamalarını kesinlikle reddeder ve kınarken özellikle CHP Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Profesör Doktor Ahmet Özer'in seçilmiş bir belediye başkanı olarak yeni yıla, ailesinden, Esenyurtlulardan uzak bir şekilde haksızca cezaevine girmesinden ötürü duyduğum üzüntüyü de özellikle belirtmek isterim. Umarım 2025 yılında ülkemiz ve milletimiz hakettiği gerçek, demokratik değerlere kavuşur. Herkese adalet elbette gerekli. Haksız ve hukuksuz yargılamalar, haksız ve hukuksuz bir biçimde hapis yatan herkesin yeni yıla girerken bir dilek olarak özgürlüğe kavuşmasını 2025'in herkese adil bir dünya, memleket, adil bir şekilde yaşanan şehirlerin oluşmasına vesile olmasını elbette diliyorum. Bugün encümen toplantımızda özellikle ülkemizi son derece yakından ilgilendiren ve etkileyeceğini bildiğimiz Suriye'de meydana gelen değişimi ve TBB olarak bu değişimin kardeş ve komşu ülke Suriye halkının huzur ve refahı yönünde gelişmesi amacıyla neler yapabileceğimizi de birlikte ele aldık. Suriye'de ne yazık ki 13 yıldır süren iç savaş ve 8 Aralık günü Esad'ın ülkesinden kaçmasıyla ve muhaliflerin Şam'da hakimiyeti sağlamasıyla şimdilik silahların sustuğu bir ülke halinde. Tabii son günlerde bir kısım çatışmaların ve karmaşanın olmasını duymak da bizleri üzüyor. Özellikle son 13 yılda iç savaşta hayatlarını kaybeden 500 bine yakın insanın var olduğunu tahmin ediliyor. Ülkesini terk etmek zorunda kalmış, çoğu da Türkiye'de yaşayan 10 milyonun üzerinde sığınmacıyı işkence odalarında ve birtakım zindanlarda ölüme terk edilmiş binlerce masum insanın olduğunu yokluğun, yoksulluğun ve zulme maruz bırakılmış milyonlarca Suriyelinin olduğunu hem gördük hem yaşadık hem tespit ettik. Suriye iç savaşı aynı zamanda farklı etkilerle de bizim hayatımızı çok yönlü negatif etkiliyor. Yoğun sığınmacının ülkemizde bulunmasının dışında sınırımızda artan terör faaliyetleri ve bölgeden ülkemize yönelik terör ihracının artışı da bizim için çok önemli tehditler oluşturmuş durumda.
Ülkemiz sınır dışındaki operasyon ne yazık ki evlatlarını şehit verdi. Bunun yanında yine sığınmacı meselesi ülkemizde çok büyük bir külfete mal olduğunu yine hükümetin temsilcileri ifade etti. Etmeye de devam ediyoruz. Bu sebeple iç savaşın bitmesi umut ediyoruz ki bitmesi ülkemiz için çok eee hayırlı olacaktır. Yeni dönemde inşallah istikrar ve barışın hakim olduğu bir Suriye'yi görmek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bakışıdır. Milletinin bakışıdır. Suriye'de oluşacak olan olumlu durum çok değerlidir. Suriye'nin atılacak olan güçlü adalet ve demokratlık içerisinde bir ülkenin varlığı her insanını kapsayan bir düzeninin oluşması ülkemiz adına belki de 100 yıllık bir barış ortamını sağlama noktasında çok önemli bir konudur. Bu bağlamda negatif bir ortamın da oluşması yine bizleri çok üzecektir. Yurtta sulh cihazda sulh ve bakış açımızın en önemli prensibi ülkemizin her yönüyle çok güçlü olması ama aynı zamanda komşularıyla en üst seviyede olumlu diplomasi yürüten bir ülke olmamız ve özellikle komşularımızdaki iç huzurun sağlanmasına destek olmamız çok değerlidir ve önemlidir. Çünkü bu bizim de refahımızı etkilemekte.
"TBB heyetinin en kısa zamanda Suriye'yi ziyaret etmesini hep birlikte kararlaştırdık"
Bugün Suriye'de bu yönüyle üzerinde ağır sorumluluklar olan yeni bir yönetim var. Umarım ki yönetim kuracağı geçici hükümetten yapacağı yeni anayasaya, Suriye'nin yeniden inşasından toplumun huzuruna kadar her adımda kapsayıcı olmaları, demokrat eşitlikçi olmalarını diliyoruz ve umarım bunu başarırlar. Yeni yönetimin bu süreçte atacağı her adımın alacağı her kararın ülkemizin güvenliği ve ülkemizde yaşayan sığınmacıların da güvenli geri dönüşü olmak üzere pek çok açıdan sonuçları olacaktır. Biz de TBB olarak bu süreçte hem ülkemizin güvenliği hem ülkemizde yaşayan sığınmacıların evlerine geri dönüşü için sorumluluktan kaçmayacağımızı ve mutlak sorumluluk alacağımızı ortak kararla belirttik, beyan ediyoruz. Suriye'de şehirlerin acil ihtiyaçlarının karşılanması, ekonomik ve sosyal altyapının yeniden inşaatı ve yerel yönetimlerin kapasite geliştirme süreçlerinin desteklenmesi öncelikli konularımızdan birisidir. Ülkemizde tüm belediyelerin doğal üyesi olduğu, TBB'nin görevleri arasında yurt içi ve yurt dışında belediyeleri temsil etmek, belediyeciliğin ve yerel hizmetlerin gelişmesine yardımcı olmak için kardeş şehir ilişkilerinin gelişmesine destek olmak da yer almaktadır. Bu yönüyle kardeş şehir ilişkilerinin en önemli aşamalarından biri de mutlak güçlü bir dayanışmadır. Beş bölgeden çoğu büyükşehir olan belediyelerimizin Şam başta olmak üzere Suriye'nin önemli şehirleriyle kardeş şehir ilişkileri bulunduğunu bilmekteyiz.
Türkiye, Suriye belediyeleri arasında iç savaş nedeniyle kesintiye uğrayan ilişkilerinin yeniden tesisi ve sürdürülebilir bir zeminde yürütülmesinin koşullarını Suriyeli yetkililerle çalışmak istiyoruz. Bu çerçevede TBB olarak başta Şam olmak üzere Suriye'deki şehirlerin ihtiyaçlarını yerinde tespit etmek, iki ülke belediyeleri arasındaki iş birliğini yeniden tesis etmek ve sürdürülebilir bir zemine oturtmak birliğimiz üyesi belediyelerin desteğini koordine etmek amacıyla da TBB heyetinin en kısa zamanda Suriye'yi ziyaret etmesini hep birlikte kararlaştırdık. İlk aşamada Şam'a gerçekleştirilmesi öngörülen ziyaret sırasında Türkiye'deki geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin gönüllü ve onurlu şekilde geriye dönüş ihtiyaçlarının karşılanması için yerel yönetimler arasında işbirliği mekanizmalarının geliştirilmesi ve bu doğrultuda somut adımların planlanmasında hedeflenmektedir. TBB üzerinden şehirlerimizin Suriyeli belediyelere verecekleri kapsamlı desteğin farklı etnik ve inanç gruplarından oluşan Suriye halkının tamamının barış, huzur ve refah içinde yaşamasına önemli katkı sağlayacağına yürekten inanıyoruz. Yine birliğimiz olarak Suriye'nin yeniden ayağa kalkma sürecinde hem ülkemiz hem de komşumuz Suriye için elimizden gelen desteği yapmaya ve yerel yönetimler olarak vazifemizi en üst seviyede yerine getirmeye de hazırız.
Bu ilk ziyaretimizin gerçekleştirilmesi için Dışişleri Bakanlığımız ve Şam Büyükelçiliğimiz ile hafta başından beri yürüttüğümüz diplomasi çerçevesinde eş güdüm içerisinde hareket ediyoruz. Bu anlamda destek olan ve yön veren Bakanlığımıza da buradan teşekkür etmek isteriz. Umarım kısa zamanda bu girişimimiz olumlu sonuçlanır ve heyetlerimiz güvenle Şam'a gider ve Şam'da yapacağı tespitler ve bulacağı karşılık mekanizmalarıyla birlikte başta büyük şehirlerimiz olmak üzere ve yine başta o bölgede geçmişten bugüne gelen kardeş şehir diplomasisini yürüten şehirlerimiz olmak üzere en etkin şekliyle sıkı bir koordinasyonu sağlayarak şehirlerimizin Suriye'de ciddi katkılarını başta oraya gelecek olan sığınmacıların çocukları, kadınları, gençlerini hedef alacak güçlü hizmet deneyimlerini aktarmak üzere yola çıkmayı sağlarız.
ANKA