İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) “Gelirde ve Vergide Adalet” talebiyle başlattığı eylemler, “Dilim Dilim Vergi Soygununa Karşı Vergide Adalet, İnsanca Yaşanacak Ücret” sloganıyla yurdun dört bir yanında vergi daireleri önünde sürüyor.
DİSK üyeleri, bugün İstanbul Gelir Dairesi önünde bir araya geldi.
Eylemde yeni asgari ücretle ilgili konuşan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu şunları söyledi:
Dün değerli arkadaşlar, dün akşam bu ülkede bir şey yaşandı. Dün akşam saatlerinde bir ortalama ücret olan milyonlarca işçinin, emekçinin çoluğu çocuğuyla birlikte hayatını sürdürmek zorunda olduğu asgari ücret açıklandı. Çalışma Bakanı tarafından açıklanan asgari ücretc 2025 yılı için 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Resmi enflasyonun, TÜİK'in hiçbirimizin inanmadığı ve gerçek olmadığını bildiğimiz, TÜİK'in resmi enflasyonunun yüzde 46'ya vardı. Devletin bütün cezalar, harçlar, vergiler için uygulayacağı yeniden değerleme oranının yüzde 44 olduğu resmi rakamların bile böyle olduğu bir ortamda asgari ücrete sadece yüzde 30 artışla 22 bin 104 lira olarak belirlendi asgari ücret.
“Yıl içerisinde 7 bin 500 lira kaybetti”
Dünyanın en yüksek enflasyonu olduğu ülkemizde asgari ücretin ve bütün ücretlerin alım gücünün hızla düştüğü koşullarda 2024 yılında, yıl ortasında artırılmayan asgari ücretin olduğu bir ülkede iki bin yirmi beş yılı için asgari ücret, milyonların geçinmek zorunda olduğu ücret, 22 bin lira olarak açıklandı. Asgari ücret tamamlamak üzere olduğumuz yılda yani 2024 yılında, 17 bin 2 lira olarak uygulanan asgari ücret yıl içerisinde 7 bin 500 lira kaybetti. Her bir asgari ücretli bu ülkede yıl boyunca 7 bin 500 lirasını o da resmi enflasyon karşısında kaybetti. Gerçek enflasyon karşısında bu kayıp daha da büyük. Bu ülkede her bir asgari ücretlinin 7 bin 500 lirası cebinden alındı. Patronlara, sermayeye aktarıldı. Yani 10 milyona yakın asgari ücretlinin olduğunu düşünürsek. Bu ülkede 750 milyon lira işçiden alınıp patronlara verildi. Ve böylesi bir kaybın olduğu bir yılın sonunda bırakın asgari ücretlinin reel kaybını gidermeyi asgari ücrete sadece 5 bin lira artış yapılarak 22 bin 104 lira olarak açıklandı.
“22 bin lira açlık sınırının altına düşecek”
Böylesi bir asgari ücreti açıklamak her gün ama her gün yoksullaştığımız bu ülkede bu yüksek enflasyon karşısında milyonları 22 bin liraya mahkum etmek bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten işçi sınıfıyla, emekçilerle dalga geçmektir. İşçi sınıfını emekçileri, bırakın yoksulluğa, açlığa mahkum etmektir, açlığa. Şu anda bu ülkede açlık sınırı yani dört kişilik ailenin sadece mutfak masrafı 21 bin lirayı buldu. Biz bu zamla asgari ücreti 1 Şubat’ta alacağız. 1 Şubat’ta biz bu asgari ücreti aldığımızda 22 bin lira açlık sınırının altına düşecek. Yani bu asgari ücret milyonları açıkça, açık bir biçimde açlığa mahkum etmektir. Asla kabul etmiyoruz. Gelirde adalet için ürettiğimiz değerden payımızı almak için bedeli ne olursa olsun mücadeleye devam edeceğiz. O nedenle gelirde adalet istiyoruz, vergide adalet istiyoruz.
“50 yıldır ilk kez akşam saatlerinde toplandı komisyon"
Bu asgari ücretle ilgili iki soru sormak istiyoruz. Birincisi nasıl belirlendi, kim belirledi bu asgari ücreti kim? Biliyorsunuz Türkiye'de bir Asgari Ücret Tespit Komisyonu var. 15 kişiden oluşuyor. Beşi işçi, beşi işveren ve beş hükümet temsilcisi. Dün akşam saatlerinde 50 yıldır ilk kez akşam saatlerinde toplandı komisyon ve bir oldu bittiye getirilerek. komisyon tarafından müzakere edilmeden, teklif bile getirilmeden asgari ücret gece yarısı bir oldu bitti ile açıklandı. O nedenle diyoruz ki asgari ücretin belirlenme süreci bu ülkede devletle işçiler arasında toplum arasındaki en büyük toplu sözleşmedir. O nedenle gerçek bir pazarlıkla belirlenmelidir asgari ücret. Bütün sendikaların konfederasyonların, emek örgütlerinin masada olduğu ve uyuşmazlık durumunda görev hakkımızın olduğu gerçek bir toplu pazarlıkla belirlenmelidir asgari ücret. Ücretin bu şekilde belirlenmesi artık kelime bulmakta zorlanıyoruz. Önceden orta oyunu deniyordu. Başka türlü ifade ediliyordu o masa. Ama artık açıkça gayri ciddi bir hal almıştır. Bir oldu bittiyle belirlenmiştir asgari ücret.
"Biz bu yüzde 30'u sermaye temsilcilerinden duyduk"
Peki kim belirledi arkadaşlar bu asgari ücreti? Bu yüzde 30 biz daha önce duyduk mu? Şöyle bir düşünelim. Biz bu yüzde 30. Asgar ücret belirlenmeden önce duyduk. Kimden duyduk? Sermaye örgütlerinden duyduk. Bazıları çıktı dedi ki asgari ücrete en fazla yüzde 30 artış yapılsın. Başka kimden duyduk. Uluslararası sermayenin kuruluşları var ya, uluslararası kredilendirme kuruluşu, 2 Kasım'da Türkiye'nin kredi notunu arttırırken dedi ki asgari ücret en fazla yüzde 30 arttıracaksınız. Biz bu yüzde 30'u yerli ve yabancı sermaye temsilcilerinden duyduk. Altını kalın kalın çiziyoruz. Kim belirledi bu asgari ücreti? Yerli ve yabancıların sermaye çevrelerinin istekleri ve talepleri doğrultusunda belirlemiştir. Belirlenen bu asgari ücret milyonlarca işçinin, milyonlarca asgari ücretlinin, milyonlarca emeklinin, insanca yaşaması için değil, bu düzenin yani zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu düzenin, bu düzenin, sevgili kardeşlerim, sürekli olarak yoksuldan alan, işçiden alan, zengine, patrona veren bu düzenin devam etmesi için belirlediler. O nedenle buradan bir kez daha söylüyoruz. Bu asgari ücreti kabul etmiyoruz. Bu asgari ücret hükümsüzdür. Asgari ücretin ve bütün ücretlerin insanca yaşayacak bir düzeye yükseltilmesi için mücadelemizi daha da büyüterek sürdüreceğiz.
ANKA