1990'ların meşhur boy band'i Take That'in yaramaz çocuğu, 2000'lerin ise arıza pop yıldızı Robbie Williams'ın hızlı yükselişinin, dramatik düşüşünün ve dikkat çekici dirilişinin gerçek hikayesini anlatan yarı biyografik Better Man'in izleyiciyle buluşmasına bir ay kaldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Prömiyerini 30 Ağustos'ta 51. Telluride Film Festivali'nde yapan Better Man, ilk bakışta dünyaca ünlü bir müzisyenin, alışılagelmiş standartlardaki biyografik filmine benziyor. Ancak film, Williams'ı CGI'la tasarlanmış bir "maymun" olarak tasvir ederek diğer müzikal biyografilerden ayrışıyor.
Geçen ay ilk fragmanı paylaşılan filmle ilgili bir haber hazırlarken karşılaştım Batu Şener'in ismiyle. Better Man'in ve daha pek çok meşhur Hollywood filminin müzikleri, Şener'in imzasını taşıyor.
Çoğunlukla Williams'ın parçalarından oluşan bir soundtrack'i olsa da Şener'in besteleri de filmin hatırı sayılır bir kısmına ağırlığını koyuyor.
"Robbie'nin pervasızlığı bana ilham verdi"
Better Man'in müzikleri üzerinde çalışmayı daha bir-iki ay önce bitirdiğini söyleyen Şener, "Gerçekten çok ilginç bir film. Yönetmen ve yapımcı ekiple çok zaman harcadık bu film için" diye ekliyor:
Robbie Williams'ın hayatını konu ettiği için bolca şarkı olacak filmde. Filmin bestecisi olarak benim için en büyük ilham kaynağı, Robbie'nin kendisine karşı duyduğu şüpheler, pervasızlığı ve inişli çıkışlı hayatı oldu.
Şener'in müziklerini çoğunlukla Williams'ın içsel şeytanlarıyla başa çıkmaya çalıştığı zamanlarda duyacağız.
Batu Şener, "Şarkılarla benim bestelerim Robbie'nin hayatının ve kişiliğinin perde arkasını, en gerçek ve samimi şekilde izleyiciye aktarmayı başarıyor diye düşünüyorum" diyor ve maymun tasvirine değiniyor:
Robbie'nin maymun olarak betimlenmesi de bu filmi özellikle ilginç kılıyor. Herkesi izlemeye davet ediyorum.
Üç yaşından beri piyano çalıyor
Batu Şener'in müzik geçmişi epey eskiye dayanıyor. Henüz üç yaşındayken piyano eğitimi almaya başlıyor ve 17 yıl boyunca da devam ediyor.
"Ailem, yakın çevrem, herkesin desteği vardı tabii ki" diyen besteci ekliyor:
Müziğe yeteneğim babamdan olabilir. Ebeveynlerim mimar ama babam her zaman müzik konusunda beni cesaretlendirdi çok küçük yaştan beri.
Şener yıllardır eğitimi için gittiği ABD'de yaşıyor. Dünyanın en büyük bağımsız çağdaş müzik üniversitesi olan Berklee College of Music'te okuduktan sonra bir daha dönmeyerek kendine ABD'de bir hayat kuruyor.
"Los Angeles, Çeşme'ye benziyor"
"14 yılı geçti Amerika'ya geleli" diyen Şener, yaşadığı Los Angeles'ı da epey tanıdık bir yere benzetiyor:
Berklee'den sonra Şikago'ya geçtim. Orada master eğitimi ve ardından da Los Angeles'a... 10 yılı oldu buraya geleli. Los Angeles biraz İzmir gibi. Çeşme aslında. İklimi de aynı.
Şener, 5 Cat Stüdyoları'nda Oscar adayı John Powell'la birlikte çalışıyor. Powell'ın ismi ilk bakışta size bir şey ifade etmediyse hemen eşsiz besteleriyle güzelleştirdiği filmlerden bazılarını sayayım. Mesela Han Solo: Bir Star Wars Hikayesi (Solo: A Star Wars Story)... Mesela Jason Bourne... Mesela Neşeli Ayaklar (Happy Feet)... "Yok yetmedi" derseniz hemen ekleyeyim: Ejderhanı Nasıl Eğitirsin (How to Train Your Dragon) serisi, Şrek (Shrek), Kung Fu Panda serisi, X-Men: Son Direniş, (X-Men: The Last Stand), Bay ve Bayan Smith (Mr. & Mrs. Smith), İtalyan İşi (The Italian Job) ve daha neler neler, liste uzadıkça uzuyor.
Batu Şener, Powell'dan bahsetmeyi seviyor. Onun için "bugün Hollywood'da bu işi icra eden belki de en mühim besteci" diyor:
Beraber geçirdiğimiz her gün sanki özel eğitim gibi. Her film, her kayıt, her toplantı size yeni bir şeyler öğretiyor. Ben 10 yılı aşkın bir zaman geçirdim Los Angeles'ta. John ise 25 yıl. Tabii ki o sürenin ve çalıştığı 70'ten fazla filmin getirdiği deneyim, elde edilemez bir kaynak.
"Kariyerim için çok çabaladı"
Ünlü bestecinin kendisine kattıklarıyla ilgili şöyle diyor Şener:
Özellikle son üç-dört yıldır benim kariyerim için de çok çabaladı. Usta-çırak ilişkimiz gerçekten kuvvetli ve John gibi birinin bana bunca yıldır güvenmesi ve projelerine dahil etmesi çok büyük bir onur.
Şener, 61 yaşındaki Powell'dan öğrendiklerinden bahsederken ise şöyle diyor:
Belki de bana öğrettiği en mühim şey, bestecilerin Hollywood'da aslında bir nevi psikolog olarak çalıştıkları. 'Besteciler olarak herkesi sakin tutmak ve yapımcılara, yönetmenlere projelerinin bu son evresinde kendilerini güvende hissetmelerini sağlamak en önemli görevimiz' der John.
"Çok uyumluyuz"
Powell'la birlikte çalıştıkları projelerde sorumluluk paylaşımı ve işbirliğinin nasıl şekillendiğini anlatırken Şener, "John'la müzikal açıdan çok uyumluyuz" diyerek söze başlıyor:
Orkestra, armoni ve kontrpuan yaklaşımlarımız neredeyse aynı. Böylece bunca yıl beraber 13 projede çalıştık. Genelde John, melodileri bestelemekle başlıyor. Filmlerde karakterlerin melodileri. Daha sonra birlikte bu melodileri filmin her yerine uyarlıyoruz. Ben yapıyorum, o dinliyor, bana geri dönüş yapıyor. Yaptığımız besteler daha sonra yönetmen ve yapımcılara, hatta stüdyo çalışanlarına da sunuluyor. Onların fikirlerini de alıp değişiklikleri yaptıktan sonra da kayıt yapılıyor. Eğer John orkestra şefliğini yapıyorsa ben kayıtlarda yapımcı olarak da görev alıyorum.
Dev projelerde çalışmak büyük zorlukları da beraberinde getiriyor elbette. "En büyük sorun zaman baskısı oluyor" diyor Batu Şener.
Bazen 120 dakika müzik bestelemek için 4-5 hafta süremiz oluyor. Kaliteye ve müzikaliteye çok özen gösteren biri olarak zaman sıkıntısı en büyük sorunum. Bütçeler de maalesef işleri zora sokuyor. Film ve dizilerin yapımlarında sıra müziğe en son geldiği için her zaman 'Şu kadar paramız kaldı, devamı yok' gibi şeyler duyuyoruz. Yaratıcı süreçse önceden belirlenen bir şey genelde. Yönetmen ve yapımcılarla müziği bolca konuştuğumuz için yaratıcılık adına bir sıkıntı olmuyor aslında.
"Atatürk dizisinin müziklerini bestelemiş olmaktan gurur duyuyorum"
Batu Şener, sadece Hollywood filmlerinin müziklerini yapmıyor aslında. Atatürk'ün çocukluğundan başlayarak, Milli Mücadele'nin liderliğine yükselişine kadar olan süreci ayrıntılı bir şekilde anlatan ve çok konuşulan 6 bölümlük dizi Atatürk 1881-1919'un müzikleri de onun imzasını taşıyor.
Şener, projeye dahil olma sürecinden bahsederken, "Yapımcılar bana ulaştı" diyor ve alçak gönüllülükle ekliyor:
Eminim bunca yıl John Powell'la çalışmış olmam etkilemiştir kararlarını.
Övgü dolu yorumlar alan projenin müziklerini bestelemenin muazzam bir sorumluluk ve müthiş bir gurur olduğundan bahseden Şener, "Atatürk gibi bir lideri konu eden her proje tabii ki çok büyük bir yük" diyor:
Özellikle Cumhuriyet'in 100. yılına da isabet etmesi sebebiyle daha fazla bir sorumluluk hissi vardı. Bugün, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyeti, onun gösterdiği hedeflerden uzaklaştırmaya çalışanlara rağmen bu projenin hayata geçmesi ve müziklerini bestelemiş olmamdan büyük gurur duyuyorum.
"Çocuklarınıza müzik eğitimi aldırın"
Ailelere, çocuklarına müzik eğitimi aldırmalarını içtenlikle tavsiye eden Şener, hangi notayı nereye koyacağını bildiği gibi noktayı nasıl koyacağını da çok iyi biliyor ve Atatürk'ün meşhur sözünü hatırlatarak bitiriyor söyleşimizi:
Her müzik eğitimi alan çocuk profesyonel müzisyen olacak diye bir şey yok. Ancak Atatürk'ün dediği gibi, 'Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.'
Bence daha iyi bir final olamazdı...
© The Independentturkish