Chagos Adaları'nın Mauritius'a iadesi ne anlama geliyor?

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

Tarih boyunca büyük güçler, imparatorluklarını genişletmek ve küresel hegemonyalarını sürdürmek için kendi topraklarından kilometrelerce uzaklıkta bulunan stratejik öneme sahip adaları kullandılar.

Okyanuslar ve deniz yolları üzerinde kontrol sağlayan adalar, ticaret yollarını denetlemek, askeri üsler kurmak ve siyasi nüfuzlarını artırmak isteyen emperyal devletler için vazgeçilmez konumdaydı.

Bu bağlamda, Birleşik Krallık, Fransa, ABD ve diğer Batılı devletler, denizaşırı topraklar edinerek hem sömürgelerinden ekonomik kazanç sağladı hem de askeri ve siyasi güçlerini pekiştirdi.

Son günlerde gündeme gelen, Birleşik Krallık ve Mauritius arasındaki Chagos Adaları anlaşmazlığına yönelik önemli gelişme, sömürgecilik dönemi mirasının hâlâ sürdüğünü hatırlatırken, emperyal çıkarların modern jeopolitik dinamiklerle iç içe geçtiğini gösterdi.
 

bbc
Görsel: BBC

 

Uzun yıllar Fransız sömürgesi altında kaldıktan sonra 1814'te Birleşik Krallık hakimiyetine giren ve Hint Okyanusu'nda yer alan bir adalar ülkesi olan Mauritius, 1968'de bağımsızlığını kazanmasına rağmen Londra hükümeti o döneme kadar Mauritius'un bir parçası olan Chagos Adalarını kendi kontrolünde tuttu. (Oysa Birleşik Krallık, Seyşeller bağımsızlığını kazandığında ülkeye bağlı adaları iade etti.)

Birleşik Krallık'ın Chagos Adaları üzerindeki kontrolü, yarım asırdan fazla süre devam eden bir anlaşmazlığa sahne oldu.

1960'larda ada halkının zorla yerinden edilmesi ve adaların ABD askeri üssü olarak kullanıma açılması, uluslararası hukuk açısından büyük tartışmalara yol açtı.

Mauritius, adaları geri almak için Aralık 2010'da uluslararası mahkemeye başvurdu ancak sonuç alamadı. 

3 Ekim 2024 tarihinde Birleşik Krallık ve Mauritius arasında tarihi bir anlaşma imzalandı.

Birleşik Krallık, ABD ile birlikte askeri üs konuşlandırdığı Diego Garcia adası hariç Chagos Adalarını Mauritius'a iade edeceğini açıkladı.

Ayrıntıların hala netleştirilmesi gerekirken, her iki ülke de anlaşmayı bir kazanım olarak değerlendirdi.

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ve Mauritius Başbakanı Pravind Jugnauth ortak açıklamalarında, "Bu, ilişkimizde önemli bir an ve anlaşmazlıkların barışçıl çözümüne ve hukukun üstünlüğüne olan kalıcı bağlılığımızın bir göstergesi" dedi.

Karar, Afrika Birliği tarafından "tarihi bir siyasi anlaşma" olarak memnuniyetle karşılandı.

Afrika Birliği Başkanı Moussa Faki Mahamat anlaşmayı "sömürgeciliğin sona ermesi, uluslararası hukuk ve Mauritius'un kendi kaderini tayin hakkı davası için büyük bir zafer" olarak nitelendirdi.

Ancak aynı karar Birleşik Krallık içinde bazı kesimler tarafından tepkiyle karşılandı ve stratejik bir felaket olarak nitelendirildi.

Muhalefet partisi, Mauritius'un Çin'in bir müttefiki olduğunu ve bu kararın Birleşik Krallık'ın stratejik çıkarlarını tehlikeye atabileceğini belirtti.

Aslında Chagos Adaları üzerindeki egemenlik tartışmaları ve Diego Garcia'daki ABD askeri üssünün durumu, sadece Birleşik Krallık ve Mauritius arasındaki bir anlaşmazlıktan ibaret değil.

Bu adaların kontrolü, bölgede ABD ile Çin arasında stratejik üstünlük mücadelesinin elzem bir parçası.

Çin'in Hint Okyanusu'ndaki etkisini artırma çabaları ve ABD'nin bu genişlemeye karşı bölgedeki stratejik varlığını koruma isteği, bu adayı jeopolitik çekişmenin önemli bir unsuru haline getiriyor.


Tarihi arka plan

Birleşik Krallık sömürge döneminde Chagos Adalarına Afrika ve Güneydoğu Asya'dan topladığı yerlileri hindistancevizi tarlalarında köle olarak çalışmak üzere getirdi.

1965 yılında bu adaları Mauritius'tan ayırdı ve "Britanya Hint Okyanusu Toprakları" olarak adlandırdı.

O tarihlerde adaya girişler engellendi, nüfusun adadan ayrılması için sistematik çalışmalar yürütüldü ve nihayetinde adada kalan yaklaşık bin 500 (bazı kaynaklara göre iki bin) Chagoslu, ABD ile İngiltere'nin ortak askeri üssünün kurulması için Londra hükümeti tarafından sınır dışı edildi.

Zorla yerinden edilen halk Seyşeller ve Mauritius'a sürüldü. Bir kısmı İngiltere'ye göç etti.

Ada halkının vatanlarına geri dönme talepleri ve hukuki mücadeleleri yıllar boyunca devam etti.

2019 yılında Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanı, Chagos Adaları'nın Birleşik Krallık kontrolünde kalmasının yasa dışı olduğuna hükmetti ve adaların acilen Mauritius'a iade edilmesi gerektiğine hükmetti.

BM Genel Kurulu da bu kararı destekleyerek Birleşik Krallık'a baskı yaptı ancak Birleşik Krallık, ABD'nin askeri çıkarlarını öne sürerek uluslararası hukuka karşı geldi ve adalardan çekilmeye direndi.


ABD-Çin çekişmesi

Bugün Chagos Adaları'nın Mauritius'a geri verilmesi yönündeki adım hem ada halkı için adaletin yerine getirilmesi hem de kolonyal dönemin son izlerinin silinmesi açısından sembolik bir önem taşıyor olabilir.  

Neticede ada halkı, yıllar süren sürgün yaşamının ardından ata topraklarına geri dönebilecek. (Belki büyük bir kısmı, yeni ülkelerde kurdukları hayattan kopamayacak ya da sevdiklerini arkada bırakmak istemeyecek.)

Lakin Birleşik Krallık bu adımla uluslararası kamuoyuna karşı olumlu bir imaj çizmeyi hedefleyip, diplomatik izolasyondan sıyrılırken, en büyük adanın kontrolünden vazgeçmiyor. 

Zira Chagos Adaları'nın Birleşik Krallık için stratejik önemi iki noktada yoğunlaşıyor:

İlki, Çin'in bölgedeki etkisini dengeleme,

İkincisi ise, Anglo-Amerikan ittifakını sürdürme ihtiyacı.

Diego Garcia adasının kontrolünün sürdürülmesi, Birleşik Krallık'ın Avrupa'yı Asya'ya bağlayan kritik nakliye yollarını koruması ve kontrol etmesi anlamına geliyor. 

Diego Garcia adasındaki askeri üs Washington için de büyük stratejik öneme sahip.

ABD, geçmişte Irak ve Afganistan'ı bombalamak için kullandığı üssü Orta Doğu ve Afrika'daki operasyonlar için kullanmayı hedefliyor.

Elbette ABD bölgedeki deniz yollarını korumak ve Çin'in genişlemesine karşı denge sağlamayı da istiyor.

Bu üssün varlığı, ABD'nin küresel askeri ve deniz stratejisinde hayati bir role sahip.

Öte yandan Çin, "Kuşak ve Yol" girişimiyle dünya genelinde ticaret yollarını genişletmeye çalışıyor ve Hint Okyanusu'nda da etkisini artırmak istiyor.

Çin, bu bölgedeki stratejik limanlar, deniz yolları ve ticaret ağlarına erişim sağlamak amacıyla büyük yatırımlar yapıyor.

Üstelik Çin'in Mauritius ile tarihi bağları da güçlü. Mauritius halkının bir kısmı Çin kökenli vatandaşlardan oluşuyor.

2019'da Pekin ile serbest ticaret anlaşması imzalayan ilk ve tek Afrika ülkesi Mauritius idi. 

ABD'nin Diego Garcia'daki varlığı, yalnızca Çin'e karşı pozisyon almak değil, aynı zamanda Hindistan ile olan stratejik işbirliğini sürdürmek açısından da önemli.

Hindistan, Çin'in Hint Okyanusu'ndaki genişlemesine karşı ABD ile ortak hareket etmeye çalışıyor.

Diego Garcia üssü, bu anlamda hem ABD'nin hem de Hindistan'ın Çin'e karşı güçlü bir duruş sergilemesine katkı sağlıyor.


Anlaşma emsal teşkil eder mi?

Sömürgecilik uzun yıllar önce sona ermiş olmasına karşın, Batılı güçlerin terk etmediği deniz aşırı topraklar var.

İngiltere hala 17 adanın topraklarını elinde tutuyor. Benzer şekilde Fransa'nın Mayotte, Reunion, Tromelin Adası ve Hint Okyanusu'ndaki küçük adalar da dahil olmak üzere 16 denizaşırı toprağı var. 

Denizaşırı toprakları olan diğer ülkeler arasında ABD, Avustralya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Danimarka, İspanya ve Çin yer alıyor.

Chagos Adaları'na ilişkin anlaşma ile akıllarda, bu anlaşmanın benzer topraklar için bir emsal oluşturup oluşturamayacağı sorusu beliriyor. 

 

 

Kaynaklar:

http://www.mauritiustimes.com/mt/mauritius-times-epaper-friday-4-october-2024/  
https://issafrica.org/iss-today/big-step-small-win-as-chagos-islands-restored-to-mauritius

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU