Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik davanın ikinci gününde, tutuklu sanık Tarkan Yavaş, savunma yaptı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi’ndeki salonda yapılan duruşmada, savunma yapan Yavaş, suçlamaları kabul etmedi.
'Biz milli birliğimizi anlatıyoruz'.
Ülkenin birlik ve beraberliğine karşı olan ideolojiler için çalıştıklarını iddia eden Yavaş şunları söyledi:
Ülkemizde böyle faaliyetlerimiz varken bizi suç örgütü nitelendirmek vicdani ve hukuki olarak doğru değil. Biz işe gidiyoruz, konferanslara gidiyoruz. Bizim gündelik hayatımız örgüt faaliyeti olarak alınıp, iddianameye konulmuş. Konferanslarda suç teşkil eden bir şey yapmıyoruz. Normal ev var, örgütün evi deniliyor. Konferanslarda örgüt propagandası yapılıyor deniliyor, halbuki biz milli birliğimizi anlatıyoruz. Kıbrıs’a gittik ilk olarak mehteri orada biz çaldırdık.
'Biz değil, FETÖ yaptı'
Devleti ele geçirme amaçları olduğu iddialarını da yalanlayan Yavaş FETÖ’yü suçladı:
Mehdilik kavramından devleti ele geçirmek amaçlanıyorsa, bunu yapan FETÖ'dür. Her yeri ele geçirmişler, sonunda hain darbeyle bunu yapmaya çalıştılar. Bizim kalkışmaları yatıştıran, çözmeye çalışan bir yapımız var. Bizim arkadaşlarımız asker, polis memur değil. Bir avuç arkadaşımız var, ticaretle, kültürel konularla ilgileniyor. Adnan Bey de dün söyledi, mehdi iddiamız yok. Dinimizce bunlar da uygun değil. Çok ağır ithamlar. İslam'a, dine aykırı.
'Oktar'ınki çok zor hayat'
İddianamede çelişkiler olduğunu savunan Yavaş, Adnan Oktar’ın hayatının mücadele içinde geçtiğini ileri sürdü:
Adnan Oktar’ın yerine herhangi biri kendini bir dakika koysa beyni iflas eder. İmanın gücü olması lazım bunlara dayanmak için. Çok zor bir hayat, Allah rızasıyla geçtiği için kolay geçiyor.
Tutuklu sanık Yavaş, firari eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz ile görüştüğü iddialarına ise şöyle yanıt verdi:
İddianameye göre, sözde FETÖ gibi bir örgütüz, o da tutmazsa FETÖ’yle ilişkili bir örgütüz. Bir tanık ifade vermiş, 2008 yılında benim Zekeriya Öz’e bir dilekçe verdiğimi söylemiş. İddianamede, bu olaydan yola çıkıp, Öz'le bir bağlantı kuruldu, FETÖ ilişkisi meydana getirildi diyor. Ben Zekeriya Öz'le hiç görüşmedim. Ben Bilim Araştırma Vakfı Başkanı olarak 1999 yılında yaşadıklarımızı devletin yetkili makamında olanlara anlatmak için bir dilekçe verdim. O gün orada Öz vardı diye ona verdim.
Yavaş, mahkeme başkanının dilekçeyi neden müracaat savcılığına değil de Öz’e verndin sorusu üzerine şunları söyledi:
Adil Serdar Saçan bir hafta boyunca bize işkence yaptı. Birçok arkadaşımız mağdur oldu. Hele bir arkadaşımız vardı ona işkence olduğuna dair Yargıtay kararı vardı. Bir de anlattığım dönem 28 Şubat dönemiydi. Bunları anlatalım, devletimizle paylaşalım, tarihe not düşelim diye gittik, dilekçeyi ona verdik. Bu da Ergenekon davasına müdahil olma gibi algılandı.
Emniyetin çalışmasındaki örgüt şemasının, iddianamedekinden farklı olduğunu iddia eden Yavaş şemanın hayali olduğunu ileri sürdü:
'Uyku sersemi iken ateş etmiş'
Operasyon sırasında polise ateş edilmesini "münferit" bir olay diye niteleyen Yavaş, ateş eden arkadaşının uyku sersemi olduğunu iddia etti:
Ateş eden arkadaş aranmış, uyanmamış, Sonra ona ulaşılamamış. Bir anda gürültüyle polisler gelince, polis kelimesini duymamış. Kimin geldiğini anlamamış. Nişan alma yok. Polisi duyunca 'Kusura bakmayın, hakkınızı helal edin' diyor. Devlet denilince bizde konu biter. Orası ormanın içinde olduğu için tekin bir yer değil. Silahların hepsi ruhsatlı. Cephanelik durumu yok. Bu silahlar hiçbir suça karışmamış.
Independent Türkçe, AA