Dünya, yakın zamana kadar efsaneler arasında yer alan görünmez savaşlarda yeni bir patlama ile mi karşı karşıya?
Bilhassa geçen pazar gecesi "CBS" kanalındaki ünlü Amerikan televizyon programı "60 Dakika"da ortaya çıkarılan gerçekler kanıtlanırsa, sorunun cevabı büyük olasılıkla, bu doğru olacaktır.
Peki, hikâye nedir ve nereden başlıyor?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Vaka, Küba'da yaklaşık 50 Amerikalı diplomatın şiddetli kulak çınlaması, işitme ve denge kaybının yanı sıra, yorgunluk ve şiddetli baş ağrıları da dahil olmak üzere grip benzeri semptomlar yaşamasıyla başladığı için "Havana sendromu" olarak biliniyor.
Bazıları da ilerleyen zamanlarda uzun süreli beyin hasarı yaşadılar.
Daha sonra aynı sahne bu kez Suriye'deki Amerikan askerleri arasında tekrarlandı ve iş, Beyaz Saray'daki bazı yetkililerin de aynı semptomlardan mustarip olduğunu vurgulayan sızıntılar noktasına vardı, ancak tam olarak ne olduğu açıklanmadı.
5 yıldan fazla süren araştırmalar sonucunda bu sendroma neyin sebep olduğu ya da arkasında kimin olduğu bilinemedi.
Dahası ulusal sağlık enstitüleri tarafından yürütülen, özellikle de istihbarat niteliğindeki çalışmalar, bu tehlikeli ve ilginç olaya ilişkin herhangi bir açıklama sunmadı.
Küresel bir nükleer savaşa girme tehdidi oluşturan büyük güçler arasındaki büyüyen çatışma bağlamında, bu olgunun arkasında Rus askeri istihbaratına bağlı ve 29155 olarak bilinen birim mi yer alıyor?
Ulaştığı sonuçları Amerikan bilgi ağı "Insider" ve Alman "Der Spiegel" dergisi tarafından yürütülen araştırmalara dayandıran yukarıda bahsettiğimiz Amerikan televizyon programı bunu ortaya koyuyor.
Amerikan ve Avrupa medyasında ele alınan yeni kanıtlar, iki yıl önce Almanya'nın Frankfurt şehrinde de böyle olması muhtemel saldırıların yaşandığını gösteriyor.
O dönemde konsolosluktaki bir Amerikan hükümeti çalışanı, güçlü bir enerji ışınına benzeyen bir şey nedeniyle bilincini kaybetmişti.
ABD Ordusu'ndan emekli yarbay Greg Edgren'in de vurguladığı gibi Rusya'yı doğrudan bu benzeri görülmemiş saldırılar arkasında durmak ile suçlamak kolay.
Ancak buna rağmen mesele, dünyanın koşullarını değiştirebilecek yeni, görünmez, geleneksel savaş dönemlerine son verebilecek ve küresel kötülüğün benzeri görülmemiş kapılarını aralayabilecek bir "canavar" etrafında döndüğü için daha tehlikeli olmaya devam ediyor.
Yönlendirilmiş enerji yaklaşan ölümcül savaşların silahı mı?
Fiziksel ve elektromanyetik analizlerin derinliğine inmeden, yönlendirilmiş enerji silahı (directed- energy weapon), herhangi bir mermi veya füze kullanmaksızın enerjiyi belirli bir yöne yönlendiren, gerçekleştirilmek istenen hedefe bağlı olarak değişen elektrik yükleri ileten bir silah türüdür.
Genişletilmiş tanıma göre, yönlendirilmiş enerji silahları istenilen amaca göre yani yüksek enerjili ses yönlendirmek, radyasyon ışınları yönlendirmek ve hatta belki de fiziksel olarak imha etmek veya sensörlere müdahale etmek şeklinde sınıflandırılabilir.
Bunun sonucunda sistem ve makineler bozulabilir ve insanlarda sakatlıklar görülebilir.
Bu yeni savaş türü, belirli bir aşamada, insanların konvansiyonel veya nükleer silahlar kullanmasına gerek kalmadığı, yönlendirilmiş enerjiden makul bir miktarın insan ve yapılar olsun düşmanı felç etmeye yeteceği anlamına geliyor.
Anlatılana göre, bu ölümcül enerjiye giden yolda ilk adımları atanlar Almanlardı ve insan gözünü kör eden, dikkatini dağıtan veya gözüne zarar veren silahlar ve elektronik aygıtlar tasarladıktan sonra İkinci Dünya Savaşı'nın son yılında bunları geliştirmeye çalışmışlardı.
Ne var ki Müttefikler tarafından uğratıldıkları yenilgi, onlara bu silahları geliştirme alanında ilerleme fırsatı tanımadı.
Ancak her halükarda bu, diğerlerinin ve belki de en başta Sovyetler Birliği’nin bu ön çalışmaları ele geçirdikleri ve geliştirdikleri gerçeğini değiştirmiyor.
Belki de tarihsel olarak 2016'da başlayan bu saldırıların, Rusya'nın aynı dönemde Moskova'daki "Unified Corporation for Precision Instruments" Şirketinin resmi sözcüsü tarafından açıklanan bir duyurusu ile uyumlu olması ilginç.
Şirketin düşman sistemlerini yok etmek için yeni fiziksel prensiplere dayanan modern bir elektronik silah ürettiğini belirten açıklamada, bu silahların ne olduğu veya kullanım alanları açıklanmadı.
Yukarıda bahsedilenler bizi neredeyse insanoğlunun aklına gelmeyen ve bilinmeyen silahlar karesine geri götürüyor.
Eski ABD Başkanı Trump da, Washington Post'tan ünlü gazeteci Bob Woodward ile "Öfke" adlı kitabının hazırlanması sırasında yaptığı röportajlarda bu silahlara değinmişti.
Bu, eğer arkasında gerçekten de bu birim varsa, Rus enerji silahının, Rusya'nın, ABD'nin gelecekteki yaratıcı olmayan ölüm araçları cephanesine verdiği bir karşılık olduğu anlamına geliyor.
Bu satırlardaki en önemli soru: Havana sendromu hikâyesi ve Amerikan hükümetinin elindekiler tatmin edici ve yeterli bir şekilde duyuruldu mu, yoksa ulusal güvenliğin ve imparatorluğun onurunun korunması yeterince açıklanmasına izin vermeyip, sırları açığa vurmadan sadece ima ile yetinilmesine mi yol açtı?
Amerikan başkentindeki çok sayıda medya ve istihbarat sızıntılarına ve korkutucu sendromun semptomlarından muzdarip olan 20'den fazla Amerikan istihbarat servisi ajanını temsil eden Amerikalı avukat Mark Zaid'in belirttiğine göre, Amerikalıları muhtemelen açıklamak veya başa çıkmak istemedikleri cevaplara yönlendirecek soruşturma hatlarını hükümetin örtbas ettiğine dair kanıtlar var.
Yönlendirilmiş enerji devrimi ve onun gizli istihbarat savaşları çağındaki dünyaya hoş geldiniz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.