Washington ve gri alan

Mevcut ABD yönetimi Beyaz Saray'a yerleştiğinden bu yana Ortadoğu bölgesindeki tek stratejisi, net bir stratejinin olmayışıydı.

Stratejisinin bölgeden çekilme olduğu söylense bile bunun için net bir stratejisi yok ve Afganistan'dan çekilme yöntemi de bunun kanıtıydı.

Biden yönetiminin müttefiklerle ilişkiler veya İran ya da Husilerle başa çıkma konusunda net bir stratejisi yoktu, bunun yerine Yemen'deki bocalaması ve başarısızlığı vardı.

Ortadoğu çatışmasına ilişkin net bir görüşü yoktu, dahası Beyaz Saray İbrahim barış anlaşmalarını eski Başkan Trump tarafından yürütüldüğü için pek hevesli olmadan devraldı.

Ancak OPEC+ yüzleşmesi ve Suudi Arabistan'ın kararlı tutumu nedeniyle Biden'ın Cidde'ye gelişinden sonra, ABD yönetimi stratejisini gözden geçirmeye başladı.

Ardından 7 Ekim olayları yaşandı ve yönetim, tüm bir ders yılını boşa harcayıp, sınav gecesi çalışmak isteyen bir öğrenciye benzediğini anladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şu anda seçim havasına giren bu yönetim için yapılacak en doğru tanım, ABD'nin eski İran özel temsilcisi Brian Hook'un, meslektaşımız Rana Ebter ile yaptığı ve bu gazetede yayınlanan röportajında söylediği gibi "gri alan"dır.

Gerçek şu ki strateji, vizyon ve netlik eksikliği nedeniyle bu "gri alanı" yaratan ve orada yaşayan bizzat Amerikan yönetimidir.

Hook, Biden yönetimini "yanan" bölge için bir strateji geliştirmemekle suçlayarak "bu yangınları çıkaran ABD'dir" dedi.

Hook'a göre bunun nedeni bölgedeki ortakların marjinalleştirilmesi ve İran ile IŞİD'in faydalandıkları bir boşluğun yaratılması.

Hook ayrıca Husileri terör örgütleri listesinden çıkarmak dahil olmak üzere bir dizi hata yaparak oyunu "İran'ın kurallarına göre" oynadığı için Washington'u Tahran'a karşı caydırıcılık politikasında kaybetmekle suçladı.

Husilerin terör örgütü listesinden çıkarılması tökezlemenin doruk noktasıydı. Zira bundan sonra aynı yönetim Yemen'e barışın hamisi olarak değil, aksine, deniz taşımacılığına yönelik tehditleri ve tedarik hatlarını kesintiye uğratarak küresel ekonomiyi etkilemeleri nedeniyle Husileri bombalamak için döndü.
 


Hook ayrıca yönetimi Ortadoğu'ya yönelik net bir barış planı sunmadığı için de eleştirdi ve şimdi ABD Dışişleri Bakanı'nın Washington'un bir barış planı olduğunu söylediğini, ancak bunun ayrıntılarını veya buna dair herhangi bir tasavvuru duymadığımızı ifade etti.

Hook, Biden yönetimini Netanyahu ile ilişkilerin gergin olmasının sebebi olmakla suçlayarak, bu gerilimlerin Netanyahu'ya duyulan "memnuniyetsizlikten" dolayı "kişisel" olduğunu söyledi ve şunu ekledi:

Dış politikadaki anlaşmazlıklarımızı kişiselleştirdik.


Bu, sadece Netanyahu ile sınırlı değil çünkü yönetim bunu bölgedeki birçok kişiye yaptı.

Bugün ironik olan, İsrail ve özellikle de Hamas'ın 7 Ekim operasyonuyla dehşete düşürdüğü Netanyahu ile ilişkileri gerçek bir gerilime sahne olurken, Biden yönetiminin ve onunla birlikte Demokratların uzun bir süre aleyhinde kapmayalar yürüttükleri Suudi Arabistan ile daha iyi ilişkilere sahip olmaları ve bölgenin istikrarı için Riyad'a güvenmeleri.

Bu, Amerikan yönetiminin müttefik veya İran gibi düşmanlarla nasıl başa çıkacağını bilmediğini gösteriyor. Bütün bunlar, bir stratejinin ve net bir vizyonun olmayışından kaynaklanıyor ve bu durum tüm bölgeyi "gri bir alanda" yaşatıyor.

Sonuç olarak bölgede patlayıcı krizler yaşadığımız doğru ama krizler içlerinde fırsatlar da taşır.

Peki, yeterli zaman var mı?

Washington Gazze savaşını durdurabilir, Netanyahu'yu dizginleyebilir ve barış çarkını döndürebilir mi?

Şüpheliyim ama her şey mümkün.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU