Dünyanın dört köşesinden İsrail'e Gazze'nin Refah kentinde kara operasyonu düzenlememesi için çağrılar yapılırken Binyamin Netanyahu yönetimi bu konuda haftalardır sert mesajlar vermeyi sürdürüyor. Diğer yandan şubatta başlayan sinyaller, hâlâ büyük bir adıma yol açmadı.
ABD'deki "soykırım" çıkışı
ABD Kongresi'nin Demokrat Partili üyelerinden Alexandria Ocasio-Cortez cuma günü Temsilciler Meclisi'nde yaptığı konuşmada "Tüm bunlar, bunların çoğu ABD kaynakları ve silahlarıyla yapıldı. Bir soykırım nasıl gelişir sorusuna yanıt istiyorsanız gözlerinizi açın" diyerek ülkesine çağrıda bulundu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"İlerici görüşleri" nedeniyle ABD kamuoyunda "ekip" diye adlandırılan ABD Kongresi üyelerinden Cori Bush ve Rashida Tlaib daha önce İsrail'i soykırımla suçlamıştı. İsrail'i soykırımla suçlamaktan kaçındığı için eleştirilen bir başka "ekip" üyesi Ocasio-Cortez'in son konuşması, Batı'daki İsrail yanlısı havanın değiştiği yönünde yorumlanıyor.
Biden yönetimi de çoğu Filistin'in diğer bölgelerinden kaçan 1,4 milyon sivilin bulunduğu Refah'ta kara harekatına karşı defalarca açıklama yaptı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın bu hafta kullandığı ifadeler dikkat çekti:
Refah'a bir askeri operasyon İsrail'e beklediği güvenliği sağlamayacak. Refah saldırısı İsrail'i dünyada daha da yalnızlaştırma riski taşıyor.
İsrail neden Refah'ta ısrarcı?
Pek çok medya kuruluşu gibi ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi de İsrail'in Refah operasyonu konusundaki ısrarının izini sürdü.
Kudüs İbrani Üniversitesi'nden askeri tarihçi Danny Orbach, Netanyahu hükümetinin söylemini tekrarlayarak İsrail'in Hamas önderliğindeki ayaklanmayı bitirmesi için Refah'ın da kontrolünü ele geçirmesi gerektiğini savundu:
Bir isyan ancak güvenli bölgelerle büyüyebilir.
İsrail, Mısır sınırındaki Refah üzerinden Hamas'ın kaçak yollarla silah edindiğini de öne sürüyor.
WSJ, diğer yandan İsrail'in Gazze'de operasyon düzenleyerek çekildiği bölgelere Hamas üyelerinin tekrar yerleştiğini ve örgütün hayatta kalmayı bile zafer sayacağını bildirdi.
Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'dan Ortadoğu araştırmacısı Sanam Vakil'in "Hamas'ın katmanlarını yok etmeyi başarsalar bile örgüt yabani ot gibi yeniden büyüyecektir" görüşüne yer verildi.
ABD'nin, Netanyahu'nun Hamas'ı tamamen yok etme hedefini gerçekçi görmediği ve savaş sonrasında Gazze'nin kim tarafından yönetileceği sorusunun cevapsız kaldığı hatırlatıldı.
İki yerde koz: Ateşkes görüşmeleri ve İsrail'deki protestolar
Ayrıca Refah'a yönelik tehditlerin Katar ve Mısır arabuluculuğuyla sürdürülüp bir türlü sonuç alınamayan ateşkes görüşmelerini etkilemek için mi savrulduğu da merak ediliyor.
Hamas'ın 7 Ekim saldırısı öncesinde ülke içinde büyük protestolarla karşı karşıya kalan Netanyahu hafta başında yaptığı açıklamada ülkesindeki bazı aktörlerin "Hamas'a karşı zaferi" engellemeye çalıştığını savunmuş, "İsrail'deki hizipler, İsrail'in Refah'taki operasyonunu önlemek için ABD'yle işbirliği yapıyor" demişti.
Refah'ı işgal etmeden İsrail'in Hamas'ı yok edemeyeceğini öne süren Netanyahu, böylece iç siyaset konusunda da adım atmış oldu.
İsrail'in Haaretz gazetesinden Noa Landau, bugün konuyla ilgili yazısında da Netanyahu'nun Refah söylemlerini rakiplerine karşı ve ateşkes görüşmelerinde koz olarak kullandığını vurguladı.
BM Genel Sekreteri: "Ahlaki açıdan çileden çıkarıcı"
Dün Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de Mısır-Gazze arasındaki Refah Sınır Kapısı önünde basın toplantısı düzenledi:
Derhal ateşkes yapılması, İsrail'in Gazze'nin her yerine insani yardım malzemelerinin tam ve sınırsız ulaşımı konusundaki yükümlülüğünü yerine getirmesi ve esirlerin serbest bırakılmasının zamanı geldi.
Refah Sınır Kapısı'nın her iki tarafında tırların Gazze'ye girmek için beklediği bir sırada sınırın öbür tarafındakilerin açlık çektiğini belirten Guterres, "durumun trajik ve ahlaki açıdan da çileden çıkarıcı" olduğunu kaydetti.
Filistinlilerle dayanışma içinde olduğunu göstermek için oruç tutan Guterres, Gazze'dekilerin, iftarda yiyecek yemek bulamamasından duyduğu endişeyi vurguladı.
Gazze'deki Filistinlilere "yalnız değilsiniz" diyerek seslenen Guterres, dünyadaki insanların, her gün gördükleri vahşet karşısında öfke duyduğunu dile getirdi.
İsrail'den eleştiri: "UNRWA, Hamas'ın terör kolu haline gelmiştir"
Bunun üzerine sosyal medya platformu X'te paylaşım yapan İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Guterres'i eleştirdi:
BM, onun liderliğinde terörü barındıran ve cesaretlendiren Yahudi ve İsrail karşıtı bir yapı haline geldi. Onun liderliğinde çalışanlarının korkunç 7 Ekim katliamına katıldığı UNRWA, Hamas'ın bir terör kolu haline gelmiştir.
Katz, Guterres'in, Refah Sınır Kapısı'nın Mısır tarafını ziyareti sırasında "insani yardımları yağmalayan Hamas-IŞİD teröristlerini, teröristlerle işbirliği yapan BM Yakın Doğu Filistinlilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nı (UNRWA) hiçbir şekilde kınamadan, tüm İsrailli esirlerin derhal, koşulsuz serbest bırakılması çağrısı yapmadan" Gazze'deki insani durum için İsrail'i suçladığını iddia etti.
Katz, yaptığı ikinci bir paylaşımda ABD Kongresi'nin UNRWA fonunu Mart 2025'e kadar durduran geçici bütçe tasarısının kabul edilmesinin "Guterres'in açıkça güvenoyu kaybettiği anlamına geldiğini" savundu.
Gazze'deki 12 bin UNRWA çalışanından 14'ü suçlanıyor
İsrail yönetimi, UNRWA'nın 14 mensubunun 7 Ekim saldırılarına katıldığını bu nedenle Gazze'de 12 bin çalışanı bulunan ajansın kapatılması gerektiğini savunuyor.
UNRWA, işgal altındaki Batı Şeria'yla Doğu Kudüs'ün yanı sıra, Lübnan ve Ürdün'de Filistinli mültecilere destek oluyor ve sağlık, eğitim, sosyal hizmetler alanlarında çoğu Filistinli 30 bin çalışanı istihdam ediyor.
Aralarında ABD'nin de yer aldığı 10 kadar ülke ve kurum UNRWA'ya bağışlarını dondurduğunu açıklamıştı.
İsrail'in UNRWA kurumuna suçlamalarını kanıtlayamamasıyla Avustralya, Kanada, İsveç ve Avrupa Birliği (AB), kararlarından dönerek finansmanı sürdüreceklerini duyurmuştu.
Filistinli grupların 7 Ekim'de Aksa Tufanı adıyla gerçekleştirdiği saldırıya karşı İsrail, Demir Kılıç operasyonunu başlatmıştı.
İsrailli yetkililer 7 Ekim'de 1200 kişinin öldürüldüğünü, 253 kişinin de rehin alındığını bildiriyor.
Hamas kontrolündeki Gazze Sağlık Bakanlığı da 32 bini aşkın Filistinlinin İsrail saldırılarında öldürüldüğünü aktarırken bunların çoğunun sivil olduğunu vurguluyor.
Independent Türkçe, Haaretz, Guardian, Wall Street Journal, BBC, AA