Davutoğlu AK Parti’den istifa etti

AK Parti MYK'nın ihracını istediği eski Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu disiplin kuruluna savunma yapmadan partiden istifa etti

Son dönemde AK Parti politikalarına yaptığı eleştiriler dikkat çeken eski Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu tarafından ihraç istemiyle disipline sevk edilmesi sonrası ilk kez kameraların karşısına geçti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Davutoğlu, Ankara’da yaptığı basın toplantısında ihraç edilmeyi beklemeden AK Parti’den istifa ettiğini açıkladı.

Davutoğlu konuşmasında AK Parti'nin kurucu ilkelerinden ve ortak akıldan uzaklaştığını savunarak, "AK Parti’nin vefakar tabanını ülkenin her yanında omuz omuza iki seçim mücadelesi verdiği ve demokrasi tarihimizin en yüksek oyu ile birlikte büyük bir onur yaşadığı kendi genel başkanının ihraç edildiğini görme üzüntüsünden kurtarmak için yıllarca alın terimizi ve fikir emeğimizi verdiğimiz partimizden istifa ediyoruz" dedi

Davutoğlu açıklamasını Türkiye silüeti önünde yaptı.Kameraların karşısına ihracı istenen isimlerle birlikte çıkan Davutoğlu'nun konuşmasının tamamı şöyle;

Hepinize hayırlı sabahlar diliyorum.

Geçmişte ilim adamı, başdanışman, bakan, genel başkan ve başbakan olarak,  arkadaşlarım, Genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve il başkanları olarak birçok farklı vasıf ve vesile ile huzurunuza çıktık. Bu vesilelerin hepsinde tarih nehrinin akışına yön veren bir milletin fertleri olarak onurla ve vakarla hitap ettik; düşüncelerimizi açık ve samimi bir şekilde ifade ettik. Bir gün, hayatımıza anlam katan değerlerin bir siyasi yapı şeklinde tarihe yansıması olarak gördüğümüz ve başarısı için emeğimiz, ve bütün varlığımızı ortaya koyduğumuz partimizden ihraç talebi ile huzurunuza geleceğimizi tahayyül bile edemezdik. Ancak bunu yaşamak da kaderde varmış. Bizleri derinden etkileyen bu şartlar altında başta AK Parti’ye gönül veren milyonlarla olmak üzere aziz milletimizin bütün fertleriyle bugün de her zaman olduğu gibi samimi bir şekilde hasbıhal etmek ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz.

AK Parti geçtiğimiz ay 18. yaşını doldurdu. Kuruluşundan itibaren AK Parti, milletimizin yüzyıllık özleminin tezahürü olan söylem ve politikalarıyla ülkemize büyük hizmetlerde bulundu. Yakın zamana kadar, önemli başarılara imza atan AK Parti’nin tılsımı ortak akla, istişareye, demokratik değerlere ve ahlaki tutarlılığa verdiği önemden kaynaklanıyordu. Bu hareketi yaşatan ve büyüten en temel etken milletin umuduna kaynak ve duasına layık olmasıydı.

AK Parti’nin siyaset anlayışı en güçlü ifadesini 3Y formülü ile bulmuştu: Yasaklara, yolsuzluklara ve yoksulluğa karşı mücadele. Yasaklara karşı mücadele AK Parti’nin özgürlükçü felsefesini, yolsuzluklara karşı mücadele siyasi ahlak özünü, yoksulluğa karşı mücadele insan onuruna yaraşır bir hayat standardı özlemini yansıtıyordu.

AK Parti bu anlayışla milletimize ve ülkemize büyük hizmetler yaptı. Milletimiz de on yıllar boyunca özlemini duyduğu kadroların başarısı için desteğini esirgemedi.

Ancak son yıllarda, AK Parti milletimizin gönlünde taht kurmasına vesile olan değer, söylem ve politikalardan uzaklaştı. Adaletten kalkınmaya her alanda sorunlar baş göstermeye başladı. AK Parti yönetiminin öncelikleri, söylemleri ve politikaları değişti.

Sevgili vatandaşlarımız,

Değerli Basın Mensupları,

Demokratik siyasetin temelinde farklılıkların ifade edilmesi bulunmaktadır. Siyasi partiler de ancak içlerinde üretken bir fikir alış verişine imkan tanıdıkları ölçüde demokratik zenginliklerini koruyabilirler. Bu zenginliğin korunamadığı durumlarda partiler düşünce üretebilme kabiliyetlerini ve iç dinamizmlerini kaybederler.

Bu düşünceyle, Genel Başkanlığı bıraktığımız günden itibaren AK Parti’de ve ülke yönetiminde gözlemlediğimiz aksaklıkları, yanlışları yapıcı eleştiri ve önerilerimizle birlikte sözlü ve yazılı olarak en yetkili makamlarla paylaştık. Bu önerilerimiz hiçbir şekilde dikkate alınmamasına rağmen üç yıl boyunca kamuoyuna dönük açıklamada bulunmadık. Dava hassasiyetimiz gereği birliğimize zarar vermemeye, gönül kırmamaya ve şahsi hukukumuzu korumaya özen gösterdik. 

Peki, niye 22 Nisan’dan itibaren konuşmaya ve geniş muhasebe çağrısıyla yapıcı eleştiri ve çözüm önerilerimizi daha yüksek sesle dile getirmeye başladık?

31 Mart seçimlerinde AK Parti hem ittifak yaptığı partiye hem de rekabet ettiği diğer partilere oy kaybetmişti. Tabanımız yoğun bir karamsarlık içindeydi. Önümüzde kapsamlı bir muhasebe ve yeniden yapılanmaya imkân tanıyacak dört yıllık seçimsiz bir dönem vardı. Ayrıca, daha önce ilettiğimiz eleştirilerden ve önerilerden habersiz olan tabanımız her gittiğimiz yerde bizi de sorguluyordu. Dolayısıyla daha önce zikrettiğimiz hususların bu kez kamuoyu bilgisi dahilinde zikredilmesinin açık ve şeffaf bir muhasebeye ve yenilenmeye zemin oluşturacağını düşündük.

Biz, 22 Nisan’da kamuoyuyla paylaştığımız görüşlerimiz ve ardından çeşitli illerde yaptığımız konuşmalar aracılığıyla, kuruluş ilkelerinden ve siyasi misyonundan uzaklaşan mevcut AK Parti yönetimini muhasebe yapmaya davet etmeyi amaçlıyorduk. Niyetimiz ve hedefimiz ihtilaf çıkarmak, bölmek ve zayıflatmak değil; parti kadrolarımızda ve tabanımızda görülen rahatsızlığa tercüman olarak partimizin kurucu ilkeler çerçevesinde yenilenmesinin imkanlarını ortaya koymaktı. AK Parti’nin ve ülkemizin geleceğiyle ilgili milletimizde gözlemlediğimiz karamsarlığı ve umutsuzluğu dağıtmayı ve işlerin toparlanabileceğini göstermeyi hedefliyorduk.

Ne tespit ve eleştirilerimize yanlış ya da yalan denildi ne çağrılarımıza kulak verildi. Konuşmalarımızda, açıklamalarımızda ve ifadelerimizde hiçbir hakaret, ima, tahkir ve tehdidin olmadığı görülecektir. Genel başkanlığı bıraktığımız gün dile getirdiğimiz ahdimize hep sadık kaldık. Bu ahdin muhataplarının da aynı olgunluk ve ahlakla davranmalarını bekledik.   Sözlerimiz açık, tespitlerimiz net, tavsiyelerimiz samimiydi. Konuşmalarımızda ‘partimiz’, ‘Sayın Cumhurbaşkanımız’, ‘ülkemizin geleceği’, ‘davamız’ dememize rağmen ‘ihanet’, ‘bölücülük’, ‘fitne’ ve ‘proje’ gibi ithamlara maruz bırakıldık ve bedel ödeme ile tehdit edildik.

Daha da trajikomik olanı ise, bizim adlarımızı unutturabileceklerini zannederek, 2014-2016 arasını tarihten silmeye kalktılar. Oysa bilmiyorlardı ki, samimi insanların isimleri video kliplerinde değil milletin gönlünde yaşar. Takınılan bu vefasız ve nobran tavır bizim için önemli değildi. Ancak, bizi unutturabilmek için iki çetin seçim sürecinin ve yoğun bir terörle mücadelenin yaşandığı bu dönemde mahalle başkanından genel merkezdeki yetkililerine kadar genç, yaşlı, kadın, erkek, köylü, kentli, zengin, fakir, doğulu, batılı, kuzeyli güneyli milyonlarca cefakar AK parti mensubunun ve vatan evladının emeklerini de yok sayarak büyük bir kul hakkına girdiler. Ancak tarih bilincine ve birikimine sahip olmayan bütün topluluklar gibi unuttukları bir gerçek vardı: Tarih kendisini unutturmak isteyenleri çarklarında öğütür.

Söylediklerimize yanlış diyemeyenler öfke ile bize yönelik ihraç sürecini başlattılar. Merakla bu ihraç sürecinin gerekçelerini bekledik. Merkez disiplin kurulunun tebligatları bize ulaştığında bir kez daha derin bir hüzün ve utanç duygusu yaşadık. Bir siyasi parti için en ağır kararlardan birini içeren bu metin hiçbir somut gerekçeye dayanmıyor dahası birçok tutarsızlık, gerçek dışı ifadeler barındırıyordu ve son derece özensiz hazırlanmıştı. Bize iletilen gerekçeler, AK Parti yönetiminin yaşanan gerçeklikten ve temel ilkelerden koptuğunu, sağlıklı bir muhakeme ve delillendirme sürecini bile yürütmekten aciz olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Aziz Vatandaşlarımız,

Değerli Basın Mensupları,

AK Parti 14 Ağustos 2001’de kurucu Genel Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şu cümleleriyle siyasi hayatına başlamıştı:

“Bugün Türk siyaset hayatına lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün olarak geçecek. Bugün, Türk siyaset tarihine parti içi demokrasi geleneğinin yalnızca bir kuru temenni olarak değil, aynı zamanda da bir zihniyet değişikliği ve zorlayıcı tüzük kuralları olarak egemen olduğu gün olarak geçecek. Bugün, Türk siyaset tarihinde her yönüyle şeffaf, seçmenin sorgulamasına ve denetimine açık yepyeni bir siyasal örgütlenme modelinin kurulduğu gün olarak geçecek.”

AK Parti 18 yıl önce kurulduğunda Türk siyasi hayatına ortak akıl, parti-içi demokrasi, güçlü kurumsal yapı ve şeffaflık konularındaki hassasiyetiyle geçmeyi vadetmişti.

Maalesef 2 Eylül 2019, AK Parti’nin kuruluş iddialarından, değerlerinden ve ilkelerinden vazgeçtiğini ilan ettiği bir gün olarak tarihe geçti. İki genel seçimi yönetmiş Genel Başkanını, genel başkan yardımcılarını, milletvekillerini ve 15 Temmuz gecesinin direnişine öncülük etmiş il başkanlarını ihraç talebiyle disipline sevk etmek, demokratik tecrübelerimizle de siyasi geleneklerimizle de AK Parti’nin kuruluş ilkeleriyle de örtüşmeyen çok vahim bir karardır.

AK Parti’nin kuruluş gerekçelerine uygun bir yapı ve siyasete kavuşması için yaptığımız eleştiri ve önerileri dikkate almak yerine ihraç kararına gerekçe kılan mevcut yönetim, millet vicdanında ve tarih önünde aldığı bu kararın hesabını mutlaka verecektir.

İhraç edilmek istenen şahıslar değil, AK Parti’yi özgün bir siyasi yapı kılan değerler ve yıllarca o değerler için ter döken kitlelerin ortak vicdanıdır. Bugün bu ihraçlarla parti içi eleştirilerden kurtulacağını zannedenler, aslında bu ortak vicdandan kopuşun derin sancılarını zamanla daha yakından ve daha derinden hissedeceklerdir.

AK Parti bizleri ihraç etme sürecini başlatarak, aslında, kuruluş ilkelerini, kuruluş gerekçesini, dayandığı siyasi-toplumsal merkezi tasfiye etmiştir. Mevcut AK Parti yönetimi, aldığı kararla, 18 yıl önce kurulan AK Parti’yi tasfiye etmiştir.

Aziz Milletimiz,

Değerli Basın Mensupları,

Muhasebe çağrılarına, siyaset önerilerine, yapıcı eleştirilere kulaklarını tıkayan bir yapının millete fayda, çözüm ve vizyon üretmesi mümkün değildir. Bugünkü yönetim ve siyaset anlayışıyla dar bir kadronun kontrolüne girmiş olan AK Parti’nin, Türkiye’yi daha iyi bir geleceğe taşıma kapasitesi, ülkemizin ve milletimizin sorunlarına çare olma imkan ve ihtimali kalmamıştır.

AK Parti içerisinde iç muhasebe, ortak akıl ve istişare kanallarının tamamıyla kapalı olduğu ve içeride bir dönüşüm imkânının kalmadığı ortadadır.

Bu gelişmeler bize siyasi hayatımızda savunduğumuz temel ilkelerin ve hedeflerin her iyiniyetli eleştiriyi ve tavsiyeyi ihanet ve düşmanlık olarak gören mevcut yönetim altında, AK Parti’de gerçekleştirmenin imkanı kalmadığını göstermiş bulunmaktadır.

İşletilen sürecin tüzük kurallarının uygulandığı hukuki bir işlem değil, sonucu baştan yazılmış bir senaryo olduğu aşikardır. Bu çerçevede, AK Parti’nin vefakar tabanını ülkenin her yanında omuz omuza iki seçim mücadelesi verdiği ve demokrasi tarihimizin en yüksek oyu ile birlikte büyük bir onur yaşadığı kendi genel başkanının ihraç edildiğini görme üzüntüsünden kurtarmak için yıllarca alın terimizi ve fikir emeğimizi verdiğimiz partimizden istifa ediyoruz.

Bu 18 yıl içinde aralarında bulunmaktan büyük bir şeref duyduğumuz AK Parti’nin vefalı tabanına, hiçbir menfaat beklemeden çalışan cefakar teşkilatına teşekkür ediyoruz. Ancak onlara veda etmiyoruz. Onlar vedanın değil vefanın muhataplarıdırlar.

Aziz milletimiz,

Tabelalar geçici, hayatımızı ve her türlü mücadeleyi anlamlı kılan değerler kalıcıdır. Partiler bu değerlere hizmet ettikleri ölçüde anlamlı olurlar. Biz bu değerlerin ve ilkelerin savunucusu ve sözcüsü olmaya devam edeceğiz.

Bu bağlamda bizler; insanı ve sadece insanı merkeze alan, insan onuruna ve haklarına saygılı, evrensel değerleri yaşatan, yasaklarla, yolsuzluklarla ve yoksullukla sonuna kadar mücadele edilen,

düşünce, ifade, din ve vicdan özgürlüklerinin sınırlandırılmadığı,

insani varoluşu koruyacak doğal çevre şartlarının yasal teminat altına alındığı,

toplumsal meşruiyeti yüksek, demokratik bir anayasal sistemin hakim olduğu,

farklılıkların güven ve huzur ortamında kardeşçe bir arada yaşadığı,

demokratik hukuk devleti kurallarının işlediği,

herkes için adalet ilkesi temelinde tarafsız ve bağımsız yargı sistemine güven duyulduğu,

kamu malına el uzatılmayan,

akraba ve adam kayırmacılığının olmadığı,

şeffaflığın her alanda hakim olduğu,

liyakatın, ehliyetin ve siyasi ahlakın esas ölçü olduğu,

güvenlik-özgürlük dengesinin teminat altına alındığı,

aile değerlerimizin toplumun en temel mayası olarak korunduğu,

kadınların güven içinde hayatın her alanında etkin roller üstlendiği,

gençlerin zihni ve psikolojik açıdan güçlü ve yetkin şahsiyetler olarak yetişmesini sağlayan vizyoner, çağdaş ve üretken bir eğitim sisteminin hayata geçirildiği,

refahın belli ellerde toplanmayıp adil bir gelir dağılımı ile toplumun geneline yayıldığı,

serbest piyasa ve rekabet koşullarının uygulandığı,

sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma ile çağdaş ve müreffeh bir hayat standardına ulaşıldığı,

milli ve evrensel değerlerin uyumunu öngören bir zihniyetin özgün sentezlerle yeniden üretilebildiği,

her yönüyle ve her kesimiyle dünyaya açık,

yakın çevresinde, gönül coğrafyasında ve dünyada barışçıl ve insani diplomasiyi esas alan,

yeni nesillerin geleceğe umutla baktığı,

demokratik bir düzen kurmak istiyoruz. Güçlü, onurlu ve müreffeh bir ülke idealinin bu yolla gerçekleşeceğine inanıyoruz.

 Bugünden itibaren, zikrettiğimiz temel ilkeler doğrultusunda yeni bir siyasi hareket inşa etmek ve yeni bir yola çıkmak bizim için hem tarihi bir sorumluluk hem de milletimize karşı yükümlülüğümüzün bir gereğidir.

Bu çerçevede, hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun, bu ülkenin geleceği için yüreği çarpan ve sorumluluk hisseden herkesi ve her kesimi ortak akıl çerçevesinde bir araya gelmeye ve birlikte çalışmaya davet ediyoruz.

Allah milletimizi aziz, ülkemizi müreffeh, devletimizi daim, vatandaşlarımızı mesut ve bahtiyar eylesin. Cumanız mübarek olsun.

 

İhracı istenen herkes istifa etti

İhracı istenen diğer isimler, eski AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, eski Sakarya Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, eski İstanbul Milletvekili Abdullah Başçı, eski İstanbul İl Başkanı Selim Temurci ile eski Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı da partiden istifa etti.

Yeni istifalar bekleniyor

Davutoğlu'yla birlikte hareket eden çok sayıda siyasetçinin de istifa etmesi bekleniyor.

Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde kurmaylarıyla yaptığı uzun toplantılarla bundan sonraki yol haritasını şekillendirmişti. 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU