İsrail ve Hizbullah arasındaki saldırıların artması kapsamlı bir çatışmaya yol açar mı?

Batılı yetkililer haftalardır Beyrut ve Tel Aviv’i ziyaret ederek itidal çağrısında bulunuyor ve diplomatik çözümler için baskı yapıyor

Baalbek bölgesinde İsrail uçaklarının bombaladığı yerlerden biri / Fotoğraf: AP

İsrail ordusunun bu hafta Lübnan’ın derinliklerine hava saldırıları düzenlemesiyle birlikte, Hizbullah ile İsrail ordusu arasındaki yıpratma savaşı tehlikeli bir yöne evrildi. Bu durum aylardır süren çatışmanın daha genişlemesine ilişkin soruları gündeme getiriyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre analistler, cephenin genişletilmesi yönünde iki taraftan gelen tehditlere ve sahadaki durumun kırılganlığına rağmen, neredeyse beş ay süren saldırıların ardından her iki tarafın da bölgesel bir çatışmayı alevlendirmeye niyeti olmadığı görüşünde.

Peki sahanın durumu nasıl?

Hamas Hareketi’nin müttefiklerini ve rakiplerini şaşırtan sürpriz bir hamle ile 7 Ekim’de İsrail’e saldırmasının ertesi günü Hizbullah, Gazze’yi ve ‘direnişini desteklemek’ için Güney Lübnan’dan İsrail mevzilerini hedef almaya başlamıştı.

İsrail ordusu, bu saldırılara hava ve topçu bombardımanıyla karşılık vererek, hedefinin Hizbullah’ın ‘altyapısı’ ve sınır yakınındaki savaşçıların hareketleri olduğunu belirtiyor.

Beyrut’un güney banliyölerinde Hamas Hareketi’nin bir liderini hedef alan hava saldırısı dışında, gerilimin başlangıcından beri İsrail saldırıları, sınır bölgeleri veya güneyin derinlikleriyle sınırlı kalmıştı. Ancak pazartesi günü ilk kez Hizbullah’ın ülkenin doğusundaki ana kalesi olan ve İsrail sınırına yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta bulunan Baalbek kentinin civarı hedef alındı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İsrail ordusu, Hizbullah’ın İsrail’e ait Hermes-450 insansız hava aracını (İHA) düşürmesine tepki olarak Hizbullah’ın hava savunma sistemini hedef aldığını duyurdu.

Lübnanlı askeri uzman Hişam Cabir; ‘İsrail saldırılarının genişlediğinin doğru olduğunu’, ancak ‘İsrail en uzak bölgeleri bombalasa bile Hizbullah’ın henüz İsrail’in derinliklerini vurmadığını’ kaydetti.

Hizbullah, Baalbek'in hedef alınmasına ‘misilleme olarak’ İsrail’in kuzeyindeki iki İsrail üssünü ve Golan Tepeleri’ni onlarca füzeyle hedef almasına rağmen, ‘İsrail’le devam eden yıpratma savaşını sürdürmeyi tercih ediyor ve geniş bir cephe açmaya başlayan taraf olmamaya dikkat ediyor.’

Çatışmanın iki tarafı, savaşın kapsamının genişlemesiyle ilgili karşılıklı tehditlerde bulunuyor.

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah bu ay, Hizbullah’ın İsrail’in güneyini füzelerle hedef alabileceği konusunda uyarmış, ancak İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki savaşı durdurmasının Güney Lübnan’dan gelen ateşleri durdurabileceğini yinelemişti.

İsrail, Savunma Bakanı Yoav Gallant aracılığıyla pazar günü, Gazze’de anlaşmaya varılsa bile Hizbullah’a yönelik operasyonların durmayacağını duyurdu.

Lübnan ordusundan emekli Tuğgeneral Cabir, ‘Hizbullah’ın şu ana kadar denge anlayışına göre hareket ettiğine’ ve ‘hassas füzeler ve karadan denize füzeler de dahil olmak üzere cephaneliğinin yalnızca yüzde 10’unu kullandığına’ işaret etti.

Öte yandan İsrail, saldırılarında ‘Hizbullah’ın üçüncü düzey liderlerine ve İsrail’e füze fırlatmaktan sorumlu olanlara’ odaklanıyor.

Kapsamlı bir çatışma olur mu?

Cabir’e göre bu ihtimal ‘düşük’ olsa da ‘hiç kimse geniş çaplı bir savaşın gelmeyeceğinden emin olamaz’. Ancak Cabir, Hizbullah’ın ve kendisine para, silah ve teçhizat sağlayan ana destekçisi Tahran’ın bölgeyi ateşleyecek ‘geniş bir savaş istemediğini’ düşünüyor.

Bununla birlikte, ölçüsüz yapılacak herhangi bir saldırı kartları karıştırabilir.

Lübnan’da bu ay ortasında İsrail’in saldırıları sonucu bir günde 10 sivil hayatını kaybetti. İsrail’de ise Yedioth Ahronoth gazetesi pazartesi günü, Hizbullah’ın İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’ne ateşlediği füzenin bir okul otobüsünün yakınına düştüğünü bildirdi.

Yedioth Ahronoth’da dün yayınlanan bir yazıda İsrailli analist Avi Sakharov “Her iki taraf da gerçekten topyekûn bir savaş istemiyor gibi görünürken, pazartesi günü açılan karşılıklı ateş kuzeydeki durumun ne kadar hassas olduğunu ve durumun ne kadar kolay bir şekilde topyekûn bir gerilime dönüşebileceğini gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Walla sitesindeki askeri analist Emir Baht ise ‘güvenlik durumunun kontrol edilemeyecek bir gerilimden uzak olduğunu’ düşündüğünü dile getirdi.

Baht “Havadaki patlayıcı kokularına rağmen, parmak ucunda yürüyen iki kamp tarafından durum kontrol altında tutuluyor” dedi.

Peki ya diplomatik çözümler ne durumda?

Sınır ötesindeki karşılıklı bombardımanların, 2006 yazında yıkıcı bir savaşa giren Hizbullah ile İsrail arasında geniş bir çatışmaya dönüşeceği yönünde yerel ve uluslararası korkular var.

Batılı yetkililer haftalardır Beyrut ve Tel Aviv’i ziyaret ederek itidal çağrısında bulunuyor ve diplomatik çözümler için baskı yapıyor.

Geçen ay Fransa iki ülkeye bir teklifte bulunmuştu. Fransız bir diplomatik kaynağa göre teklif, 1701 sayılı uluslararası kararın tam olarak uygulanmasını öngörüyor. 2006 yazında iki taraf arasındaki yıkıcı savaşı sona erdiren 1701 sayılı karar, sınır bölgesinde Lübnan Ordusu kuvvetlerinin ve UNIFIL güçlerinin dışında herhangi bir silahlı güç konuşlandırmayı yasaklıyor. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgiye göre teklif, İsrail’in hava ihlallerine son vermesinin yanı sıra saldırıların durdurulmasını denetlemek üzere Fransa, ABD, İsrail ve Lübnan’dan oluşan dörtlü bir komite kurulması karşılığında, Hizbullah savaşçıları ve müttefiklerinin sınırdan 12 kilometreye kadar geri çekilmesini içeriyor.

Bir hükümet kaynağına göre Beyrut’taki yetkililer bu girişim üzerinde çalışsalar da Gazze’deki savaşın durması durumunda bölge için kapsamlı bir plandan bahseden ABD elçilerinin önerilerine daha büyük umutlar bağlıyorlar.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın

DAHA FAZLA HABER OKU