Son kurşun

Bizi çağa taşıyacak bir ilerleme fikrinin özlemiyle ölüyoruz. Tarihin kenarlarında kalmak istemiyoruz. Yılın son kurşununu adaletsizliğe ve karanlığa karşı sıkmak istiyoruz

Fotoğraf: Jay Rembert/Unsplash

Silahta son bir kurşun kalmıştı ve onu ateşlemekten kaçış yoktu.

Vedanın uygun ve mümkünse biraz umutlu olması tercih edilir.

Eğer kendisini bulmak mümkünse biraz da sevinçli.

Defterlerimde ortaya çıkan bir fırsatı veya kaybedilen bir anlaşmayı arayacak bir işadamı değilim.

Tatlı dil ipiyle tırmanarak bir pozisyon elde etmeyi ve rakibini uzaklaştırmayı hayal eden bir politikacı da değilim.

Ortadoğu tuzağında yaşayan bir Arap gazeteciyim ve defterlerim acılar ile dolu.

Alışkanlığın karşı konulmaz bir gücü vardır. Bir şehirde yılın son günü geldiğinde mutlaka kabilenin büyük çadırını ziyaret ederim.

Bu, kabilenin yaşlılarını yoklamak için yapılmış bir ziyarettir.

Amaç onlara iltifat etmek, teşekkür etmek, selam vermek ve nehirde yüzmeye devam etmenize yardımcı olacak bir damla inat elde etmektir.

Bu yüzden en yakın kütüphaneye, düşler, iradeler müzesine, meşaleler fabrikasına giderim.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Teknoloji ve medya devriminin içine doğanların ne dediğini tam olarak biliyorum.

Eski dükkânlar ve aktar pazarları gibi kütüphanelerin de yok olacağını söylüyorlar.

Yeni kütüphaneleriniz cihazınızda bulunuyor. Tüm bu hazineler bir tuşla önünüze gelebilir.

Bazen bu yeni dansı denemekten çekinmiyorum. Ancak kütüphaneyi ziyaret etmenin önümüzdeki günlerle yüzleşmeye yardımcı olacak pillerimizi şarj ettiğini hissediyorum.

Kütüphane bizim kabilemizdir. Okulumuz ve üniversitemizdir. Raflarında sırları açığa çıkarmanın, pencereler açmanın zevkine dokunanlar yatıyor.

Dünyayı insanileştirmekle ya da en azından onun vahşetini azaltmakla meşgul olma lanetini yaşayanlar bulunuyor.

Tüm hayatlarını akan hayat nehrinin kumarhanesine yatıranların hikayelerini seviyorum.

Bir ekleme yapmaya veya bir tuzak kurmaya ya da bir hayal başlatmaya ya da bir saçmalığı ifşa etmeye bahse girenlerin hikayelerini, arkalarından geleceklerin yolunu aydınlatmak için günlerini aydınlatanların hikayelerini seviyorum.

Yılların yüküne dayanabilen yanılsamalar icat edenlerin ya da yüzyılları, toplumları sarsacak fikirleri ortaya atanların, devrimleri ateşleyenlerin ya da sahteliklerini ve sloganlarını teşhir edenlerin, bir ömrün darbelerine daha sert darbelerle karşılık veren boksörlerin hikayelerini seviyorum.

Son sözün kendilerinin olduğunu zannedenler koltuklarından olurken, raflarda kendilerine kalıcı koltuklar ayırtanların, evler, ağaçlar ve birçok fikir eskirken hayat mürekkebiyle yazıp, nabızları atmaya devam edenlerin hikayelerini seviyorum.

Kütüphanedeki talep ve beğeni çeşitliliğini seviyorum. Ruh hallerine, korkulara ve meşguliyetlere kulak misafiri oluyorum.

Birisi, bir yüzyılı okuyarak, yazarak, kaderler yaratarak ve gerekçeler üreterek geçiren Henry Kissinger'ın geride bıraktığı şeyleri daha derinlemesine araştırmak istiyor.

Bir diğeri yeni yılda Sovyetler Birliği'ne suikast düzenleyenlerden intikam alma başarısını kutlamaya hazırlanan Vladimir Putin hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyor.

Bir üçüncüsü Kim Jong-Un adlı saatli bomba hakkında daha fazla ayrıntı sahibi olmak istiyor.

Küresel ısınmayla ilgili kaygılara kapılan, mahsullere zararı, kitlesel göçler ve bunların yol açacağı korkunç sahneler hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen bir ziyaretçiyi de çok severim.

Kütüphaneler hazineler ve aynı zamanda çiçekler ve zehirler arasında uyuyan bahçelerdir.

Bir ziyaretçinin Mütenebbi'nin partisine katılmak veya Kelile ve Dimne'yi aramak için başvuruda bulunduğunu görmeyi severim.

Avizeler gibi hafızada asılı duran büyük romanlar ile hızlı dönüşümleri, büyük çöküşleri ve kader karmaşasını yakalamaya çalışan yeni romanlar arasında kaybolan bir okuyucuyu görmeyi severim.

Teknolojinin generallerinin ve fetihlerinin kitapları önünde kaybolan gençleri severim. Sağlıkta, eğitimde, sanayide, savaşlarda ardı ardına devrimler yaratacak yapay zekaya hayran olanları severim.

Robotların kendilerini icat edenleri yeneceğini ve cihazların bir gün Shakespeare'in, Dostoyevski'nin, Flaubert'in ve yüzyıllardır kütüphanelerin raflarında yatan herkesin kıskançlığını uyandıracak inanılmaz bir yazma yeteneğine sahip olacağını duyduğumda biraz korkarım.
 


Kütüphane ziyaretleri müze ziyaretlerinden daha sıcaktır.

Bazı yazarların ölümü ölümsüz sözler yağmuruna tuttuğu hissine kapılırsınız.

Karanlığa meşaleler sapladıklarını, insan onuru ve yaşamın kutsallığı adına zaferler kazandıklarını hissedersiniz.

Günlerini okurlarının günlerini kucaklamaya heba ettikleri, hayatlarını mürekkebe, ekmeğe, çiçeklere ve sorulara adadıkları duygusu sarar sizi.

Otele dönerken yoğun trafikle karşılaştık. Şehir, deniz kenarında güneş ile ılıman havanın buluşmasına gelen turistlerle dolup taşıyordu.

Dönmemecesine denize açılmaya hazırlanan yılın yaralarından ruhlarını temizlemek için buraya akın etmişlerdi.

Savaşlar, tabutlar, kasırgalar, depremler, şehirlerin çöküşü, para birimlerinin çöküşü sahnelerinin anılarını yıkamaya gelmişlerdi.

Hiçbir sebep yokken şoför kendini suçlu hissetti. Can sıkıntısıyla mücadele etmeme yardımcı olacağını düşünerek, benimle bir sohbet başlatmak için, hangi ülkeden olduğumu sordu.

Ona söylemekten korktum. Bana cumhurbaşkanının adını sormasından korktum.

Zira ülkem cumhurbaşkansız, yolsuzların ve başarısızların melodileriyle çöküşünü ve intiharını sürdürüyor.

Ama itiraf etmekten başka seçeneğim yoktu, o yüzden itiraf ettim. Ama topu hızla onun sahasına gönderdim.

Hangi ülkeden geldiğini sordum, Hindistan'dan dedi. Ona ülkesindeki durumu sordum ve umut dolu haline hayran kaldım.

Şoför, ülkesinin daha iyi günlere doğru ilerlediğinden emin olduğunu söyledi.

Başbakan Narendra Modi'nin yeni yılda yapılması planlanan seçimleri kazanacağını çünkü Hintlerin, gerekli reformları uyguladıktan sonra onları geleceğe taşıdığını düşündüklerini vurguladı.

Ülkesindeki kurumlar normal bir şekilde çalışırken, Pakistan'ın günlerini ordu ve siviller arasındaki çekişmelerle geçirdiğine dikkat çekti.

Gülümsedi ve Batı'nın Çin korkusunun kendisini Hindistan'ı daha iyi bir alternatif olarak görmeye yönelttiğini ve yatırım akınının başladığını söyledi.

Ülkesinin sahip olduğu insan gücü ve teknolojik ilerleme ile bu fırsatı değerlendirmeye hazır olduğunu kaydetti.

Ekonominin iyileşeceğini, yoksulluğun azalacağını ve Hindistan'ın hak ettiği rolü oynamak için öne çıkacağını tahmin etti.

Rajiv Gandhi'yi ve Sovyetler Birliği ile olan eski ilişkilerin mirası nedeniyle Rusya'ya sempati duyan bazı kişileri eleştirmeyi de unutmadı.

Çocuklarının ve torunlarının geleceğinden emin olduğu için ülkesine dönmekte gecikmeyeceğini ifade etti.

Şoförün çocuklarının ve torunlarının geleceği hakkında güven dolu sözleri beni üzdü. Gazze'deki vahşi cinayet manzaraları aklıma hücum etti.

Bir zamanlar bir haber, röportaj ya da hatıra bulmak için bir kayıt cihazıyla gittiğim o parçalanmış şehirleri hatırladım.

Bağdat'ı, Şam'ı, Sana'yı, Hartum'u, Trablus'u, Beyrut'u ve diğerlerini hatırladım.

Bizi çağa taşıyacak bir ilerleme fikrinin özlemiyle ölüyoruz. Tarihin kenarlarında kalmak istemiyoruz.

Yılın son kurşununu adaletsizliğe ve karanlığa karşı sıkmak istiyoruz.

Arapların bu uzun geceden çıkmanın hayalini kurma hakları var.

Ölümcül yıl son nefesini verdi. Meslektaşlarım ve kendi adıma tüm platformlarıyla Şarku'l Avsat okuyucularına adalete ve ilerlemeye kapı aralayan, diğer oyuncular gibi doğal bir oyuncu olmak yerine, yakın ve uzak pek çok gücün, kendi çıkarları ve hırsları için bir oyun alanı olarak kalmasına çalıştığı Arap dünyasında yeni bir sayfa açan bir yıl diliyorum.

Kendisiyle ve dünyayla barışmış bir Arap dünyasının kapısını açan bir yıl diliyorum.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU