Küresel entropi yolda

Dünyayı kurtarmak için ahlaki ve etik bir yükümlülük olacak mı, yoksa aydınlanmamış narsisizm ve karanlık pragmatizm herkesi yıkıma mı sürükleyecek?

İllüstrasyon: Anna Parini/Foreign Policy

Birkaç saat sonra bir yıl daha geçecek ve sanki bir öncekiyle bağlantısı kesikmiş gibi teorisyenlerin öneminin ne olacağını merak ettiği yeni bir yıl üzerimize doğacak.

Şunu söylemek doğal görünüyor; zaman, hareketin arttığı ya da sakinleştiği, ritminin hızlandığı ya da yavaşladığı bir yoldur ama sürekli, bir akıştır ve doğası gereği kesintiye uğramaz.

Bu, insana şunu düşündürüyor:

Yeni yıla hangi perspektiften bakmalıyız, önümüzdeki koşulları nasıl okumalıyız?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Güncel dünya olaylarına bakarken çağa ayak uydurmanın yönetme sanatının en zorlu adımı olduğunu dikkate alarak, mutlaka gerçekçi jeopolitik perspektiften yardım almak gerekiyor.

Bunu söyleyen Medici ailesi döneminde Floransa devletinin en ünlü filozofu Nicola Machiavelli'dir.

Bu bakış açısı, günümüz dünyasının belki de 21'inci yüzyılın başından itibaren “entropik” zamana giriş yaptığını, ilk çeyreğinin sonlarına doğru ise koşullarının kötüleştiğini gösteriyor.

Kısaca entropi, fizikçilerin ve kimyagerlerin bildiği şekliyle Yunanca kökenli bir kelimedir ve "derin dönüşümler" anlamına gelir.

Ancak aynı zamanda sistemdeki düzensizliğin miktarına veya atomun içinde sıklıkla meydana gelen kaos ve rastgelelik durumuna da dikkat çeker.

Dünyamız entropiden kaosa doğru ilerliyor ve bunun en yakın çevirisi klasik Latincede yer alıyor; yerelden bölgesele, oradan da küresel düzeye kadar çatışmaların yaşanmasının yaklaşması ve artan yüzleşme olasılıklarıyla birlikte "düzen ve rastlantısallık ruhunun yokluğu."

Özellikle kıtasal coğrafya perspektifinden yakından baktığımızda, dünyanın koşullarını anlamak için siyaset kuramı dünyasında çok fazla deneyim sahibi olmamıza gerek yok.

Başlangıç, haberleri dünyayı dolduran ve insanları meşgul eden, toplumsal iç çatışmanın en yüksek zirvesine tanık olan ABD ile olsun.

İç çatışma Neo-conlardan biri olan Robert Kagan'ı gelecek Kasım ayındaki başkanlık seçimlerinin eşiğinde iç savaşa yakın bir şeyin yaşanacağını öngörmeye sevk ediyor.

ABD'nin içindeki bölünmüş ruh, hiç şüphesiz dünya çapındaki olayların gidişatını ve seyrini etkileyecek, çünkü çoğu eğilimleriyle mutabık olunmasa da ABD birçokları için bir emniyet supabı olmaya devam ediyor.

Bir önceki yazımızda tasvir edilemeyecek büyük borcuna rağmen imparatorluğunu bekleyen gelecekten kurtulmanın bir yolu olarak militarizasyona yöneldiğine dikkat çekmiştik.

ABD ve onun yeni yıldaki geleceği hakkında konuşmak, zorunlu olarak küresel ekonomi hakkında konuşmak anlamına geliyor, çünkü ABD onun için hâlâ önemli bir itici güç.

Artan borçlarının ve yeni bir ekonomik çöküşün korkusuyla dünya, 2008 finans felaketinin tekrarı ve hatta belki de ondan daha büyük ve 1930'ların başındaki küresel mali krizin koşullarına yakın bir felaketin yaşanması korkusuyla diken üstünde yaşıyor.

Yeni yıl gelecek ve Washington, Zelenskiy'e akıtılan milyarlara rağmen özellikle Ukrayna'ya daha fazla mali ve askeri destek konusunda görülen memnuniyetsizliğin gölgesinde Ukrayna krizini sonlandırıp "Çar'ın gücünü kıramayacak".

Dışişleri Bakanı Blinken'in bu konuda yaptığı açıklamalar bunun ve daha fazlasının işaretlerini veriyor.

Putin kazandı mı?

Batı medyasının abarttığı Rus vücudundaki derin yaralara rağmen öyle görünüyor.

Buna karşılık anlatıcılar, "Slav Ruslarının" başka hiçbir şeyle değil "ekmek ve tuzla" yaşasalar bile bir tür "ruhun geri dönüşü" halini yaşadıklarını söylüyorlar.

Önümüzdeki aylarda Rusya için önemli sorulardan biri şu: Vladimir Putin Rusya'nın başkanlığına yeniden aday mı olacak, yoksa koltuğunu kendi seçeceği halefine bırakıp, Silovik grubunun örtülü onayıyla perde arkasında bir rol mü oynayacak? Belki yönetimden tamamen de ayrılabilir.

Başlıkta bahsedilen entropinin etkisini neyin artırdığını kimse bilmiyor.

Rusya sınırında bu yıl ve belki de önümüzdeki yıllarda ve on yıllarda küresel bir dönüm noktası var; o da derin kültürel mirası, ümit edilen ekonomik gücü ve kimse için gizli olmayan stratejik planlarıyla Çin.

Yeni yıl, Çin'in gelecekte bir kutupsal güç olarak konumunu teyit edecek duyuruların yılı mı olacak?

Hiç şüphe yok ki, özellikle birkaç yıl önce Avrupalıların kendisini Çin'in Avrupa bünyesindeki Aşil topuğu olarak gördükleri İtalya'da olduğu gibi bazı ülkelerin Çin'in en büyük projesi olan “Kuşak ve Yol”a katılmaktan çekilmelerinden sonra, bu yolda önünde büyük engeller var.

Aydınlanmanın ve insanlığın Rönesansı'nın kıtası olan Avrupa'yı ve deyim yerindeyse "medeniyetlerin yaşlanmasının" getirdiği hastalıkları da unutmak mümkün değil.

Zira Avrupa'nın bugünü endişe verici, geleceği kaygılı görünüyor. İnanmayanlar, Sayın Borrell'in, Putin'in Ukrayna'ya karşı kazandığı zaferle ilgili derin korkularını ifade ettiği son açıklamalarına bakmalılar.

Aslında Avrupa, Putin'in hipersonik füzelerinden daha ölümcül bir iç virüsle karşı karşıya; bu virüs, ırkçı dokunuşlar taşıyan sağcı şovenist hareketlerin hızlı ve yıkıcı yükselişi tarafından temsil ediliyor.

Bu yükseliş şüphesiz Ortadoğu başta olmak üzere yakın küresel ve coğrafi bölgelerdeki diğer köktendinciliklerde de karşı tepkiler yaratacak.
 


Bir yıl geçiyor ve mavi gezegen öfkeli doğanın şok edici darbeleri altında inlerken, herkes şunu merak ediyor:

Dünyayı kurtarmak için ahlaki ve etik bir yükümlülük olacak mı, yoksa aydınlanmamış narsisizm ve karanlık pragmatizm herkesi yıkıma mı sürükleyecek?

Kuşkusuz birkaç satırda genel durumu gözden geçirip, geleceği öngöremeyiz ama her halükârda 2024 bir kader yılı olmaya devam ediyor.

Halkların tarihi kaderleri, canının istediği gibi kabul eden ya da öfkelenen dalgalı ruh halinin değil, coğrafyanın ve tarihin doğrudan sonuçlarıdır.

Tarih ve kaderin dünyanın belirli bir bölgesinde veya bir bütün olarak dünyada yarattığı bağlantılar ve etkileşimler, çıkarların yanı sıra güvenliğin de gereklilikleridir.

Geleceğimiz ve gezegenimizin kaderi tehlikede. İnsanoğlu bir ölüm ve dehşet döngüsü başlatmayı başardı ama buna bir sınır koyamadı...

Bu, dehşet verici haliyle entropinin ta kendisi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU