Şamlılar cam üfleme zanaatını Fenikelilerin usulüyle devam ettiriyor

Dünya Mirası Listesi'ne giren zanaat, savaş, ekonomik kriz, turizmin gerilemesi ve üreticilerin azlığı nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya

Fotoğraf: Independent Arabia

Şamlı zanaatkar, günün çalışma saatinde yorgun yüzünü saran bir ateş yığını karşısında derin nefesler alarak mücadele ediyor.

Ancak o ateşli kütleyi, kendi dokunuşlarını ve hala hayatta kalma mücadelesi veren geleneksel bir zanaata olan sevgisini içeren nadide bir şahesere dönüştürdükten sonra, becerikli ellerinin neler yarattığını görünce bu yorgunluk kısa sürede kaybolur.

Cam üfleme, el yapımı cam yapımcısı Semir en-Neccar'ın, çocukluğundan beri âşık olduğu bir zanaat.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Neccar, Şam'da bu geleneksel zanaatı ustalıkla icra eden ve bu zanaatın özgün biçimlendirme ve şekillendirme konularında uzman bir ailede büyüdü.

Neccar, "Bu zanaat ailede kuşaktan kuşağa aktarılıyor, ta ki ben babamdan öğrenene kadar bu devam etti. Taş fırına, ateş sesine, cama şekil verilmesine karşı her zaman özlemle doluyum. Camın oluşumu sırasında erimesinden ve yumuşaklığından keyif almayan kişi, eserini tamamlayamayacaktır" diye konuştu.

Modern cam imalat fabrikalarının yaygınlaşmasıyla birlikte fırınların, laboratuvarların ve üretim atölyelerinin azalmasının yanı sıra özellikle Suriye'de savaşın başlaması, ekonomik kriz, turizmdeki gerileme ve insanların yaşadığı maddi sıkıntıların ardından bu geleneksel cam üfleme sanatı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Ancak bu geleneksel meslek UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne yeni bir unsur olarak dahil edildi.
 

Büyükanne ve büyükbabalar ve ebeveynler bu geleneksel zanaatı Suriye'de korumaya çalışıyorlar.jpg
Büyükanne ve büyükbabalar ve ebeveynler bu geleneksel zanaatı Suriye'de korumaya çalışıyorlar / Fotoğraf: Independent Arabia

 

İnsan mirası

Cam üfleme zanaatı, Botsvana'daki Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunmasına İlişkin Hükümetlerarası Komite'nin 18'inci oturum toplantısının gündemine dahil edildi.

Kuruluş, bu zanaat için ulusal koruma planını inceliyor. Bu plan Suriye yaratıcı endüstrilerinden biri olan bu zanaatı yeniden canlandırmayı ve geliştirmeyi hedefliyor.

Suriye Kültür Bakanlığı'ndan ekipler, Suriye Kalkınma Vakfı ile ortaklaşa ve zanaatkarların katılımıyla izleme, denetleme ve zorlukları tanımlayıp belgeleme üzerine çalışıyor.

Şam'da bir cam üfleme atölyesi olan zanaatkar Ahmed el-Hallak, zanaatının Dünya Mirası Listesi'ne girmesini önemli bir başarı olarak nitelendiriyor ve bu adımı en önde gelen geleneksel zanaatlardan birine duyulan takdir olarak değerlendiriliyor.

Hallak, "Çok eski bir zanaattır. Dedelerimiz, babalarımız bu geleneksel zanaatı yaşatmak için çok çalıştılar ve artık bu zanaatın yok olma noktasına geldiği bir aşamaya geldik. Şimdi bunu yenileyip yaşatmaya, zorluklara rağmen sürdürmeye çalışıyoruz" dedi.

Şamlı bir cam üreticisi camın nasıl oluştuğunu şöyle anlattı:

Fenikeliler milattan önce 2000 yılında camı bulmuşlar ve üfleyerek cama şekil vermişlerdir, o dönemden günümüze kadar sanayi hala manuel olarak devam etmektedir. Yani bugün de bu zanaat Fenikelilerin yaptığı şekilde yapılmaktadır.

Onlar bazalt taşından yapılmış bir fırın kullanmışlar ve zahmetli bir işlemle odun yakmışlar. Ancak çok geçmeden, yani 50 yılı aşkın bir süre önce, zanaatkarlar sürahi ve bardak gibi ev eşyalarını üreterek iç pazarı kapsamaya odaklandılar.

Daha sonra dış pazarlara yönelme eğilimi geldi, ardından plastik endüstrisi devreye girdi ve modern fabrikalar yayıldı. Ancak bu durum, zanaatın devamına ve ata mirasının korunmasına engel olmadı.

 

Fenikeliler de aynı tarzda yapardı.jpg
Fenikeliler de aynı tarzda yapardı / Fotoğraf: Independent Arabia

 

Zanaatın kökenleri

Cam üfleme zanaatı geleneklerini korudu ve bu da ona küresel bir miras statüsü kazandırdı.

Bu zanaatın antik çağlardan günümüze kadar tanık olduğu gelişime ilişkin bir soruya Hallak, "Tek fark, eski ustaların ateşi yakmak için odun kullanması, günümüzde ise dizel yakıt kullanılmasıdır" diye yanıt verdi.

Hallak, sözlerini şöyle sürdürdü:

Aynı aletler binlerce yıldır duruyor ve biri camı üflemeye, diğeri parçayı birleştirmeye yarayan iki demirden oluşuyor. Makas ve cımbız gibi aynı işçilik aletlerine sahibiz. Biz de Fenikeliler zamanından bu yana aynı üfleme yöntemini, o zamandan bu yana geçerli olan aynı çalışma tarzını, hatta fırının önünde oturan usta formunu bile sürdürdük.


Suriye'nin en önemli el sanatlarından birinin dünya mirası haline gelmesinin sevinciyle birlikte, art arda gelen krizler ışığında, zanaatkâr sayısının bir elin parmaklarıyla sınırlı olduğu bir dönemde bu sanatın devamına dair karanlık bir tablo ortaya çıkıyor.

Hallak, savaştan önce yaklaşık dört atölyenin faaliyet göstermesine rağmen mesleğinin hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Savaşın patlak vermesiyle atölyeler dağılıp yıkıldı.

Bu bağlamda Hallak şunları söyledi:

Göç edenler var, mesleği bırakanlar var, atölyeleri perişan oldu. Biz 7 yıl işten ayrıldık, son dört yılda zorluklarla atölyeye döndük. Zorluklardan en önemlisi ustaların azlığı, yakıtın ve uzun saatler çalışması gereken fırını çalıştırabilecek gücün bulunmamasıdır. Buna rağmen elimizden geldiğince sıkılmadan, yorulmadan, büyük bir gayretle mesleğimizi sürdürmeye çalışıyoruz.
 

El işi Şam camı, koyu kırmızı, yeşil ve mavi renk yelpazesi ve farklı şekillerle parlıyor.jpg
El işi Şam camı, koyu kırmızı, yeşil ve mavi renk yelpazesi ve farklı şekillerle parlıyor / Fotoğraf: Independent Arabia

 

Zanaat aileleri

Antik çağlardan günümüze uzanan Şam mirasının yararına kaydedilen bu yeni başarının ardından bu zanaat yeniden gün yüzüne çıktı.

Bu vesileyle Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) internet sitesinde şu açıklamayı yayımladı:

Bu zanaat, sanatkarın geçim kaynağını oluşturuyor, devamlılık ve aidiyet duygusunun oluşmasına katkı sağlıyor. Aynı zamanda sosyal, manevi ve tarihi alanlarla ve buralarda yer alan uygulamalarla da bağlantılıdır.


El işi Şam camı, kırmızı, yeşil ve mavi renklerden oluşan bir yelpaze ve ayırt edici şekillerle dolu.

Zanaatkar Ahmed Hallak, örtüşen renklerle karakterize edilen cam modelleri de dahil olmak üzere, Suriyeli üreticinin kendine özgü kreasyonlara sahip olduğunu söyledi.

Bunların en dikkate değer olanları testiler, antikalar ve şekillerdir; en ünlüleri ise balık ve kuştur.

UNESCO'nun tanımladığı otantik zanaat, fırının içine erime noktasına kadar yerleştirilen cam artıklarını kullanıyor.

Erimiş cam içi boş bir metal çubuğun etrafına sarılır ve daha sonra metal maşa kullanılarak cam dolduruluncaya kadar çubuğa üflenerek dekoratif parçalar, vazolar ve lambalar şeklinde istenilen şekil veriliyor.

Boyalar genellikle camı renklendirmek ve soğutmadan ve katı hale getirmeden önce üzerine desenler ve kültürel semboller çizmek için kullanılıyor.

Şam mirasıyla ilgilenen ve brokar kumaş yapımı alanında bir atölyeye sahip olan Abdulkerim el-Asil, "Suriye'nin bu zanaatının hakkı verilmedi, üzerindeki tozu temizlenmedi, desteğe ihtiyacı var. Şam halkı, çiniyi evlerin ve ibadet yerlerinin süslemesi olarak üreten ilk halktır. Bu üretime talep artmış ve geçmişten günümüze kadar devam etti" ifadelerini kullandı.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU