Ateşkes yangını söndürmeye yetmez. Yangına sebep olan zulme karşı koymak gerek.
Zira sorunun temeliyle yüzleşmekten kaçınmak, ateşkesi sadece bir molaya dönüştürüp daha geniş bir yangına zemin hazırlar.
Buradaki zulüm 70 yılı aşkın bir geçmişe dayanıyor. Nekbe'den ve Filistin-İsrail çatışmasının közlerinden bu yana burada ikamet ediyor. Yatıyor, kalkıyor.
Zulüm ölmeyi reddettiğinde közler ölmez. Nesiller işgal altında ya da kampların acıları altında doğdu. Birçoğu öldürüldü ama düşler katillerine isyan etti.
Bir halkın istikrarı, bir halkın ortadan kaldırılması pahasına sağlanamaz.
Hiçbir makyaj malzemesi işgalin çirkinliğini örtemez.
Yıkım, açlık, elektrik, su, internet kesintisi ve hastanelerin sağlık personeli, hastalar ve yerinden edilmiş insanlar için toplu mezarlara dönüştürülmesiyle zulüm yerleştirilemez.
Batı'nın Ukrayna'da bir karışı ya da bir çocuğu savunmak için ayağa kalkarken Filistin'deki ölen çocuk seline gözlerini kapatmaya hakkı yok.
Çifte standartlar yangını engellemez, aksine körükler. Dünyadaki her insan gibi Filistinli birinin de kendi devletinde güven içinde yaşama hakkı vardır. Cinayet kurbanının cezalandırılmasıyla suç kapatılamaz.
Filistin devleti, Filistinliler için ulusal ve insani bir ihtiyaçtır. Bu doğal bir haktır. Bunun sağlanamaması dünyanın vicdanında duran bir leke.
Heybetli filoların üzerinde uyuyan ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni (BMGK) 'veto' kılıcıyla rehin alma hakkını elinde tutan ülkeler için apaçık bir suçlama.
Filistin devleti aynı zamanda Araplar için de bir ihtiyaçtır. Çünkü Araplar gerek işin içine girdiklerinde gerekse bu dosya ellerinden kaçtığında bu acı çatışmanın bedelini ağır bir şekilde ödediler.
Filistin devletinin yokluğu bölgenin istikrarsızlaştırılmasını kolaylaştırdı ve ülkeleri nefes alma fırsatından mahrum bıraktı.
Filistin devleti bölgesel ve uluslararası bir ihtiyaçtır. Çünkü bölge ülkelerinin kalkınma mücadelesine katılmaya, teknolojik devrimi yakalamaya ve işsizlikle, yoksullukla, karanlık intiharvari düşüncelerle mücadeleye ihtiyacı var.
Filistin devleti uluslararası bir ihtiyaçtır; çünkü zulüm ve baskı sahneleri şiddeti, radikalizmi ve terörü doğurmaktadır.
BMGK'nın itibarının enkazı altında kalma hakkı yok. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, küçücük cansız bedenlerden oluşan piramitleri ve kan göllerini gördükten sonra öfkesini açık açık dile getirdiği için "paylanmamalı".
Durmaksızın insan hakları vaazları veren "dünyanın tek süper gücünün", "meşru müdafaa hakkı" kisvesi altında "tüm katliamların anası"nı meşrulaştırmaya hakkı yok.
Batı vicdanının uluslararası hukuk ve insancıl hukukun yükümlülüklerinden vazgeçmeye zerre hakkı yok.
Batı, Rusya'nın Ukrayna topraklarını ilhak etmesine karşı çıkıyorsa, bir devletin, toprakların sahiplerinin kemikleri üzerinde oturmasına nasıl ses çıkarmaz ya da bunu kolaylaştırır?!.
İsrail defalarca kez mazlumların sesini bastırarak közleri söndürmeye çalıştı. İşgaller ve saldırılar denedi. Uçaklara, tanklara ve suikastlara başvurdu.
Yaser Arafat'ın peşine düşüp onu kuşattı. Közler kısa bir süreliğine sönse de daha sonra tekrar yanmaya başladı.
İntifadanın babası Halil el-Vezir'e (Ebu Cihad) suikast düzenledi. Közler kısa bir süreliğine uyusa da daha sonra tekrar uyandı.
Ahmed Yasin ve birkaç yoldaşına suikast düzenledi ve közler ölmeyi reddetti.
Güney Afrika'daki ırkçılığın, Yugoslavya'daki dehşetin ve Ruanda'daki katliamların iğrençliğini dile getiren dünyanın, Filistin'de yaşanan asrın katliamına göz yumma hakkı yok.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bütün bunları Riyad'da düzenlenen olağanüstü Arap-İslam zirvesinin bildirgesini dinlerken düşündüm.
Bildirge, ruhu, kelimeleri, hitabeti ve alevlerin nasıl söndürüleceğine ilişkin vizyonuyla güçlü bir açıklamaydı.
Zulme, çifte standarda ve işgalin yürüttüğü azılı savaşa karşı öfkeyi dile getirdi.
Bildirge, uluslararası hukukun üstünlüğü ve gerçek barışın gereklilikleri çerçevesinde sorumlu bir üslupla hazırlandı.
Bildirgede, BMGK'nın rolünü ve itibarını kurtararak kuruluş amacı olan sorumluluklarını yerine getirmesi talep edildi.
Uluslararası hukuka saygı gösterilmesi ve insanların haklara, yasalara, adalete ve insan onuruna olan inancına saygı gösterilmesi istendi.
İsrail'e baskı yapabilecek ülkelere genel söylemlerin, bekleyişlerin ve eski tarafgirliklerin arkasına saklanmamaları çağrısında bulunuldu.
Zirve toplantıları, Arap ve İslam liderlerinin kınama minvalinden geleneksel bir açıklama yapmak için Riyad'a gitmediklerini gösterdi.
Yaşananların ciddiyetinin ve bunların devam etmesinin oluşturacağı tehlikenin farkında oldukları açıktı.
Çatışmanın közleri kolaylıkla diğer cephelere de uçuşabilir. Daha geniş bir çatışmanın patlak vermesi, bölgenin yeniden bir şiddet sarmalına sürüklenmesi demek.
Bu sırada ise özellikle uluslararası camia, Başkan Vladimir Putin'in 'Kızıl Ordu'nun elinden 'haklarını geri almaya' karar vermesinden bu yana en kötü günlerini yaşarken büyük güçler bu sarmalın dışında kalmayacaktır.
Bildirgede, ateşkesin derhal sağlanması ve Gazze'deki ablukanın sona erdirilmesi çağrısında bulunuldu.
Aynı zamanda trajedinin gelecekte tekrar yaşanmasına izin verilmemesi talep edildi. Bu amaçla, çatışmanın çözümü için Arap Barış Girişimi doğrultusunda iki devletli çözümün uygulanması istendi.
Evet, Riyad'da bir araya gelen ülkelerin hepsi bölgesel ve uluslararası dosyalarda aynı politikaları paylaşmıyor.
Her birinin kendi çıkarları, hesapları, ittifakları ve dostlukları var. Krizlere kendi deneyim ve koşullarından ötürü farklı açılardan bakıyorlar.
Ancak en önemlisi savaşın derhal durdurulması, adil bir şekilde barışın sağlanması ve işgal ve zulmün sona erdirilmesi olmak üzere, geniş başlıklarda bu ülkelerin hepsinin hemfikir olduğu ortada.
Bu ülkelerin büyük çoğunluğu, bu kronik çatışmayı çözmenin tek yolunun bağımsız bir Filistin devleti kurmaktan geçtiğine inanıyor.
Arap ve İslam dünyasının daha önce birçok nedenden dolayı uluslararası sahnede etkin bir oyuncu olarak yer alamadığını söylemek abartı olmayacaktır.
Bu, günümüzde ve şekillenen uluslararası sahnede inanılmaz bir durum.
Arap ve İslam dünyası, kendi çıkarlarını savunabilecek oyunculara dönüşmelerine olanak sağlayacak niteliklere sahip olduklarına dair giderek artan bir farkındalığa sahip.
Arap dünyasının bir ağırlığı, becerileri ve zenginlikleri var ve Batı ile büyük güçlerin de bu bölgede hayati çıkarları var.
Arap dünyasından bazı ülkeler daha büyük bölgesel ve uluslararası rol üstleniyor, hatta G20'de etkili bir rol oynuyor.
Belki de bu yüzden Riyad, ortak söylemle ve net ifadelerle dünyaya hitap etmek amacıyla ortak bir zirve düzenlemek için harekete geçti.
Riyad zirvesinin bildirgesi, üslubu ve verdiği mesajlarla önem teşkil ediyordu.
Şimdi dikkatler, ateşkesle ve sonunda daha korkunç bir çatışmaya yol açacak geçici tedavilerle yetinmek yerine, iki devletli çözüm temelinde çatışmaya son verecek birleşik bir cephe oluşturmak için büyük ülkelerle temas kurmak üzere oluşturulan komiteye çevriliyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Aybüke Gülbeyaz
Şarku'l Avsat