Ortadoğu uzmanı Talebi: Washington'ın İran konusunda çekinceleri var

"İran aracılığıyla gerçekleştirilen yazışmalar, Washington'un bu konudaki çekincelerini ortaya koyuyor"

Fotoğraf: Reuters

Almanya'daki Leipzig Üniversitesi öğretim görevlisi Rıza Talebi, Hamas-İsrail çatışmasıyla ilgili Independent Türkçe'ye değerlendirmelerde bulundu.

Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin, tüm analistleri şaşırttığını söyleyen Rıza Talebi, "Bölgede ideolojik temellere dayanan analizlerin etkisi bariz; fakat bazı gerçeklere de değinmek gerekir. Gazze'de İsrail'e karşı başlatılan 'Aksa Tufanı' operasyonunun ardından, İsrail'in bu operasyona karşı taktiksel bir karmaşa yaşayacağını kimse tahmin etmemişti" şeklinde konuştu.
 

Rıza Talebi.jpg
Ortadoğu Uzmanı Rıza Talebi

 

"İran bölgeye kaçak silah yardımı yapıyordu"

Talebi, "İsrail, bölgedeki durumu Sudan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile barış yaparak ve Suudi Arabistan'la kademeli müzakereler başlatarak İran İslam Cumhuriyeti'nin bölgedeki etkisini azaltma çabası içerisindeyken, Filistin'deki güçlerin İran'a duyduğu yakınlığın sonucu İslam Cumhuriyeti'nin Hamas ve İslami Cihad'a silah yardımını kesmemesi oldu. İran, Gazze'ye silah kaçakçılığı yapabilmek için Aden eksenini ve Sudan'ı kullanıyordu. Eritre ile askeri üs kurma amacıyla imzalanan anlaşmalar, Birleşik Arap Emirlikleri'nin etkisi nedeniyle askıya alındı. İran'ın silah kaçakçılığı ağı, Ukrayna'dan ele geçirilen silahlar ve Hamas'ın tünelleri sayesinde Mısır'ı da bu sürece dâhil etti. Bu silahlardan bazıları, örneğin Rus yapımı anti-gemi füzeleri, Hizbullah'a da verildi" dedi.


"Hamas 2015'ten sonra İran'la yakınlaşma sürecine girdi"

2015'ten sonra Hamas'ın İran'a daha yakın hale geldiğini söyleyen Rıza Talebi, "Yahya Sinvar ve Halid Meşal bu hızlı yakınlaşmaya karşıydı, ancak İsmail Heniyye ve Salah al-Aruri'nin ısrarı ile özellikle 2015'te Muhammed Deif'in Seyyed Hassan Nasrallah'a ve Kasım Süleymani'nin Deif'e yaptığı yazışmalarda bu yakınlaşma net bir şekilde görülüyor" ifadelerini kullanıd.

Hatta Deif'in, Hizbullah'tan Hamas'ın askeri güçlerine eğitim vermesini talep etti. Ancak, bu stratejik yakınlığın yanı sıra, ilişkinin etrafında çeşitli sorunlar da bulunuyor" diyen Talebi, sözlerine şunları ekledi:

Şöyle ki, Sinvar, Mısır'ın bölgedeki etkisini artırma fikrini desteklerken; Meşal, içsel eğilimlerine rağmen Suriye muhaliflerini desteklemiş ve Arap Baharı'nın ardından Esad rejimi ile aynı çizgide bulunamadı. Ayrıca, İran'ın Filistin'de Şii Sabirin Grubunu kurması, Hamas ve İslami Cihat'ın öfkesini üzerine çekmesine neden oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Daha sonra bu grubun, İslami Cihad tarafından ortadan kaldırıldığını söyleyen Talebi, "İsrail'in Hamas içindeki etkisi ve hatta Hamas'ın İsrail tarafından oluşturulduğu, Ariel Şaron'un düşüşüne ve Binyamin Netanyahu'nun seçilmesine neden olduğu yönündeki raporlar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan barış anlaşmalarla örtüşerek, Hamas'ın askeri kanadının daha bağımsız bir hale gelmesine ve politik kanatla koordinasyon yapmadan bu tür bir operasyona girişmesine neden oldu. Bu operasyon, hem Filistinli gruplar arasında bir kafa karışıklığına neden oldu hem de İsrail'in rahatsız olmasına sebep oldu" dedi.

 
"Gelişmelerden dini lider Ali Hamaney bile haberdar değilmiş..."

Taraflardan hiçbirinin bu olaya hazır olmamasının, ilk etapta Tahran'ın biraz sersemlemesine yol açtığını belirten Talebi, "Hatta eşi benzeri görülmemiş şekilde dini lider Ali Hamaney'in 'bu konuda bilgi sahibi olmadığını' açıklamasına neden oldu. Ancak, İran aracılığıyla gerçekleştirilen yazışmalar, Washington'un bu konudaki çekincelerini ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.

Rıza Talebi, sözlerine şöyle açıklık getirdi:

Yani mevcut durumda Tahran rejiminin bu gelişmeleri belirli ölçüde kendi lehine çevirme endişesi mevcut. Tahran, silah yardımlarının ötesinde, bu durumu politik olarak değerlendirmeye çalıştı. Rusya'nın sessizliği (Moskova Hamas'ı terörist olarak kabul etmiyor) ve Çin'in ekonomik çıkarlarını korumak ve Afrika ülkeleri üzerinde etki kurmak amacıyla Cezayir'in yardımıyla Ortadoğu'ya girişi ve hatta Tahran'daki 3+3 zirvesi, İran İslam Cumhuriyeti'nin bu süreci İsrail'in izolasyonu için kullanmaya çalıştığına dair işaretler veriyordu.


"Tahran'ın safındaki Hizbullah'ın tavrı yumuşak gibi gözüküyor"

Talebi, "Gazze'nin korkunç durumu ve sayısız katliamın yanı sıra, Hizbullah da Tahran'ın yanında yumuşak bir tavır aldı. Bu durum, Nasrallah'ın 33 günlük savaştan bir süre sonra televizyonda yaptığı röportajda belki de aldığı bir tutumdu; yani 'karşılıklı durdurma' ve 'iki tarafın da tahrip edici dengesi!'" ifadelerini kullandı.

Hizbullah'ın, Hamas ve İslami Cihad'a göre daha düzenli ve hazır halde olduğunu anlatan Talebi, "İran'ın mali ve askeri yardımları kolaylıkla bu örgüte ulaştırılıyor. Hizbullah'ın Rizvan Tugayı, gerilla savaşında deneyim kazanmış bir askeri birim. Ancak mevcut durumda ne Lübnan'ın savaşa girmesinin ve ne de İsrail'in iki cephede birden savaşmasının olanakları mevcut. Şimdilik, İsrail'in Gazze'ye girmesine kadar, Hizbullah ve Yemen Husileri sadece Tahran'ın Tel Aviv'e mesajını iletmek için girişimde bulundular. Bu mesajın, çatışmanın genişlemesini engelleme potansiyeline sahip olabileceğini düşünüyorlar" değerlendirmesinde bulundu.


"Suriye'deki deneyimli güçler devreye sokulabilir"

İsrail'in de Gazze'ye girişle sadece Lübnan Hizbullah'ından değil, İran'a yakın olan Suriyeli ve diğer vekil güçlerin kuzeyden roket atarak veya farklı çeşit saldırılarla müdahale edebileceğini anladığını söyleyen Talebi, "Bu konuda en kritik rolü Rusya oynuyor" dedi ve ekledi:

Hamas delegasyonları, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ortadoğu dosyasını elinde bulunduran başbakan yardımcısı Mihail Bogdanov ile Moskova'ya birkaç kez ziyarette bulundular. Rusya, Filistinli çeşitli gruplarla Doha ve Ramallah'da irtibat kurdu ve Moskova'daki Rus Bilimler Akademisi'nin Oryantalist Enstitüsü'nde onların arasındaki diyaloglara ev sahipliği yaptı. Ancak, Tahran'ın bu krizden yararlanarak Filistin meselesinin ve İsrail'in yok edilmesinin onun için bir sınırı olmadığını gösterdiğini kabul etmeliyiz. Tahran, bu sorunu, Çin ve Rusya'nın dış destekleri doğrultusunda en iyi şekilde kullanabilir.


Uzun zamandır sorulan sorulardan bazıları da şunlar: 

İran, nükleer bir güç haline gelmesi durumunda İsrail'in saldıracak mı?

İsrail, Filistinli güçlerle ciddi bir çatışmaya girmesi durumunda "İsrail'in yok edilmesi" iddiasının ne ölçüde ileri götürülecek?

Al Jazeera program sunucusu Faysal el-Kasım'ın da sorduğu gibi, şimdi İran'ın harekete geçme zamanı mı? Neden harekete geçmiyor? Filistin ideali nereye gitti?

Rıza Talebi'ye göre Tahran, vekil güçlerini kullanarak ve Ukrayna savaşındaki çelişkiler doğrultusunda İsrail için maliyetleri artırmaya çalışıyor.

Peki Tahran tek başına bu baskıyı ve maliyeti kaldırabilir mi?

Hizbullah'ın savaşa girişi ve İsrail'in Suriye topraklarındaki yanıtı, Rusya'nın ve ABD'nin gözü önünde Suriye'de ciddi bir çatışmaya mı yol açar?

Talebi'ye göre, bu sorulara net bir cevap olmasa da apaçık olan, İsrail ile İran arasında Suriye'deki çatışma potansiyelinin oldukça yüksek olduğudur.

Talebi, "Şu ana kadar İsrail'in Gazze'ye girmemesi, ABD'nin, İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı Suriye'deki çatışmayı genişletme için yeşil ışık yaktığı anlamına geliyor" şeklinde konuştu.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU