Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın gerçekleştirdiği "Aksa Tufanı" isimli saldırı sonrası başlayan İsrail-Filistin çatışması devam ediyor.
İsrail ordusunun kimi uzmanlara göre açık hava hapishanesi olarak anılan abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik hava saldırıları sürüyor.
Gazze, yine yeni yeniden büyük bir insani dramla karşı karşıya.
Çatışmaların ilk saatlerinde İsrailli esirlere bir zarar verilmeyeceğini belirten Hamas, önce her yeni saldırıda bir rehine öldüreceğini söyledi ardından Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, çatışmalar bitene kadar İsrail'le rehineler konusunda pazarlık yapmayacağını belirtti.
İsrail Ordusu, “Hamaslıların bebeklerin başlarını kestiği” yönündeki iddialar için, ellerinde bunu teyit edecek bilgi bulunmadığını bildirdi.
Bu arada İsrail'de Netanyahu ile muhalefet lideri Gantz, acil ulusal birlik hükümeti kurulması için anlaştı.
Dünyanın gözü bundan sonra yaşanacaklarda, çatışmanın Ortadoğu'ya nasıl sirayet edeceğinde...
2008'den bu yana İsrail-Filistin arasındaki gerilimlere bakıldığında siviller dahil çoğunluğu Filistinli binlerce insanın hayatını kaybettiği ortadaki en yalın gerçeklik.
Sıradışı olan Hamas'ın silahlı kanadının bu saldırıyı İsrail'in yanı başında nasıl başlatabildiği, üstelik sürdürebildiği ve İsrail istihbaratının nasıl sınıfta kaldığı.
Sadece Türkiye'de değil dünyanın farklı noktalarında gelişmeleri takip edenlerin bir kısmı İsrail'in Gazze'yi tamamen ele geçirmek için saldırılara göz yumduğunu iddia ediyor.
Üstelik bu durumun yargı reformu tartışmaları nedeniyle koltuğunda huzursuz oturduğu bilinen İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun iç siyasette elini rahatlattığını öne sürenler de var.
Independent Türkçe hem bu konuları hem savaşın gidişatını hem İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın hayalet komutanını İsrailli uzman Yossi Alpher ile konuştu.
80 yaşındaki Alpher, 1964'te Columbia Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra İsrail Savunma Kuvvetleri'ne katıldı ve istihbarat subaylığı yaptı.
Ardından Mossad'a girdi, istihbarat servisi Mossad'da operasyonel ve analitik rollerde 12 yılı aşkın hizmet verdi, üst düzey pozisyonlarda çalıştı.
İsrail-Filistin toprak çözümü olan "Alpher Planı"nı üretti, 1995'ten 2000'e kadar, Kudüs'teki Amerikan Yahudi Komitesi'nin İsrail-Ortadoğu Ofisi'nin direktörlüğünü üstlendi.
2000'deki Camp David Zirvesi sırasında dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak'ın özel danışmanlığını yürüttü ve İsrail-Filistin barış süreci üzerinde çalıştı.
Alpher’e göre tüm yaşananların sorumlusu Mossad değil İsrail’in yurt içi gizli servisi Şin Bet.
Yaşananların ardında kesinlikle İran ve Hizbullah var.
Ve Hamas bu süreçte İsrail hapishanelerini boşaltmayı başaracak.
Bununla birlikte Alpher'e göre son saldırı yargı reformu tartışmaları sonrası son 10 aydır kutuplaşmanın had safhaya geldiği İsrail’i yeniden birleştirdi.
İsrail’in Gazze’yi tamamen ele geçirmek için saldırılara göz yumduğu iddialarını sorduğumuz Alpher, "Komplo teorisi" değerlendirmesi yaptı.
Eski Mossad görevlisi Yossi Alpher’in Ankara’nın arabulucuğuluyla ilgili de söyleyecekleri var: “Kimse bu savaşın önlenmesine aracılık edemez”
Söyleşinin tamamı aşağıda, en dikkat çeken bölümleri Independent Türkçe’nin YouTube kanalı ve Instagram hesabında.
"Benim gibi eski Mossad çalışanları hala 'Nasıl olabilir?' diye soruyor"
İsrail ulusal istihbarat teşkilatı Mossad’ın eski bir üst düzey yetkilisiniz. Son yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? İsrail istihbaratı başarısız oldu. Herkes "İsrail, Mossad bunu nasıl kaçırdı?" diye soruyor. Ve kimileri de Mossad’ın saldırıları bilerek gözden kaçırdığını, İsrail'in kayıtsız kaldığını, asıl amacın Gazze'yi tamamen işgal edebilmek olduğu, Hamas'a göz yumulduğunu iddia ediyor. Birçok teori var… Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle Mossad’ın sadece Gazze Şeridi veya Batı Şeria ile ilgilenmediğini anlamanız gerekiyor. Mossad, Arap dünyası ve onun ötesinde dünyadaki her şeyle ilgilenir. Fakat İsrail istihbarat teşkilatında dahili olan Şin Bet'tir. İsrail askeri istihbaratının yanı sıra Hamas ve Gazze Şeridi ile ilgili… Benim görüşüme göre istihbarat sürprizinde suçlanması gereken şey, esas olarak Şin Bet. Ve bu bir komplo değil. Bu korkunç, zekice bir sürpriz ve bir istihbarat hatası. Benim gibi gaziler dört gün sonra bile hala kafalarını “Bu nasıl olabilir, bu nasıl olabilir?” diye sallıyor. “Bu yanı başımızda, bir taş atımı uzaklıktaki Gazze Şeridi'nde nasıl neler olup bittiğini bilmiyoruz?” diye. Birkaç bin Hamas savaşçısı sınırı geçerek çitleri kıracak ve bu konuda önceden hiçbir bilgimiz yok! Bu bir trajedi, gerçek bir istihbarat sürprizi ve trajedi…
Olanların soruşturulması lazım. Sorumlu kim? Kim istifa etmeli? Bu ancak savaştan sonra olacak şimdi değil. Herkes aynı fikirde. Artık aramızda bunun kimin sorumluluğunda olduğunu, kimin hatası olduğunu tartışmaya başlamıyoruz. Şu an Hamas'ı zorlama işine devam etmeliyiz. İsrail'den çıkan savaşçıları… Her şeyden önce, İsrail'de hala bazı savaşçılar var ve sonra Gazze Şeridi'ne doğru savaşa gidiyorlar. Zaten İsrail Hava Kuvvetleri aracılığıyla Gazze Şeridi'nde, çok ağır bombalama var. Fakat IDF tümenlere çağrıldı ve onlar Gazze Şeridi'ni işgal etme olasılığına karşı hazırlıyor. Ve bugün insanları meşgul eden ikilem, sanırım her şeyden çok şu: “Gazze Şeridi'ni işgal mi edeceksiniz? Gazze Şeridi mi yoksa onlar pes edene kadar bombalamaya devam mı etmeye çalışıyorsunuz?” İki? Peki ya esir aldıkları İsrailli siviller? Eğer öyleyse nasıl ve ne ölçüde tehlikeye atıyoruz? Ve üçüncüsü, geniş stratejik düzeyde en önemli soru, bu savaşın kuzey sınırımıza yayılması tehlikesi nedir? Lübnan'la, Hizbullah'la…
"İran işin içinde"
Herhangi bir bağlantı var mı? Hizbullah ile İran’ın bu konuda Hamas'a herhangi bir desteği var mı? Aksa Tufanı Operasyonu’nda?
Bakın Hizbullah, Şii Araplardır. İranlılar gibi. Onlar İran'ın kuzey sınırımızdaki uzun kolu ve İran'dan emir alıyorlar. Hamas'ın Sünni Arapları son yıllarda İran'ın etki alanına girdiler, büyük ölçüde İran'ın etkisi altındalar. Çok sayıda kanıt var son aylarda Hamas'ın liderleri, Hizbullah'ın liderleri ve aralarında İran Dışişleri Bakanı'nın da bulunduğu çok üst düzey İranlılar bu saldırıyı koordine etmek için Beyrut'ta birkaç kez bir araya geldiler. Bakın, bu saldırı aylarca süren bir hazırlık ve eğitim gerektirdi. Bunu kaçırmış olmamız bizim hatamız. Ama bu gerçek. Ve İran'ın bunun olacağını bildiğine ve desteklediğine inanıyoruz. Şimdi şunu açıklığa kavuşturalım. Hamas bunu yaptı, Hamas savaşçıları şunu yaptı. Kimse İran'ın İsrail'i işgal ettiğini ve Gazze Şeridi'nden bize saldırdığını söylemiyor. Hayır, bunlar Hamas. Bunlar Filistinli Araplar. Ama İran işin içinde. Hizbullah da işin içinde. Güney Lübnan sınırımızda zaten bazı şiddet olaylarını gördünüz, roketler ateşlendi ve 4 kişilik bir grupla silahlı saldırı yaşandı. Filistinli savaşçılar İsrail'i işgal ederse, çitleri aşıp İsrail'i işgal ederse, İsrail çok sert bir profille karşılık verir. Çünkü bunun yayılmasını istemiyoruz, tamam mı? İki cephe savaşını istemiyoruz. Bu tek cephe savaşı yeterli. 2 buçuk milyonluk küçük bir bölgeyi nasıl işgal edeceğinizi düşünmek yeterli mi? Ağır kayıplardan kaçınmaya çalışarak… İsrailli ve bir Filistinli... Ama eğer bu kuzeye doğru genişlerse, tamamen farklı bir savaş olur. Çünkü Hizbullah'ın çok daha fazla füzesi, çok daha geniş menzilli çok daha fazla roketi var. Bunlar İran roketleri. Hizbullah'ta İran roketleri var. Ve eğer Hizbullah'la savaşacaksak, aslında İran'la savaşıyoruz ve şu anda Hamas'la savaşmak yeterli. Hamas'la savaşırken kazanabiliriz, ikisine karşı da kazanabiliriz. Fakat Hizbullah'ın savaşa girip 10 binlerce füze ve roketini İsrail'e ateşlemeye başlaması çok daha zor olacaktır.
Bu arada birçok insan "Füzeler Gazze’ye nasıl kaçırıldı?" sorusunu soruyor.
Gazze'de yapılıyorlar. Hamas'ın füze fabrikaları var. Bu arada bunlar füze değil. Bunlar roket çünkü onların yönlendirme sistemi, Hizbullah'ın güdüm sistemli füzeleri... İran tarafından sağlanan güdüm sistemi. Fakat Hamas birkaç on yıldır kendi roketlerini yapıyor ve onların ikili kullanım olarak adlandırılan her türlü çeşidi var. Tarlalarına gübre olarak alıp füze yapmak için kullanabilecekleri eşyalar, kimyasallar vb. Ama aslında bunlar ev yapımı roketler. Ve bunlar doğru değil. Rakamları gördüm, roketlerin yüzde 25'i İsrail'e ateşlenip Gazze'ye düşüyor. Gazze'deki Filistinlilerin üzerine, yani onları öldürüyorlar. Yani bunlar da oldukça ilkel ama içlerinde çok var. Şu ana kadar beş bine yakın ateş açtılar. Muhtemelen 10 bin tane daha vardır depolarında…
Lübnan'daki Hamas temsilcilerinin yakın zamanda İran'ın başkenti Tahran'ı ziyaret ettiğinden bahsettiniz. Bazıları zamanlamaya dikkat çekiyor. Bu ziyareti bir komplo teorisi olarak değerlendirmek gerekli mi yoksa mantıksal bir çıkarım yapmak mümkün mü? Ya da daha doğrudan ifade etmek gerekirse İran bir şekilde düzeni bozmak mı istiyor? Suudi Arabistan, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail arasındaki normalleşme sürecini?
Bakın, Hamas'ın arkasında İran var. Cumartesi sabahı bize saldırmak için bir dizi hedefi vardı. Bunlardan biri muhtemelen hedef İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki normalleşmeyi sabote etmek. Suudi Arabistan'ı utandırmak. Ve bu süreci durdurmak için bence başarılı oldular. Bunun ikinci hedef olduğunu söylüyorum. Çünkü benim anlayışıma göre ve bu sadece benim görüşüm, Hamas'ın 1. hedefi İsrail hapishanelerindeki Hamas teröristlerini serbest bırakmak. Ve bu rehineleri bu yüzden esir aldılar. Biliyorsunuz, İsrail kamuoyuna baskı yapmak için sadece İsrail askerleri değil, yaşlı hanımlar, 85 yaşındaki büyükanneler, minik bebekler esir alındı. Hükümete baskı yapmak için halk esir alındı. Bir çeşit anlaşma yapmak ve İsrail hapishanelerini boşaltmak için... Ve bu olur mu olmaz mı bilmiyorum ama bu, bu savaşta çok büyük bir mesele.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Hamas ve İran, İsrail'i yeniden birlik haline getirdi"
Aksa Tufanı’nın amaçlarından birinin de İsrail toplumunda, "İçimize girebiliyorlar, hepimizi öldürebilecekler" travması yaratmak olduğunu söylemek mümkün mü? Esir alınanları, İsrail sokaklarında cansız bedenleri göz önünde bulundurduğunuzda...
Bakın, travma var. Hiç şüphesiz bu çok büyük bir sürprizdi. Ve kesinlikle Gazze çevresi dediğimiz bölgede Hamas'ın doğrudan vurduğu insanlarla bağlantısı olan herkes, sınıra yakın görünüyor ve en fazla sayıda İsraillinin öldürüldüğü partideki genç İsrailliler ve bununla bağlantısı olan herkes travma yaşıyor. Ama aynı zamanda Netanyahu hükümetinin İsrail mahkeme sistemini ve İsrail yargısını hükümetin lehine kökten küçültme girişimi nedeniyle acı bir şekilde bölünmüş olan bir ülkeye saldırdılar. Ve ülke son dokuz aydır keskin bir şekilde bölünmüş durumda.
Kutuplaşma…
Evet çok büyük bir kutuplaşma var çünkü. Çok büyük bir kutuplaşma var ama herkes için açık ki; biz önümüzdeki aylarda Netanyahu'nun herhangi bir yargı reformunu göremeyeceğiz. Bir savaşla meşgul olacağız ve bu savaşta birlik olacağız. Ve Netanyahu'nun olduğu hükümet her an açıklanacak. (EN: Röportajın yayınlanmasının üzerinden 24 saat geçmeden Başbakan Netanyahu ve muhalefet lideri Gantz ulusul birlik hükümeti konusunda anlaşıldığını duyurdu) Ulusal birlik hükümeti. Benny Gantz liderliğindeki muhalefetin en azından bir kısmını getirecek. Gadi Eizenkot'u karar alma sürecine dahil ettiler. Yani Hamas ve İran, İsrail toplumuna zarar vermek için İsraillilerin moralini bozmayı düşündülerse tam tersini yaptılar. Bizi birleştirdiler.
Yani, acı çekmediğimizi söylemiyorum. Biz acı çekiyoruz ve insanlar travma yaşıyor. Ama bunun için şimdi daha birlik olursak bundan öncekinden çok daha fazla savaş vardı ve aslında yıllarca sürdü, yani eğer niyetleri buysa, geri tepti. Bir düşünün. İsrail bir yıl önce kara kuvvetleriyle Gazze'yi işgal etti. Eğer hükümet, Hamas'ın bir yıl önce birkaç kişilik bir ekibe birkaç roket atması nedeniyle karar vermiş olsaydı ve Gazze'yi işgal edip fethetmek zorunda kalsaydık ve yüzlerce, hatta binlerce kaybımız olabilirdi, ama Gazze'yi temizlemek buna değerdi. Bir yıl önce halk bunu kabul etmezdi. Ama şimdi halk kabul edecek. Şimdi halk bize saldırdıkları için bunu kabul edecek. Büyükanneleri kaçırdılar, İsrailli sivillere barbarca saldırıp onları kaçırdılar. Şu anda herkes bu insanlardan, Hamas İslamcılarından nefret etme konusunda birleşmiş durumda.
Bununla bağlantılı başka bir soru sormak istiyorum. Hamas İsrail'i hedef alıp saldırdığında “İsrail mi yaptı?” sorusunu hala soranlar var. Tabii ki birçok insana biraz komplo teorisi gibi geliyor ama “İsrail istihbarat servisi ve hükümeti bu saldırılarla ilgili her şeyi zaten biliyordu” diyenler” var.
Kışkırtıcı bir gazeteci olduğunuzu anlıyorum. Bu bakışı anlıyorum.
Hayır, hayır. Ben kışkırtıcı değilim. Ama kimileri İsrail Gazze'ye girerken bundan bahsediyor. Buna inanıyor musunuz? Sadece fikrinizi merak ediyorum.
Hayır, kesinlikle hayır. Bakın, sosyal medyada her türlü komplo teorisinin olduğunu biliyorum. Her türden sahte haber var. Doğru haber de var. Biliyorsunuz sosyal medya bize İsraillilerin Gazze'ye kaçırıldığı fotoğrafları gösterdi. İsrail medyası bunu göstermeden önce İsrail sansürcüsünün bunu engellediği hissi, yani sosyal medyanın bir değeri var. Fakat bu komplo teorisi kesinlikle yanlış. Bu bize korkunç olanı unutturmanın bir yolu. İstihbarat sürprizi, Şin Bet ve IDF istihbaratının bizi erkenden tahmin edememesi, IDF'nin ilk gün bununla baş edememesi… IDF bu işgalin ilk saatlerinde pek iyi çalışmadı. Bu bir komplo değil. Bu sadece başarısızlık. Başarısızlık!
"Hamas için ulaşılabilir hedefler: Normalleşme sürecini baltalamak, Batı Şeria ve İsrail hapishanelerindeki mahkumlar"
Askerî açıdan herkesin bildiği ve kabul ettiği gibi İsrail Hamas'tan çok daha güçlü ve Hamas da bunu biliyor ve Gazze'deki önceki çatışmalarda yüzlerce sivil hayatını kaybetmişti. Peki sizce Hamas neden böyle bir operasyona girişti? Rehineleri öldürme tehditleri İsrail’i caydırabilir mi?
Tamam, size zaten iki neden verdim. Biri mahkumlarını geri almak. Bunu yapma şansları çok yüksek. Bilmiyoruz bile kaç sivil var ellerinde. Yani, durum bu kadar kaotik, evet.
Kimse kesin rakamları bilmiyor değil mi?
Hayır. Bu doğru. Ve diğer ülkelerden insanlar, belki Türkler de olabilir, bilmiyorum. Amerikalılar var, Filipinliler var, Taylandlılar var… Bu bir. İkincisi sabotaj yapmak… İsrail- Suudi normalleşmesi. Sanırım bu hedefe en azından bir süreliğine, en azından bir süreliğine ulaştılar. Üçüncüsü, Filistinlileri Hamas'ın liderleri olduğuna ikna etmek. Batı Şeria'daki Filistinliler, liderlerinin FKÖ değil Hamas olduğunu söylüyor; El Fetih değil. Ve bu 85 yaşında, sanırım 87 yaşında olan Abu Mazen'in olay yerinden ayrılışına hazırlık…
Kimse kesin olarak bilmiyor, etrafta olmayacak uzun süredir ve Hamas da bunu istiyor. Hamas, Batı Şeria'da da mevcut, Batı Şeria'da savaşmıyor ama Hamas kendisini Filistinlilerin lideri olarak tanıtıyor ve o güne bakıyor. Batı Şeria'yı da ele geçirebilir. Yani burada Hamas için şu anda oldukça ulaşılabilir olan üç hedef var. Yanlış hesap mı yaptılar? Ve bizim işgal etmeyeceğimizi, sadece ellerimizi kaldıracağımızı mı düşündüler? Hayır, hayır, hayır… Tüm mahkumlarınızı İsrail hapishanelerine vereceğiz, büyükannelerimizi ve bebeklerimizi bize geri vereceğiz ve her şey bitecek? Onlar işgal ettikten, öldürdükten, zulümlerden sonra olacak şeyin bu olduğunu mu düşündüler? Yanlış hesaplamış olmaları mümkün. Olabilir, çünkü bombalar şu anda üzerlerine düşüyor ve Gazze'deki sivillerin kayıpları da artıyor. Kendi kendilerine şöyle diyor olabilirler: “Ah, bu kadar kötü olacağını düşünmemiştik” Hatırlayın, Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah 2006'da birkaç İsrail askerini kaçırmıştı. Ve bizim tepkimiz Lübnan'ı istila etmek ve Beyrut'un güneyinde yer altı karargahlarının bulunduğu yeri bombalamak oldu. Ve daha sonra Nasrallah ile röportaj yapıldı ve İsraillileri tanıyamadığımı söyledi. “İşgal edip bombalayacak olsaydı, bunu yapmazdık” dedi. Yani bu onun tarafından çok ender, çok nadir, dürüst bir itiraftı. Yani, tamam, teröristler hata yapar. Ve Hamas bir terörist yapı. Bu bir terör ordusu ve terörist bir ülke. Tıpkı bizim onlara yaptığımız gibi, buna hazır olmayarak hatalar yaptık. Saldırıda hata yapmış olabilirler. Ama biliyorsunuz, size Gazze Şeridi'ni işgal edeceğimizi kesin olarak söyleyemem. Henüz bilmiyorum. Görünüşe göre bunu yapmaya hazırlanıyoruz. Ama size kesin olarak söyleyemem çünkü bu küçük, çok kalabalık araziye yapılacak herhangi bir kara istilası, her iki taraf için de çok büyük kayıplar yaratacak ve bu her iki ülke için de çok zor olacak. Ama bir birlik hükümeti kurmamızın bir nedeni de bu, böylece tüm halk Hamas'la ilgili olarak alınacak askeri kararın arkasında olacak.
Gazze'ye elektrik ve suyun kesilmesi
Gazze… İsrail Savunma Bakanı'nın Gazze'ye elektrik ve su olmadığı yönündeki açıklaması… Zaten zor koşullarda yaşayan insanlar ölüyor. Elbette Hamas İsrailli sivillere de saldırıp onları öldürdü. Ama bir yetkilinin bu açıklamasının olduğunu söylemek mümkün mü? İsrail Savunma Bakanı’nın açıklaması insanlık dışı mı? Sizin bakış açınız nedir?
Öncelikle evet, Gazze Şeridi'ni tamamen kapattık, elektriği ve suyu kapattık. Yani, bu da onlardan biri. Elektrik ve su konusunda bize bağımlı oldukları halde bize saldırdıkları gerçeğinin saçma tarafları. Tamam, bunun Gazze'de büyük acılara neden olacağından hiç şüphem yok. Tıpkı bizim bombalamalarımızın sebep olduğu gibi, tıpkı bir kara işgalinin size yaşatacağı acılar gibi… Ve bundan bir veya iki hafta sonra uluslararası toplumun ve uluslararası medyanın bize karşı döneceğinden hiç şüphem yok. Bize karşı dönecektir hava. “Siz İsrailliler, bu zavallı, masum Gazzelilere tüm bu acıları yaşatıyorsunuz” diye. Bu gerçeği biliyoruz. Hatta şunu söyleyebilirim ki, cumhurbaşkanınız Erdoğan hakkında bunu söylediğim için üzgünüm şu anda kendisi oldukça eşit davranıyor. İki hafta sonra bizi Nazi olarak kınayacağını hayal edebiliyorum. İlk defa ve tek olmayacak.
Yani burada zaman çok önemli, bu yüzden henüz netleşememiş olmamız rahatsız edici. İsrail'i işgal eden tüm Hamas savaşçılarını henüz yakalayamadık veya öldürmedik. Etrafta hâlâ bazıları var ve henüz bir birlik hükümetimiz yok. Bunları hızlı bir şekilde yapmak çok önemli çünkü dünyanın şu anda bizimle olduğunu bilin. Amerika Birleşik Devletleri başkanı destek gösterisi olarak bir uçak gemisi gönderiyor. Ve Paris'te, Londra'da, Roma'da bizden çok gerideler. Bayrağımızı başkent binalarına yansıtıyorlar falan. Bir deneyimim bana bunun olmayacağını, tüm bunların sonsuza kadar sürmeyeceğini söylüyor çünkü durum böyle. Ve biliyorsunuz ve acı çeken Gazzeli sivillerin, sivillerin fotoğraflarını gördüğümüzde, Hamas liderleri yeraltında, Hamas savaşçıları yeraltında… Bombalar onları etkilemiyor. Bunun bedelini sivil halkın ödemesine izin vermekten son derece memnunlar. İlk defa değil. Bu, Gazze'yi yönettikleri yönündeki hesaplamalarının bir parçası. Bu bir demokrasi değil ve bunu yapabilirler. Bu acıyı kendi halklarına yaşatabilirler. Fakat dünyanın geri kalanından gelen baskının farkında olmalıyız. Türkiye'yi örnek olarak verdim ama tek örnek bu değil. Ve bunu hızla yapmalıyız.
"Bu savaşın durmasına kimse aracılık edemez"
Peki Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arabulucu rolü hakkında ne düşünüyorsunuz? Erdoğan'ın çatışmaya ilişkin bir mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum: “İsrail güvenlik güçlerinin ve illegal yerleşimcilerin Filistinlilere uyguladığı baskıya, zulme, yargısız infazlara, can ve mal tehdidine nasıl karşıysak İsrailli sivillere yönelik rastgele eylemlere de aynı şekilde karşıyız. İsrail yönetiminden, Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarına yönelik bombardımanlarını, Filistinlilerden de İsrail’deki sivil yerleşimlere yönelik tacizlerini durdurmalarını istiyoruz. Bu itidalli adım, barışa giden yolun kapısını da aralayacaktır. Türkiye olarak tarafların talep etmesi halinde esir takası dâhil her türlü ara buluculuğa hazır olduğumuzu belirtmek isterim.” Ne düşünüyorsunuz?
Tamam, bakın, her şeyden önce İsrail'in Filistin meselesine ilişkin politikasının yıllar içinde çok sorunlu olduğunun tamamen farkındayım. Tamam. Bu Netanyahu hükümetini desteklemiyorum, içindeki insanları desteklemiyorum, Batı Şeria'daki yerleşim yerlerine yaptıklarını falan da desteklemiyorum. Ayrıca Filistinlilerin uzlaşmalarına varmada pek yardımcı bir ortak olmadıklarının ve şu anda bir liderlik krizi yaşadıklarının da tamamen farkındayım. Abu Mazen bir lider olarak görev yapmıyor, muhtemelen şu anda Ramallah'ta konuşacak kimse yok. Bunu söyledikten sonra, Hamas saldırısı ile İsrail saldırısı arasında bir eşitlik kurulmasıyla ilgili bir sorunum var. İsrail'in tepkisi ve Filistinli Hamas ile Filistinli FKÖ ve El Fetih arasında… FKÖ ve El Fetih iki devletli çözüm hakkında konuşmaya hazır. Hamas değil. Hamas tanımıyor. Biz bir halk olarak biziz. Hamas Yahudi aleyhtarıdır. Bunlar aşırı İslamcı Yahudi karşıtlarıdır. Arkalarında İran tarafından desteklenen Hamas var ve onların az önce yaptıkları ile bizim yapacaklarımız ya da halihazırda yapmakta olduklarımız arasında herhangi bir denklik kurmaya çalışıyorlar. Bu, herkesi İsrail'in heyecanlanmadığı bir konuma getiriyor. Arabuluculuk teklifini anlatan, sivil tutuklularımızı geri istediğimizi ve üçüncü şahıslar aracılığıyla temasların olduğunu biliyorum dedi. Mısır'dan bahsedildi. Katar'dan bahsedildi. Türkiye'den bahsedildiğini duymadım ama bunu yapmaya aday olabilir.
Bu arada, Putin de yapabilir, Ruslar da yapabilir. İyi ilişkileri var. Hamas'la ve bizimle iyi ilişkileri... Yani hem Hamas hem bizim için kabul edilebilir bir üçüncü tarafa ihtiyacımız var. Ve Türkiye de şüphesiz onlardan biri. Esirlerle ilgili bu mesele ve mahkûmlarla ilgili bu meselenin genel savaş çabalarına nasıl katıldığı, bir kara işgali olasılığı vs… Çok karmaşık… Şu anda kimsenin bu savaşın sona ermesine aracılık edebileceğini düşünmüyorum. Çünkü bu savaşta bizim bakış açımıza göre iki taraf arasında eşitlik yok. Savaşın sona ermesine kimsenin aracılık edebileceğini sanmıyorum. Ama esir değişimine aracılık etmek… Sanırım bundan korkuyorum, İsrail hapishaneleri boşaltılacak. Bunu söylediğim için üzgünüm çünkü hapishanelerinizi Hamas teröristlerinden boşaltıyorsunuz ve onlar da terörist olmaya geri dönüyorlar. Ve biz bunu daha önce de yaşadık. 2012'de verdik, Netanyahu onlara bir İsrail askeri Gilad Şalit karşılığında 1000'den fazla esir verdi. Ve bunlardan 1000'den fazla Hamas ve İslami Cihad mahkumu, birçoğu tekrar terörist oldu. Bu arada, bunlardan biri Gazze'deki Hamas'ın lideri.
Hamas'ın hayalet komutanı
Son operasyon ile birlikte Kassam Tugayları'nın adını sıklıkla duyuyoruz. Özellikle silahlı grubun liderliğini yapan Muhammed Deyf'in adını… Adı var, kendisi yok. Üçü neredeyse tamamen belirsiz fotoğrafları var. İsrail'in 30 yıldır en çok aradığı isim olduğunu öğrendik bu saldırılarla birlikte. Saldırıya hayalet bir komutan yönetiyor diyebilir miyiz?
İlk açıklamayı Cumartesi sabahı saat 6:30’da saldırıya başladıklarında yaptı: Açıkça Hamas'ın önemli bir askeri lideri. Ve açıkçası onu birkaç kez öldürmeye çalıştık ve sadece yaraladık ve o hala ortalıkta. 9 canı olan bir kediye benziyor. Ve evet, bu bağlamda Hamas'ın bir numaralı düşmanına işaret etmek zorunda kalsaydınız, şüphesiz sağır olurdu. O derinlerde…Tünellerin üstündeki araziyi fethetmek ve bu adamları tünellerden çıkarmak için çok sayıda birliklerle istila etmeniz gerekiyor ve onlar da akıllılar. Cumartesi sabahı işgaliyle bize ne kadar akıllı olduklarını gösterdiler ve evet Deyf askeri liderlerden biri…
© The Independentturkish