20 yaşındaki Dakota Reed, geçen yıl aralık ayında internet üzerinden savurduğu tedirgin edici tehditlerde toplu katliam planladığını iddia edince Amerikalı kolluk güçlerinin dikkatini çekmişti.
Pittsburgh'da bir sinagogda 11 kişinin ölümüne neden olan saldırıdan yalnızca iki hafta sonra Reed'in nefret dolu mesajları yaymak için kullandığı anlaşılan 7 Facebook hesabından birinde yaptığı paylaşımda, karanlıkta kalmış Amerikan şiddet geleneğini sürdürme sözü verdiği görülmüştü. Reed, "30 Yahudi'yi hedef alacağım" diye yazmıştı.
Ancak Pittsburgh saldırganı ve son yıllarda kitlesel şiddet eylemleri yapan diğerlerinin aksine Reed bu tehditlerini gerçekleştirme şansını hiçbir zaman bulamadı.
Bunun yerine, Reed'in paylaşımlarını görüp endişeye kapılan kişilerin bilgilendirdiği polis birimleri, ("kırmızı bayrak" kanunları olarak da bilinen) aşırı risk korunma emirleri uyarınca Reed'in silahlarına kolayca el koydu. Kaliforniya Üniversitesi Davis Tıp Fakültesi'nden bir araştırma ekibiyse, El Paso ve Dayton'da gerçekleşen silahlı saldırılardan sonra Donald Trump'ın ulusal düzeyde uygulamayı değerlendirdiği söylenen bu önlemlerin silahlı katliamları durdurmada en etkili araçlardan biri olduğunu açıkladı.
Yeni rapora göre Washington'da yaşanan bu olay, kırmızı bayrak adıyla bilinen kanunların, silahlı katliamlara dair inandırıcı bir tehdidi bertaraf etmede işe yaradığını gösteren en az iki vakadan birini oluşturuyor. Reed'in 12 ateşli silahına el konmuştu.
Diğer vakaysa 2018'de 18 yaşında genç bir erkeğin, Florida'nın Parkland şehrindeki Marjory Stoneman Douglas Lisesi'nde yaşanan katliamı "fantastik" şeklinde nitelendirmesinden yalnızca bir gün sonra yaşandı. Bu kişinin daha sonra kendi lisesinde silahlı bir katliam yapma planı da dahil olmak üzere savurduğu somut tehditler üzerine harekete geçen yetkililer, Parkland'dan yalnızca iki ay sonra yürürlüğe giren bir kırmızı bayrak kanununa dayanarak gencin 14 silahına el koymuştu.
Silah kontrolü savunucusu Giffords adlı gruba göre, başkenti kapsayan federal bölgenin (DC) yanı sıra Vermont ve Washington, aşırı risk koruma kanunlarını kabul eden 17 eyalet arasında yer alıyor. Söz konusu yasaların geçmişiyse, Connecticut eyaletinin ülke çapında bir ilke imza atarak bu yönde karar aldığı 1999'a kadar uzanıyor.
Ne var ki yasaların gerçekten hız kazanması Parkland silahlı saldırısından sonra gerçekleşti. 2018 öncesinde bu yasaların sayısı 5'i geçmiyordu. O zamandan bu yana ülke genelinde alınan kararlarda, Florida gibi Cumhuriyetçi bir valiye ve senato yapısına sahip, Amerikan silah lobisine boyun eğmesiyle ünlü eyaletlerde kabul edilenler de dahil 13 tasarı daha yasalaştı.
Everytown for Gun Safety adlı silah kontrolü destekçisi grubun danışmanlarından Samy Levy, "Parkland benzeri trajediler ve diğer silahlı katliamların ardından bağlantıları gerçekler temelinde birleştirdiğimizde, bu stratejileri önlemek için neden yasalar çıkarmıyoruz ve insanları yetkilendirmiyoruz soruları ortaya çıkıyor" diye konuşuyor.
Parkland saldırısının ardından ülke genelinde bu yasaların çıkmasını amaçlayan hareket, silahlı katliamlarla ilgili nutuk çekmekten daha fazlasının yapılmasını istiyor. Zira Parkland katliamında saldırganın polisle uzun ve kayıt altında bir sürtüşme geçmişinin bulunduğu ve okulda sorunları olduğu, dolayısıyla da bu saldırının önlenebileceği ortaya çıkmıştı. Ayrıca, bu yasalar silahlı şiddetin diğer türleri için de işe yarayabilir.
Örneğin, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nin geçen yılki verilerine göre 2017'de ABD'de silahla gerçekleşmiş 39 bin 773 ölüm kayıtlara geçerken, bu sayının yaklaşık yüzde 60'ını intihar vakaları oluşturmuştu. Kırmızı bayrak kanunları, arkadaşlarının ya da aile fertlerinin gözlerini üzerlerinden ayırmadığı, intihara meyilli bireylerin korunmasına yardımcı olabilir.
2016-2018 arasında haklarında koruma kararı çıkarılmış 159 kişiyle ilgili kayıtların incelendiği yeni bir çalışma, bu kişilerden hiçbirinin en nihayetinde silahla cinayet işlemediğini ve intihar etmediğini ortaya koyuyor.
Levy, "Bunun, bilhassa ateşli silahla gerçekleştirilen intiharlar açısından etkili olduğunu tespit ettik" diyor.
Yasalar süreç yönünden değişiklik gösterse de genelde acil durumlarda insanların bir kimsenin silahına, şarjörlerine ve mühimmatına el konması talebiyle mahkemeye başvurmasına imkan tanıyor. Mahkemeler bunu bazı durumlarda üç haftaya kadar yapabiliyor. Kaliforniya'da hakimler el koyma süresini bir yıla kadar uzatabiliyor.
Silah edinme ve taşıma hakkının savunucusu Ulusal Tüfek Derneği'nin (NRA) sözcüsü Amy Hunter, The Independent'e yaptığı açıklamada, ABD Anayasası'nda tanınmış hukuki güvencelere riayet edilmesi koşuluyla belirli bir kırmızı bayrak kanununu destekleyebileceklerini belirtiyor.
Kanun hazırlayıcılar, yasal önlemleri belirlerken bu kaygıları özellikle dikkate aldıklarını söylüyor. Hunter, NRA'nın aslında hangi kırmızı bayrak kanununu desteklediğine ya da kabul edilmiş federal kırmızı bayrak tasarılarından herhangi birine destek verip vermediğine dair bilgi vermeyiyse reddediyor.
Hunter e-posta aracılığıyla yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kullanıyor:
Aşırı Risk Koruma Emirleri, kanuna uyan silah sahiplerinin haklarını korumak için, en azından, güçlü ve hukuki düzlemde güvenceler içermeli, tedaviyi zorunlu kılmalı ve asılsız iddialarda bulunanlara karşı yaptırımlara yer vermelidir.
Söz konusu yasalar ABD genelinde yaygın biçimde destek görse de silah kontrolüyle ilgili çok sayıda düzenleme NRA'nın güçlü nüfuzunun etkisiyle federal ve eyalet düzeyinde büyük ölçüde yasalaşamıyor.
Verilen destek muhtemel şüphelilerden -Demokratlardan- gelmekle birlikte Cumhuriyetçiler de bu yasaların yanında duruyor. Yakın zamanda gerçekleştirilen bir anket, Cumhuriyetçilerin yüzde 70'inin aile mensuplarının silah kısıtlama emri talep etmesini desteklediğini gösteriyor. (Bu talebin polisten gelmesi halinde tavırlarının ne olacağı sorulduğundaysa Cumhuriyetçilerin desteği yüzde 60'a düşüyor)
Dahası, yakın zamanda yaşanan ve faillerinin şiddet içeren planlarını düzenledikleri eylemler öncesinde açıkladığı Ohio eyaletinin Dayton şehrinde ve Teksas'ın El Paso kentinde yaşanan saldırılar, bahsi geçen yasaların trajedileri önlenebileceğini bir kez daha ortaya koydu ve dikkatler yine bu yasaların üzerinde toplandı. 2020 ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump'ın rakibi olmak için yarışan Demokrat adayların neredeyse hepsi bu yasaları destekliyor.
Çok sayıda eyaletin son 18 ayda hızla yasalar çıkardığına dikkati çeken Levy, "Bir ivme yakalandığını düşünüyorum (...) Hareketimizin tarihinde bu oranda büyüyen çok az politika vardır" diyor.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/news
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent