AFP: Türkiye'deki depremzedeler toz tehdidiyle karşı karşıya

Yıkım ve yeniden inşa çalışmaları deprem kentlerini toza buladı

10 şehri etkileyen 6 Şubat depremlerinde 50 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti (AFP)

Fransa merkezli AFP haber ajansı, 6 Şubat depremlerinden etkilenen kentlerdeki yıkım çalışmalarına dikkat çekerek depremzedelerin karşı karşıya kaldığı toz tehdidini gündeme taşıdı.

Ajansa konuşan Samandağ Çevre Koruma Derneği kurucusu ve başkanı Mişel Atik, "Depremden kurtulduk ama bu toz bizi öldürecek. Bu riskli malzemeleri soluyarak solunum yolu hastalıkları ve akciğer kanserinden öleceğiz" ifadelerini kullandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Depremden 5 ay sonra, yıkım ve yeniden inşa çalışmalarının devasa bir boyutta olduğuna dikkat çekilen haberde, deprem ve sonrasında tahmini olarak 2,6 milyon binanın yıkıldığı hatırlatıldı.

Yaklaşık 210 milyon ton molozun bertaraf edilmesi gerektiği vurgulanan haberde, 11 Eylül saldırılarında yıkılan İkiz Kuleler'den çıkan miktarın 1,8 milyon ton olduğu bilgisi paylaşıldı.

Habere göre, çevre aktivistleri ve halen bölgede yaşayan depremzedelerse yıkım ve yeniden inşa çalışmalarında zaman kazanmak için birçok tedbirin gözardı edilmesinden endişe duyuyor.


Samandağ'ın merkezinde kurduğu tezgahında sebze ve meyve satan 64 yaşındaki Mithat Hoca, "İlk etkilenenler çocuklar oldu. Çok öksürüyorlar. Biz de öyle. Rüzgar estiği zaman her şey tozla kaplanıyor" diye konuştu.

61 yaşındaki emekli Mehmet Yazıcı ise, "Her şeyin üstünü örtmek zorundayız. Masayı günde 15-20 kere siliyoruz. Her yarım saatte bir bunu yapmak zorundayız" ifadelerini kullandı.

Antakya'da doktorluk yapan Ali Kanatlı ise, şimdiden göz iltihaplanması, alerji, astım ve bronşit gibi vakalarla karşılaştıklarını söyledi.

Tüm bunların yanı sıra, molozda ve kalkan tozda bulunan tehlikeli maddelerin uzun vadeli etkilerinden endişe ettiklerine dikkat çeken Kanatlı, kanser vakalarında da artış görülebileceğini söyledi.

Türkiye'de 2013'e kadar asbestin yasak olmadığına ve yıkılan binaların birçoğunun bu tarihten önce yapıldığına dikkat çeken Kanatlı, asbestin yanı sıra boya ve civa gibi ağır metallerin de endişe verici olduğunu belirtti.

Moloz toplama alanları doğayı ve yaşamı tehdit ediyor

AFP'nin haberinde ayrıca Samandağ ve Antakya'da oluşturulan moloz toplama alanlarına dikkat çekildi.

Samandağ'da Türkiye'nin en uzun plajlarından birinin yanına moloz toplama alanı oluşturulduğu ifade edilirken, bu bölgenin kuşlar için bir doğal koruma alanı ve nesli tehlike altındaki yeşil deniz kaplumbağaları için de bir yuvalama alanı olduğu hatırlatıldı.

Antakya'daki moloz toplama alanınınsa Nur Dağları'nda zeytin ağaçlarının doldurduğu bir vadinin yakınına kurulduğu belirtildi. Haberde zeytin yağının bölgedeki temel gelir kaynaklarından biri olduğu ve tozun ağaçlara zarar vermesinden endişe edildiği vurgulandı.

samandag
Samandağ plajı 14 kilometrelik uzunluğuyla Türkiye'nin en uzun kumsallarından birisi (AFP)


Samandağ'daki moloz toplama alanıyla ilgili AFP'ye konuşan çevre aktivisti Çağdaş Can, "Molozları hortumla sulamıyorlar bile. Başka bölgeler de mümkündü.. Ancak temizlik için ihaleyi alan şirketler yakıttan tasarruf için burayı tercih etti. Umursadıkları tek şey demir ve metali kurtarmak" dedi.

33 yaşındaki Can, "Kimse maske takmıyor. Ne yıkım alanları ne de moloz taşıyan kamyonlar kanunun gerektirdiği gibi kapalı değil ve sulanmıyor" diye konuştu.

İnsan zinciri oluşturarak bu kamyonları durdurmaya çalıştıklarını belirten Can, polisin müdahalesiyle 18 kişinin gözaltına alındığını ve kendisinin de köprücük kemiğinin kırıldığını sözlerine ekledi.


Independent Türkçe, AFP, Arab News

DAHA FAZLA HABER OKU