Lübnanlı Tarihçi Kemal Salibi, A House of Many Mansions: The History of Lebanon Reconsidered (Birçok Malikaneden Oluşan Bir Ev: Lübnan Tarihi Yeniden Değerlendirilmesi) adlı kaynak kitabında şöyle der:
Lübnan halkını oluşturan dini gruplar arasındaki kalıcı bölünmeye rağmen, herkes kolektif kimliğin tamamen farkındadır ve bunu korumaya gayret eder ama bu mutlaka ülkeyi korumak anlamına gelmez.
Geçen çarşamba günü Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri'nin yeni cumhurbaşkanını seçmek için toplanması çağrısı yaptığı meclis oturumu, kimliğin ne olduğu konusundaki çelişkilere rağmen kimliğe zarar vermemek konusundaki kolektif bilincin bir göstergesinden başka bir şey değildi.
Elindeki askeri güce verilen sürekli dış desteğe güvenen Şii Hizbullah'ın Lübnan'ın fiili yöneticisi olduğu hiçbir Lübnanlı için ya da Lübnan uzmanı için bir sır değil.
Buna rağmen Hizbullah, dokunamayacağı ve en azından Hristiyanlarla olan denge açısından zorla değiştiremeyeceği hassas din/mezhep dengelerine mahkum.
Dolayısıyla baskı ve güç kullanarak değil, dini gruplar ve aynı dini grubun mensupları arasındaki çelişkilere oynayarak amaçlarına ulaşıyor.
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, eski bakan Süleyman Franciyye'nin cumhurbaşkanlığı adaylığını General Mişel Avn'ın adaylığında olduğu gibi Hristiyanların çoğunluğunu temsil ettiği için kabul etmedi.
Aksine, sırf Hizbullah'ı kollayacağı konusunda ona güvendiği için adaylığını kabul etti.
Bu aday gösterme ile Franciyye'yi cumhurbaşkanlığına ulaşmakta zorlanacak iddialı bir aday olarak tanımladı ki Hizbullah'ın belki tek istediği de buydu.
Çünkü Franciyye, kişiliği ve en önemlisi Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ve rejimi ile olan seçkin ailevi ilişkileri nedeniyle Mişel Avn gibi onun sözünü dinlemeyecek.
Bu ilişki, merhum Başbakan Refik Hariri'nin öldürülmesinden önce hakim olan Suriye nüfuzunun bir kısmının, Suriye ordusunun geri çekilmesinden sonra Hizbullah'ın yayılan nüfuzu aleyhine geri dönüşü tehlikesini taşıyor.
Süleyman Franciyye'nin yakın bir arkadaşı, Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım'ın "Ya Franciyye Cumhurbaşkanı olur ya da kaos hakim olur" açıklamasının ardından öfkelendiğini söylüyor.
Bunun nedeni, bu gibi tutumların devletin en üst konumuna gelmesini Hristiyanlar arasındaki dengeleri alt üst edici bir nedene dönüştürdüğünün farkında olması.
Ama bir Hizbullah Milletvekili "ağır ol molla desinler" atasözünden alıntı yaparak "Bir programımız ve bir adayımız var" dediğinde, Franciyye'nin tepkisinin ne olduğunu bilemedik.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Öte yandan İki müttefik Şii parti Emel ve Hizbullah'a muhalif partiler, partiler sistemi dışından teknokrat bir kişinin, eski bakanlardan Cihad Azur'un adaylığını desteklediler.
Muhalifler, cumhurbaşkanı seçilmesi Şiiler ile dengeleri alt üst edecek iddialı bir aday olduğu için Azur'un seçilmesinin zor olduğunu biliyorlar.
İlk tur oylamada Azur 59 oy alırken, Franciyye 51 oy aldı. İkisinin de oyları anayasada öngörülen asgari oy sayısının, yani 86 oyun altında kaldı.
Bu nedenle ve anayasaya göre oylama, seçimi salt çoğunlukla, yani 65 oy alanın kazanacağı ikinci tura kaldı.
Şiiler ve Hristiyan müttefikleri, kendilerinin kabul etmedikleri bir cumhurbaşkanı seçilmesin diye yetersayıya ulaşılmasını engellediğinden, ikinci oturum düzenlenemedi.
Böylece taraflar, dengeyi bozmayacak veya zarar vermeyecek bir kişi üzerinde anlaşana kadar cumhurbaşkanlığı makamı boş kalacak.
Kuruluşundan bu yana Lübnan'da yeni bir şey yok, sadece isimler ve dış etkenler değişti.
Mezhepçi, kimlikçi sistem hastalıkların baş nedeni olarak kabul ediliyor, ancak aynı zamanda Lübnan halkının grupları veya halkları arasında kimliği koruyan ve dengeyi kontrol eden, her zaman uzlaşmacı çözümler bulan da bu sistem.
Sistem her kriz yaşadığında, bir öfke ve protesto ifadesinden başka bir şey olmayan, bölünme ve federalizm çağrısı yapan sesler yükselir.
Sonra, çok geçmeden, bir uzlaşmaya varıldığında kısılır ve Lübnan "Birçok Malikaneden Oluşan Bir Ev" olmaya devam eder.
Her halükarda, Çarşamba günkü cumhurbaşkanını seçme maskaralığı hiçbir şey ortaya çıkarmadı. Zira özellikle "meclis hanesi" ile ilgili olarak artık gizli hiçbir şey kalmadı.
Başkanı makamında o kadar uzun süre kaldı ki, asasıyla sağa ve sola vuran gözü görmez bir adam gibi oldu.
Aynı zamanda sonucu belirleyecek 60 numaralı oy da korktuğu bir kırbaç darbesi gibi geliyor ona.
Bir oy nasıl anayasaya aykırı her şeyi kendisinde ve düşüncelerinde toplayan Temsilciler Meclisi Başkanı'nı ürküten bir kamçıya dönüştü?
1992'de Temsilciler Meclisi Başkanı seçildikten sonraki ilk konuşmasında "Bugün 400 yıl süren feodal yönetim aşaması kapanıyor" demişti. Bu sözlerle feodal el-Esad ailesini kastediyordu.
Berri, kendisine Lübnan halkının yaşadığı dramları hatırlatan Milletvekili Milhem Halaf'tan susmasını istediğinde ve ardından "Seni duymuyorum Milhem" dediğinde bazı milletvekillerinin arkadaşlarının yanında durmaması akıl almaz bir şey.
Milletvekilleri ne bunu protesto ettiler ne de Meclis Başkanı'nın anayasanın maddelerini çiğneyerek "gizlice dışarı çıkmasını" engellediler. Berri'nin Lübnanlılara bir şunu söylemesi eksikti, "Anayasa benim, ben anayasayım."
Bununla birlikte, anayasa Berri'nin başının üzerinde dolaşmaya devam ediyor ve 60. oyu gizleme hikayesinin silinmesi zor olduğu için, yaratıcı olunarak genel seçim gündeme getirildi.
Milletvekili İlyas Ebu Saab hem kendisinin hem de Berri'nin erken seçim çağrısını haklı çıkarmak için: "Erken genel seçim yapmak suç mu?" dedi.
Ardından Saab "Seçim istemeyenler, koltuklarını kaybetmekten korkanlardır" diye vurguladı. Yani iki Şii partiyle ile bir fincan kahve içen herkes onlar gibi düşünmekte onlarla yarışır hale geliyor.
Bu maskaralık sona erdiğinde, Hizbullah, Lübnan kamuoyuna meydan okuyup, kendisi hakkındaki endişeleri haklı çıkartır silahlı vesayet kurmakta ısrarlı olduğunu gösterdi.
Hizbullah yönetimi bizzat kendi yetkililerinden birinin bir TV kanalını hedef aldığı bir videoyu yaydı.
Yetkili, "Banka dolandırıcılarını savunuyorlar ve Karz-ı Hasen'e (Hizbullah'ın bankası) saldırıyorlar. 'Seccade' depolarını hedef alıyorlar. İşin güzel tarafı, bir hırsız sizi hedef aldığında, bu sizin 'insan' olduğunuz, insanların sizi 'temiz"' olduğunuz için hedef aldığı anlamına gelmektedir" diyor.
Hizbullah'ın resmi duruşunu temsil eden yetkili meydan okumasını şöyle sürdürüyor:
Resulü Azam Hastanesini hedefe koydular, herkes Hizbullah'ın en gelişmiş hastanelere sahip olduğunu öğrendi. Mehdi okullarını hedef aldılar, Hizbullah'ın bir dizi modern eğitim binasına sahip olduğunu bilmeyen kalmadı. Karz-ı Hasen'i hedef aldılar, müşterileri ve şubeleri çoğaldı. Çünkü insanlar kendilerine yardım eden ve paralarını biriktiren bir finans kurumu olduğunu keşfettiler. En iyi ilaçların en ucuz fiyatlarla alınabileceği el-Murtaza Eczaneleri hakkında da konuştular.
Hizbullah'ın temsilcisi bize, sokaklarda uzayan ve iç içe geçen kabloların yoğunluğu ve sayısı nedeniyle Hizbullah'ın kontrolündeki bölgelere güneş ışığının giremediğini de söylemeliydi.
Güneş ışığını engelleyen bu kablolar, "en şerefli insanlar" ödemeleri gerekeni ödemesinler diye devletin elektriğini çalmak için.
Hizbullah ve Emel Hareketi'nin sahip oldukları Al-Manar, el-İttihad, el-Mayadin ve NBN televizyon kanalları yetmezmiş gibi, adayları Süleyman Franciyye bir de tüm devlet kurumlarını onların hizmetine sunmaya başladı.
Süleyman Franciyye'nin oğlu milletvekili Tony Frenciye'nin arkadaşı olduğu için atadığı Enformasyon Bakanı Ziyad Makkari, devlet kurumu Lübnan Televizyonu'na el koyar koymaz, kendisini Hizbullah ve Emel'e bağlı kişilerin "Franciyye seçilecek" diye Lübnanlıları tehdit eden açıklamalarına tahsis etti.
Lübnanlılar şunu bilsinler de rahatlasınlar; Şii partiler ve özellikle de Hizbullah, Lübnan'ın çoğulculuğa dayalı yapısını baltalamak için devlet kurumlarından geriye kalan her şeyi tasfiye etmek ve dağıtmak istiyor.
Lübnan'da sihirli bir çözüm ya da çözüm için bölgesel bir uzlaşı bulunmuyor.
Lübnan şu anda bölgesel ve uluslararası haritada gerçekte yok.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu