İlk turda cumhurbaşkanı belli olmasa da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) önümüzdeki dönem görev yapacak milletvekilleri seçildi.
Türkiye, 14 Mayıs'ta yaptığı seçimle 600 milletvekili belirledi.
Bu milletvekillerinin 323'ü Cumhur İttifakı, 212'si Millet İttifakı, 65'i ise Emek ve Özgürlük İttifakı'nın dahil olduğu listelerden seçildi.
Millet İttifakı bileşenleri Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi ile Demokrat Parti vekil adaylarını Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) listelerinden göstermişti.
4 parti toplam 37 milletvekilini parlamentoya gönderecek. Bu vekillerin 14'ü DEVA, 10'u Saadet Partisi, 10'u Gelecek Partisi, 3'ü ise Demokrat Parti sıralarında oturacak. 2 İYİ Partili vekil de işbirliği gereği CHP listelerinden seçilmişti.
Bu tabloya göre CHP'nin önümüzdeki dönem milletvekili sayısı 130'a inmiş oluyor.
Bu durum sosyal medyada ve Millet İttifakı'nı destekleyen bazı siyasi yorumcular arasında "bu partiler hiçbir katkı sağlamadan 37 milletvekili kazandı" cümlelerini yaygınlaştırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tarihin en büyük hortumlaması
Başlatılan bu tartışmaya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dahil oldu ve şunları söyledi:
"CHP, seçime beraber girdiği ortakları üzerinden Türk siyasi tarihinin en büyük yankesiciliğine veya onların çok sevdiği bir ifadeyle tarihin en büyük "hortumlanmasına" maruz kalmıştır. Bizzat masadaki arkadaşları tarafından "sazan sarmalına" alınan Kılıçdaroğlu, gördüğümüz kadarıyla fena halde çarpılmıştır. Bunun hesabını CHP Genel Başkanı'ndan ve CHP Genel Merkezi'nden sormak da o partinin seçmenlerine düşer, bizi ilgilendirmez."
Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "sazan sarmalı" ve "hortumculuk" diyerek dahil olduğu bu tartışma için, CHP listelerinden meclise gidecek olan milletvekilleri neler söylüyor?
Saadet Partili Kaya: Cumhurbaşkanı, CHP'yi çok düşündüğü için bunları söylemiyor
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kaya, CHP listelerinden İstanbul Milletvekili olarak seçildi.
"Herhalde kamuoyu sayın cumhurbaşkanının yaptığı bu sözleri CHP'yi çok düşündüğü için ya da 'CHP bundan çok zarar gördü ve dolayısıyla CHP'ye haksızlık yapıldı' düşüncesiyle söylemediğini biliyoruz" diyen Kaya, açıklamaların nedenini şu sözlerle anlattı:
"Bunun, siyasi gerekçelerle bir el bombasının pimini çekip Millet İttifakı'nın arasına atmaktan başka bir anlamı yok. Herkes bunu net olarak görüyor ancak rakamlar da Sayın Cumhurbaşkanı'nın doğru ifadelerde bulunmadığını ortaya koyuyor. 2018'de CHP yüzde 22 oy almıştı, şimdi yüzde 25 civarında oy aldı. Bu aradaki 3 puan fark nasıl ve niye geldi? Aynı zamanda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 45 oy aldı. Bunların tamamı, hepimizin ortaya koydu gayret ve sinerjiyle gerçekleşti. Bunu hiçbir şekilde göz ardı etmemek gerekir"
"Basit bir pragmatist dil"
Ne CHP'de ne de ittifakın diğer bileşenlerinde böyle bir algı olmadığını dile getiren Kaya, "Bunlar, dışarıdan yapılan yorumlardan ibaret. Biz bunu basit bir pragmatist dil olarak değerlendiriyoruz ve tamamen siyasi bir polemik konusu yaparak bundan etkilenmesi muhtemel kesimleri Millet İttifakı'ndan ayrıştırma girişimi olarak görüyoruz. Bunun bizde bir etkisinin olmadığını net olarak ifade edebilirim" dedi.
Saadet Partisi'nin ikinci tur için hazırlıklara başladığına da değinen Kaya, "Benim taslak programımda ilk etapta 3 Anadolu şehri görünüyor. 3 gün Trabzon, Kayseri ve Zonguldak'ta olacağım. Bundan önce olduğu gibi, 28 Mayıs'ta Kemal Kılıçdaroğlu Bey'in başarısı için hep beraber çalışmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla biz zaten sahadayız. Cumhur İttifakı, 14 Mayıs'ta sandığa götürebileceği insanımızı maksimum derecede sandığa taşıdı. Toplumun yüzde 51'i Cumhur İttifakı'nın karşısında. Bu da aynı zamanda bizim için önemli bir güç diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"Saadet Partisi seçmeninin tamamına yakın Kılıçdaroğlu ve CHP listelerine oy verdi"
Kaya, 14 Mayıs'ın hemen sonrasında parti içi araştırmalar yaptırdıklarını da ifade ederek, "Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki sadece teşkilatı değil bütün bir Saadet Partisi seçmeni, hem Kemal Kılıçdaroğlu'na hem CHP listelerine yüzde 97-98 oranında destek verdi" şeklinde konuştu.
Seçimlere yine CHP listelerinden giren ve İstanbul Milletvekili olarak seçilen Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkan Yardımcısı Elif Esen, "Cumhur İttifakı'nın şimdiye kadar sürdürmüş olduğu nobran dil burada da kendisini gösteriyor. Bizim tasvip etmediğimiz bir siyaset dili" dedi.
Cumhur İttifakı'nın da bileşenleri olduğunu hatırlatan Esen, "Benzer bir yapı karşı tarafta da var. Yaklaşımı doğru bulmuyorum. Bu siyasi dilin tekrarı ve devamı olarak yorumluyorum" diye konuştu.
Kendisini ana çatı olarak "Millet İttifakı milletvekili" olarak tarif ettiğini söyleyen Esen, "CHP listelerinden DEVA Partisi Milletvekili olarak Meclis'e inşallah giriyorum. Burada bir iş birliği anlayışı var. Ve biz bütün bu iş birliğini oluşturan, bileşenler buna son derece saygılıyız. Atfedilenin tamamen tersi, sevgi, barış ve umut dilini kullanarak daha da şevkle bu kurtuluş mücadelesini vermek üzere devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
"Yüzbinlerce yeni seçmen kazandırdık"
"Millet İttifakı'na DEVA, Gelecek ve SP ne katmıştır" diye soran Esen yanıtını şöyle verdi:
"CHP'nin bir önceki seçimde aldığı oylar ve milletvekili sayısını karşılaştırdık. DEVA olarak bizler 21 ilde ve 26 seçim bölgesinde 26 adayla CHP listeleri içinde yer aldık. Sadece bizim girdiğimiz bu 21 il ve 26 seçim bölgesindeki fark tam 1 milyon 246 bin 39 kişi. Burada CHP listeleri bir önceki seçime göre bu kadar fark elde etmiş.
Sadece İstanbul'da yüzde 2'ye yakın artış olmuş. Bu da 453 bin 238 kişiye tekabül ediyor. Benim seçim bölgemde geçen seçimde CHP listelerinden 10 vekil seçilmişken bu seçimlerde 12 vekil seçildi.
En çok tartışılan bölge, Sadullah Ergin'in aday olduğu Ankara 1. bölgeydi. O bölgede yüzde 5,7'lik artış var ve 1 milletvekili kazandırıldı. CHP'nin içinden çıkan partilerle oy erimesini hesaba kattığımızda daha büyük bir efekti görebiliriz.
Biz, hiçbir zaman popülist siyaset yapmadık ama bugün yönetilen, yürütülen algı operasyonu ve popülist siyasette kendileri çok başarılılar. Bu başarıyı bir örtü gibi örtmeyi, halka bu şekilde sunmayı başarıyorlar. Bence aslında dönüp kendi partilerinin 2002'de yola çıktıkları oy oranlarına neden düştüğünü sorgulamalılar."
© The Independentturkish
