Elektronik cihazların küresel üreticisi haline gelen Çin; ABD, Güney Kore ve Almanya'nın önünde Japonya'nın ardından iki numaralı otomobil ihracatçısı olmaya da aday.
Ancak mesele burada bitmeyecek. Zira Çinlilerin çabaları Japonya'yı hızla sollamak için devam ediyor.
Böylece 2030 yılında Çin'in sınırları dışına ihraç ettiği otomobil sayısı yaklaşık 8 milyona ulaşacak.
Zayıf geçen son üç yılda, Çin'den ihraç edilen otomobil sayısı üçe katlandı. Bu da Çin'in hedeflerine ulaştığı anlamına geliyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Hızlı dijital gelişme ve bunun hem dünyadaki hem de uzaydaki endüstriler üzerindeki şaşırtıcı yansımaları, özellikle Çin'in iletişim teknolojileri ve 5G alanındaki patentlerin neredeyse yarısını küresel olarak kaydetmesinden bu yana denklemleri tersine çeviren mucizevi sonuçlar vermeye başladı.
Bilimsel dergilere aşina olanlar, Çin'in bilimsel faaliyetlerini, yayınlanan araştırmaların yoğunluğunu ve seçkin kalitesini inkâr edemezler.
ABD, askeri teçhizat ve makine bakımından üstündür, ancak Çin ordusunun asker sayısı 1,6 milyona ulaşmaktadır ki bu hiç de az değil.
ABD bir yandan Çin belasını bastırmaya çalışırken bir yandan da onu görmezden geliyor.
ABD, Çin'in Uluslararası Uzay İstasyonu'na katılmasını engellediğinde, Çin'in 'Gök Sarayı' dediği uzay istasyonuyla ABD ve Rusya'dan sonra üçüncü uzay gücüne dönüştüğünü gördü. Ve bu ismin anlamlı çağrışımları var.
'Çin ahtapotu' üzerine konuşmalarla birlikte onun genişlemesi artıyor.
Coğrafi büyüklüğü, demografik yapısı ve karmaşık gelecek planları ile Çin, Batı tarafından desteklenen 'Çin tehdidi teorisini' haklı çıkarıyor.
Son zamanlarda Çin, savunma bütçesinde 2019 yılından bu yana en yüksek oran olan yüzde 7,2'lik bir artış açıkladığında endişeler arttı.
Bu da Çin'in savunma harcamaları için ABD'den sonra ikinci en büyük bütçe olan 225 milyar dolar ayıracağı anlamına geliyor.
ABD'nin savunma bütçesi ise Çin'den yaklaşık 3 kat daha fazla. Ancak Çin, bir silahlanma yarışına girdiğini reddediyor.
Bunun kendi çıkarına olmadığını ve askeri araştırmalarının yanı sıra silahlanmanın da nefsi müdafaa ve ulusal güvenliği güçlendirmek amacıyla yapıldığını söylüyor.
ABD ve Avrupa'daki gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında, kırsal ve kentsel bölgeleri ayıran uçuruma atıfta bulunarak kendisini gelişmekte olan bir ülke olarak tanımlamaya hevesli olan Çin için sade bir görünümün faydaları var.
Batı'yı kızdıran da bu. Onlar bunu bir sahtekarlık ve yersiz bir bağlılık olarak görüyorlar.
Çin'in ABD'nin yerine dünya liderliğini üstlenebileceği konusundaki anlaşmazlık, düşüncesiz büyük güçten (ABD) intikam almaya hevesli olanlar ile Çin projesinin nüfuz etmesine izin vermeyecek iç dinamiklerden mustarip olduğunu düşünen başka bir grup arasında fikir ayrılığına neden oluyor.
Söz konusu iç dinamikler arasında toplumun yaşlanması, tek parti sistemi ve aynı şekilde, ABD'nin askeri makinesini, doların gücünü ve diplomasinin kontrolünü ele geçirmeden önceki imajıyla zafer kazanmasını sağlayan 'Amerikan rüyası' benzeri büyüleyici bir modelin yokluğu var.
Çok kutupluluğa inandığı ve tek kutuplu etkinin tehlikelerini hafifletmeye çalıştığı düşünüldüğünde, Dünya liderliğini üstlenme arzusu Çin tarafından reddediliyor.
Çin, ABD'den daha insancıl, adil ve insanlık için mutluluğu gerçekleştirmeye muktedir bir model olduğunu, giderek genişleyen medya makinesi aracılığıyla anlatmak için büyük bir çaba sarf ediyor.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından 2013 yılında başlatılan 'Kuşak Yol Girişimi', ticareti, kültürel alışverişi, güveni birleştiren ve küresel refahı teşvik etmeyi amaçlayan büyük bir birleşik pazar inşa etmeyi amaçlıyor.
Çin bu girişimle bir taşla iki kuş vuruyor. Yüz milyarlarca dolarlık yatırımlarla Asya, Pasifik, Afrika, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine uzanan küresel ekonomi için destekleyici bir altyapı inşa etmeye çalışıyor.
Ama aynı zamanda, mallarının dünyaya en düşük fiyatlarla yayılması için transit demiryollarını güvence altına alıyor.
Girişimin altyapısının, her ülke tarafından desteklendiğini ve uzman bankalar tarafından da desteklenebileceğini unutmayın.
Kültürel olarak Çin, ticaretin yanı sıra çağdaş plastik sanatın merkezi olmayı da planlıyor.
Kültür, Çinlilerin imajlarını daha güzel hale getirmek için güvendikleri unsurlardan biri olduğundan, sadece birkaç yıl içinde müzesiz bir ülkeden resim, heykel ve sanat merkezi haline geldi.
Bu nedenle, geçen yıl Dünya Kitap Günü'nde Çin Devlet Başkanı bir tanıtım filmiyle dünya nüfusuna 10 dilde 10 kitap önerdi ve bu kitapların okunmasını tavsiye etti.
'İhtiyar Balıkçı' ve 'Binbir Gece Masalları' dahil olmak üzere her bir kitabın kendine has özelliği var ve içlerinde Alman ve Fransız yazarlara ait olanlar da bulunuyor.
Çin farklı kültürlere açıktır ve dünya literatürünü okuyup bilen Çin Devlet Başkanı, halkı arasında üstün bir konuma sahip, özenle seçilmiş bazı eserler hakkında bize tavsiyelerde bulunuyor.
Alfabeye dayalı olmadığı için dünyanın en zor dilleri arasında yer aldığı söylenen, daha ziyade piktogramlara dayalı kalan son dil olan Çince'nin öğretimini kolaylaştırmak için çalışmalar yapılıyor.
Bu eşsiz mirasın büyüsüne erişimi teşvik etmek için kampanyalar başlatıldı.
Bu dünyada melekler ve şeytanlar yoktur. Ama casusları, icatları, dolandırıcılık teknolojisi ve dünyayı yoksullaştırmayı amaçlayan ticari planlarıyla saldıran Çin canavarından bahseden batı medyasını okursunuz ve her Çin adımının bir felaketin eşiği olduğunu düşünürsünüz.
Ayrıca Çin'in kendisini nasıl yumuşaklık, nezaket ve sevgi ile sunduğunu, böylece saf görünümlü ama aslında öyle olmayan hakimiyetini güçlendirdiğini ve iddia ettiği sevginin insanlığın başına gelmesi için hedeflerine ulaştığını okursunuz.
Çin meselelerinde uzman Fransız filozof François Julian, Çin ile Batı arasındaki ilişkide, eğer Batı tarihsel kabuğunu kırmazsa, büyük zorluklar yaşanacağına dikkat çekiyor.
Avrupa için referans, tüm mirası ve taşıyıcılarıyla her zaman Yunan medeniyeti olmuştur.
Dahası, Batı medeniyeti dini olarak tek bir eksen etrafında döner, o da Tanrı'dır.
Batı'nın kendi değerleri ve dünya görüşü olan Çin medeniyetiyle hiçbir şekilde paylaşmadığı bu iki unsurdur. İki taraf arasındaki anlayış, mesafeyi ve düşünmeyi gerektirir.
Bu, başarılması veya insanlığın çok kan dökülmesine neden olabilecek zor bir görevdir, bunun için vazgeçilmeziz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia