Füzyon reaktörleri ile ne zaman enerji elde edebiliriz?

Gündeme çığır açan bir buluş olarak gelen füzyon reaksiyonuyla ilgili Boğaziçi Üniversitesi'nden Dr. Öğretim Üyesi Bora Akgün, bu yöntemin ilk kez Güneş'te bulunan belirli koşulların sağlanması nedeniyle önemli olduğunu belirtt

Kaliforniya'daki Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'ndaki bilim insanları ilk kez bir füzyon reaksiyonunda enerji kazanımı sağladı.

Böylece füzyon reaksiyonlarını başlatmak için kullanılan enerjiden daha fazla enerji elde edilmesi başarıldı.

Bu gelişme sayesinde, gelecekte fosil yakıtlara sıfır karbonlu bir alternatif sağlayabilmek mümkün olabilecek.

Peki, bu gelişme neden bu kadar önemli hale geldi?

Bu yöntemle sürdürülebilir, doğa dostu enerji ne zaman elde edilebilecek?

Gündeme çığır açan bir buluş olarak gelen füzyon reaksiyonuyla ilgili Boğaziçi Üniversitesi'nden Dr. Öğretim Üyesi Bora Akgün, bu yöntemin ilk kez Güneş'te bulunan belirli koşulların sağlanması nedeniyle önemli olduğunu belirtti. 
 


Füzyon ile fizyon arasındaki fark nedir?

Füzyon ile fizyonun ikisi de nükleer tepkime oluşturuyor ve bu sayede nükleer enerji açığa çıkıyor.

Fizyonda büyük bir çekirdek bölünüyor, daha küçük kütleli çekirdeklere dönüşüyor ve bu sayede dışarı fazla enerji çıkıyor.

Bu yöntemin çok uzun bir süre önce keşfedildiğini söyleyen Akgün, "Uranyumu yakıt olarak kullanan nükleer santraller var. Bu reaksiyon sayesinde elektrik üretiliyor. Hatta işte bazı başka yöntemlerle bomba yapabilmek de mümkün. Böyle bir tehlikesi de var" diyor. 

Füzyon ise, küçük çekirdeklerin bir araya gelerek, oluşan yeni yapıdan dışarıya enerji çıkmasıyla oluşuyor.

Bu Güneş ve yıldızların merkezindeki enerji üretimine benziyor. Düşük kütleli çekirdekler bir araya geliyor ve ortaya fazla enerji çıkıyor. 

Çok uzun süredir Füzyon konusunda yapılan çalışmalar devam ediyor. Farklı yöntemlerle füzyon enerjisi elde edilmeye çalışılıyor. 
 

3.JPG
Dr. Öğretim Üyesi Bora Akgün

 

2 birim enerji koyup 3 birim enerji geri alındı  

"Reaktör seviyesine gelmiş bir sonuç henüz yok" diyen Akgün, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ama yakın zamanda Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'nda lazerlerin ateşlemesi ile ortaya çıkan bir deney sonucu, karabiber tanesi büyüklüğündeki hidrojenler bir araya getirildi. Küçük bir kapalı alanda tutuldu ve aynı anda 192 lazer birden ateşlendi. Bu sayede lazerlerden 2 birim enerji çıktıysa toplamda 3 birim enerji geri alındı.

Bu çok önemli bir adım. Çünkü füzyonun gerçekleşmeye başlayabilmesi için çok yüksek sıcaklık ve çok yüksek basınç lazım. Normalde küçük çekirdekler bir araya gelip de füzyon tepkimesi yapmıyorlar. Bu şartlar sağlandığında bu tepkimi ortaya çıkıyor.

Buradaki önemli konu 2 birim enerji koyup 3 birim enerjiyi geri alabilmekti. Ancak bu tek yöntem değil, Çin'de, Doğu Asya'da bazı ülkelerde, Rusya'da, Avrupa'da tokamaklar var. Orada da büyük, çok güçlü mıknatıslar kullanılarak bu sıcaklığı belli bir yerde tutabilmek, basıncı ayarlayabilmek ve bu reaksiyonu başlatabilmek için yapılan çalışmalar var.

 

Reaktörler hemen devreye girebilir mi? 

Reaktörlerin hemen devreye girmesinin mümkün olmadığını belirten Akgün, "Yapılan önemli çalışmalar var, önemli mesafeler kaydedildi ama daha gidecek çok yol var. Mesela bu lazerle füzyon reaksiyonunu başlatma denemesi başarılıydı. 2 birim enerji verdik, 3 birim enerji aldık. Ancak lazerlere de bir enerji vermek lazım ki o 2 birim enerjiyi çıkarsınlar ve o enerji esasında 400 birim. Dolayısıyla toplama baktığımızda, verdiğimizden daha fazla enerjiyi dışarı çıkarabilmiş değiliz. Prensibin işe yaradığını gösterebilmek bakımından bu çok değerliydi. Dolayısıyla lazerlerin verimliliğini artırmamız lazım ve füzyon reaksiyonundaki verimi de arttırabilmemiz gerekiyor. Bu süreç içinde olacak" şeklinde bilgi verdi. 
 

 

Ateşleme süresi uzun saatler sürüyor

Akgün, diğer engeli ise şöyle anlattı:

Bu lazerleri bir kere ateşlediniz ve bu reaksiyonu başlattınız. Ama ondan sonra bir kere daha ateşleyebilmek için bugünkü şartlarda bir gün beklemeniz gerekiyor. Bu biraz Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmek için Urban ustaya muhteşem bir top döktürmesine benziyor.

Top hakikaten bir ateşlemeyle surlara büyük zarar verebiliyor ama bir kere daha ateşlemek için saatlerce beklemek gerekiyor. Çünkü çok ısınmış. Dolayısıyla lazerlerin günde bir atımdan, saniyede birkaç atım yapabilecek seviyeye gelebilmesi lazım ki, bu reaksiyon sürdürülebilir olsun ve gerçekten yarın öbür gün evlerimizi aydınlatabilelim.


"Füzyon reaktörleri devreye girse, atık sorunu olmayacak" 

Fizyon reaktörlerinde bir nükleer atık sorunu var. Akgün, "Sadece toryumu işleyecek seviyeye gelene kadar ki, bugün orada değiliz, ortaya bir nükleer atık çıkacak ve bu atığı nasıl depolanacağımız önemli bir soru. Füzyon reaktörleri devreye girse, benzer bir soruna sahip olmayacaklar. Çünkü atık o kadar radyoaktif olmayacak. Atık dediğimiz, reaksiyondan sonra ortaya çıkan son ürün ve bu bir avantaj" dedi. 
 

 

"Nükleer enerji elde ederken tasarım kusurları ve yanlış ekip olmamalı"

Nükleer enerji elde etmeyle ilgili başka riskler de bulunuyor. Fukuşima Nükleer Santrali kazasında olduğu gibi, bir tsunami dalgasının reaktörü vurmasıyla ortaya ciddi sorunların çıkabileceğini belirten Akgün, "Bir Çernobil Faciası örneği var. Tasarım kusurları da barındıran çok optimal bir tasarıma sahip olmayan bir reaktör devreye girdiğinde ve yanlış şartlarda yanlış bir ekiple çok zor bir teste tabi tutulduğunda ortaya korkunç sonuçlar da çıkabilir" şeklinde uyarıda bulundu. 


"Fransa elektrik enerjisinin yüzde 70-75'ini nükleer santrallerle üretiyor"

"Fransa elektrik enerjisinin yüzde 70-75'ini nükleer santrallerle üretiyor" diyen Akgün, örnekler hakkında şunları söyledi:

Ancak Fransa ile ilgili bir sorun duymadık. Benzer reaktörler İsviçre'de de var. Ama bir sorun hiç olmadı. Dolayısıyla bütün bunlar neyi, nasıl denetlediğiniz, hangi teknolojiyi nasıl kullandığınız ve ekibin seviyesiyle alakalı faktörler. Bir insan faktörü riski füzyon reaktörleri olsa devrede olabilir mi? Kağıt üstünde olabilir ama gerçek anlamıyla ciddi bir sorun barındırmıyorlar. Termik santraller gibi doğrudan çevreye zarar veren yöntemler değiller. Doğru çalışıyorken bir zararları yok.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU