2023'e girerken Türk dış politikası

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

2022 yılına, Ukrayna krizi, ABD-Çin gerilimi, bölgesel krizler ve iklim değişikliğinin yarattığı doğal afetler damgasını vurdu.

Türkiye için 2022 yılı, bölgesinde ve ötesinde ağırlığının arttığı, diplomasiye ağırlık vererek bölge ülkeleriyle ilişkilerini düzeltme yoluna gittiği, Asya'dan Balkanlar'a mevcudiyetini gösterdiği bir yıl oldu.

2022 yılında Türkiye için önemli olan ve 2023 yılında da Türkiye'nin gündemini meşgul edebilecek belli başlı dış politika başlıklarına kısaca bakalım. 
 

u.jpg
İllüstrasyon: Craig Stephens

 

Ukrayna krizi 

2022'nin başından itibaren Rusya'nın Ukrayna sınırına yaptığı askeri yığınağın bir operasyon ya da savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği konuşulurken, 24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna'ya "özel askeri operasyon" başlatmasıyla, belki de dünyanın 21'inci yüzyılda dengelerini değiştirecek bir sürece girildi.

Geçmişten bu yana Rusya ve Ukrayna'yla iyi ilişkiler yürüten Türkiye kendisini zaman zaman kolaylaştırıcı, zaman zaman da arabulucu olarak konumlandırarak, bir yandan savaşın durdurulması, diğer yandan da tahıl koridorunun açılması ve esir mübadelesi gibi insani konularda tarafların bir uzlaşıya varması yönünde çalıştı.

Türkiye'nin bu çabaları BM Genel Sekreteri başta olmak üzere dünya tarafından takdirle karşılandı. 

Her ne kadar yakın zamanda tarafların müzakere masasına dönmesi pek mümkün görünmese de Türkiye'nin 2023'te de savaşın sona ermesi ve insani konularda çeşitli açılımlarda bulunulması yönünde gayretlerini sürdürmesi önemlidir.

Türkiye'nin taraflar arasında birini diğerine tercih eder bir pozisyona düşmemesi ise "dürüst arabulucu" sıfatını sürdürebilmesi açısından elzemdir. 
 

 

Asya yeniden 

Türkiye 2022 yılında, tarihi, kültürel ve soydaşlık bağları olan Orta Asya ülkeleriyle ve "Yeniden Asya" girişiminin bir parçası olarak da genel itibarıyla Asya kıtasıyla ilişkilerini geliştirmeye devam etti.

Bu çerçevede, Türkiye, Şangay İşbirliği Örgütü ve Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere bölgesel örgütlerle ilişkilerini pekiştirirken, ikili ziyaretler sayesinde 21'inci yüzyılda önemi giderek artan eski kıtayla daha köklü ve kurumsal bir işbirliği tesis etme yoluna gitti.  
 

aa.jpg
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi 9’uncu Zirvesi Özbekistan'da düzenlendi / Fotoğraf: AA

 

21'inci yüzyılda ABD'ye tek rakip olarak görülen Çin'le Türkiye arasındaki ikili ilişkilerde ise, 2022'de yine Uygur meselesi ana gündem maddelerinden biri oldu, iki ülkenin uluslararası örgütlerde birbirlerine karşı aldıkları kararlar nedeniyle zaman zaman gerginlik yaşandı.

Öte yandan, Çin'in yükselen gücünün farkında olan Türkiye, Çin'le ekonomik ve ticari ilişkilerini geliştirme yönünde adımlar atmayı sürdürdü. 

Asya'nın ticari, ekonomik, siyasi ve askeri önemi giderek artmaktadır. Türkiye'nin de 21'inci yüzyılda önemli bir aktör olarak dünya sahnesinde yerini alabilmesi ve Batı ile Doğu arasında bir denge politikası yürütebilmesi için Güneydoğu Asya'dan başlayarak Hint-Pasifik bölgesine kadarki coğrafyada her alandaki ilişkilerini geliştirmesi gerekmektedir. 


Kemikleşmiş ihtilaflar bölgesi: Kafkaslar

Azerbaycan'ın İkinci Karabağ Savaşı sonrasında elde ettiği zaferle Kafkaslarda değişen dengelerin sancıları 2022 yılında da sürdü.

Ermenistan ve İran sahadaki gerçekliği kabul etmek istemedikleri için Azerbaycan'la özellikle yılın sonuna doğru gerginlik yaşadılar.

Öte yandan, yılın başında Azerbaycan ile Ermenistan arasında oluşan olumlu hava sayesinde Türkiye-Ermenistan normalizasyon süreci de başladı, atanan özel temsilciler vesilesiyle taraflar üç tur görüşme gerçekleştirdi, ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'la ekim başında Prag'da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi marjında bir araya geldi.
 

Paşinyan Erdoğan aa.jpg
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısı için bulunduğu Prag'da Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ı kabul etti / Fotoğraf: AA

 

Yılın sonuna doğru ise, Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinde yaşanan gerginlik ve barış müzakerelerinin akamete uğramasıyla Türkiye-Ermenistan normalizasyon sürecinde de bir ilerleme kaydedilemedi. 

Bölgede barışın tesisi için şu an en elverişli zamandır. Paşinyan'ın bölge dışından üçüncü ülkeleri arkasına alarak, müzakere masasında daha güçlü gözükmek çabasına girmeyi bir kenara bırakıp, Azerbaycan'la kapsamlı bir barış anlaşması yapması her şeyden önce yıllardır ekonomik krizle mücadele eden Ermenistan'ın çıkarınadır. 


Ortadoğu'nun istikrarını etkileyen iki ülke: İran ve İsrail 

Farklı nedenlerden dolayı her ne kadar Türkiye'de gündemin ön sıralarında yer almasa da, İran'da haftalardır süren geniş çaplı protesto gösterilerinin 2023 yılında bölgenin istikrarını etkileyecek bir boyuta ulaşması muhtemeldir.

Bunun bir doğal sonucu olarak da İran'ın bölgesinde ve ötesinde daha agresif bir dış politika izleme yoluna gitmesi hayli mümkündür.

Nitekim İran'ın, Ermenistan-Azerbaycan ihtilafında Ermenistan'dan yana bir tutum izlemesi ve Azerbaycan sınırında geniş çaplı askeri tatbikatlar yapması, ayrıca nükleer programına devam etmesi bunun birer göstergesidir. 
 

netanyahu.jpg
Fotoğraf: Yonatan Sindel/Flash90

 

Buna ilaveten, İsrail'de Benyamin Netanyahu'nun altıncı defa başbakan olması ve ülke tarihinin en sağcı koalisyonunu kurması 2023'te İran ve Molla rejiminin Suriye, Lübnan ve Filistin'de bulunan uzantıları ile İsrail arasında gerginliğin artmasına neden olabilir. 

Türkiye ile İran birbirlerini doğrudan hedef almaktan bugüne kadar kaçınsa da Suriye, Irak ve Ermenistan-Azerbaycan ihtilafı başta olmak üzere bölgede farklı görüş ve çıkarlara sahip olmaları nedeniyle önümüzdeki dönemde İran'ın Türkiye'ye yönelik daha agresif bir tutum içine girmesini beklemek tahmine müsaittir.

Türkiye'nin özellikle Esad yönetimiyle doğrudan temas etmesi, İran nezdinde ciddi bir rahatsızlık yaratmaktadır.

2023'te, Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan etkileme potansiyeline sahip İran'daki gelişmeleri yakından takip etmek gerekecektir. 
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

2022 yılında Türkiye İsrail'le tam normalizasyon yönünde önemli adımlar attı, karşılıklı üst düzey ziyaretler gerçekleştirildi, karşılıklı Büyükelçiler atandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi kazanan Netanyahu'yu arayarak tebrik etti, iki ülke lideri ilişkileri daha da geliştirme yönünde irade beyanında bulundu.

İsrail'de yeni kurulan hükümetin Filistinlilere yönelik politikalarının Türkiye-İsrail ilişkilerini, geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki dönem de doğrudan etkilemesi kuvvetle muhtemeldir.

Bu çerçevede, iki ülke arasında bir mekanizma kurularak ikili ilişkilerin kararlılıkla ilerletilmesi amaçlanmalıdır. Ortadoğu bölgesinde iki önemli aktör vardır.

Bunlardan biri Türkiye, diğeri ise İsrail'dir. Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerini geliştirmeye devam etmesi Türkiye'nin ABD'yle olan ilişkilerine de şüphesiz olumlu bir şekilde yansıyacaktır. 

2022'de Türkiye ayrıca, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve son olarak Suriye'yle diyalog kurarak ilişkileri onarma yoluna gitti. Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin Ortadoğu bölgesindeki ülkelerle yapıcı ilişkiler yürütmesi çıkarınadır. 


Uzun soluklu bir süreç: Suriye 

Öte yandan, Suriye'nin durumu diğer ülkelerden birçok açıdan farklılık arz etmektedir. Aralıkın son haftası 11 yıl aradan sonra ilk defa Türkiye ile Esad yönetimi arasında Moskova'da Rusya'nın ev sahipliğinde resmi temaslar gerçekleştirildi.
 

aaa.jpg
Türkiye-Rusya-Suriye Savunma Bakanları ve istihbarat başkanları, 28 Aralık 2022'de Moskova'da bir araya geldi / Fotoğraf: AA

 

Türkiye'nin Esad yönetimiyle terörle mücadele ve mülteciler başta olmak üzere görüşmesi gereken birçok konu var.

İlişkilerin bugünden yarına düzelmesini beklemek gerçekçi değildir, ancak temaslara bir noktada başlanmış olması önemlidir. 

Rusya, ABD ve İran Suriye'de yabancı güçtür ve bir noktada öyle ya da böyle Suriye'den ayrılacaktır. Ancak Suriye'yle 911 kilometre sınırı olan Türkiye'dir.

Bu nedenle Suriye'nin güvenliği ve istikrarı Türkiye'nin güvenliği ve istikrarıyla doğrudan bağlantılıdır. İki taraf arasında 2023'te devam etmesi öngörülen temasların Suriye'de 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı temelinde kapsamlı bir siyasi çözümün bulunmasına da katkıda sağlaması amaçlanmalıdır.

Önümüzdeki dönemde; mülteciler meselesi, muhalefet ile Esad yönetimi arasında uzlaşıya varılması ve DAEŞ'le mücadele başta olmak üzere, Türkiye'nin karşı karşıya kalacağı birçok sınama bulunmaktadır.

Türkiye'nin Esad'la doğrudan diyaloğa girmesi ABD ve İran nezdinde rahatsızlık yaratacaktır. Türkiye'nin tüm bu dengeleri dikkate alacak şekilde hareket etmesi önemlidir. 


Saatli Bomba: Balkanlar

2022'de Bosna-Hersek'te düzenlenen seçimler öncesinde tansiyon bir hayli yüksekti. Bosna-Hersek'te iki entiteden biri olan Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska) yöneticileri 1995 tarihli Dayton Anlaşması'yla son derece karmaşık bir yapı oluşturularak kurulan Bosna-Hersek'in mevcut sistemin sorunlu olduğunu ve Sırpların ayrımcılığa maruz bırakıldıklarını iddia ederek bağımsızlık yönünde bir tutum içine girdiler.

Seçimler büyük ölçüde sorunsuz geçti ve korkulan olmadı. Ancak bu Bosna-Hersek'te sorunların bertaraf edildiği anlamına gelmiyor. 

Temmuz ayının sonunda ise Kosova ile Sırbistan arasında gerginlik yaşandı. Araç plakaları gibi bir teknik konu taraflar arasındaki tansiyonun bir hayli yükselmesine yol açtı. İki taraf arasındaki anlaşmazlık yıl sonuna kadar devam etti.

Ukrayna krizi bölgeyi olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Son derece kırılgan bir yapıya sahip Balkanlarda, geçmişte olduğu gibi, bir kıvılcım hafızalarda hala canlı olan acı olayların yaşanmasına neden olabilir. 

Tarihi ve kültürel bağları nedeniyle Türkiye bölgede ağırlığı olan bir ülke. Bölge ülkelerinin Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme sürecine başından beri destek olan Türkiye, ayrıca NATO ve AB'nin Bosna-Hersek ve Kosova'daki hem askeri (KFOR ve EUFOR) hem de sivil misyonlarına (UNMIK, EULEX) katkı sağlamakta, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci'nde (GDAÜ) aktif bir şekilde yer almaktadır.

Buna ilaveten, Türkiye geçmişte kendi inisiyatifiyle bölgesel nitelikte çeşitli mekanizmalar kurulmasına öncülük etti. Türkiye-Bosna-Hersek-Hırvatistan ve Türkiye-Bosna-Hersek-Sırbistan üçlü danışma mekanizmaları buna örnektir.

Türkiye'nin 2023 ve önümüzdeki dönemde de Balkanlarla ilişkilerini derinleştirmesi, bölgedeki hassas dengelerin muhafazası için çalışması, AB'yle bu çerçevede işbirliği yapması yararlı olacaktır. 


Bitmeyen Senfoni: Türkiye-AB ilişkileri 

Türkiye-AB ilişkileri durma noktasına gelmiş olsa da kopma noktasına henüz gelmemiştir, gelmemelidir. AB hala Türkiye'nin birinci ticaret ortağıdır.

Taraflar arasında girift ilişkiler bulunmaktadır. Türkiye'nin genel itibarıyla Avrupa-Atlantik kurumlarıyla ilişkilerini derinleştirerek geliştirmesi stratejik yarar ve çıkarınadır. 

AB'yle son yıllarda karşılıklı güvensizlik temeline oturan ilişkilerin Ukrayna krizi başta olmak üzere bölgesel konular, enerji ve mülteciler gibi alanlarda canlandırılması, gümrük birliğinin revizyonu ve vize serbestisi konularında somut adımlar atılması, buna ilaveten Rum-Yunan ikilisinin Türkiye karşıtı tutumu ve veto kartını kullanmasının önüne geçilmesi için temasların yapıcı bir atmosferde yürütülmesi faydalı olacaktır.

Türkiye'nin tabiatıyla bu süreçte AB müktesebatına uyum çerçevesinde gerekli yükümlülükleri yerine getirmesi elini fazlasıyla güçlendirecektir. 
 

erdoğan biden aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

Türkiye-ABD ilişkileri 

Geçmişten bu yana inişli-çıkışlı olan Türkiye-ABD ilişkileri henüz dibe vurmuş olmasa da ne "müttefiklik" ne de "stratejik ortaklık"la uzaktan yakından bağdaşır bir seyir izlemektedir.

ABD'nin, Türkiye'nin terörle mücadelesinde dayanışma içinde olmaması ve Türk-Yunan dengesini Atina lehine bariz bir şekilde bozması başta olmak üzere, taraflar arasında güven bunalımı yaratan birçok konu bulunmaktadır. 

ABD'nin Biden Yönetimi'nde Türkiye'ye yönelik net bir tutum sergileyemediğine tanık oluyoruz. Geçen ekim ayında yayınlanan Ulusal Güvenlik Stratejisi'nde Türkiye'ye bir satırda değinmekte ve Türkiye'nin Batı kurumlarına bağlı tutulmasının gerekliliğine vurgu yapılmaktadır.

Ancak Türkiye'nin Rusya'yla artan oranda yakın ilişkiler yürütmesi, ABD'nin Türkiye'yi yanına çekmek için gayret göstermek yerine, Türkiye'yi daha da uzaklaştıracak politikalar izlemesine neden olmaktadır. 

Çin'le 21'inci yüzyılın geri kalanında kıran kırana bir rekabete girecek olan ABD'nin kendi yanında, bölgesinde ve ötesinde ağırlığı olan müttefiklere ihtiyacı olacaktır.

ABD'nin bunu görmesi gerekmektedir. Temennimiz ABD'nin bunun önümüzdeki dönemde farkına varmasıdır. 
 

aa--.jpg
Fotoğraf: AA

 

Komşu Yunanistan ve Doğu Akdeniz

2023 hem Türkiye hem de Yunanistan için seçim yılı. 2022 yılının ortasından bu yana Yunanistan tedrici olarak gerilimi artırmaktadır.

Yunanistan'daki ekonomik kriz ve Başbakan Miçotakis'n istifasına mal olabilecek telekulak skandalı nedeniyle Atina'nın gerilimi kontrollü bir şekilde seçimlere kadar devam ettirmesi kuvvetle muhtemeldir.

Türkiye, 2023'te haklı tezlerini savunmak amacıyla diplomasiye ağırlık vererek, Yunanistan'ın uluslararası hukuku hiçe sayan tahriklerine de gerekli cevabı vermeye devam edecektir.

Buna ilaveten, mesele artık ikili bir konu olmaktan çıkarak, NATO'nun güvenliğini doğrudan tehdit eder hale geldiğinden, NATO'nun da Yunanistan'a yönelik daha kararlı bir tutum sergilemesini sağlamak amacıyla gerekli girişimlerde bulunulmalıdır. 

Türkiye Doğu Akdeniz'de de hem kendi çıkarlarını hem de KKTC'nin çıkarlarını aynı kararlılıkla müdafaa etmelidir. Türkiye'nin Libya'yla yaptığı anlaşmalar Rum-Yunan ikilisinin bölgedeki oyununu bozdu.

Buna ilaveten, KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye olması KKTC'nin uluslararası arenada tanınırlığını artırma yönünde önemli bir hamle oldu. Bu çabaların sürdürülmesi adada adil ve kalıcı barışın tesisi açısından gereklidir. 
 

licence infos.jpg
İllüstrasyon: licence infos

 

Enerji

Ukrayna savaşının yarattığı enerji kriziyle Türkiye'nin, kaynak ülkeler ile dünya pazarları arasında kilit ülke olarak oynadığı rol daha net bir şekilde görüldü.

Rusya'nın Türkiye'yi enerji merkezi haline getirme önerisi ve Türkmenistan gazının (ihtilafların olduğu) Hazar üzerinden Türkiye'ye ve dünya pazarlarına ulaştırılması yönünde alınan karar da 2022 yılının kaydadeğer gelişmeleri arasındadır. 

Türkiye'nin bir enerji merkezi olması elbette önemlidir, ancak yeşil enerjiye yoğunlaşmak ve bundan 20-30 yıl sonrasını düşünerek o dönüşümün gecikmiş adımlarını bir an önce atmak Türkiye'nin 21'inci yüzyılın geri kalanında da bir enerji merkezi olarak varlığını sürdürmesi açısından önemlidir.

İsrail'le Ordu şehrinde deniz dalgalarından yararlanılarak elektrik enerjisi üretecek olan Avrupa'nın en büyük tesisinin kurulması bu açıdan atılan örnek bir adımdır. 

Türkiye çok yönlü bir denge politikası izlediği oranda değerlidir ve bu sayede kendine azami kazanç elde edebilir.

Türkiye'nin bu doğrultuda 2023 yılında da bölge ülkeleriyle ilişkilerini düzeltme ve pekiştirmeye devam etmesi, yeni gerginliklerin/çatışmaların çıkmasını engellemesi, ABD-Çin arasında yaşanmakta olan rekabette kendini doğru şekilde konumlandırması önemlidir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU