Diyarbakır'ın "dilsiz sırdaşları" güvercin otellerinde barınıyor

Diyarbakır'da günümüzdeki hızlı kentleşme, tüketim ve yaşamın rutin koşuşturmasına rağmen oldukça güçlü bir güvercin kültürü yaşatılıyor. Diyarbakırlı güvercin tutkunları, apartmanda besleyemediği kuşları güvercin otelinde barındırıyor

Diyarbakır'a özgü yerli güvercin ırkları 600 yıllık geçmişe sahip. Kesin olmamakla birlikte dünyada ilk güvercin festivalinin 1516 yılında Diyarbakır'ın Silvan (Farqin) ilçesinde düzenlendiği belirtiliyor.

Diyarbakır'da günümüzdeki hızlı kentleşme, tüketim ve yaşamın rutin koşuşturmasına rağmen oldukça güçlü bir güvercin kültürü yaşatılıyor. 
 

Güvercin.jpg
Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

Bu kültür köklü bir tarihe dayanırken, Diyarbakır'a özgü yerli güvercin ırklarının ise 600 yıllık geçmişe sahip olduğu belirtiliyor.

Kentte kale içinde bulunan eski yapıların dış kapı tokmaklarının bir kısmı güvercin simgeleri şekilde yapıldığı göze çarpıyor.

8 ayrı çeşidi tespit edilen bu tokmaklara "Şakşak" adı verilirken, kentin simgesi Diyarbakır surları üzerinde güvercin kabartmalarını görmemizin yanı sıra, halı, heybe motiflerinde, yerel mâni, şiir ve türkülerde de güvercine rastlıyoruz. 
 

Güvercin (3).jpg
Fotoğraf: guvercin.info

 

Tarihi kaynaklarda, bir posta güvercinin ulaştırdığı haber sonucu Diyarbakır'ın Osmanlı topraklarına katıldığına yer veriliyor:

Şah İsmail denetimindeki Karahan komutasında bulunan İran orduları, Diyarbakır Kalesini kuşatır, kale halkı kuşatmaya karşı direnir ancak açlık ve kıtlığa daha fazla dayanamayıp, teslim olma noktasına gelir.

Tam bu sırada halkın imdadına bir posta güvercini yetir ve Osmanlı ordusunun Bıyıklı Mehmet Paşa komutasında büyük bir ordu ile İstanbul'dan yardıma geldiği haberini getirir.

Bunun üzerine halk direnişe devam ederek, bu ordunun Diyarbakır'a ulaşması sonrası 10 Eylül 1515'te Diyarbakır Osmanlı topraklarına katılır.
 

Güvercin (7).jpg
Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

"Diyarbakır kırıkları" Diyarbakır'a has güvercinlerinden esinleniyor

Yerli güvercin türlerinin fazla olması şehirdeki köklü güvercin kültürüne ve yoğun ilgiye dayanıyor.

Bir nevi doğanın ana renkleri güvercinlere atfedilirken, Diyarbakır halaylarında güvercinlerin hareketini anımsatan figürleri, beyaz gömlek, omuza atılmış yarı sarkık ceket ve hafif yamuk takılan kasketleriyle dikkat çeken ve "Diyarbakır kırıkları" olarak tabir edilenlerin de Diyarbakır'a has güvercinlerinden esinlendiği düşünülüyor.
 

Diyarbakır Kırıkları.jpg
"Diyarbakır Kırıkları" / Fotoğraf: YouTube

 

Diyarbakır'a özgü güvercin türleri 18 çeşitle dört gurupta toplanıyor, bunlar;

  1. Göğsüak Gurubu: Küreng, Atlas, Zeytuni, Gugala, Narinci ciğeri
  2. Kekme gurubu: Bozak, Kekme ciğeri, Kekme Atlas
  3. Uçaklı gurubu: Zengu, Yusufi, Kara, Niski
  4. Göğsü açık gurubu: Parçalı, Siyah Parçalı, Mısırı, Beyaz, Kurugök, Kurukara

Ayrıca "Habeş" olarak adlandırılan ve cinslerin herhangi bir gurubun özelliğini taşımayan kuşlar da mevcut.
 

 

Günümüzde kent merkezinde müstakil evden apartman hayatına geçen ve kuş beslemekten vazgeçmeyen Diyarbakırlı güvercin tutkunları, apartmanda besleyemediği kuşları güvercin otelinde barındırıyor.

Sahipleri her gün düzenli olarak uğrayıp güvercinleri besliyor. Bir evlat nasıl büyütülür ise kuş da öyle büyütülüyor.

Özgürlük hissinin yansıtan güvercinleri, güvercin severler "dili olmayan sırdaşlar" olarak görüyor.
 

Güvercin (5).jpeg
Fotoğraf: GUFED

 

Dernek Başkanı Tuğcu: Güvercin, Türkiye'de henüz evcil hayvan statüsünde konulmadı

Diyarbakır'da sekiz güvercin oteli ve yedi tane de güvercinlere dair dernek var.

Bunların çoğu kendi tabirleriyle "taklacı" türü odaklı çalışıyor. 

Independent Türkçe için Diyarbakır'daki güvercinlerin özelliğini ve tutkusunu Diyarbakır Güvercinleri ile Posta Güvercinleri Derneği Başkanı Hasan Hüseyin Tuğcu, güvercin severlere ve Türkiye'de "kuşçu abla" olarak tanınan ve İstanbul'dan Diyarbakır'a yerleşerek güvercin oteli işleten Zülal Erat'a sorduk.
 

Hasan Tuğcu (2).jpeg
Diyarbakır Güvercinleri ile Posta Güvercinleri Derneği Başkanı Hasan Hüseyin Tuğcu

 

Diyarbakır güvercinlerinin bilinen 600 yıllık tarihi geçmişe dayandığını ve 18 çeşit olan güvercinlerin dört guruba ayrıldığına dikkat çeken Diyarbakır Güvercinleri ile Posta Güvercinleri Derneği Başkanı Hüseyin Tuğcu, "Diyarbakır'da güvercin bir kültürdür. Yaklaşık 2 milyon nüfusun içerisinde 3 bin 500-4 bin kişi dernekler bünyesinde güvercin besleyen arkadaşlarımız var" dedi.

2015'te Diyarbakır güvercinlerinin patentini almak için girişimlerde bulunduklarını söyleyen Tuğcu, bu süreci şu sözlerle anlattı:

Tescil projemiz maalesef yedi yıldır iki sefer eksikleri tamamlamak şartıyla Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına gönderdiğimiz halde tescilimizi alamadık. Bundan önceki dönemlerde Türkiye'de üç-dört tane tescil verilmiş ama bizim Karacadağ Kalkınma Ajansı'nın mali desteğiyle, Valiliğin, Zirai donatımın, (Diyarbakır) Veteriner Fakültesi ve benim dernek olmak üzere bütün resmî kurumların ortak bir çalışmasıyla yaptığımız akademik çalışmaya olumlu dönüş oldu. Dünyada eşi benzeri olmayan bir çalışma ve maalesef Türkiye'de güvercin henüz bir evcil hayvan olma statüsünü kazanmamış. Güvercinlerimiz orman güvercini olarak geçiyor. Türkiye Güvercin Federasyonu (TGF) bununla ilgili güvercinlerin orman yerine evcil hayvanlar statüsüne girmesi için Tarım Hayvancılık Bakanlığına müracaat etmiş durumdadır. 
Diyarbakır güvercinlerinde dünyada eşi benzeri olmayan zengin çeşide sahibiz. İnsanların güvercinlerimizi bilmesi ile ilgili de çalışmalarımıza devam ediyoruz.

 

Güvercin (6).jpg
Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

"Avrupalıların posta güvercinlerine dair 200 yıllık laboratuvar çalışması var"

Yaklaşık 50 yıldır güvercin besleyen Hasan Tuğcu, Diyarbakır güvercinlerinin diğer kent ve dünyadaki diğer güvercinlerden farkını ise, şu sözlerle dile getirdi:

Diyarbakır'daki güvercinleri yaratandan ötürü renkleri ve çok hareketli olmalarıdır. Diyarbakır güvercinlerini 13 varyantın üzerinden yaptıkları incelemede dünyanın hiçbir yerinde olmayan kriterlere sahip olduklarını ortaya koyulmuş. Bu güvercinlerin en belirgin özellikleri arasında terleme, kafa yapıları, vücut özellikleri, kanat, tüy, renk ve dik duruştur.


Tuğcu, "Osmanlı döneminde 1504- 1505'lerde Sur dışında 5-10 kilometrelik yarışlar yapılmış II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa devletleri Ortadoğu'daki posta güvercinlerini dişileri kesip erkekleri (erkek güvercinleri) Avrupa'ya götürdüler. Avrupa'da posta güvercinlerine dair 200 yıllık bir laboratuvar çalışmaları var. Mesafelerini arttırmak daha uzun mesafeler de uçuşlarını sağlamak için bu çalışmalar yapılıyor. Bizler 2009'dan beri Diyarbakır'da kaybolan bölgemizin posta güvercinlerini yeni dernekler kurarak, yarışlar düzenleyerek Diyarbakır posta güvercinleri olarak, Türkiye'de belli bir yere geldik" şeklinde konuştu.
 

Güvercin (4).jpg
Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

"Güvercin ticaretinin yapılmadığı tek bölgeyiz"

Türkiye'de güvercin besleme bir hobi olarak görüldüğü gibi ticari ve ekonomik yönü de bulunuyor.

Güvercin meraklılarının yarattığı piyasa kendi başına bir alan olsa da Diyarbakır'da çoğu Bağlar semtinde olmak üzere güvercin ve güvercin malzemeleri satan dükkânlar var ve "Kuş Kıraathaneleri" de kendi içinde sosyal ve ekonomik bir alanı oluşturmuş durumda.

Organik tarımın yeniden önem kazandığı günümüzde güvercin gübresine olan ihtiyaç günden güne artarken, özelikle 50-60 kilogram gelen Diyarbakır karpuzlarının yetiştirilmesinde güvercin gübresi kullanılıyor.

Güvercin gübresi meyvenin iriliğini sağladığı gibi tadının da güzelleşmesini sağlıyor.
 

Hasan Tuğcu (1).jpeg
Hasan Hüseyin Tuğcu / Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

Hasan Tuğcu, güvercin beslemenin ticari boyutuna dair ise şunları söyledi:

Geçmişten günümüze güvercinlerimiz aslında saray güvercinidir. Saraydan Sur içinde taşmasından sonra beyler ve sonrasında da yerel insanlar beslemesiyle de yaygınlaştı. 

Şimdi bölge olarak belki dünyada güvercin ticaretinin tek yapılmadığı şehir Diyarbakır'dır. 

Güvercin az, besleyen insan sayısı çok fazla ve iyi kuşun da az olmasıyla otomatikman fiyatı yükseliyor. Herkes iyi kuşu beslemek için istiyor. Güvercin kültürünün özelliklerini bildiği için 'en güzeli bende olsun' düşüncesindedir. Dünyadaki güvercinlere göre Diyarbakır kuşu çok pahalı değil. Yani fiyatları 50 -100 liradan,15 bin, 20 bin, 30 bin ve 50 bine liraya kadar var.

Güvercin merakı, kültürü ve yapısından kaynaklanıyor. Sosyal hayattan, çalışma hayatından, aile hayatından sıkışan kendine zaman ayırmak ve hobisini değerli kılmak için belli bir bütçe de ayırıyor.


15 -16 yıllık bir geçmişe sahip olan güvercin otellerinin zamanla yayıldığını söyleyen Tuğcu, bu otellerin genel amacının kentleşmenin hızla yayılmasıyla güvercinlerin de yaşam alanlarının daralmasına bağlıyor.
 

Vehbi-Hasan Tuğcu.jpeg
Ziraat mühendisi Vehbi ile Hasan Tuğcu / Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

"Dünyadaki ilk güvercin festivali Diyarbakır'da yapılıyor"

Güvercinin barış elçisi olduğu müjdesini Hz. Nuh'un verdiğini hatırlatan güvercin sever Ziraat Mühendisi Vehbi de şunları anlattı:

Bütün dinlerde aslında güvercinin yeri çok büyüktür. Hazreti İsa, Zekariya Peygamber tarafından vaftiz edilirken Tanrı emrediyor melekler, güvercin kılığında Hz. İsa'yı koruma amaçlı gelip başında duruyor. İslamiyet'te de öyledir Hz. Muhammed, Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde ona inanmayanlardan kaçarken Sevr Mağarasına sığınıyor. Sevr Mağarasında Allah emrediyor ve güvercin mağaranın girişinde örümcekle beraber yumurtluyor. Sonra onun peşinden gelen inanmayanlar, güvercin yumurtasını gördükten sonra Hz. Muhammed'in mağarada olmadığını düşünerek, geri çekiliyorlar. Bizdeki Müslümanlık'taki yeri de budur.


Vehbi, kesin olmamakla birlikte dünyada ilk güvercin festivalinin 1516 yılında Diyarbakır'ın Silvan (Farqin) ilçesinde düzenlendiğini belirterek, "Persler, Medler ve Selçuklular da olsun, güvercin beslediği ve haberleşmelerde kullanıldığı biliniyor. Ama festival olarak bayram havasında kutlama olarak bir tek Diyarbakır'da yapıldığını biliyoruz" dedi.
 

 

Sınıflara ayrılmayan tek örgütlü yapı: Güvercin severler 

"Bizler (Diyarbakır)sanatsal estetik boyutuna önem veriyoruz" diyen Vehbi, "Türkiye'deki güvercin besleyen arkadaşlar daha çok hani karaktersizlik özellik, fiziksel özellik demeyelim de biraz daha performans özelliklerine bakıyor. Biz ise dediğim gibi sanatsal yanına önem veriyoruz. Bizde en küçük ayrıntı çok önemlidir. Tüyüne, karakteristik özelliğe, bizim yapmak istediğimiz de budur. Biz daha çok kendi ırklarını çoğaltmaya çalışıyoruz. Her bir ırkın kendi özelliklerini, estetik ve sanatsal yanını biraz daha böyle geliştirmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

Güvercin seven ve besleyenler arasında öğretmen, mühendis, doktor, avukat, esnaf, inşaatçı, öğrenci ve çocukların olduğu geniş bir yelpazeye sahip olduğunu belirten Vehbi, son olarak "Sınıflara ayrılmayan tek örgütlü yapı burası (güvercin severler)" dedi.

Kentte ufak dükkân ve bazı müstakil evlerin çatılarının dışında sekiz tane güvercin oteli bulunuyor. 
 

Güvercin oteli (1).jpeg
Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

Zülal Erat: Lastik tamircisi, TIR şoförü bayan var da neden kuşçu bir bayan olmasın? 

Bu güvercin otellerinden birinin işletmesini 49 yaşındaki Zühal Erat yapıyor.

Erat, İstanbul'dan Diyarbakır'a 10 ay önce gelerek 21 odalı bir güvercin oteli açtı.

Her kümesi 450 liraya kiraya veren Erat, aylık elektrik masrafıyla birlikte 520'ye mal olduğunu söyledi.

10 yıllık kiraladığı arsaya da toplam 220 bin TL masraf yapan Erat, "Daha fazla kümes yapmaya devam edeceğim" diye belirtti.

Eşiyle işlettiği otelin her kuşçunun kendi güvercinlerinin bakımından sorumlu olduğu ancak şehir dışına çıktıklarında kendilerinin baktığını ifade etti.
 

Zülal Erat (1).jpeg
Zülal Erat / Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

Zülal Erat, güvercin sevgisini ve merakını şöyle anlatıyor:

25 yıl önce komşumuzun oğlu güvercin besliyordu ve oradan bir merakla başladı. İstanbul'da ihalelere katılırdım. Burhan adlı bir ağabeyimiz vardı. 'Kadından kuşçu mu olur?' diye. Bende ona dedim ki, 'Bir sene sonra Türkiye'de "kuşçu abla" ismini her yerde duyacaksın. Bir yıl sonra ihale açtım ve Kuşçu Abla Güvercin Derneği'ni kurdum. Sonra bu Burhan Ağabeyimle sanki sözleşmişiz gibi Erzurum'a bir festivale davetliydik. Beni öyle bir karşıladılar ki…ve ona dedim ki 'Ben sana demedim mi bir sene sonra herkes Kuşçu ablayı tanıyacak!' Yani bu işi kadın yapamaz diye bir tabir yok. Bugün lastik tamircisi bir bayan var, TIR şoförü bir bayan var, neden kuşçu bir bayan olmasın? Besleyen arkadaşlarımız da çok ama cesaret edip çıkamayan da çok. Ben bu cesaret zincirini kırdım en azından insanlara kanıtlamaya çalıştım.  


Erat, Diyarbakır'a geliş hikayesini ise şu sözlerle dile getirdi:

Diyarbakır'da işlettiği güvercin otelini şans eseri bulduğunu ifade eden Erat, "Bir gün kiralık arsa ilanlarına bakıyordum. Tam kafamdaki arsayı buldum. Bir baktım şehir olarak Diyarbakır. Buraya da inanılmaz aşık bir insanım. Özellikle insanlarını çok seviyorum. Telefon açtım, 'gelin görüşelim' dediler. Geldim ve burayı tuttum.
 

Güvercin oteli (3).jpeg
Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

"İlk önce hacca gidin hacı görün, sonra gelin Diyarbakır'ı görün!"

Otelinde Diyarbakır'a ait türlerin yanı sıra, Mardin ve Şanlıurfa'dan da kuşların olduğunu 25-26 kuş çeşidinin 21 kümeste barındığını dile getiren Zülal Erat, "Sayılarını tam olarak bilemesek de bin 500'ün üzerinde kuş çeşidimiz var. Eskiden çatı ve teraslarda kuş besleniyordu. Çevredekiler şikâyet olduğu için alternatif olarak güvercin otellerine getiriyor. Güvercin bakımlarını burada yapıyor, sevgilerini burada gösteriyor" dedi.

Diyarbakır'a dair ise Erat, "Kadim şehrin kadim insanlarıdır. En çok kullandığım cümle 'İlk önce hacca gidin hacı görün, sonra gelin Diyarbakır'ı görün!' Yani Diyarbakır'dan kimse korkmasın, kimse çekinmesin. Yıllar önce buraya ilk ön yargıyla geldim. Ben hayatımda ilk kez ön yargıdan pişman oldum. Bu kadar güzel bir şehir, bu kadar güzel ve iyi bir topluluğu inanın Diyarbakır'dan başka bir yerde görmedim" şeklinde konuştu. 

Toplumun neredeyse tüm meslek gruplarında güvercin sever olduğuna işaret eden Erat, "Kuşçu demek; aylak, işsiz olarak tanımlanıyor, maalesef yanlış bir algı var böyle değil aslında, bu algıyı değiştirmeye çalışıyoruz. Aralarında doktor, hâkim, savcı ve normal asgari ücretle çalışan kuşçu da var. Biz buna bakmıyoruz. Bizler ortak sevgimiz güvercinlerle bir arada olmayı seviyoruz" ifadelerini kullandı.
 

Zülal Erat (2).jpeg
Zülal Erat / Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

Zülal Erat, ilgili kesimin güvercin merakını ise şöyle anlattı:

Bu öyle bir merak; ne kadar sinirli olursan ol ne kadar moralin bozuk olursa olsun insanlar psikiyatriye gidip tedavi olmayı denerler ama güvercinler kimse tanışmadığı için bunu bilemez. Güvercin bir aşktır. Bir kanat çırptığı zaman sendeki bütün her şey bitiyor. Bu güvercin hastalığını beslemeyen kimse bilemez.


Güvercin beslemek için gelen gençlerin kendisiyle dert ortağı olduklarını dile getiren Zühal Erat, "Bazen diyorum, 'Niye öldün Güzin abla'. Tek Diyarbakır değil, Diyarbakır beni daha yeni tanıyorlar. İstanbul ve Türkiye'nin birçok yerinde çok güzel dostlarım var" dedi.
 

Güvercin (5).jpg
Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

"Amacımız Diyarbakır güvercininin hakkettiği konuma gelmesidir"

Zülal Erat ayrıca, dün (17 Aralık) gerçekleştirdiği Türkiye'nin 81 ilinde olmayıp Diyarbakır'a ait "18 ırk güvercin ve 100'den fazla güvercinin" tanıtıldığı bir gece düzenledi. 

Tüm çabalarının "Diyarbakır güvercininin hakkettiği konuma gelmesi" olduğunu vurgulayan Erat, tanıtım gecesine dair; "Yaklaşık 10 gündür bu gece için hazırlık yapıyoruz. Birçok güvercin ırkımız şu anda buradadır. İlginin yüksek olması benim için oldukça sevindiricidir. Amacımız Diyarbakır'da bu denli fazla olan güvercin çeşitlerini Türkiye'ye tanıtmaktır ve bu doğrultudaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz" sözlerini kullandı.
 

İhsan Turan Şahin.jpg
İhsan Turan Şahin / Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

"Diyarbakır güvercinleri siyasete kurban edildi"

Düzenlenen geceye katılan ve yaklaşık 30 yıldır güvercinlerle ilgilenen İhsan Turan Şahin de, "Eksiklikleri olabilir ancak genel itibariyle iyiydi. Hakkettiği kadar üstünde durulmadığı için Diyarbakır güvercinleri geri planda kaldı. Bunun da nedenlerinden biri kentimizde birçok siyasi olay yaşandı ve bu da haliyle güvercinlerin göz ardı edilmesine neden oldu. Yani bir diğer anlamda Diyarbakır güvercinleri siyasete kurban verildi" dedi. 


"30 bin güvercinin barındığı 100 odalı güvercin otelinin hepsi dolu"

30 yıldır güvercin besleyen bir başka güvercinci Mehmet Batmaz, Bağlar ilçesinde 100 odadan oluşan üç güvercin otelini 12 yıldır işletiyor.
 

Mehmet Batmaz.jpg
Mehmet Batmaz / Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

"Diyarbakır güvercininin tanıtılması lazım. Yüzyıllardır bu konuda geride kalınmış" diyen Mehmet Batmaz, sözlerine şöyle devam etti:

Türkiye'nin kendine ait yerli güvercini yoktur. Dışarıdan gelen Yunanistan, Bulgaristan, Suriye'den Irak'tan gelen kuşların Türkiye'nin olduğunu söylüyorlar. Hâlbuki hiç alakası yok çünkü o güvercinlerin kökeni Yunanistan, Bulgaristan, Suriye ve Irak'ta da var. Ama bizim Diyarbakır'ın yerli güvercini sadece Diyarbakır'a ait hiçbirine benzemez. Diyarbakır güvercinleri hepsi rengarenktir. Hepsinin fiziği farklı, yürüyüşlerine kadar birinci sınıftır. Çoğunun orijinal bir görüntüsü var uçlarına kadar gökyüzünde yıldız gibidir. Uçtukları zaman gökyüzünde yıldız olurlar. Onlardan keyif almamak imkansızdır.

İşlettiğim üç otelde doludur ve nesli tükenmekte olan kuşlara da el attık. Bugün de burada kuşçu ablamızla birlikte el birliğiyle güzel bir tanıtım yaptık.
 

Güvercin oteli (4).jpeg
Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

"Güvercinlerim dili olmayan sırdaşlarımdır"

14 yaşından güvercin sevgisini kazanan 32 yaşındaki S.A. adlı İngilizce ve Almanca öğretmeni de güvercinlerini kentteki bir otelde bıraktığını söyledi.

Adının açıklanmasını istemeyen S.A. "Günümüzde insan ilişkileri malum, bir insanla 10 saat oturup, zaman geçiremezsin. Güvercin merakı, sevgisi, tutkusu gerçekten apayrı bir tutku. İlgilendiğinde müthiş bir mutluluk ve huzur veriyor. Hepsinden önemlisi güvercinler sırrını saklayan tek canlı sırdaştır. Yani bir çeşit terapi olarak onlarla konuşuyor zaman geçiriyorsun ve terapiden de ziyade bir sırdaş olarak görüyoruz" dedi.
 

 

"Bu işin içine girmediğin sürece anlayamazsınız" diyen öğretmen S.A., son olarak  sözlerine şunları ekledi:

Ön yargılı bir şekilde insanlara bakılıyor.Kuş besleyen insanların soytarı ve kötü alışkanlıkları olan insanı olmadığını farkına varılması gerekiyor. Benim gibi her meslekten güvercin sever var. Toplumun bazı kesimlerinde ne yazık ki bir ön yargı var ve bunu kırmak için de güvercin sevgisini ön plana çıkarmamız lazım. Örneğin; güvercin seven bir insanın kahve alışkanlığını, kumar oynadığını vs. göremezsin. Çünkü bu kişi sadece güvercinlerine odaklanır, bir aile olarak güvercinlerini görür. Gününün rutin ve yorgunluğunu bir saatte olsa güvercinleriyle zaman geçirerek atlatır. Çok yakın bir örnek vereyim, üniversitede akademisyen bir arkadaşımızın otist bir çocuğu var. Aile ve çevre ile uyum sorunu çok ciddi yaşıyordu. Bir iki kere onu güvercinlerle ilgilenmesi için yanımıza getirdi. Ve çocukta zamanla ciddi davranış farklılıkları oldu. Yıllardır, bu çocuğa hiçbir pedagogun ve doktorun yapamadığı yardımı bu güvercinler yaptı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU