Uzmanlar, "Trump tekrar başkan olursa neler yaşanır?" sorusunu yanıtladı

ABD "seçimli otokrasi" sistemine ve iç savaşa sürüklenebilir

Donald Trump ABD'nin Nevada eyaletinde 8 Kasım'da yapılacak seçimler öncesinde miting düzenledi (AP)

ABD'deki 2024 başkanlık seçimleri, Donald Trump'ın yeniden aday olması halinde hem ülke hem de dünya tarihi açısından bir dönüm noktası olacak. Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler uzmanları, Trump'ın yeniden kazanması halinde iç savaştan "seçimli otokrasi" sistemine geçişe kadar birçok senaryonun gerçek olabileceğini dile getiriyor. 

Washington Post ve ABC News tarafından yaptırılan yeni bir ankete göre, Cumhuriyetçilerle onlara yakın olan bağımsızların yüzde 47'si Trump'ı 2024 seçimlerinde yeniden başkan adayı olarak görmek istiyor. Aynı anket, Trump'a olan desteği yüzde 46, Demokrat Partili Başkan Joe Biden'ın oy oranını ise yüzde 48 gösteriyor.

Jamelle Bouie, 11 Ekim'de New York Times'taki köşe yazısında, Trump yanlılarının seçim sonuçlarını inkar ederek aslında Cumhuriyetçi Parti'nin ilkelerine de ters düştüğünü belirterek, "Onlar Donald Trump'ı başkan değil hükümdar olarak görüyor ve onu bir çeşit kral yapmayı umuyorlar" dedi. 

Kaybettiği 2020 seçim sonuçlarını tanımayan ve ABD Kongresi baskınına kadar varan olayları kışkırttığı için eleştirilen Trump'ın yeniden Beyaz Saray'a taşınmasının sadece ABD'nin değil, tüm dünyanın kaderini değiştireceği konusunda tüm uzmanlar hemfikir.

Biden'ın görüşlerine başvurduğu Princeton Üniversitesi tarih profesörü Sean Wilentz, Washington Post'a yaptığı açıklamada, Trump'ın yeniden başa geçmesinin ABD'yi "içten yıkacağını" belirterek, "Bence bu cumhuriyetin sonu olur" diyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Stanford Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler uzmanı Larry Diamond, Trump'ın başkanlık koltuğuna yeniden oturması halinde ilk işinin Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve istihbarat örgütlerinin başına kendi taraftarlarını atamak olacağını söylüyor. 

Nitekim, Trump eylülde Pennsylvania eyaletindeki bir mitingde şöyle dedi: 

FBI ve Adalet Bakanlığı, onlara ne yapmaları gerektiğini söyleyen radikal solcu alçaklar, avukatlar ve medya tarafından kontrol edilen adi canavarlar haline geldi.

Trump başkanlığı döneminde, seçimlerde Rusya'nın etkisini soruşturan FBI Başkanı James Comey'i görevden almakla kalmamış, Adalet Bakanı Jeff Sessions'ı da istifaya zorlamıştı. Protesto gösterilerini bastırmak için askerleri kullanmayı reddeden Savunma Bakanı Mark Esper'le Trump'a "moron" diyen Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da eski başkanın sadakat testi sonucunda görevlerini bıraktılar.

Harvard Üniversitesi kamu yönetimi profesörü Steven Levitsky, Trump'ın "intikamcı" karakterine dikkat çekerek, "Başa geçince düşmanlarının peşine düşmek için devleti kullanacaktır" diyor. 

Stanford Üniversitesi'nden siyaset bilimci Francis Fukuyama, Trump'ın İşgücü İstatistikleri Bürosu ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi gibi kurumlara da el atacağını belirterek şu uyarıda bulunuyor:

Modern bir devleti uzmanlık olmadan yönetemezsiniz. Onlar ise 'derin devlet' ve onun kökünün nasıl kazınacağı hakkındaki sağcı görüşleri nedeniyle mevcut sistemi tersine çevirmek istiyor.

Trump'ın ikinci dönem başkanlığının sonraki aşamasında orduyu siyasallaştırmaya yöneleceğini tahmin eden uzmanlar, protestoların askeri zorla bastırılmaya çalışılmasının ABD sistemini parçalayabileceği uyarısında bulunuyor. Yale Üniversitesi'nden tarihçi Timothy Snyder şöyle diyor:

Büyük olasılıkla böyle bir emir verilmesi protestoların durdurulmasına değil, bazı üniformalı Amerikalıların başka üniformalı Amerikalılara ateş açmasına yol açar ve her iki taraftakiler de kendilerinin yasal ve doğru şeyi yaptığına inanacaktır.

Yurtdışında ise ABD'nin askeri gücünün geri plana çekilmesiyle NATO gibi kurumların zayıflayacağı ve Rusya gibi ülkelerin elinin güçleneceği yorumları yapılıyor. Princeton Üniversitesi'nden Sean Wilentz, "Trump'ın seçilmesi Batı ittifakının sonu anlamına gelir" diyor. 

Trump'ın daha ileride ABD toplumundaki kutuplaşmayı daha da körükleyerek bir iç savaş çıkarabileceğinden korkuluyor. Georgia Eyalet Üniversitesi siyaset bilimi profesörü Jennifer McCoy, 1950'den beri hiçbir istikrarlı demokratik ülkede bu çapta bir kutuplaşma görülmediğine dikkat çekerek, "seçimli otokrasi" veya "demokratik çöküş" yol ayrımına varılabileceği uyarısında bulunuyor:

Bu son derece kaygı verici, tehlikeli sulardayız. Eğer Trump geri gelirse bunun yüzleşmekte olduğumuz krizi sertçe derinleştireceğini düşünüyorum.

Trump
Trump, 9 Ekim'te Arizona eyaletindeki seçim mitinginde taraftarlarına seslendi. (Reuters)


Boston Üniversitesi Irkçılık Karşıtı Araştırmalar Merkezi Direktörü Ibram X. Kendi, Trump'ın yeniden başa geçmesiyle birlikte beyaz ırkın üstünlüğünü savunan örgütlerin "terör estireceği" tahmininde bulunuyor. 
Trump'ın orduyu Meksika sınırında görevlendirerek göçmen karşıtı politikalarını sürdüreceğini tahmin etmek içinse uzman olmaya gerek yok. 

Üstelik, bütün bunlardan önce 2024 seçimlerinin güvenli olup olmayacağı da tartışma konusu. Adaylardan birinin az farkla kazanmasının seçim sistemine olan inancı daha da sarsacağını ve eyaletlerin birbirleriyle ve federal sistemle çekişmelerinin artacağını belirten Seçim İnovasyonu ve Araştırmaları Merkezi Müdürü David Becker, "Bir demokraside seçmenlerin büyük bölümü seçimlere inancını yitirirse, o demokrasi muhtemelen sürdürülebilir olamaz" diyor. 

Trump ise Philadelphia'daki miting konuşmasında, kendisini ve seçmenlerini "köktencilikle" suçlayan Biden'ın "bir başkan tarafından yapılmış en berbat, nefret dolu ve bölücü konuşmayı yaparak 75 milyon vatandaşa iftira attığını" söyleyerek "Demokrasimizi kurtarmaya çalışan bizleriz" dedi. 

Trump döneminde İç Politika Konseyi Direktörü'yken şimdi America First Policy Institute CEO'su olan Brooke Rollins de bu sefer iktidara daha iyi hazırlandıklarını dile getirerek, "Daha örgütlü, hedefli ve stratejik olmalıyız ki en tepeden başlayarak doğru bir ekibi kurabilelim ve gündemimizi sürdürmemizi sağlayacak bir yapıyı oluşturabilelim" diyor. 

 

Independent Türkçe, Washington Post, New York Times

Derleyen: Engin Esen
 

DAHA FAZLA HABER OKU