Sahada alınan galibiyetler, tribünlerde söylenen şarkılar, satılan biletler, transferler, yayın gelirleri, sponsorluklar ve konuşulan milyarlarca euro.
Tüm bunların odağında ise sahada koşan 22 oyuncu. Onlar hem taraftarların hem de kulüplerin gözbebeği.
Oynadıkları kulüplerde görevlerini tamamladıklarında ise rotaları sürekli değişiyor.
Kimi zaman şehrin diğer takımına, kimi zaman farklı şehre hatta farklı ülkelere giderek kariyerlerini sürdürüyorlar.
Futbolcuların da kariyerlerine yön veren aktörler var.
Onlar kim mi? İsimleri sürekli tartışmaların odağında olanlar: Menajerler.
Yapıp yapmadıkları, söyleyip söylemedikleri, getirip getirmedikleri, günahlarıyla ve sevaplarıyla futbolcu menajerleri.
Onları önemli kılan zaman dilimleri ise şüphesiz senede 2 kez yaşanan ve ilgililerinin dikkat kesildiği transfer dönemleri oluyor.
"Bana baskı yapamaz, onun için de tavsiye etmez, aleyhte ne varsa söyler"
Spor yazarı Şansal Büyüka ve teknik direktör Güvenç Kurtar, Independent Türkçe için futbolcu menajerlerini ve eleştirilen konuları değerlendirdi.
Menajerler için yapılan en ağır eleştirilerden biri, kulüpler için birer kangren haline dönüştüğü iddiaları. Buna karşın transferlerde anahtar görevi gördükleri de söyleniyor.
Kurtar, iki görüşün de doğru olduğu iddiasında. Menajerlerin hem anahtar görevi gördüklerini hem de kulüpleri ve başkanları yönlendirdiklerini belirten Kurtar, "Başkan veya idarecilerle çok samimiler. Onlarla yakınlıkları var. Biz öyle değiliz. Çoğu zaman istedikleri antrenörü, futbolcuyu oraya getiriyorlar. Önce antrenörü oraya getirecekler yani öyle bir güçleri varsa ki -çoğu zaman Türkiye'de oluyor- onlara istedikleri futbolcuları verebilsinler" dedi.
"Şimdi ben niye işsiz kalıyorum? Bunun yüzünden!"
Menajerlerin yöneticilerle aralarını iyi tuttukları ve bu sayede kadroda istedikleri gibi hareket ettiklerini öne süren Kurtar, "Hocayla, başkanla arası iyiyse gücü olur, müdahale eder. 'Benim adamımı oynat' der. Maç başı vardır, bonusları vardır. Şu kadar maç oynarsa, şu kadar para alacaktır… Bu, hocayla ilişkilerine, hocanın karakterine bağlı. Bu işleri teknik direktörlerden yapan vardır ama kesin bir şey söylemek yanlış olur. Tabii elimizde bir ispat yok. Hocayı da oraya menajer getirdiyse mesela ne olacak? Şimdi ben niye işsiz kalıyorum? Bunun yüzünden! Ben öyle dinlemem onları. 2 maç oynasa 200 bin euro alacak değil mi adam? Ben, oynarsa oynatırım. Bana baskı yapamazsın. Onun için de beni tavsiye etmez. Karalar. Senin aleyhinde ne varsa söyler" diye konuştu.
"Kabul etmedim ama üçüncü maçta kovuldum"
Türkiye'de birçok takım çalıştıran ve uzun süredir görev yapmayan Kurtar, "Menajerlerden kendisine hiç bu tarz bir teklif gelip gelmediği" sorusuna "Bir sene oldu böyle bir şey. Tabii kabul etmedim ama üçüncü maçta kovuldum. Yani o kulüpten ayrıldım" cevabını verdi.
Menajerlerin oyuncu transferinde sosyal medyayı etkin kullandıklarını ve istedikleri isimler için algı yaratarak kulüplere baskı uyguladıklarını dile getiren Kurtar, şunları dile getirdi:
Bana menajerler kızıyor esasında. Dürüst çalışanları tenzih ediyorum. Sosyal medyada 'Galatasaray'ın santrfora ihtiyacı var' diye bir istek yaratıyorlar. 2 tane var zaten, daha ne olacak? Menajer ne yapar? Sahte hesaplardan 5 bin, 10 bin 'taraftar santrfor istiyor' diye yazdırır. Taraftarlardan da bunlara uyan olur. İçeriden de nemalanacak yönetim varsa zaten hazır. Mesela Diagne ve Falcao'ya 50 milyon euro verildiği medyada söyleniyor. Neymiş, taraftar istiyormuş. Bana göre taraftar falan istemiyor. Medyada bir algı yaratıyorlar. Adam gitsin diye kötülüyorlar. Medyada da adamları varsa bir algı yaratıyorlar. Onu ön plana çıkarıyorlar. Transferini de yaptırıyorlar. Halbuki adam oynamaz. Bizim milli takımda da oynayan var. Avrupa'da nasıl oynuyor? Sarıyer'de ben oynatmam.
"İftira. Teknik adam o prime kaldıysa Allah selamet versin"
Geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe'nin eski futbolcusu Adil Rami, menajerinin kendisine 'Menajerin Türk olmadığı sürece oynayamazsın. Teknik direktörü tanıyan Türk bir menajer ile çalıştığın zaman primin teknik direktör ile paylaşılır. Bu sebeple seni oynatmak zorunda' şeklinde bir açıklama yaptı.
Oyuncuların menajerlerinin yabancı olduğunda oynatılmadığı ve primlerin teknik direktörlerle paylaştığı iddiasının gerçekle yakından uzaktan ilgisi olmadığını söyleyen Kurtar, bu konudaki görüşlerini şöyle paylaştı:
Çok hayali bir şey. İftira. Böyle bir şey olmaz. Teknik adam o prime kaldıysa Allah selamet versin. Ama eğer bir şey alacaksa baştan alır. Menajerle ilişkisi hocanın da iyiyse onunla oynaması için tabii ki bir baskı görür. Rami, Ersun Hoca'nın zamanında geldi. Ersun Hoca o kadar ucuz adam mı ya? Ersun Hoca 2-3 milyon euro alıyor senelik. Bu kadar iftira olmaz. Çok ayıp ediyor bunu kim çıkarıyorsa. Ersun Hoca onun futbolcusunu almamıştır, böyle bir iftira atmışlardır. Ama Adil Rami'yi sen alır mısın desen, ben almazdım. Bu konularda iftira çok. Dikkat etmek, çanak tutmamak lazım.
Büyüka: Türk futboluna genellikle işi vur kaça getiren menajerler hakim, sonuçları birlikte görüyoruz
Spor gazeteciliği dendiğinde akıllara gelen birkaç isimden biri tecrübeli gazeteci Şansal Büyüka.
Menajerlerin Türk futbolu için anahtar olduklarını düşünmediğini belirten Büyüka, "Burada işlerini doğru yapanları, kulüpleri kandırmayanları, yararlı futbolcu getirenleri, aldığı komisyondan futbolcunun bedeline kadar yasal ve makul sınırlar içinde kalanları tenzih ediyorum. İşini doğru yapan menajerler var. Ama ne kadar var? Sayıları yok denecek kadar az. Toplasanız yüzde 10'u bulacağını sanmıyorum. Türk futboluna, kulüplere genellikle daha çok işi 'vur-kaça' getiren menajerler hakim. Ve sonuçlarını hep birlikte görüyoruz" yorumunu yaptı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Bazı menajerlerle çoğu kulübün yöneticileri arasında organik bir bağ var"
Büyüka, menajerlerin takım kadrolarına kadar müdahale ettikleri iddiasına ilişkin "Üzülerek belirtiyorum orada çok net kangren olan şudur: Bazı menajerlerle çoğu kulübün yöneticileri arasında organik bir bağ var" diyerek şunları kaydetti:
Rant devşirmesi var. Kulüplerin scout ekiplerinin buna İstanbul'un bazı kulüplerini de katarak söylüyorum. Yöneticilerden 'Şu menajerle çalış, şu menajerin futbolcusunu al' diye çok ciddi baskı gittiğini bizzat biliyoruz. Ayrıca özellikle Anadolu'da çalışan bazı hocalara, kulüple çalışan menajerden futbolcu almadığı takdirde o kulüpte görevine daha fazla devam edemeyeceği konusunda baskılar yapıldığını, bunun sonucu buna direnen hoca olursa görevine gerçekten devam edemediği biliniyor. Açıkçası bunu bütün hocalar yaşıyor. Çünkü o menajerler bazı kulüpleri sarmış, sarmalamış durumdalar. Ve bazı yöneticilerle çıkar ilişkileri var. 'Rüşvetin, şikenin belgesi mi olur'? Elbette belgesi yok ama çok sağlam duyumlar var.
"Bir yandan gazeteciliğe devam edip diğer taraftan menajerlik yapanlar olduğunu biliyorum"
Menajerlerin medya eliyle kulüplere baskı kurduğu eleştirilerine değinen Büyüka, 50 yıldır gazetecilik yaptığını ve şu ana kadar hiçbir menajerin kendisine bu şekilde telkinde bulunmadığını söyleyerek, "50 yıla yakındır bu mesleğin içindeyim. Daha bir menajerden baskı, bir kandırmaca ya da bir rant devşirme konusunda en ufak bir telkin bile görmedim. Ama zaman çok değişti. Zamanın ruhu denen bir şey var. Şimdi sipariş haber yapılıp yapılmadığından çok emin değilim. Ama medyada olup bir ayağı menajerlikte olanların ismini ve varlığını biliyorum. Bir yandan gazetecilik yapıp bir yandan menajerlik yapanlar var. Bunu da son derece yanlış buluyorum. Neresinden bakarsanız bakın bu menajerlik sistemi adeta çürümüş noktada. Elle tutulur bir tarafı kalmadı" değerlendirmesinde bulundu.
"Menajerlerle ortaklık yapanlar marifetiyle bütün kulüpler soyuluyor"
Kulüplerin, transferler nedeniyle borç batağına saplandığına ve burada menajerlerin etkisinin büyük olduğuna işaret eden Büyüka, sözlerini şöyle noktaladı:
Söylemek istediğimiz çok şey var ama bir türlü söyleyemiyorsunuz. Yasalar önünde suçlu duruma düşersiniz. Sorumluluk alırsınız. Aracılar, aradan götürenler çok net biliniyor. İsim vererek konuşuluyor bunlar. Öyle şeyler anlatıyorlar ki inanılmaz. Türk futbolunda, o menajerlerle ortaklık yapanlar marifetiyle bütün kulüpler soyuluyor ve ciddi bir batağın içindeler. Bu kulüpler niye bu kadar borçlandılar? Yani kulüpleri bu kadar borca sokan nedir? Sadece transfer. Makul ölçülerde transfer yapılmalı. Bu konuda söyleyebileceklerimin ancak 10'da 1'ini söylüyorum. Türk futbolu, menajerler, menajer-yönetici iş birliğinde sıkıntılı, zor, çirkin, kötü bir pozisyonun içinde.
© The Independentturkish