Biden'ın Ortadoğu ziyaretinin nedenleri

ABD'nin saikleri ve Arapların 'kazanım beklentileri' arasında, bu ziyaretin, sadece Arap-Amerikan ilişkileri tarihinde değil, yeni dünya düzeninin geleceğiyle de ilgili bir dönüm noktası olacağını söyleyebiliriz

Fotoğraf: AFP

Ortadoğu, Beyaz Saray'dan gelecek heyetin, kritik bir zamana denk gelen ziyaretini bekliyor.  

Şimdilerde, yeni bir uluslararası ve küresel denklemden sıklıkla söz ediliyor. Tek kutuplu dünyanın kaderi ve çok kutupluluk olasılığı hakkında farklı teoriler havada uçuşuyor.

Dünya üzerindeki 'nüfuz rekabeti' kızışmış durumda, Karadeniz, Baltık Denizi ve Avrasya bölgesinden 'çatışma dalgaları' yükseliyor. 


Kremlin Sarayı'nın efendisi, hala 'Büyük Petro' ve Büyük Katerina'nın imparatorluğunu yeniden inşa etme hayalleri kuruyor.

Beyaz Saray'ın efendisi ise, 'dünya jandarması' unvanını korumakta kararlı ve bu unvanından taviz vermeyi kabul etmeyeceğini vurguluyor.

Yerkürenin etrafını yoğun bir duman sarmış durumda, Koronavirüs salgınının sert yumruklarının ardından Rusya-Ukrayna savaşının etkilerine maruz kalan küresel ekonomi toparlanamıyor, dünya adeta nefes almakta zorlanıyor.  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Arap bölgesinin kalbinde yer aldığı Ortadoğu'nun ise kendine has hesapları var. Arap ülkeleri, mevcut çatışmaları değerlendirmek ve safını belli etmek için bir fırsat yakalamış durumda.

Nitekim son yıllarda bazı Arap ülkeleri ciddi atılımlar gerçekleştirmiş ve küresel sistemdeki konumlarını pekiştirerek, 'küresel karar mercilerinde' söz sahibi olma hakkı kazanmıştır.

Önümüzdeki günler bazı değişikliklere gebe olabilir. ABD Başkanı Joe Biden bölgeye yönelik düşüncelerini ve dosyalarını düzenliyor.

Biz Araplar da hazırız; Arap halklarının çıkarlarını gözeten önceliklerimiz söz konusu.

Bu seferki Amerikan ziyareti, nehirden çok su aktığı için Beyaz Saray sakinlerinin önceki ziyaretlerine benzemiyor; çünkü koşullar oldukça farklı, sözde 'Arap Baharı'ndan sağ kurtulan halklar, birliğin ve istikrarın önemini gayet iyi kavradılar.

Arap liderler, bölgenin yaşadığı zorlukların ciddiyetinin bilincindeler. Geçtiğimiz günler bunu doğruladı; her yerde birbirini takip eden Arap zirveleri düzenlendi.

'Arap kartlarının' yeniden karılması, zamanın dayattığı ve ihmal edilemeyecek bir zorunluluktu.

Arap zirvelerinin sonuçları, mevcut gelişmelere paralel olarak oluşan talep ve hedeflerin net bir Arap formülasyonu olduğunu teyit ediyor.

Arap liderleri arasındaki bu toplantılar, mevcut kritik dosyalar ve muhtemel gelişmelere yönelik Arap vizyonunu ve stratejisini birleştirmeyi başardı.

ABD ve diğer tüm uluslararası güçlerle ilişkilerin geleceği hakkında da Arap ülkeleri arasında büyük ölçüde fikir birliği oluştu.

Arap liderler, uluslararası güçlerle ilişkilerin mahiyetinin belirlenmesinde, ulusal çıkarları önceleyen ilkeler üzerinde uzlaşmış oldu.


Beyaz Saray'da Biden'ın gezisine ilişkin hazırlıkların, Arap ülkelerinin öncelikleriyle ilgili gelişmeleri dikkate aldığı yönünde bilgiler var.

Burada ortaya çıkan bir soru var:

Biden'ın Ortadoğu turunun nedenleri ve saikleri nelerdir?

Soru gayet mantıklı, özellikle de bu turun, Biden'ın 20 Ocak 2021'de iktidara gelmesinden bu yana Beyaz Saray'ın programında yer almadığı düşünülürse.

ABD Başkanı Joe Biden, Haziran 2021'de Avrupa'ya, geçen mayıs ayında Asya'ya ziyaret düzenlemiş, en son haziranda G7 ve NATO zirvesine katılmıştı.

Dördüncü turunu Ortadoğu'ya yapmasının arkasında farklı saikler var. Bu saiklerin ilki, Washington'un 1981 Aralık ayından bu yana en yüksek seviyeye çıkan yüksek enflasyon oranları sonucunda eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik belirsizlik durumunda olmasıdır.

Şüphesiz bu durum, Başkan Joe Biden'ın ve dolayısıyla Demokrat Parti'nin popülaritesini ciddi şekilde olumsuz etkilemektedir.

Demokrat Parti, 2022 ara seçimlerinde Temsilciler Meclisi ve Kongre'de kırılgan çoğunluğu yitirmekten endişe etmektedir.

ABD'de Başkan Joe Biden'a olan destek her geçen gün azalıyor, bazı son anketlere göre Biden'a olan destek yüzde 28'e kadar geriledi, bu oran son kırk yılda bir başkana yönelik en düşük destek olarak görülüyor.

İkinci saik ise; Başkan Biden ülkesindeki enerji ve yakıt fiyatları üzerinde, tüm çabasına rağmen bir kontrol sağlayamamış ve ülkede bir galon benzinin fiyatı 5 doları aşmıştır.

Biden, Beyaz Saray'a çıktığında bir galon benzinin fiyatı 2,5 dolar civarındaydı. Amerikalılar özellikle bu durumdan son derece rahatsız ve Beyaz Saray bu konunun çözümünde Ortadoğu'nun etkisini yadsıyamıyor.  
 


Üçüncü saike gelecek olursak; Başkan Biden'ın, Avrupa ve Doğu ve Güneydoğu  Asya ülkeleri ile ittifakının yanı sıra, üçgenin üçüncü öğesi olan Arap-Amerikan müttefiklik ilişkilerini canlandırmak ve güçlendirmek arzusu bulunuyor.

Uzmanlar, Washington'un, rakiplerine karşı Ortadoğu'daki nüfuzunu yitirmekten ve bir anlamda denklem dışında kalmaktan endişe ettiğini aktarıyor.

Dolayısıyla Beyaz Saray, Ortadoğu'daki ilişkilerine yeni bir ivme kazandırmak istiyor. Ortadoğu'dan çıkış teorisinin Hillary Clinton'ın görev süresi boyunca Demokratlar tarafından teşvik edilmesinden sonra, ABD yönetimi bir u dönüşü yaparak bölgedeki gücünü pekiştirmenin yollarını arıyor.  


Zihinlerde gezinen bir diğer soru ise, Arap bölgesinin bu ziyaretten elde edeceği fayda ve kazanımların ne olabileceğiyle ilgilidir.

Arap ülkelerinin netleştirmek istedikleri hususlar ve korumaları gereken geniş ölçekli çıkarları var.

Bunların başında, Ortadoğu'nun ABD ulusal güvenlik stratejisinde aktif ve hayati bir bölge olarak yeniden önem kazanması geliyor.

Geçtiğimiz on yıl boyunca, küresel enerji denkleminde Arap gazı ve petrolünün değerindeki düşüş hakkında yorumlar yapılmaktaydı.

Ancak şimdi denklem değişti ve Washington, enerji krizinin çözümünün (geçmişte olduğu gibi) Arap bölgesinde olduğunu idrak etti.

İkinci muhtemel kazanım ise 'jeo-ekonomik' etkiyle ilgilidir. Dünya bu süreçte, tedarik zincirlerinde Asya ve Batı arasında hayati bir bağlantı olarak Arap bölgesinin önemini yeniden keşfediyor.

Enerji ve gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için, tedarik yollarıyla ilgili sorunların üstesinden gelinmesi, öncelikli zorluklar arasında görülüyor.

ABD'nin saikleri ve Arapların 'kazanım beklentileri' arasında, bu ziyaretin, sadece Arap-Amerikan ilişkileri tarihinde değil, yeni dünya düzeninin geleceğiyle de ilgili bir dönüm noktası olacağını söyleyebiliriz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU