Muğla'nın Marmaris ilçesi Hisarönü Mahallesi'ndeki Bördübet mevkiinde başlayan ve çevre bölgelere yayılan yangının tamamen söndürülmesi dört gün sürdü.
Bördübet'te yanan bu alan Türkiye'deki özel nitelikli yerler arasında. 15 Mayıs 2020'de "Yaban Hayatı Geliştirme Sahası" ilan edilen bölge, av ve yaban hayvanları ile yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve avlanmanın ancak özel bir plân çerçevesinde yapılabildiği özel bir saha.
Ancak uzmanlara göre yangın nedeniyle bu sahanın yarısı yok oldu.
Geçen sene önemli bir bölümü yanan doğa cenneti Marmaris'te bu hafta çıkan yangın, yazın geri kalan dönemine ilişkin endişeleri artırdı.
Zira yangınlar nedeniyle ormanlar kül olurken, buradaki canlılar yaşamını yitiriyor ve biyoçeşitliliğe darbe vuruluyor.
Geçen yaz çıkan orman yangınları ile Marmaris Bördübet'teki durumu Orman Mühendisleri Prof. Dr. Erdoğan Atmış ve Prof. Dr. Ünal Akkemik'le konuştuk.
Atmış ve Akkemik'e göre Türkiye'de yürütülen ormancılık politikaları hatalı. Bu politikaların değiştirilmesi gerektiğini savunan uzmanlar, orman yangınlarıyla mücadele için ayrılan bütçenin ekonomik nedenlerle düşürüldüğü gerekçesiyle de tepkili.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Yangınla mücadele bütçesi ekonomik kriz nedeniyle azaltıldı”
Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış'a göre orman yangınlarının en büyük nedeni yanlış ormancılık politikaları.
Şubat ayında tamamlanması gereken işlerin gerisinde kalındığı eleştirisini yapan Prof. Dr. Atmış, önceden yeterli tedbir alınmadığı için erken müdahalede başarısız olunduğu görüşünde.
Yangınla mücadele bütçesinin son yıllarda ekonomik kriz nedeniyle azaltıldığını da ileri süren Erdoğan Atmış, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Yangın bütçesini kısan, yangınla mücadelenin organizasyonel yapısını bozan, son iki yılda ormanlarımızın rekor yanmasına neden olan ormancılık yönetimi suçlu.
Orman yangınlarıyla mücadele edecek işçi sayısının düşük olduğunu savunan Atmış'a göre bu kişilerin bir bölümü eğitim ve tecrübe olarak da yeterli değil.
“Ehliyet ve liyakat eksikliğinin artması personelde huzursuzluğa neden oluyor”
Ayrıca ormancılık örgütündeki "yanlış" personel politikaları sonucu atamalarda, ehliyet ve liyakat "eksikliğinin" giderek artması da huzursuzluğa neden oluyor.
Prof. Dr. Atmış'a göre yangınla mücadelede görevli personel, umutsuzluk ve kırgınlık içinde.
Personel alımına ilişkin “organizasyonsuzluğun” sürdüğünü ileri süren Atmış, şubat ayında bu işler hallolması gerekirken sonuçsuz kaldığı eleştirisinde bulundu.
"Yangını yönetenler açıklamada bulunmalı"
Marmaris Bördübet'teki yangına ilişkin bir takım söylemler, eleştiriler ve sosyal medyayı hedef alan açıklamalar da gündemde.
Bu tür yangınlarda yangını yönetenlerin açıklamada bulunması gerektiğini kaydeden Atmış, şöyle konuştu:
"Ne yazık ki iktidar ve ormancılık örgütü bu sene orman yangınlarıyla mücadele konusunda ciddi önlemler almak yerine basit propaganda ve kamuoyunu yanıltma yöntemini seçtiler. Yangın daha sürerken 18. saatinde sanki yangın söndürülmüş izlenimi veren bakanların olay yerinde olduğunu gösteren, uçakların sorti yaptığı propaganda filmini hazırlayıp paylaştılar. İlk günden yangına 8 dakikada müdahale ettik diye yoğun bir propagandaya başladılar. Fakat gerçekten yangına 8 dakika içinde müdahale edilmiş olsaydı, yangın bu kadar büyümeden daha başında söndürülürdü zaten. Dediğim gibi bu sene yangınla mücadeleyi değil de, yangınlar konusunda uyaranları susturmayı ve halkı yanıltmayı ön plana aldılar. Hatta bazı medya mensuplarını da propaganda aracı olarak kullanmaya başladılar. Başarısızlıklarını perdelemek için de insani koşullar dışında çalıştırdıkları yangın işçilerinin 'kahramanlığı'nın ardına sığındılar. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi de bence ne anlama geldiğini bilmediği halde 'Yangına 8 dakikada müdahale ettik' diye açıklamalar yaptı. Yine yangının ilk günü 'Bu yangın bizi endişelendirmiyor' şeklinde garip bir açıklaması oldu. İkinci gün ise yangın artarak devam ederken 'yangın kontrolümüz altında' diye bir açıklama yaptı fakat aynı günün akşamı 'Bir kontrolsüzlük yok ama kontrol altına alınmış bir yangın da söz konusu değil. Bunun ikisinin arasında bir durumumuz var' şeklinde çok garip bir açıklama daha yaptı. Tüm bunlar iktidarın ve ormancılık örgütünün bırakınız orman yangınlarıyla mücadeleyi, orman yangınları hakkındaki iletişim konusunda bile çok hazırlıksız olduğunu gösteriyor."
“15 yılda yanan alan 15 günde kül oldu”
Geçen sene temmuz ayında meteorolojinin aşırı kuraklık uyarılarına rağmen harekete geçilmediğini vurgulayan Erdoğan Atmış, 15 yılda yanan alan kadarlık bölümün 15 günde kül olmasına rağmen yeterli dersin alınmadığını savundu. Ormanların yangına karşı dirençli hale getirilmesinin es geçildiğini ifade eden Atmış, küresel ısınma ve bunun sonucunda oluşan iklim değişikliğinin yanı sıra yangınlarla mücadele ve yangına müdahalede “insan” faktörünün altını çizdi.
“Bütçede uçağı, helikopteri kiralayacak para yoktu”
Yangına müdahale tartışmalarının uçak ve helikopter odaklı olmasını da eleştiren Erdoğan Atmış, “Hava ve kara kuvvetleri koordineli çalışır ama yangını söndürecek olan kara kuvvetidir” yorumunu yaptı.
Hava gücüne de değinen Atmış, geçen yıl 20 uçak ve 55 helikopter ihale edilse de bir kez daha bütçede yeterli para olmadığını öne sürdü: “Bütçede uçağı, helikopteri kiralayacak para yoktu"
“Orman yangınları lif levha sektörüne yaradı”
Erdoğan Atmış, orman yangınlarının lif levha sektörüne yaradığını da savundu.
“Böyle giderse 5 yıl sonra daha feci olacak”
Son olarak Türkiye’de orman varlığının arttığı yönündeki açıklamalara da değinen Ormancılık Politikası Uzmanı Atmış, bu tür açıklamaların gerçeği yansıtmadığını aktardı.
Ülkedeki ormansızlaşma ve orman bozulma durumunun "tehlikeli" hale geldiği uyarısı yapan Prof. Dr. Atmış, “Böyle giderse 5 yıl sonra daha feci olacak” yorumunu yaptı.
"Ekonomik gerekçelerle bütçe ciddi anlamda kısıldı"
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi'nden Prof. Dr. Ünal Akkemik de benzer görüşleri paylaştı.
Geçen yaz meydana gelen orman yangınları sonrasında gerek Orman Genel Müdürlüğü (OGM) gerek ise kamuoyunun daha fazla önlem alınması için çaba harcadığını belirten Akkemik, gelinen noktanın ise hayal kırıklığı yarattığı görüşünde.
Ekonomik gerekçelerle bütçenin ciddi anlamda kısıldığını ifade eden Ünal Akkemik, bu nedenle yeterli tedbirlerin alınamadığı ve müdahalede geç kalındığını söyledi.
"10 bin işçi alınması talep edilirken, 2 bini yedek toplam 5 bin civarında kişiye izin verildi"
OGM'nin yangınlarla mücadelede yapılması gerekenleri belirlemek için toplandığını ve öncelikle daha fazla yangın işçisi alınması gerektiğinin vurgulandığını belirten Prof. Dr. Akkemik, "10 bin işçi alınması talep edilirken, 2 bini yedek olmak üzere toplam 5 bin civarında kişiye izin verildi" dedi.
“Yangın işçisi alımı devam ediyor ama 1 Mayıs’ta göreve başlamalılardı”
1 Mayıs'tan itibaren Türkiye’de yangın sezonunun başladığını ve işçilerle, karadan ve havadan araçlarla hazır olunması gerektiğini belirten Akkemik, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Yangın işçilerinin alımı devam ediyor, oysa 1 Mayıs'ta göreve başlamalılardı.
0cak-şubat aylarında seçilip, mart-nisanda eğitimlerinin tamamlanıp, 1 Mayıs'ta göreve başlamalılardı.
Diğer taraftan uçak ve helikopter konusu da belirsizliğini koruyor. Yangın esnasında çok etkili olan, gece görüşü olan uçak ve helikopterler de şart ama geç kalındı.
"THK mutlaka güçlendirilmeli"
Orman Botaniği Uzmanı Prof. Dr. Ünal Akkemik'e göre yangınarın hasarını en aza indirebilmek adına izlenebilecek üç yöntem bulunuyor. Bunlar, yangın işçisi sayısının artırılması, Türk Hava Kurumu'nun (THK) güçlendirilmesi ve belediyeler ile ilgili bölge müdürlüklerinin işbirliği yapması.
"THK ile OGM koordineli çalışarak hava araçları meselesini çözebilir"
Ormanın sahibi gibi olan OGM'nin işçi, helikopter ve uçak gibi taleplerini ilgili bakanlığa ilettiğini ancak taleplerin "eksik" şekilde yerine getirildiğini dile getiren Akkemik şöyle devam etti:
Elimizde Cumhuriyet'le yaşıt, THK gibi bir kurum var, mutlaka güçlendirilmeli.
THK ile OGM koordineli şekilde çalışarak hava araçları meselesini rahatlıkla çözebilir.
Ayrıca belediyeler ile ilgili bölge müdürlüklerinin işbirliği şart.
Orman yangınlarını önlemedeki zaafiyet, kurumlar arası işbirliğinin zayıflığını da ortaya koyuyor. Aslında tam bir filler ve çimen hikayesi.
TOD: Türkiye göz göre göre ormanlarını yitiriyor
Türkiye Ormancılar Derneği (TOD) de benzer görüşte.
Derneğin 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde yayımladığı “Türkiye Ormancılığı 2022: Türkiye’de Ormansızlaşma ve Orman Bozulması” başlıklı çalışmasına göre ülke “ciğerlerini” hektar hektar kaybediyor.
Yanan ormanlık alanlardaki yıllık ortalama artış, tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor.
TOD'un Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerini baz alan çalışmasında 2016-2018 arasında 8931 ha olan yanan alanın 2019-2021’de 57 bin 269 ha’ya yükseldiği görülüyor.
"Ormanlar ya yanıyor ya da turiz, madencilik, enerji gibi sektörlere veya yollara gidiyor"
Derneğe üye akademisyenlere göre yangında yanan ormanlık alanların yanı sıra mevcuttaki yeşil alanların durumu da iç açıcı değil.
Orman parçalanması, orman yangınlarının başlıca sebeplerinden biri olarak görülüyor.
Ormanların "rant" için kullanıldığını ve bir "yatırım aracı"na dönüştürüldüğünü ileri süren isimler, şu ifadeleri kullanıyor:
Ormanları kalkınma için bir kaynak olarak gördükleri için ormanları ekonomiye kurban ettiler.
Bu gidişle Türkiye’de orman kalmayacak. Orman alanları için 'böl-parçala-ranta kurban et' anlayışı söz konusu. Ormanlar ya yanıyor ya da turiz, madencilik, enerji gibi sektörlere veya yollara gidiyor.
© The Independentturkish