Türkiye'de AK Parti iktidarının yükselen döviz kuruyla başı dertte. Çünkü döviz yükselişi durdurulamıyor.
Dövizdeki yükselişi frenlemek için 21 Aralık 2021'de kur korumalı TL vadeli mevduat (KKM) hesabı devreye sokuldu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yapılan örtülü faiz artırımıyla döviz kurları bir ölçüde aşağı çekildi, ancak bir sonuç vermedi.
Aradan geçen 6 aylık süre içerisinde döviz kurlarında tekrar başa dönüldü.
Yani ateşi yükselen döviz karşısında Türk lirası değer kaybetmeye devam ediyor.
Bu durum ne kadar daha devam eder bilinmez ancak, Hazine ve Maliye Bakanlığı yeni bir reçete devreye soktu.
Bakanlık, yatırım araçlarının çeşitlendirilmesi, yatırım tabanının genişletilmesi ve TL cinsi varlıklara yönelimleri teşvik etmek amacıyla Gelire Endeksli Senet (GES) ihraç edeceğini açıkladı.
GES'in ihracına ilişkin talep toplama işlemleri tüm Türkiye'de 15-22 Haziran'da gerçekleşmeye başlayacak.
Gelire Endeksli Senetlerin İhracı Hakkında Açıklama (09.06.2022) pic.twitter.com/JFveKpGLwL
— T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı (@HMBakanligi) June 9, 2022
Senetlerin getirilerine ilişkin ödemelerin hesaplanmasında Devlet Hava Meydan İşletmeleri (DHMİ) ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü (KGEM) tarafından bütçeye aktarılan 3 aylık hasılat payları esas alınacak ve yıllık getirisi yüzde 23,04 olacak.
Hazinece belirlenen getiri oranı, hasılat payı tutarları gerçekleşmeleri neticesinde hesaplanan endeks değeri ile yeniden değerlenmesi yöntemiyle hesaplanacak.
Uygulama faydalı olur mu bilinmez ama daha şimdiden birçok ekonomist bunun da çözüm olmayacağı görüşünde.
Hatta kimi vatandaşlar, hükümetin arşiv taraması yaparak geçmişte uygulanan ancak bir faydası olmayan yöntemlere başvurduğunu ileri sürdü.
Peki Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) resmi enflasyon oranı bile yüzde 73,5 olduğu göz önünde bulundurulduğunda, GES'in yıllık getirisinin yüzde 23 olması dolarizasyonu bitirir mi?
"Arşiv taramasıyla bulunan yöntemler çare olmaz"
Devlet Planlanma Teşkilatı'nda uzman, daire başkanı, genel müdür ve müsteşar yardımcılığı görevlerinde bulunan ekonomist Erhan Usta, çıktığı televizyon programında GES'in de KKM gibi eski çıktığını belirterek, arşiv taramasıyla bulunan yöntemlerin çare olmayacağına dikkati çekti.
"Ne risk ne de döviz kuru düşer"
Eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı ekonomist Prof. Dr. Fatih Özatay, yeni uygulamayla ne riskin ne de döviz kurunun düşmeyeceği görüşünde.
Uygulamayı "Faize dokunmayıp, etrafından dolaşmaya çalışarak ‘ekonomi bilimi/ülke deneyimleri ile dalga geçmeye devam' mesajı" olarak niteleyen Prof. Dr. Özatay, "Böyle ne risk ne de döviz kuru düşer. Risk ve enflasyondaki patlamanın temel nedenini anlamak bu kadar zor mu? Politika faizi komik düzeyde" dedi.
"Vatandaşın yastık altında kalan kaynağının toplanması amaçlanıyor"
Topkapı Üniversitesi Rektörü ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin ise daha temkinli bir değerlendirme yapmayı tercih etti.
Prof. Alkin, ortaya konulan çözümün dolarizasyonu bitirmek amacıyla olmadığını, vatandaşın yastık altında kalan kaynağının toplanması için yapıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 21 Aralık'taki açıklamalarını hatırlatan Alkin, "Kur korumalı TL vadeli mevduatın dövizin üzerindeki etkisini gördük ve bankaya para yatıran vatandaşın döviz kurları karşısında ezilmemesini sağlayacak bir alternatif bir modeldi bu. Ancak TCMB'nin rezervlerine içerden ve dışardan bakıldığında yeterli olmadığı, her bir diplomatik veya siyasi gerginlikte döviz kurlarının yukarı yönlü hareket ettiğini gördük. MB'nin enflasyona rağmen politika faizini artırmaması da piyasa aktörlerinin neyi referans alacaklarına dair bir kafa karışıklığı yarattı" yorumunda bulundu.
Kafa karışıklığında insanların huzursuz olduğunu ve ulusal paraya olan güveni kaybedeceğini, güven kaybedince de dolara yöneldiğine değinen Alkin, "Dolar talebine karşılık MB'nin arka veya ön kapıdan iki taraftan operasyon yapıp kamu üzerinden döviz satmasıyla en azından hızının önlenmeye çalışıldığını görüyoruz. Ancak bunda pek muvaffak olunmadığı ortada. Çünkü hikaye 13 lirada başladı ve bugün 17 lira seviyesinde. Demek ki böyle olmuyormuş" diye konuştu.
"Çözüm reçetesi kısıtlı tutulduğunda istenilen etkiyi vermiyor"
Bunun üzerine alelacele bürokratlara "arkadaşlar acilen bir çözüm bulun ama şuraya buraya dokunmadan bulun" talimat verildiğini kaydeden Prof. Dr. Alkin, "Böyle bir çözüm istediğinizde ekonomistler ne yapsın? Hepsi yetkin arkadaşlar ama çözüm reçetesini kısıtlı tuttuğunuz zaman istenilen etkiyi vermiyor" dedi ve ekledi:
Ortaya çıkan şey eğer Sayın Cumhurbaşkanı veya başkanlardan biri televizyona çıkıp açıklamadıysa ve sadece basın bülteniyle duyuruluyorsa buna tali enstrümanlardan biri olarak bakacaksınız ve gereğinden fazla önem vermeyeceğiniz gibi gereğinden fazla önemini düşürmeyeceksiniz. KKM'nin yanında gerçek kişilere sunulan bir enstrümandır ve vatandaşın sürekli olarak TL'de kalması sağlanması amaçlanıyor. Çok başarılı oldu diyemem ama bir enstrüman yaratmak açısından olumlu değerlendirilebilir. Doğrudan doğruya dolarizasyonu önleyecek bir enstrüman değildir. İktisatçı olarak görevimiz ortay konmuş uygulamaları delik deşik edecek kriterlerde bulunmak değil, çalışan ve aksayan yönlerini tarif etmektir. Geçmişte bir enstrüman iyi çalışmış olabilir ama bugünkü şartlarda arzu edilen sonucu vermeyecek durumlar da olabilir, çünkü eskiye göre ekonomi daha büyük ve insanları çok daha hızlı haber alma imkanları var. Dolayısıyla ne önemini büyütmek ne de küçültmek doğru bir davranış değildir.
"Dolarizasyona çözüm adına etki edeceğini düşünmüyorum"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat da GES uygulamasıyla DHMİ ve KGEM'in gelirlerinin bir havuza aktarılması ve bir finansal enstrüman haline getirilerek bireysel yatırımcıya sunulmasının amaçlandığını söyledi.
GES'in faiz değil, bir çeşit gelir olduğunu ve portföyün genişlemesi anlamı taşıdığını aktaran Doç. Dr. Murat, "İşlem hacmine bakmak gerekir ama açık konuşmak gerekirse GES'in yıllık getirisinin yüzde 23 olması çok düşük kaldı" ifadelerini kullandı.
Geçen hafta düzenlenen 2 yıllık hazine tahvil ihalesinin bile yüzde 26'dan, 10 yıllık tahvilin de yüzde 25'ten oluştuğuna vurgu yapan Murat, şunları kaydetti:
"GES'in yüzde 23 getirisi hem 2 yıllık hem de 10 yıllık hazine tahvil ihalesi oranının altında kaldı. Açıkçası GES'in getirisinin 2 yıllık tahvil faizinin birkaç puan üstünde olmasını bekliyordum. Yüzde 23 oranın yatırımcıyı ikna etme veya enflasyondan korunma açısından değerlendirildiğinde düşük kaldı."
Dövizin toplam mevduatlar arasında çok ciddi bir oranı kapladığına dikkati çeken Doç. Dr. Murat, kısa vadede çözüm adına dolarizasyona çok etki edeceğini düşünmediğini sözlerine ekledi.
Kur korumalı TL vadeli mevduat daha önce uygulanmıştı
Bilindiği gibi büyük umut bağlanan "kur korumalı TL vadeli mevduat" hesaplarının daha önce uygulanmıştı. 1977 yılında başvurulan va adına "dövize çevrilebilir mevduat" (DÇM) denilen uygulamayı 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yerden yere vurduğu ifade edilmişti.
Özal, 'bilgisizliğin vesikası' olarak tanımladığı sistemin, vatandaşın sırtına inanılmaz bir yük bindirdiğini ifade geçmişte acı bir tecrübe olarak yaşanmıştı. Bu durumu değerlendiren Özal, "Kendilerini akıllı, uyanık sananlar böyle bir yol buldular" dediği arşiv kayıtlarında ortaya çıktı.
Milliyet gazetesinin 17 Eylül 1989 tarihli haberinde Özal'ın uygulamaya tepkisini şu sözlerle dile getirdiğine yer verilmişti:
"İnşallah gençlerimiz bundan ders alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan yük altına sokmaz. 84-89 arasında bu ödemeleri yapmasaydık aile başına herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik. 9 bin ilave okul, 900 orta boy fabrika, 500 hastane ve 4 bin km otoyol daha yapardık. 100 bin insan iş sahibi olabilirdi. İşte geçmişin hatalarının bir topluma ne kadara mal olduğunun basit bir bilançosu budur. 1970'li yıllarda o zaman kendilerini akıllı, uyanık sananlar böyle bir yol buldular. Tam 221 bankaya borçlandık ve Türkiye bunları ödeyemedi."
"Nas" vurgusu yapılarak uygulamaya sokulan ve devletin hazinesine büyük bir maliyeti olacağı belirtilen KKM gibi GES'in de daha önce uygulandığı belirlendi.
Durumu değerlendiren ekonomistler, "arşiv taraması yapılarak geçmişte uygulanan ve hiçbir yararı olmayan uygulamalardan medet umulmamalı. Çünkü bu tür yöntemler çözüm getirmez" görüşünü dile getirdi.
Devlet iç borçlanma senetlerinin çeşitlendirilmesi ve yatırımcı tabanının genişletilmesi amacıyla T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 28 Ocak 2009 tarihinde Gelire Endeksli Senet (GES) ihracı gerçekleştirmişti.
© The Independentturkish