Türkiye'de 21 Aralık 2021'de kur korumalı TL vadeli mevduat (KKM) hesabı devreye sokuldu. KKM'nin amacı dövizdeki yükselişi frenlemekti.
Yapılan örtülü faiz artırımıyla döviz kurları bir ölçüde aşağı çekildi ama bu da sonuç vermedi.
Son günlerde dövizin ateşi yine yükselmiş durumda. Türk Lirası diğer para birimleri karşısında değer kaybetmeye devam ediyor.
Uygulama başladığında 11,84 lira olan dolar kuru 6 ayda 16.60'yı buldu.
Dolardaki hızlı yükselişin önüne geçmek için devreye alınan KKM hesabı bankacılık sektöründe mevduatta dolarizasyonu artırdı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Uygulamanın devreye girdiği ilk hafta TL mevduatın KKM hariç toplam mevduat içindeki payı 37,35 seviyesinde iken Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) 27 Mayıs haftası verisinde KKM hariç TL mevduatın payı yüzde 28,15'e geriledi.
Uygulamanın dövizi durdurmadığı gibi dolarizasyonu artırması bir yana hazineye maliyeti de tartışılan bir diğer konu.
Şimdi de kur korumalı TL vadeli mevduatın hukuki olmadığı gündemde.
Kimi hukukçular uygulamanın anayasaya aykırı olduğunu iddiasını tartışmaya aştı.
Peki KKM anayasaya aykırıysa nasıl sürdürülüyor?
Yasal süreç başlatılarak uygulamaya son verilebilir mi?
Hukukçular, konuyu Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
"Yapılan ödeme anayasa ve hukuka aykırı"
Konuyu ilk gündeme getiren ve bununla ilgili yazılar yazan hukukçu Prof. Dr. Ersan Şen, uygulamanın anayasaya aykırı olduğu iddiasında.
Anayasa'nın 73. maddesinin vatandaşlara ödev olarak yüklenen vergi hususunun sadece kamu harcamaları ve kamu hizmeti için kullanabileceğini söyleyen Şen, "Kur korumalı hesapların bedeli doğrudan ve dolaylı toplanan vergilerden elde edilen gelirle ödenemez" dedi.
Şen, bu tespitinin gerekçesini, "Çünkü anayasa ‘vatandaşlardan toplanan tüm vergiler sadece kamu harcamalarında kullanılır' diyor. Ödenen para kamu harcaması değil, özel hukuk ilişkisidir. Dolayısıyla anayasada KKM hesapların farklarına ödenebileceğine dair bir hüküm göremiyoruz. Bugüne kadar yapılan ve bundan sonra yapılacak ödemenin bir defa anayasaya, hukuka ve hatta kanunlara aykırı olduğuna inanıyorum" şeklinde açıkladı.
"Uygulama kamu gideri değil"
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu ve Anayasa'nın 11. maddesinde belirtildiği gibi kanunların anayasaya uygun olmak zorunda olduğunu anımsatan Şen, "Herkes anayasaya uygun hareket etmek zorunda. 11. madde bunu söylüyor. Uygulamanın kanuni karşılığı yok. Bağımsız ve özek olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) enflasyonu dengelemek ve TL'yi korumak için gerekli tedbirleri alabilir ama kendi bütçesinden KKM hesaplarının ortaya çıkaracağı parayı ödeyemez, harcama yapamaz ve kaynaklarını bu yerlere kullanamaz. Çünkü KKM hesapların tümü özeldir" diye konuştu.
Uygulamanın bir kamu gideri olmadığını ifade eden Prof. Dr. Şen, TCMB'nin tedbir alabileceğini ancak vatandaşın parasını harcamaya yetkili olmadığını belirterek, devamında şunları kaydetti:
KKM kamu gideri değil ki. Kamu gideri sağlık, eğitim-öğrenim ve yargı hizmetidir. Bireyin hesaba yatırdığı paranın faizi ve kur farkından kaynaklanan rakamların ödenmesi için ne zamandan beri kamu gideri olmuş. Bu kamu gideri değil ki. Eylül 2021'de bunun yanlış olduğunu söyledim. Ancak kimse hukuk dinlemiyor ki. Uygulamanın hukuki bir karşılığı yoktur. Bu suç mudur, değil midir elbette takdir ve değerlendirme ilgili adli makamlarındır.
"Kamu hizmetinde yarar varsa o hizmettir"
Hukukçu Figen Çalıkuşu da Prof. Dr. Ersan Şen ile benzer görüşte.
Anayasada pek çok kuralın ihlal edildiğini kaydeden Çalıkuşu, tarafsız işleyen bir yargının olmadığını söyledi.
Normal kurallarıyla işleyen bir devlet yapısının olması halinde yasa maddeleri ve anayasa hükümlerinin bu kadar rahat yok sayılamayacağının altını çizen Çalıkuşu, "Anayasa Mahkemesi (AYM)kararları bağlayıcıdır ama hakimler kendilerini buna bağlı görmüyor. Hatta ne oluyor? Adalet Bakan Yardımcısı seçiliyor. KKM'ye gelince, anayasa maddesi ‘vatandaş vergisini kamu giderleri için öder' diyor. Kamu harcamaları için vergi ödemekle mükellefiz. Kamu giderleri kamu harcamaları, harcamalar da kamu hizmeti olan alanda yapılır. Kamu hizmetinde yarar varsa o hizmettir" ifadelerine yer verdi.
"Hizmet yoksa gider kamu sayılmaz"
Kur korumalı mevduatın bir kısmının hazineden diğer bir kısmının da TCMB'den yani bütçeden ödendiğini hatırlatan Çalıkuşu, "Peki bütçe nereden oluyor? Bütçe gelirlerden oluşuyor ve o gelirlerin arasında vatandaştan toplanan vergiler de var. KKM'den bütçeden ödeniyor ve oradaki faiz artışından kaynaklanan hesap sahibinin parasını garanti altına alıyor. Peki bunda bir kamu menfaati var mı" diye sordu.
"Kamu yararı yoksa kamu hizmeti de yok" diyen Çalıkuşu, "Hizmet yoksa yapılan gider kamu gideri sayılmaz. Dolayısıyla ödenen vergiler anayasada belirlenen tanım dışında kullanılıyor. Bunun yasal bir uygulama olduğu kabul edilemez. Bunu kabul eden, onay veren görevliler en basit tanımla anayasal suç işliyorlar. Vergiyi anayasadaki tanımın dışında kullanılması yönünde uygulamaya onay veriyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
"Bir grup zenginleşirken halk daha da yoksullaşıyor"
Hukukçu ve ekonomist Doğa Şanlıoğlu da 18 Mayıs'ta kur korumalı mevduata 3 ay için yüzde 16,5 (yıllık bileşik yüzde 84) faiz ödendiğini söyledi.
Bunun sadece 4,25 puanlık kısmının bankalar tarafından ödendiğini aktaran Şanlıoğlu, 12,2 puanlık kısmının ise hazine tarafından ödendiğini belirtti.
KKM'ye iki ayda yapılan ödemenin 16,3 milyar olduğunu ve buna TCMB'nin ödedi ve vazgeçilen vergilerin buna dahil olmadığını vurgulayan Şanlıoğlu, bunlar da eklendiğinde millete yükün katlandığını aktararak sözlerini şöyle noktaladı:
Kurlardaki artış planlanan seviyenin çok üzerine çıktığı için gelecekte karşı karşıya kalınacak yük de ciddi biçimde arttı. Dolar kuru 15,95'de kalsa bile kamuya 50 milyar TL'den fazla ek yük gelecek. Bu sistemde özetle sermaye sahibi bir grup daha da zenginleşirken halk daha da yoksullaşıyor.
© The Independentturkish