ABD'li hukuk profesörleri, son günlerde kendilerini endişelendiren bir konuyu ele aldı.
Genetik hırsızlığına karşı uyaran iki profesör, yakında hayranlık duyulan ünlülerin DNA'larının çalınabileceğini ifade etti.
Sırasıyla Maryland Üniversitesi ve Georgia Eyalet Üniversitesi'nde görev alan Prof. Dr. Liza Vertinsky ve Prof. Dr. Yaniv Heled, The Conversation'da kaleme aldıkları yazıda şu ifadelere yer verdi:
Bir saç telinden veya bir deri parçasından alınan DNA'yı kullanarak en sevdiğiniz film yıldızından bir çocuk yapabileceğinizi hayal edin.
İkili ayrıca, "Bilimkurgu gerilim filminin konusu gibi görünen bu olgu, aslında gerçeklikten o kadar da uzak değil" diye yazdı.
Madonna "DNA paranoyasında" haklı mıydı?
Ünlülere yönelik DNA hırsızlığı aslında pop şarkıcısı Madonna'nın açtığı bir davayla daha önce de gündeme gelmişti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ünlü yıldız, 2018'de, saç fırçası ve iç çamaşırı da dahil olmak üzere DNA yüklü bir dizi eşyasının açık artırmada satılmasını engellemek için eski sanat danışmanı Darlene Lutz'a dava açmıştı.
Ancak New York'lu bir yargıç, pop yıldızının davasını, eşyalarını geri almak için gereken sürenin dolduğu gerekçesiyle geri çevirmişti. Bu karar o dönemde büyük yankı uyandırmıştı.
Aslında Madonna 10 yıldan uzun süredir DNA'sının gizlice alınması riskine karşı mücadele ediyor.
Örneğin konserlerinden sonra soyunma odasını sterilize etmek için temizlik ekipleri görevlendiriyor ve turnenin her durağında odasında yeni klozet kapakları kullanıyor.
İlk başta ünlü şarkıcının "DNA paranoyası" yaptığı düşünülüyordu. Ancak The Conversation'daki yazıda iki uzman bunun bir paranoyadan fazlası olabileceğini dile getirdi:
Daha gelişmiş, daha hızlı ve daha ucuz genetik teknolojileri tüketici alanına ulaştı. Bu endişeler hem makul hem de haklı görünüyor.
Genetikteki son gelişmeler endişeyi büyütüyor.
ABD'de yürütülen İnsan Genom Projesi kapsamında insan genomunun yüzde 92'si 2003'te sıralanmıştı. Araştırmacılar kalan yüzde 8'i de Nisan 2022'de diziledi. Böylece tüm insan genomu sıralanmış oldu.
Konuyla ilgili bir diğer teknolojik atılım da In-vitro Gametogenez (IVG) adlı bir deneysel keşif. Bilim insanları bu yöntemle doku ve organlardan alınan kökhücrelerden bebekler üretilebileceğini söylüyor.
Olgun hücreleri sperm ve yumurta hücrelerine dönüşecek şekilde yeniden programlayarak laboratuvarda embriyo oluşturmaya olanak tanıyan bu teknikte son dönemde büyük gelişmeler yaşandı.
Örneğin, Nisan 2022'de Japonya'da bir grup araştırmacı, bu yöntemle sıçan yavrularının dünyaya gelmesini sağlamıştı.
Hukuk profesörlerine göre genetikteki bu gelişmeler, DNA hırsızlığına yönelik endişeleri ve ihtimalleri de giderek artıracak.
"Yasalar bu tehdit karşısında ne yapılacağını söylemiyor"
Vertinsky ve Hered, yakında mahkeme salonlarının bu teknolojilerle ilişkili davalarla daha haşır neşir olacağını öne sürüyor.
Ancak ABD başta olmak üzere birçok ülkenin hukuk sisteminde bu sorunla başa çıkmak için yeterli gelişmeler sağlanamadı.
Başka bir deyişle mahkemeler, kişinin kendi DNA'sına yönelik hakkını nasıl tanıyacağını tam olarak bilmiyor. Bu da bireyleri savunmasız bırakabilecek tehlikeli bir boşluk doğuruyor.
İkili konuyla ilgili görüşlerini şöyle açıklıyor:
Ünlülere yönelik genetik hırsızlığı içeren anlaşmazlıklar kaçınılmaz olarak mahkeme salonuna ulaştığında yargıçlar, genetiğin kişilik ve kimlik, mülkiyet, sağlık ve hastalık, fikri mülkiyet ve üreme haklarıyla bağlantısına dair temel sorularla yüzleşmek zorunda kalacak.
Independent Türkçe, The Conversation, Futurism, BBC, Phys.org
Derleyen: Çağla Üren