Gezi Parkı eylemleri davasının 2. gününde savunma yapan Tayfun Kahraman: Gezi toplum vicdanının hareketidir

Gezi Parkı eylemleri davasında ikinci günde tutuksuz yargılanan sanıklar savunmalarını yapıyor

Gezi Parkı eylemleri davasının 2. günü Avukat Can Atalay'ın savunmasıyla başladı / Fotoğraf: Twitter

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Gezi Parkı eylemleri davasının 2. duruşmasında Mimarlar Odası İstanbul Şubesi avukatı, Taksim Dayanışması üyesi Can Atalay’dan sonra Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman savunma yaptı.

"Gezi toplum vicdanının hareketidir"

2010 yılında Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı seçildiğini ve halen bu göreve devam ettiğini belirten Kahraman'ın savunmasından bazı bölümler şöyle:

"İddianameye konu Gezi parkı projesinin hukuki talebiyle başlayan ve bir araya gelen kurumların oluşturduğu, Taksim dayanışmasındaki TMMOB ve Şehir Plancıları Şubesi'ndeki görevlerimde bu süreçte yer aldım. Bir meslek insanı olarak Gezi Parkı ve Taksim Dayanışması nedir? Meslek odası yöneticisi olarak kent merkezinin son yeşil alanlarından birindeki ortaya çıkması muhtemel tahribata karşı süreç başlattık."

"Son yeşil alanlardan birinin yapılaşmasına karşı çabamız İBB tarafından göz ardı edildi. Bu projeden vazgeçmeyip imar planları askıya çıkarıldı. Yöneticisi olduğum meslek odası tarafından yılda ortalama 20 dava açıyoruz. Gezi de öngöremediğimiz bir şey oldu. Gezi toplumun vicdanı haline geldi. Toplumun vicdanı bazı yerlerde kabarıyordu, 1 Mayıs, Tekel, Emek Sineması, kürtaj gibi... Fakat bizlerin orada gördüğü şiddet ve Taksim'in özellikle siyasal simge olma özelliğini de eklerseniz polis şiddetiyle birleşince Gezi ortaya çıktı."

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tayfun Kahraman'ın savunmasından: FETÖ’cülerin yaptığı kesin olan polis şiddeti

"İddianamenin komikliği 50 kişi sadece çadırlarda kalıyordu ve 50 kişi üzerinden hükümeti devirmeye varacak kadar büyük bir organizasyon halinde olduğumuzu söylüyor. Gezi, orada parkını yeşilini korumak isteyen, kent mücadelesi vermek isteyenlerin gördüğü ve FETÖ'cülerin yaptığı kesin olan polis şiddetine karşı bir direniştir Gezi. Toplum vicdanını birden bire harekete geçirmek kolay değil ama böylesi 5 benzemezi bir araya getirip organize edebilecek bir yapı da dünyada yok."

"5-6 kişiyle yapılan itirazlar 10 milyon insanı sokağa dökebilecek duruma 1 ayda mı gelmiştir? Savcılığın bizi bu kadar mahir görmesini anlamak mümkün değil. İtiraz konusu planlara karşı kamu adına hukuki mücadele sürdürüp kamu yararına kentleşmenin mümkün olduğunun altı çizilmeye çalışıldı."

"Taksim Dayanışması lidersizdir"

"Taksim Dayanışması yöneticisiz, lidersizdir. Birçok kurumun Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'nı korumak üzere altında bir araya geldiği bir çatıdır. Ortak karar alıp uygulanır. Bileşenlerinin düşüncelerini tek bir duyuru altında birleştirerek kamuoyu ile paylaşmıştır. Taksim Dayanışması temsilcileri olarak bizler de bu görevi yerine getirdik. Taksim Dayanışmasının üyesi yoktur, bileşenleri vardır. Taksim Dayanışmasının bir araya gelmesi sonrasında Taksim'in işgali ile ilgili halkı bilinçlendirmek, insan zincirleri gibi ifade özgürlüğü kapsamındaki faaliyetlere başlandı."

"Taksim'de projede yer almayan yaya yolunun açılması ile ilgili Asker Ocağı caddesinde ağaçların kesilmesi engellenmiştir. Yer almayan bir yaya yolunun engellediğimiz için polis müdahalesi ile karşılaştık. Şantiye şefiyle görüşmek isteyen topluluğa polis biber gazı sıkmış ve fiziksel şiddet uygulamıştır. Hiçbir arbede yokken gelişen şiddetle kalabalık çoğalmış ve İBB tarafından ağaçların başka yere taşındığı açıklanmıştır."

 

tayfun kahraman.jpeg
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman / Fotoğraf: Twitter

 

Tayfun Kahraman'ın savunmasından: FETÖ üyesi olduğunu öğrendiğimiz polisler vatandaşa eziyet etti

"O gün orada olanlar bilir ki o ağaçlar köklerinde kopartıldı başka bir yere gömülme şansı kalmamıştı. Taksim Dayanışmasının açıklama yaptığı sırada da polisin tazyikli su ve biber gazıyla müdahale etmiş, TC vatandaşları olarak sonradan FETÖ üyesi olduğunu öğrendiğimiz polisler vatandaşlara eziyet edilmiştir."

"Kamuoyu bizlere sahip çıkmış ve milyonlarca insan polis şiddetini protesto etmek için sokağa çıkmış ve Taksim Meydanı yayalaştırma projesine itiraz kitleselleşmiştir bunu hiçbir organizasyonunu yaptıramayacağı açıktır. Bu süreç sonrasında insanlar bize destek olmak için gerek sokağa çıkmış gerekse tencere tava çalmışlardır din, dil, ırk ve ideolojiden insanın bir araya geldiği eylem karşısında iddianame, sol yumruğun havaya kaldırılması işaretini bizim ortak sembolümüz olduğunu söylemiştir."

"Bugün kime sorarsanız sorun alanlarda yapılan işaret farklı değildir. Bunların hepsi tek bir anlama geliyor. O da aslında başkaldırıdır. Hoşnutsuzluklara hayır demektir. Gezi'yi büyüten unsur destek çağrıları değil, dönemin hükümetin gerilimi yatıştırmaktan uzak açıklamaları olmuştur."

"Gezi Parkı eylemleri kurgu değildir"

"Gezi Parkı yaşanan olaylarla birlikte kendiliğinden oluşmuştur. Bilinçli bir kurgu değildir. 10 milyon insana ne para yeter ne de organizasyon, iddianame başarısız bir senaryodur. Kusura bakmayın ama hiçbir senarist böyle bir protesto yazamaz. Taksim Dayanışması aracılığıyla hükümete yönelik 6 talep vardır. Bu talepler son derece barışçı, makul ve olayları sonlandırıcı niteliktedir ancak kabul edilmemiştir."

"O dönem siyasilerin açıklamasının ardından sonradan FETÖ üyesi olduğunu öğreneceğimiz polisin olayları tırmandırması hükümet tarafından soruşturulmak yerine kahramanlık destanı olarak adlandırılmıştır. Taksim Dayanışması tarafından yapılan açıklamalar demokratik hak talepleri, toplumsal sağduyuya sahip açıklamalardır. Bu taleplerle ilgili darbeye teşebbüs suçlaması geliştirmek akıl dışıdır. Dayanışmanın açıklamalarında darbeye teşebbüs teşvik edilmemiştir. Bu anayasal bir haktır. Bu sırada Türkiye Cumhuriyeti hükümeti hedef alınmamış, aksine yetkililerle görüşme yapmıştır."

"Bu süreçte Taksim Dayanışması bileşenleri olarak kamu malına zarar verilmesinde bir dahlimiz olmamıştır. Kimlerin gerçekleştirdiği de bulunmamıştır. Türkiye Barolar Birliği'nin o dönemde hazırladığı raporda bu provokasyon anlatılmıştır. Gezi Parkı'na sahip çıkanlar olarak belki de tek hatamız kamu gücünü kullananlara güvenmek olmuştur."

"Polis şiddeti soruşturulsaydı, FETÖ üyeleri tespit edilebilirdi"

"Bu yöneticilerin çoğu görevden alınmış ya da FETÖ üyeliğinden mahkum edilmiştir. Gösterilerde kamu malının zarar görmesinde cebir unsuru aramak kabul edilemez. Şiddeti öven, savunan faaliyetin olmamasına rağmen, cebir kullanarak kalkışmaya teşebbüs etmek akıl dışıdır. Gezi sırasında yaşanan her olaydan bizim sorumlu tutulmamızın akılla izah edilecek bir yanı yoktur. Gezi eylemlerini darbe teşebbüsü olarak değerlendirmek temsil grupları üzerinde hakimiyet kurmak gerektirir ki bu fiilen mümkün değildir."

"Bu süreçte hükümet, olaylar tırmanırken şiddetin sorumlularına yönelik soruşturma yürütseydi, polise sızmış FETÖ üyeleri tespit edilebilirdi. Hükümetin bizi meşru olarak tanıdığı gerçeği bile hükümeti devirmeye teşebbüsün olmadığının doğrudan kanıtıdır. İddianamede öne sürüldüğü gibi FETÖ mensuplarının orantısız güç kullanarak olayları büyüttüğü söylüyor ancak emri ben verdim diyen siyasilerden bahsetmiyor. Sadece kendi kendini dövdürerek hükümet devirmeye çalışanların dünyadaki tek örneği sanırım biziz."

"5 ve 13 Haziran 2013'te hükümetin daveti ile gerçekleşen davetlere de katıldım. İddianamede Erdoğan'ın görüştüğü kişiler sayılıyor ancak bizim ismimiz geçmiyor. Katıldığım görüşmeler sonrasında yaptığım açıklamalar göstermektedir ki ne şahsımın ne de Taksim Dayanışması'nın hükümeti devirmeye teşebbüs suçu olmadığı gibi toplumun talepleri ile ilgili tercümanlık görevi vardır."
 


Tayfun Kahraman'ın savunmasından: Roger Waters'ın konseri bile suç sayılmıştır

"ODTÜ öğrencilerinin Gezi'ye destek olması, Roger Waters'ın konseri bile suç sayılmıştır. Bu süreçte meslek odası yöneticisi kimliğimle yer aldım. Ne Gezi'de yapılacak projeye itiraz etmek, ne de dava açmak, kamuyu bilgilendirmek de suç değildir Bunların hükümeti devirmeye teşebbüs olarak suçlanmasının akılla izah edilir yanı yoktur. Kontrol etme imkanımızın bulunmadığı sokak olaylarından sorumlu tutulmak mümkün değildir. İddianame bir komplo teorisi üzerine kuruludur."

"Benim gibi birçok kişiyi, olayı üst üste yığarak gayri hukuki bir yaklaşım sergilemektedir. İddianamede belirtildiği gibi Can Atalay ve Mücella Yapıcı ile irtibat halinde olduğum doğrudur. Bu mesleğim gereği normaldir. Çiğdem Mater ile de irtibatlıyım çünkü kendisiyle sosyal hayatımda da görüşürüm, arkadaşım olur."

"Memet Ali Alabora ile de Gezi Parkı eylemleri nedeniyle irtibat kurduk. Kendisini sinema ve dizilerden tanırım. Başka bir tanışıklığım yoktur. Osman Kavala'yı da medyadan iş insanı olarak tanırım. Kendisiyle bir kez irtibat kurmuşum. Tek bir görüşmeyle irtibatlı olduğumuzu iddia etmek mantık dışıdır. İddianamede sıklıkla yer alan diğer etkinliğe gelmek gerekirse, sağ olsun Emniyet görevlileri bizi İzmir'e kadar takip etmiş. Karaburun Bilim Kongresi'ne katılmamız da iddianameye girmiştir."

"Gezi'den korkulacak birşey yoktur"

"Kamuya açık bu kongrenin içeriği iddianameye yansıtılmış ve olayları Türkiye'ye yayma isteği olarak yazılmıştır. Fransız bir gazeteciyle yaptığımız röportaj da iddianameye girmiştir. Bu röportaj Gezi eylemleri sırasındaydı. Oda başkanı olmam nedeniyle sıklıkla yaptığım röportajlardan biridir.Dayanışma bileşenleri içinde yer alan forumların Taksim Dayanışma tarafından yönlendirmeyle oluştuğu söylenemez."

"Forumlar kendiliğinden parklarda oluşan gruplardır. Bunların bir araya gelmesi talimatla olmamıştır. İddianamede bahsettiği gibi forumların koordinasyonu ile Osman Kavala ile ne yüz yüze ne de telefonla görüştüm. Bir ilişki ağı gösterilmeye çalışılsa da somut bir delil yoktur bununla ilgili."

"Bu iddianame geziyi anlatmamaktadır. Gezi antiemperyalisttir. Gezi, temsil eksikliği hissedenlerin tepkisidir. Gezi barışma, kucaklaşmadır. Geziden korkulacak bir şey yoktur."

"O kadar haklıydık ki fısıldasak, haykırdığımız zannediliyordu"

Kahraman’ın savunmasının ardından sanık Mine Özerden’e söz verildi. 8 kadın 8 erkek sanığın bulunduğu dava için "Davanın sevindirici yanı cinsiyet eşitliğini yakalamış olmasıdır" ifadesini kullanan Özerden, Osman Kavala'nın yönetim kurulu başkanı olduğu Anadolu Kültür Derneği'nde mali danışman olarak çalıştığını belirtti. Anadolu Kültür'de 2017'ye kadar yönetim kurulu üyeliğinın devam ettiğini kaydeden Özerden şunları söyledi:

"Elbette 7 yıl beraber çalıştığım insanla birlikte çalışabilmek için onu da anlamaya öğrenmeye çalıştım. İnsanları birbiriyle ilişkilendirmeden çok başarılıdr, bağımsız bir duruşu vardır. Bunca süredir tutsak olmasının ülke ve sivil toplum için büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Paydaşı olduğumuz Taksim Dayanışma'dan arkadaşlar pek çok konuya değindi. Biz de Taksim Dayanışması'nın 128 paydaşından biriydik."

"O kadar haklıydık ki fısıldasak bile haykırdığımız zannediliyordu. Tamamen gönüllü bir hal savunucusu olarak yapabileceğim her işin ucundan tutmaya çalıştım. Taksim platformunda basın metinlerine, ileişim koordinasyonundan, toplantı ayarlanmasına akadar gereken ne varsa paylaşarak yaptık."

"Yüzlerce ağacı rant uğruna yok edecek, tek deprem sonrası toplanma alanını yok edecek, şehir merkezzini yayalaştırma adı altında insansızlaştıran bir proje istemiyoruz dedik, semt derneklerine de danıştık. taksimin herkesinden ifade alanı olarak kalmasını istedik. Elbet Taksim'in düzenlemeye ihtiyacı vardı, bunu mahkemeye sunduk." 
 


Mine Özerden'in savunmasından: Taksim'i otoyol kavşağına çevirecekti karşı çıktığımız proje

"Taksim'i bir otoyol kavşağına çevirecek olan ve her yağışta su basma riski olan battı çıktıları ve işlevi ne olacağı hala netleşmeyen gezi parkını yok ederek yapılacak topçu kışlasını istemiyorduk. Park ve meydan düzenlemesi ayrı ayrı değil bütün olarak alınsın, şehri ilgilendiren projeyi müzakereci bir şekilde uzmanlar ve kamu olarak biçimlendirelim, başarılı bir örnek verelim istiyorduk."

"Tapelere gelince, benim hesap açmam ya da açtırmam söz konusu değildir. İddianamdeki görüşelere bakınca aralarında felsefe grubu toplantısı ya da Gezi ile uzaktan yakından alakası olmayan konuşmalardır. Yiğit ile konuşmalarımızdan biri Gezi ile alakalı olmasa da bana 'kaos yönetiyorsun' dedi diye iddianameye girdi. Oysa ben o dönem bir okulun yatakhanesini yönetiyordum."

"İddianamede yer alan tüm görüşmeler hukuka aykırı elde edilmiş olmalarını bir kenara bırakırsak toplantı ve gösteri hakkının demokratik bir şekilde kullanılmasıdır Sonuç olarak somut dayanaktan yoksun asılsız suçlamaları kabul etmiyorum. Hak mücadelesi vermiş biri olarak hiçbir suç işlemedim. Beraatımı talep ediyorum."

"Gezi'yi finanse etmedim"

Sanık Yiğit Ekmekçi 35 yıllık iş insanı ve sivil toplum çalışanı oludğunu belirterek "Bugüne kadar insan haklarına saygılı, huzurlu ve mutlu bir ülke için çalıştım" dedi. Bilgi Üniversitesi'ne 12 Eylül 1980 askeri darbesinın ardından ihraç edilen akademisyenleri davet ettiğini belirten Ekmekçi, üniversite yönetimi olarak çok sayıda tehdide maruz kaldıklarını kaydetti, şu savunmayı yaptı:

"Katsayı uygulaması ya da maddi imkansızlıklar nedeniyle eşitlisizlikleri burslarla gidermeye çalıştık. 2011'de bilgiden ayrıldıktan sonra Fethiye'de iki ortağımla dil okulu kurdum. Bilgi deki görevim devam ederken Anadolu Kültür'ün kuruluşunda yer aldım. Anadolu Kültür'ün bu iddianamede öne sürüldüğü gibi "Gezi olaylaını finanmasın ve oganizasyonunda" hiçbir etkisi olmamıştı. Mezapotamya Vakfı'nın kuruluşunda yer almamda Osman Kavala'nın hiçbir etkisi olmamıştır."

"Kurulma sürecinde Nabi Avcı, Bülent Arınç gibi kişilerle görüştüm. Bunların hükümeti yıkmak gibi bir amacımın asla olmadığını aksine hayatım boyunca eğitim ve öğretime önem veren kuruluşlarda çalıştığımız göstermek için anlatıyorum. Gümüşsuyu'nda yaşıyorum. Gezi hayatımın bir parçası. Gezi'deki ağaçların kesilmesini engelleyen gençlere polis şiddetinin büyük haksızlık olduğunu düşünyorum. Gezi karmaşık bir toplumsal harekettir."

"Gezi'yi finanse etmedim. Hiçbir toplantısına katılmadım. Toplantılara katılmak da ayrıca suç değildir, ben sadece bu toplantılarda yer alamdığımı belirtmek istiyorum. Davaya yargılanan 16 kişiden 11'iyle daha önce hiç tanışmadım. 6 ay süren teknik takip boyunca hakkımda iddianameye konan tek kayıt yönetim kurulu üyesi olduğum Anadolu Kültür'ün girişinde çekilen fotoğraftır."

"İddianamedeki görüşmelerimden biri kızımla beraber katıldığım 19 Ocak anmasına nasıl gideceğimin bilgisi, bir diğer yılbaşında gideceğim adresi için hangi adresi seçeceim, üçü arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerdi. 4'ü Kavala ile yaptığım Mezapotamya Vakfı ile ilgili yaptığım görüşmelerdi. Biber gazının Türkiye'ye gelmesini engellemek için yaptığım konuşmaya açıklık getirmek istiyorum."

"O sırada İnsan Hakları Komiseri Türkiye'yi ziyaret edecekti. Ben de arkadaşım Kavala ile görüşmesinin iyi olacağını düşünerek Osman'a bunu yapmak isteyip istemediğini sordum. Kaldı ki bu görüşme hiç gerçekleşmedi. Haberleşme özgürlüğüm dahilinde, dostlarımla yaptığım, hiçbir suç içermeyen telefon görüşmelerime dayanarak yapılan suçlamaları reddediyorum. Beraatimi talep ediyorum."

 

 

Independent Türkçe, Ajanslar

DAHA FAZLA HABER OKU