PKK lideri Abdullah Öcalan'ın "HDP seçimde tarafsız kalmalı" çağrısını, bu çağrının 23 Haziran seçimi için ne anlama geldiğini, Kürt seçmene ve Türkiye siyasetine olası yansımalarının ne olabileceğini Independent Türkçe siyasetçi ve akademisyenlere sordu.
Hatip Dicle: Bu konuda HDP'nin açıklaması esastır
KCK soruşturmasında 24 Aralık 2009'da gözaltına alınıp tutuklanan, 29 Haziran 2014'te avukatlarının yaptığı itiraz sonucu Diyarbakır Cezaevi'nden tahliye edilen Hatip Dicle, Kürt siyasetinde önemli bir isim olarak anılıyor.
Dicle, Öcalan'ın mektubunun İstanbul seçimleriyle alakası olmadığını düşünüyor, CHP ve İYİ Parti'nin adayı Ekrem İmamoğlu'nu destekleme konusunda son kararı HDP'nin vereceğini söylüyor:
Öcalan’ın tek başına bir karar verme veya dayatmada bulunma tarzı yok. Bu kesin. Yani İstanbul seçimleri hakkında ‘Şöyle yapın, böyle yapın’ demez. Düşüncelerini söyler. Zaten metinde de var. En son buna HDP karar verecek. Bu konuda HDP yetkililerinin açıklamaları esastır. Sayın Öcalan geçmişte de İmralı görüşmeleri devam ederken zaman zaman bu tip konular olmuştu, bize hep şunu söylerdi; ‘Gidin, muhataplarının görüşlerini alın, bana getirin. Onlar sorumludur, onlar karar verir’ derdi. Zaten kendisini önümüzde bir süreç olduğuna dikkat çekiyor. ‘Koşullar çok daha ağırlaşabilir, kutuplaştırıcı siyasetten yana olmamak lazım, toplumsal bütünlükten yana olmak lazım’ diyor. Mesela ileriki süreçte ABD yaptırımları başlayacak. S-400’ler konusunda 31 Temmuz’a kadar verilen son süre var. Bundan sonra Türkiye ekonomik bakımdan çok büyük yaptırımlarla karşı karşıya kalacak. Dolayısıyla bütün bunların içerisinde Öcalan ‘HDP’nin tavrı, Kürtlerin tavrı uzlaştırıcı ve kutuplaştırıcı siyasete karşı ve demokrasi yolunda olmalı’ diyor. Yani bunun İstanbul seçimleriyle alakası olduğunu düşünmüyorum.
Abdurrahman Kurt: Mektubun seçime etkisi mutlaka olacak
Öcalan'ın dün duyurulan mektubu ile ilgili görüş belirten isimlerden biri de AK Parti 23. dönem Diyarbakır milletvekili Abdurrahman Kurt.
Kurt, mektubun İstanbul'da Kürt seçmenin oyuna nasıl yansıyacağı ile ilgili soruya Öcalan'ın alanının HDP-PKK çizgisi ile sınırlı olduğu yönünde yanıt veriyor:
Türkiye’de ‘Kürt oyları’ bana göre yanlış kullanılan cümlelerden bir tanesi. Öcalan’ın alanı HDP-PKK çizgisidir neticede. Onda nasıl etki yapacağını düşünürsek eğer bir kargaşa yaratacağı kesin. Doğrusunu söylemek gerekirse bunun son zamana kadar sarkıtılmış bir şey olduğu belli oluyor. Mesajın geciktirildiği, HDP’nin buna bir muhalefeti mi olduğu şeklinde… HDP’ye destek veren özellikle beyaz Türk diyebileceğimiz Avrupa tandanslı Türk solu yaklaşımlar bu mesajın ulaşmaması için çaba sarf etmişlerdir. Belli bir oyalama var. Hatta son anda görüşenin ortaya çıkmasını gerektirecek bir durum var. Başka bir şeyin hesabının yapıldığının bir göstergesi zaten. Seçime etkisi muhakkak olacaktır. Ne derece olacaktır, yüzde 100 mü olur, yüzde 50 mi olur göreceğiz. Oran değişecektir.
Coşkun: HDP'nin İmamoğlu kararından dönüşü mümkün değil
Dicle Üniversitesi Hukuk fakültesi öğretim üyesi Dr. Vahap Coşkun ise 31 Mart yerel seçimlerinde Kürt oylarının büyükşehirlerde belirleyici olduğunu hatırlatıyor.
Çoşkun bu durumun AK Parti'nin 23 Haziran'da İstanbul seçimlerinde Kürtlere yönelik dilini değiştirmesine neden olduğunu belirtiyor.
Coşkun, mektuba rağmen asıl belirleyici olanın HDP ile Demirtaş'ın tavrı olacağı kanaatinde:
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Cumhur ittifakının anti-Kürt siyasi söylemi, büyük şehirlerde ciddi bir yenilgiyi beraberinde getirdi. Bu nedenle, 23 Haziran seçimlerinde AK Parti hem Kürtlere dönük dilini değiştirdi hem bir takım enstrümanları devreye koydu. Öcalan’ın görüşme yasağının kalkması ve son olarak Öcalan’ın HDP’ye “tarafsızlık” çağrısı yapan mektubunun kamuoyuna duyurulması bu bağlamda değerlendirilebilir. Fakat, zannımca bu ataklar seçmenin kararını değiştirmeye yetmeyecektir. Zira bu adımların üzerinde düşünülmüş bir siyasete değil seçime odaklı olduğu konusunda Kürt seçmenler arasında geniş bir kabul var. Burada HDP ve Demirtaş’ın tavrının daha belirleyici olduğu, olacağı kanısındayım. Demirtaş ve HDP ise açıkça İmamoğlu’ndan yana tavır aldılar. Bu tavırdan dönüş mümkün değil. Dolayısıyla bu hamle, seçmenin kararında bir değişiklik yaratmayacaktır.
Fuat Keyman: Mektup, HDP'nin İmamoğlu kararını değiştirmez
İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Fuat Keyman ise mektubu "hükümetin hamlesi" olarak yorumluyor:
Aslında mektubu dikkatle okuduğumuz zaman HDP’ye bir karar, bir alan bırakıyor. HDP’nin de Ekrem İmamoğlu desteğinden vazgeçeceğini düşünmüyorum. 'Selahattin Demirtaş-Abdullah Öcalan arasında iktidar kavgası var' demek Kürt sorunu bağlamında çok doğru değil. HDP-PKK ilişkileri, Öcalan-Demirtaş-Kandil ilişkilerini tam açıklamıyor. Öyle bir iktidar mücadelesinin olacağını düşünmüyorum. Ama zamanlaması itibariyle ilginç bir mektup oldu. Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasının hükümet tarafından kabulü ve bir anlamda da yaptığı son hamle olarak okunabilir. Mektubu ciddi olarak okuduğumuz zaman HDP’ye ‘Tarafsız kalın, seçime gitmeyin, desteğinizi çekin’ şeklinde bir mesajdan ziyade bir manevra alanı bırakıyor. HDP’nin de kararını değiştirmeyeceğini düşünüyorum. HDP’nin kararının değiştirmemesi de Abdullah Öcalan’ın ilk baştaki mektubu, mesajı ve bu mesajı seçimden sonra Suriye bağlamında Kürt sorunu temelindeki gelişmelere bir sekte uğratmayacağı kanaatindeyim. Eğer HDP seçimlerde İmamoğlu’nu destekleme kararında durursa bunun Öcalan’ın Kürt sorunu bağlamında, PKK özelinde ve Kürt seçmeni üzerinde etkisinin azaldığı anlamına gelmeyeceğini düşünüyorum.
© The Independentturkish