Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, sosyal medyada tartışma yaratan bir iddiayı, Sağlık Bakanlığı'nın cevaplandırması talebiyle soru önergesine dönüştürerek önceki gün Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) taşıdı.
Kenanoğlu, soru önergesinde Kamu Personeli Seçme Sınava'nda (KPSS) 96 puan alan ve Sağlık Bakanlığı'nın açtığı fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlığı kadrosuna başvuran sağlıkçı A.D'ye mülakatta, "Yozgat'taki köyün Alevi mi, Sünni mi?" diye sorulduğu ifade etti.
Milletvekili Kenanoğlu, A. D.'nin soruya "Alevi" cevabı verdiğini ve bu nedenle mülakatta elendiğini öne sürüldü.
Önergede A.D ile kuruma birlikte başvuran ancak KPSS'de ondan 10 puan daha az alan Konya nüfusuna kayıtlı ve Sünni kökenli nişanlısının ise mülakatı geçtiğine dikkat çekildi.
Soru önergesinin haber olmasının ardından sosyal medyada pek çok kişi tanık olduğu benzer yaşadıkları ve duydukları olayları gündeme getirdi.
"Maraşlı mı, Pazarcıklı mı, Elbistanlı mı?"
Bunlardan biri de İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat Seyit Sönmez'di.
Telefonla ulaştığımız Sönmez, 2004 yılında girdiği hakimlik sınavı mülakatında yaşadığını iddia ettiği olayı şöyle anlattı:
Yazılı sınavdan iyi puan almıştım. Mülakat Ankara'da 5 kişilik heyet tarafından yapıldı. Adaylarla sırayla tek tek görüşülüyordu. Benden önce içeri girecek olan aday heyecandan titriyordu. Bu durum hakimlik seçimlerinde en olumsuz durumlardan biridir. Çünkü hakimlerin soğukkanlı, tesir altında kalmayacak yapıda olması beklenir. Hepimizin içimizden kesin elenir dediğimiz bu arkadaş içeri girdi toplam bir dakika kaldı. Sadece bir yıl önceki 'Eurovision Şarkı Yarışması'ndan kimin kazandığını sormuşlar o da Sertap Erener demiş ve çıkmış. Hukuka dair soru sormamışlar. Sonra ben içeri girdim. Heyetten biri önündeki dosyama bakarak gülerek 'Maraşlı mısın, Pazarcıklı mı Elbistanlı mı?' diye sordu. Maraş'ın çoğunluğu Türk, Sünni, muhafazakar iken Alevi, Kürt, muhalif nüfus bu iki ilçede daha yoğun bulunuyor. Heyetteki 5 kişi de bana tek tek ve hepsi hukuki konularla ilgili olmak üzere zor sorular sordular. Hepsini cevapladım. Sonuçlar açıklandığında mülakatı geçememiştim. Kazananlar arasında Sertap Erener'e dair soruyu cevaplandıran, mülakata titreyerek giren ve yazılıda benden daha düşük puan almış aday da vardı.
Muhalefet mülakatları kaldırmayı vaat ediyor, iktidara göreyse sızmalara karşı konuldu
Mülakatlarda ayrımcılık veya kayırmacılık yapıldığı iddiası yeni değil. Her dönem benzer iddialar gündeme geliyor.
15 Temmuz darbe girişinin ardından FETÖ sızmalarına karşı yapıldığı iddiasıyla kamudaki ilk alımlara da mülakat zorunluluğu getirildi.
Bu da mülakatlardaki torpil ve ayrımcılık iddialarının artmasına neden oldu.
Bundan dolayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde mülakatı kaldıracaklarını söylüyor.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de 29 Mayıs 2020'de TBMM'ye verdiği araştırma önergesinde mülakatlarda yargının politize edilerek bir siyasi partinin güdümüne sokulmak istendiğini iddia etti.
Yine HDP ve İYİ Parti'den de mülakatlarda kayırmacılık, ayrımcılık yapıldığını iddia eden açıklamalar ve soru önergeleri zaman zaman yapılırken AK Parti kanadından yapılan açıklamalarda bu iddialar reddediliyor.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, 5 Temmuz 2021'de Habertürk'te katıldığı bir programda, mülakatların; FETÖ, PKK, DHKP-C ve DEAŞ sızmalarının engellenmesi için konuluğunu öne sürdü.
Mülakatlar gereklilik mi?
Peki mülakatlar günümüz koşullarında bir gereklilik mi? İddia edildiği gibi devlete karşı faaliyet gösterenlerin sızmasının önündeki engel mi?
Yoksa yine tam tersi iddialara göre kayırmacılığa ya da iktidara muhalif görülen kişilerin ya da dezavantajlı grupların bürokrasiye girmesini engellemek amacıyla mı kullanılıyor?
Bu soruyu farklı görüşlerden bir kısmı kamunun içinde de uzun yıllar boyunca çalışmış isimlere sorduk.
İktidar kanadından farklı isimleri de aradık ancak görüş bildirmek istemedi.
"Günümüzde devlet aleyhine çalışan insanları tespit için mülakata gerek yok"
İlk soruyu iddiayı gündeme getiren Kenanoğlu'na sorduk.
Son iddiasına benzer pek çok şikayet aldığını öne süren Kenanoğlu, mülakatların devlet aleyhine çalışan insanların sızmasını engellemek amacıyla yapıldığı iddiasının gerçekle örtüşmediğini öne sürdü.
Kenanoğlu, "Devletin istihbaratı çok güçlü. Gelişen teknolojinin de etkisiyle devlet istese benim tüm ilişkilerimi A'dan Z'ye ortaya çıkarır. Bu nedenle günümüzde mülakatın bir güvenlik önlemi olduğu iddiası doğru değil" dedi.
"Mülakat, insan kayırmacılığı üzerine kurulan bir sistem"
"Mülakat, insan kayırmacılığı üzerine kurulan bir sistem" diyen ve mülakatların bir amacının da belli toplulukları devlet kademelerinden uzak tutmak olduğunu iddia eden Kenanoğlu, şunları söyledi:
Onların beka dedikleri şey Aleviler, Kürtler bürokrasinin belli yerlerinde olmasınlar. Açıklayamadıkları devletin gizli ajandası. Cumhuriyet tarihi boyunca bir tane Alevi kuvvet komutanı yok. Bu insanlar aptal mı? Hayır. Ancak makbul vatandaş kabul edilen 'Sünni Türk' kitle dışında kritik makamlara kimsenin gelmemesi isteniyor. Mülakatlar, kimilerince basit çıkarlar, kimilerince devletin makbul vatandaşları dışındaki vatandaş tipolojisini bir yerlere getirmemek için uygulanan bir yöntem.
"Danıştay'ın mülakatlarla ilgili kararı uygulanmıyor"
CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Danıştay'ın aldığı karar gereği adaylara KPSS'de aldıkları puanın üç puan altı veya üstü dışında puan verilemeyeceğinin belirtildiğini buna karşın bu kararın iktidar tarafından uygulanmayarak tercih ettikleri adaylara mülakatlarda fazladan puan verdirilerek diğer adayların önüne geçirildiklerini belirtti.
"İktidarla aynı görüşü taşımayan onbinlerce insan mülakatlarda eleniyor"
Mülakatın olmaması gerektiğini savunan Kaya, "GBT sorgusu olabilir ama bunu da liyakatli biri yapmalı. Mesele kişinin Alevi ve Sünni olmasından ziyade adayın iktidara yakınlığı uzaklığı meselesi. Konuyu sadece mezhepsel noktaya indirmemek lazım. İktidarla aynı görüşü taşımayan ama onbinlerce insan mülakatlarda eleniyor" diye konuştu.
Güvenlik soruşturmaları da adil yapılmazsa sıkıntılı
Güvenlik soruşturmalarının da adil ve doğru yapılması gerektiğini hatırlatan Kaya, kimi zaman tek bir kişiden alınan bilgiye dayanarak adaylarla ilgili haksız hükümlerin verildiğine de dikkati çekti. Kaya, "Doğru yapılmaması halinde güvenlik soruşturmaları da muhalif insanlara yönelik bir eleme sistemine dönüşebilir" yorumu yaptı.
"Kamuya ilk alımlarda mülakat sistemi geçerliliğini yitirdi"
Memur Sen, iktidara yakınlığıyla bilinen bir sendika. Şu an memurlar arasında en büyük sendika durumunda.
Memur Sen Genel Sekreterliği ve Sağlık-Sen Genel Başkanlığı görevlerinde bulunan Semih Durmuş da bu konudaki sorularımızı yanıtladı.
Durmuş, öncelikle mülakatların iki aşamada yapıldığını aktararak birincisinin kamuya ilk alımlarda, diğerinin de kamu içerisinde yükselme ve unvan değişiklikleri için yapılan sınavların ardından olduğunu hatırlattı.
Durmuş, kamuya ilk alımlarda mülakat şartının ilk defa 2016 yılında 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatıldığını anımsatarak şunları söyledi:
Devletin güvenliğine yönelik tedbir olarak konuldu. Ancak Türkiye normalleşti. İnsanların güvenlik sorunları varsa emniyet istihbaratı yoluyla tespit edebiliyorsunuz. Devlet memuru olmasını engelleyecek hüküm varsa zaten memur olamaz. Bu da anayasada belirlenmiş açık net hükümler. Bu nedenle biz de kamuya ilk alımlarda mülakat sisteminin doğru olmadığını, Türkiye'nin gelmiş olduğu süreç itibariyle geçerliliğini yitirmiş olduğunu düşünüyoruz.
"Doğru yapılsa bile güvensizlik oluşmasına neden oluyor"
Mülakat sisteminin ne kadar doğru bile yapılsa kamuya alımlarda güvensizlik oluşmasına ve haklı haksız eleştirilere neden olarak insanların kafasının karışmasına neden olduğunu söyleyen Durmuş, "İnsanlar, KPSS sınavlarına giriyorlar ve aldıkları puan doğrultusunda atamaları yapılıyor. Atanan insanların devlet memuru olmalarına güvenlik açısından engel bir unsur yoksa ayrıca bir mülakata gerek olmadığını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Kamuya alımlarda Alevilere, Kürtlere ayrımcılık yapılıyor iddiası doğru değil"
Kenanoğlu'nun mülakatlarda Alevi ve Kürtlerin özel olarak elendiği iddiasını hatırlatmamız üzerine Durmuş, şu cevabı verdi:
"Bu iddianın doğru olmadığını düşünüyorum. Her görüşten insan var kamuda. Alevisi, Türk'ü ve Kürt'ü. Bu arkadaşlarımızın bir kısmı bizimle birlikte sendikacılık yapıyor. Münferit olaylar olmuş olabilir ama kamuda böyle bir ayrımcılık yok. Kurum içi yükselmelerde kişinin kökenine cemaatine etnisitesine bakmadan şayet disiplin cezası yoksa ataması yapılıyor."
"Mülakatlarda üyelerin sübjektif görüşleri kararları etkileyebiliyor"
Peki uzun yıllar kamuda ve kritik görevlerde yer alan isimler mülakatlara nasıl bakıyor?
Emekli emniyet müdürü Hanifi Avcı, sınavların adaletli olması gerektiğini bunun yazılı sınavlarda kısmen sağlandığını ancak mülakatlarda üyelerin sübjektif görüşlerinin kararları etkileyebildiği gibi sonuçların dışarıdan kurum amirleri tarafından da siyaseten etkilenmeye müsait olduğunu söyledi.
"Muhalif görünen kişilerin memur olmasını engelleyen bir sistem"
Mülakatların objektifliği, zaman ve zemine göre muhalif görünen kişilerin memur olmasını engelleyen bir sistem olduğunu dile getiren Avcı, mülakatların ancak gizlilik gerektiren çok özel memurlukların seçiminde istisnai olarak uygulanması gerektiğini, onun dışındaki memurluklarda kaldırılması gerektiğini kaydetti.
"Mülakatlarda ayrımcılık sürüyor"
Bir dönem Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı (GES) görevinde de bulunan Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ise mülakatların siyasi iktidara muhalif kişileri eleme maksatlı kullanıldığı iddialarına katıldığını belirtti.
Gelişmiş ülkelerde mülakatların yapılma amacının farklı olduğunu ve seçilen kişinin işe uygun olup olmadığının tespiti için gerçekleştirildiğini vurgulayan Pekin, "Maalesef bizde tam tersi amaçla kullanılıyor. Bir talimat geliyor 'şu okuldan olan, 'bu mezhepten olan alınmasın' deniyor. Bu sıkıntı geçmişte de vardı günümüzde de sürüyor. Büyük ayrımcılık" değerlendirmesinde bulundu.
"Tabii ki insanların bir örgüte bağlı olması uygun değildir ama bunun için güvenlik soruşturmasını yaparsınız" diyen Peki, "Bu haliyle mülakat Türkiye'de torpilli olanların işe alınmasında kullanılıyor" dedi.
"Mülakatlar siyasi iradenin istediği kişileri getirmesiyle ilgili"
Bir dönem Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanlığı yapan eski MHP ve İYİ Parti Milletvekili Tarihçi Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ise mülakatların her zaman Türkiye'de sorun olan konulardan bir tanesi olduğunu söyledi ve ekledi: "Bugün mülakatlar siyasi iradenin istediği kişileri getirmesiyle ilgili. Suiistimal hep yapılıyor."
"Mülakatı yapan kişiyle aynı burçtan, takımdan olmak bile bir bağ oluşmasında etkili olabiliyor"
Mülakatlar sadece kamuda değil özel sektörde de var.
Kariyer uzmanı Ayşen Arıduru, bir adayın başvuru için her şeyi yapsa bile mülakat yapan kişinin görüşlerinin de çok önemli olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:
Mülakatı yapan kişinin siyasi görüşü, hayat tarzı bile çok önemlidir. Aynı üniversitede eğitim görmüş olmak, ortak tanıdıklar ve bağlantılar etki yaratabiliyor. Bazen aynı burçtan olmak veya aynı takımı tutmak bile bir bağ oluşmasında etkili olabiliyor. Bu nedenle mülakata giren kişinin iyi hazırlanması gerekiyor. Aynı şekilde mülakatı yapacak kişinin de doğru soruları sorması gereklidir.
© The Independentturkish