EURO 2020 Elemeleri'ndeki performansıyla "Altın nesil", "Gelecek 10 yılın takımı" olarak nitelendirilen Türkiye A Millli Futbol Takımı'nın şimdiki gündemi, alınan başarısız sonuçlar ve Teknik Direktör Şenol Güneş'in takımdaki geleceği.
Ortaya konulan performansıyla finallere katılmaya hak kazanan ancak sonrasındaki sonuçlarla sürekli gerileyen ve başarısız sonuçlar alan ay-yıldızlıların düşüşü önlenemiyor.
UEFA Uluslar Ligi'nde C Ligi'ne gerileyen, EURO 2020 finallerinin en başarısız takımı olarak turnuvadan elenen A Milli Takım, Hollanda ve Norveç galibiyetleriyle başladığı 2022 Dünya Kupası Elemeleri'nde üst üste aldığı kötü sonuçlarla gruptan çıkma şansını zora soktu.
Letonya ve Karadağ karşısında üstünlüğünü koruyamayarak berabere kalan, Cebelitarık'ı ikinci yarıda bulduğu gollerle mağlup eden Türkiye, Hollanda karşısındaki 6-1'lik yenilgi futbolseverleri karamsarlığa itti.
2022 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri G Grubu’nda altıncı maçlar sonrasında oluşan puan durumu. #BizimÇocuklar #WCQ pic.twitter.com/khdHWFrKNf
— Türkiye #BizimÇocuklar (@MilliTakimlar) September 7, 2021
Güneş'in sözleri tartışılıyor
Hollanda maçının ardından A Milli Futbol Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş'in basın toplantısında söylediği sözler ise tartışılmaya devam ediyor.
"Burada tek sorumlu benim, seçimleri yapan benim, başarısızlık da benimdir" diyen Güneş'in açıklamaları tepkilere neden oldu:
Ne yapacağımla ilgili konuşurum ama sahaya çıktığımda istifa diye bağırıyorlarsa, bir seneden beri maaş ve 'Git ne zaman gideceksin' diye bağırılıyorsa bunun Türk futboluna faydası yok. Sahaya çıkan yönetim değil. Bir düzen var Türkiye'de. Alırken yalvarıyorsun, aldıktan sonra hakaret ediyorsun. Bu, doğru değil... Düzen böyle mi, şeytanlık mı var, başka bir şey mi var? Bilmiyorum ki. Onları güldürdüm, o da benim hatam. Üzgünüm. Niye anlatıyorum bunları, bana olsun ama ben gittiğim zaman gelen birine olmasın. Lucescu giderken kovmak isteyenler, bana gelirken yalvaranlar 6 ay sonra suçlamaya başlıyorsa düzende bir yanlışlık var. Ben bir bedel öderken bir düşünce devrimi olsun isterim. Ben yalvararak gelmedim, sevinerek geldim ama bana yalvardıklarını düşünüyorum.
Alınan kötü sonuçlar sonrası Güneş'e tepki gösterilmesi, istifa etmesi veya gönderilmesi tartışmaları sürerken, yerine kim gelecek sorusu da akıllarda yerini koruyor.
Spor yazarları Attila Gökçe ile Şansal Büyüka, teknik direktör Şenol Güneş'in takımdaki geleceği ve basın toplantısında sarf ettiği sözleri Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
Attila Gökçe: Eleme turlarını bitirse de Dünya Kupası'na katılacağımızı düşünmüyorum, gidemediği taktirde de istifa edecektir
Güneş'in "Gelirken yalvardılar" sözleriyle ilgili konuşan Gökçe, şu ifadeleri kullandı:
Kimse Şenol Güneş'e yalvarmadı ama o Milli Takım'a gelmek için birkaç görüşme yapma isteğini gösterdi. Bu kadar nezaketle söyleyeyim. Fatih Terim'in 2017'de görevden ayrılmasından sonra bence Şenol Güneş'in de gönlünde daha önce yarım bıraktığı işi tamamlama ateşi, isteği, Beşiktaş'taki sorumluluğuyla aynı hizaya geldi. Motivasyonu Beşiktaş değil, Milli Takım olmaya başladı. Dönemin federasyon başkanıyla bu konuda en az 2-3 görüşme yaptığını biliyorum. Kimse Şenol Güneş'e yalvarmadı ama şu oldu: Ben dahil Dünya Kupası üçüncüsü olduğundan dolayı onun en başarılı Milli Takım Teknik Direktörü olduğunu söyleyerek yarım kalan işin tamamlanmasını vicdanımızda, aklımızda, zihnimizde onayladık. Spor medyası onayladı, kimse karşı çıkmadı. 'Yalvararak getirdiniz şimdi istifa diyorsunuz' diyor Şenol Güneş. Doğru değil bu söyledikleri.
"Lucescu, mecburiyetten gençleştirme yaptı, Güneş o takımın üstüne bir şey koyamadı"
"Lucescu, Milli Takım'da görev yaptığı dönem mecburiyetten gençleştirme yaptı" diyen Gökçe, sonrasındaki süreçte ay-yıldızlı ekibin üstüne hiçbir şey koyulmadığını, "Esas mesele Avrupa Şampiyonası'na katılmak değil. O takımın üstüne hiçbir şey koymadan Milli Takım devam ediyor. Güneş o takımın üstüne bir şey koyamadı" yorumu yaptı.
"Eleme turlarını bitirse bile Dünya Kupası'na gidemediği taktirde istifa edecektir"
Güneş'in kendisini göreve getirenlerle uğraşılmaması yönündeki açıklamalarına da değinen Gökçe, sözlerini şöyle sürdürdü:
Sana ne bundan? Sen federasyona kol-kanat mı geriyorsun? Manasız bir basın toplantısı. Onun adına çok üzüldüm ama hocanın bu tür takıntılarına, içten içe atarlanan küçük saldırılarına değer vermiyorum. Artık Şenol Güneş'in Türk futboluna verecek hiçbir şeyi yok. Türk antrenörleri hakikaten çok büyük değer kaybetti. Hala değerli birkaç antrenör var ama onlara Fatih Terim, Şenol Güneş kadar büyük kredi açılmadı. Bir de şöyle bir kültür geliştirdik: Bütün teknik direktörleri gönderiyoruz... Bütün bunlara rağmen Güneş, eleme turlarını bitirse de 2022 Dünya Kupası'na katılacağımızı düşünmüyorum. Gidemediği taktirde de zaten istifa edecektir.
"Futbolda korkunç bir cehalet sürecine girdik, işin hamaset tarafı çok yüksek ama bilimsel yanı sıfır, hatta eksi değerde"
Güneş'in istifası sonrasında planlama yapılması gerektiğini kaydeden Gökçe, "Türkiye'de antrenörler eskidi. Üstlerine yeni bilgi istemiyorlar. Bütün teknik ekiplerde performans optimizasyonu uzmanı, fizyolojik, psikolojik uzmanlar, mentörler olmalı. Acar Baltaş'ın bir çalışmasını yazmıştım. Gareth Sotuhgate'in neler yaptığını görsünler. Türkiye'ye ilham olacak çalışmalar yaptı" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Avrupa'daki rakipleriyle başa baş mücadele edebilmesi için sistemin önemine değinen Gökçe, "Adamlar sistemin içinde. Fazıl Say'ın Schopen'i icrası gibi. Herkes Fazıl Say gibi çalamıyor değil mi? Beste aynı, notalar aynı peki fark eden ne? İcra, uygulama. Oturuşu, duruşu, piyano çalması bütün bunlar icra. Biz icrayı beceremiyoruz. Zaten bilmiyoruz da. Futbolda korkunç bir cehalet sürecine girdi Türkiye. Endüstriyelleştikçe, iddiamız oldukça işin hamaset tarafı çok yüksek ama ilmi, bilimsel, akademik yanı sıfır, hatta eksi değerlerde. 'Bilim insanlarından her zaman yararlanırız. Bizde mentör ama onun da başka sıkıntıları var' diyor. Hemen başka sıkıntıları dayıyor" şeklinde görüş belirtti.
Şansal Büyüka: Israrcı bir talep olduğunu biliyorum, 'Bana yalvardılar' demesini etik bulmuyorum
Şenol Güneş'in basın toplantısındaki ifadelerini değerlendiren Şansal Büyüka, tecrübeli çalıştırıcının Milli Takım'a geldiği dönemde ısrarcı bir talep olduğunu bildiğini belirterek, görüşlerini şöyle aktardı:
Şenol Güneş'in Milli Takım'a geldiği dönemde ısrarcı bir talep olduğunu biliyorum. Buna rağmen 'Bana yalvardılar' diye söylemesini etik bulmuyorum. Bizde şöyle bir kusur var: Hiçbir zaman özeleştiriyi içselleştirip, gerçek anlamda yapmıyoruz. 6 gol yedikten sonra 'şeytani düzen, odur, budur' bunların hiçbir geçerliliği yok. Futbolun acı gerçeği var. Kazanırken alkışlanırsan kaybederken eleştirilirsin. Ayrıca çok uzun süredir çok kötü bir grafik var. O zaman bu ülkenin tepkisini, eleştirisini hatta öfkesini doğal karşılaması lazım. O bakımdan Şenol Hoca'nın maç sonu söylediği hiçbir şeyin tepeden tırnağa doğru olduğunu düşünmüyorum.
"Şenol Hoca gitti, yerine kim gelecek? Daha iyisi mi gelecek?"
Şenol Güneş'in istifa etmesi konusunda kendisinin herkesten farklı bir görü olduğunu dile getiren Büyüka, gerekçesini şöyle açıkladı:
Şenol Hoca gitti, yerine kim gelecek? Daha iyisi mi gelecek? Ben yerli hocalara güvenini kaybetmiş bir gazeteciyim. Çünkü dünya futbolu çok hızlandı. Özellikle son üç yılda tamamen atletik takımlara döndü. Sergen Yalçın'ı ayrı tutuyorum o da yeni nesil bir hoca ama bizim teknik direktörlerin tamamı bu hızlı, evrilen futbolun çok gerisinde kaldı, kendini güncelleyemedi. O bakımdan değişikliğin yarar sağlayacağını düşünmüyorum.
"Bölgeselciliğin, siyasetin kendini hissettireceği bir yenileme olacaksa yarar sağlayamayız"
Türkiye'deki "Winner" antrenörlerin yanlarında güçlü yardımcı istememesini eleştiren Büyüka, "Ayrıca şöyle bir durum da var: Bizdeki 'Winner' hocalar asla güçlü yardımcılarla çalışmıyorlar. Milli Takım'a kim gelirse gelsin yanında en az iki güçlü yardımcı olmalı. Federasyon buna dikkat etmeli, özen göstermeli. Ayrıca bana son 10 yılda Ümit Milli Takım'dan A Milli Takım'a geçen kaç oyuncu sayabilirsiniz? O da yok! TFF, alt kategorilerindeki hocaları tepeden tırnağa yenilemeli. Bunu da yaparken 'bunun adamı', 'şunun adamı', 'bakanın yeğeni', 'buralı', 'şuralı' dememeli. Bölgeselciliğin, siyasetin çok kendini hissettireceği bir yenileme olacaksa ondan da yarar sağlayamayız" diye konuştu.
"Hocalarımız sadece transferden güç almaya başladı, yeni bir plan ortaya koyamıyorlar"
Türkiye'de konuşulacak çok fazla konu olduğunu ancak futbolun kısır tartışmalara hapsedilmesini eleştiren Büyüka, sözlerini şöyle sürdürdü:
Futbolu hakem kararlarına, 'sen haklısın, ben haklıyım'a indirdik. Ya hakem, ya VAR, ya da penaltıydı değildi konuşuyoruz. Hatırlar mısınız hiç bu ülkede futbolu geliştirmek, aşama kaydetmek, radikal kararlar alabilmek için bir panel bir seminer, TFF'nin açtığı bir kurs... Böyle bir şey gördünüz mü? Hiçbiri olmuyor! Master hocalar dahil her antrenörün dünyada gelişen futbolu izlemesi ve kendisini yenilemesinden yanayım. Bu hepimiz için geçerli. Futbolda bir yarışma var. Bu yarışmaya ayak uydurabilmek için bunu yapmamız gerekiyor. Bizim hocalarımız son yıllarda sadece transferden güç almaya başladı. Bir oyun yaratamıyor, yeni bir plan ortaya koyamıyor, bir alternatif sunamıyorlar. Her sezon 15 futbolcu al, 15 futbolcu sat. Zaten kulüplerin batması, transfere doymayan hocalar ve onlara kayıtsız şartsız ayak uyduran yöneticiler yüzünden olmuştur.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Bu düzen değişmez kafalar değişmeden, siyaset işin içinden elini çekmeden, hatır gönül bitmeden"
"İşin en kötü tarafı da bu. Her şeyi konuşuyoruz ancak hiçbir şey yapmıyoruz" diyen Büyüka, "Bu düzen değişmez kafalar değişmeden. Siyaset işin içinden elini çekmeden. Hatır gönül bitmeden. Federasyonun kuruluş yapısına bakın. Bölgecilik, siyaset nasıl rol oynamış? Hangi bakanlar içeriye kimleri sokmuş? Federasyon başkanı seçimle mi gelmiş, atamayla mı gelmiş? Siz herhangi bir TFF Genel Kurulu'nda futbolun tartışıldığını duydunuz mu? Bir gece önce otele giderler, gece yemekler alemler, ertesi gün 'Hadi uçağımız var geç kalacağız' diyerek kaldır el, indir el... Bir defa mali tabloların sorgulandığını, analitik görüşün ortaya konduğunu gördünüz mü? Neresinden tutarsak elimizde kalır. Futbolda kriterleri Süper Lig'e göre koyarsanız nal toplarsınız. Bu lig, Avrupa ve dünya futbolunun çok gerisinde kalmış bir lig. Siz bu çıtayı ülke dışına taşıma niyeti gösteremezseniz bunları çok konuşursunuz. Ben 50 yıllık gazeteciyim. 50 yıl önce de bunlar konuşuluyordu, 50 yıl sonra da yine bunlar konuşuluyor" değerlendirmesinde bulundu.
"'Hocalar, hocalar, hocalar' diyor, birinci sorumlu onları tutuyorum"
A Milli Takım'daki futbolcuların Avrupa'nın elit liglerinde mücadele ettiğini ancak oradaki performanslarının yansıyamadığını söyleyen Büyüka, "Bu futbolcuların hepsi Avrupa'nın elit liglerinde üst düzey performans gösterirken Milli Takım'da niye gösteremiyorlar? Bu ülke bunu hiç sorguladı mı? Çünkü orada hep birlikte takım oyunu oynuyorlar. Çok kaliteli futbolcularınız olabilir ama kaliteli oyuncularla çok kötü bir takım oyunu sergileyebilirsiniz. Avrupa'da bize oranla daha takım oyunu oynanıyor. Hocalar daha bilinçli, daha güncel. Ama aynı oyuncular bize geldiğinde takım oyunu ve kolektif anlayış olmadığı için Avrupa'daki performanslarını Milli Takım'da gösteremiyorlar. Hocalar, hocalar, hocalar diyorum birinci sorumlu onları tutuyorum" diye konuştu.
© The Independentturkish