Afganistan'ın 2001 yılında ABD tarafından işgalinin ardından bu ülkede NATO üyesi devletlerin desteğiyle yeni bir ordu kurulması için çalışmalara başlandı.
Sadece 88 milyar doları ABD tarafından olmak üzere ciddi miktarda para, yeni kurulan Afganistan ordusunun donanımı ve eğitimi için harcandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu çabalar sonucunda ortaya kağıt üstünde 300 bin, ama gerçekte 200 bin mevcudunun olduğu söylenen bir ordu çıktı.
Basına yansıyan fotoğraflarda Afganistan ordusunun ABD'nin ve diğer NATO ülkelerinin verdiği modern donanımlar ile operasyonlara çıktıkları görülüyordu.
Ancak ABD'nin Afganistan'dan çekileceğini açıklamasıyla ülkenin vilayetleri tek tek Taliban güçlerinin eline geçti.
Direneceği düşünülen Afganistanlı askerler kimi bölgelerde neredeyse tüm teçhizatıyla Taliban'a teslim oldu.
Bunun nedeni olarak ABD – Taliban anlaşması gösterilse de ABD'den yapılan açıklamalarda da Afganistan ordusuna dair şaşkınlık dillendiriliyor.
ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, ordu ve hükümetin Taliban karşısında 11 gün içinde çökeceğine dair hiçbir ibare görmediklerini söyledi.
Dünyanın en büyük askeri gücü ama yetiştirdiği güçlerin bozgunları da çok
ABD, dünyanın en büyük askeri gücüne sahip ülkelerin başında geliyor.
II. Dünya Savaşı'ndan beri dünyanın en büyük askeri gücü olan ABD ordusu, özellikle her iki dünya savaşının kazanılmasında birinci derecede rol oynadı.
II. Dünya Savaşı'nın ardından iki kutuplu dünyada özellikle müttefiği olan birçok ülkenin silahlı kuvvetlerinin yeniden dizayn edilmesinde ABD etkisi ve yardımları çok etkili oldu.
Birçok ülke ordusu, eski ekollerini de bir kenara bırakılarak ABD sistemine göre şekillendirildi.
Türkiye de ABD askeri yardımlarından faydalanan ülkelerden sadece biri.
Kimi ülkelerde orduları, kimi ülkelerde de kendisine yakın milis güçleri destekleyen ABD her zaman umduğunu bulamadı. Bazı savaşlarda ABD destekli güçler ağır yenilgiler aldı.
ABD'nin eğittiği Irak ordusu, IŞİD karşısındaki bozgunuyla şaşırtmıştı
Peki hangi ülkelerde ABD eğittiği güçlerden umduğunu bulamadı.
Bu konudaki en yakın örnek Irak.
2003 yılında Irak'ı ele geçiren ABD, Irak ordusunun yeniden şekillenmesi için önemli katkılarda bulundu.
Sadece orduyu silahlandırmadı. Çoğunluğu eski isyancı Sünni aşiretlerden oluşan ve adına "Uyanış Konseyleri" denilen bir milis gücünün kurulmasını da sağladı.
Büyük gayretlerin ve pazarlıkların ardından mensup sayısı 100 bini aşan Sünni direniş örgütlerinin bir kısmının sisteme dahil edilmesi ve El Kaide'nin zayıflatılması üzerine ABD ordusu, dönemin ABD Başkanı Barack Obama'nın kararıyla 2011'de Irak topraklarından büyük ölçüde çekildi.
Büyük yatırımlar yapılan Irak ordusunun ülkeyi rahatlıkla savunacağı beklenirken, 2014'te güç kazanan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) önce Musul'u ardından özellikle ülkenin orta ve kuzey bölgelerindeki Sünni ağırlıklı pek çok bölgeyi ele geçirdi.
Irak ordusu pek çok yerde ABD'den aldıkları veya hibe edilen çok sayıda Abrams tankı, Humvee askeri araçları bile IŞİD'e bırakıp kaçtı.
IŞİD'in Bağdat kapılarına yaklaşmasıyla Şii din adamlarının fetvaları ile yüzbinlerce Şii'nin gönüllü olarak İran destekli Haşdi Şabi milis yapılanmasına katılması ve yine başta ABD olmak üzere kimi ülkelerin de silah ve hava gücüyle sürece yeniden dahil olmasıyla saldırılar durduruldu. Ardından yeniden organize olan Irak ordusu ve milis güçleri iki üç yıllık süreç içerisinde IŞİD'in ele geçirdiği yerleri zor da olsa geri aldı.
ABD'nin en büyük hayal kırıklığı Vietnam'da oldu, Kabil'e benzer manzaralar yaşandı
ABD açısından asıl hayal kırıklığı hiç şüphe yok ki Vietnam oldu.
Komünist yönetime sahip Kuzey Vietnam ile Güney Vietnam arasında devam eden iç savaşa Güney Vietnam lehine 1963'de müdahale eden ABD, 1973 yılına kadar bu ülkede kaldı ve neredeyse 60 bin askerini kaybetti. Vietnam, ABD toplumunun psikolojisinde derin yaralar açtı. ABD ordusunun 1973'te geri çekilmesi ABD'nin aldığı yenilgilerin en bilineni olarak tarihe geçti.
Savaş süresince Güney Vietnam ordusuna büyük yardımlar yapmıştı.
Ancak ABD'nin çekilmesiyle Güney Vietnam ordusu da fazla dayanamadı. 1975'te ülkenin tamamı Kuzey Vietnam'ın eline geçti.
Başkent Saygon'un tahliye edilmesi ve ABD ile işbirliği yapanların ülkeden çıkarılmaya çalışılması sırasında bugün Kabil'de yaşanan manzaraların benzerleri yaşandı.
Desteklediği Güney Kore ordusu işin içinden çıkamayınca bizzat müdahale etti
II. Dünya Savaşı'nın ardından ideolojilere göre bölünen ülkelerden biri de Kore'ydi.
Kuzey Kore, Çin etkisiyle komünizme yönelirken Güney'de ise ABD ve Batı yanlısı bir yönetim kuruldu.
Bu ideolojik çekişme 1950 yılında sıcak çatışmaya dönüştü.
ABD tarafından desteklenen ve organize edilmeye çalışılan Güney Kore ordusu, Kuzey Kore saldırılarını püskürtmekte başarılı olamadı.
Kuzey Kore'nin ilerlemeye başlaması üzerine bu işin sadece Güney Kore ordusunun desteklenmesiyle olmayacağını anlayan ABD bizzat savaşa dahil oldu ve o şekilde Kuzey Kore güçleri püskürtüldü.
Sonradan sürece ABD müttefiki ülkelerin ve Kuzey Kore müttefiki Çin'in de müdahil olması ile II. Dünya Savaşı'nın artçısı niteliğine bürünen savaş 1953 yılında Kore'nin bölünmesini tescilleyen anlaşma ile son buldu.
ABD'nin eğittiği Kübalı milis gücü, Domuzlar Körfezi'nde imha oldu
Fidel Castro liderliğindeki Kübalı sosyalistler, ABD'ye yakın politikalar izleyen Batista yönetimini silahlı bir mücadelenin ardından 1959 yılında devirdi.
Küba'ya açıktan müdahale etmesinin Sovyetler'in de müdahil olabileceği bir dünya savaşına yol açabileceğinden endişe eden ABD, ülkesine kaçan Kübalılardan kurulu bin 500 kişilik bir askeri güç oluşturdu.
Castro yönetimini devireceği umulan bu güç, bombardıman uçaklarının da desteğiyle CIA'ya bağlı gemiler ile 17 Nisan 1961 tarihinde Küba'daki Domuzlar Körfezi'ne çıkarma yaptı.
Ancak operasyon Küba ordusunun direnişi ve planlamada yaşanan aksiliklerle iki gün içerisinde büyük bir başarısızlıkla son buldu.
1500 kişilik gücün pek az kısmı dışında neredeyse tamamı esir düştü ya da öldürüldü.
CIA'nin eğittiği Peşmergeler ABD'ye kaçırıldı
Irak'ın 1991'de Kuveyt'i işgal etmesinin ardından ABD tarafından Körfez Harekatı ile Irak'ın kuzeyindeki özerk Kürt bölgesi fiili olarak Saddam Hüseyin'in başında olduğu Irak yönetiminin denetiminden çıkmıştı.
Bölge Mesut Barzani'nin başında olduğu KDP ve Celal Talibani'nin başında olduğu KYB tarafından yönetiliyordu.
Bu süreçte ABD, CIA aracılığıyla Kuzey Irak'ta kendisine yakın bir Peşmerge gücü oluşturmaya çalışmış, bu maksatla iddialara göre 5 ila 10 bin civarında kişiyi eğitmişti.
Ancak Barzani ile Talabani arasında güç çekişmesiyle başlayan iç savaşta Talabani İran desteğiyle ilerlemeye başladı. Barzani'nin yardım istediği Saddam'a bağlı 30 bin kişilik ordu, 31 Ağustos 1996 günü Kuzey Irak'a bir kara harekatı başlattı.
Çekilen sadece Talabani güçleri olmadı.
Yetiştirdiği güçlerin Irak kuvvetleriyle baş edemeyeceğini gören ABD, onların Saddam'ın eline düşmesinden endişe ederek 5 bine yakın Peşmerge ve ailesini Türkiye üzerinden önce Guam Adası'na ardından ülkesine götürdü.
Bunların bir kısmı sonradan yine Kuzey Irak'a dönerken ABD'de kalmaya devam edenler de oldu.
"Para için askerlik yapanlar ölmemek için karşı tarafa geçer"
Peki bu başarısızlıkların nedeni ne?
Emekli Pilot Hava Kurmay Albay Osman Başıbüyük, Afganistan örneğinden yola çıkarak bir bilince dayanmadan parayla askeri güç kurmanın sakıncalı olduğunu söylüyor.
Oradaki insanlar çaresizlikten orduya katılıyor. 'Para kazanıyorum' diye bakıyorlar. Ama ABD adına çatışmazlar. Gerçek çatışma çıktığında, iş zora girince karşı tarafa geçerler. Sonuçta öbür taraf ölümüne geliyor, sen para için gelmişsin. Para için gelen ölmemek için karşı tarafa geçer. Kurtuluş Savaşı'nda İngilizler tarafından kurulup Mustafa Kemal'in üzerine gönderilen ordu Geyve'ye ulaştığında ilk çatışmada dağılıp bizim tarafa geçti. Afganistan'da ABD'nin gideceği anlaşılınca birçoğu 'şu ana kadar maaş alıyordum ama bu saatten sonra savaşı sürdürmek imkansız' dedi. İç savaşlarda erkekler hayatta kalabilmek için paralı asker olur. Hangi taraf çok para veriyorsa onun paralı askeri olur. Ama ideolojik bir hareket içinde değilse başkası için savaşmaz.
"Askerlik parayla yapılan işe indirgenirse sonuç farklı olmaz"
Başkent Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışmanı Ercan Çitlioğlu da Başıbüyük gibi düşünüyor.
Çitlioğlu, askerliğin para üzerine yapılan bir iş üzerine indirgenmesi ve aidiyetin sadece maddi çıkara bağlı olarak şekillenmesi halinde sonucun farklı olmasının düşünülemeyeceğini kaydetti.
© The Independentturkish