ABD'nin 2001'de Afganistan'ı işgalinin ardından bu ülkede yeni bir milli ordu kurulma çalışmalarına başlandı.
Bu kapsamda ABD'nin öncülüğünde ve müttefik ülkelerin desteğiyle büyük yatırımlar yapıldı.
Medyaya yansıyan bilgilere göre 2001'den beri sadece ABD, Afganistan güvenlik güçleri için 88 milyar dolar harcadı.
Diğer ülkelerin harcadığı paralar ve Türkiye dahil birçok ülkenin verdiği askeri destek ve eğitimler bu rakama dahil değil.
Sonuç olarak kağıt üstünde de olsa 200 bin kişilik bir ordu mevcudu bulunuyordu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ancak ABD'nin çekileceğini duyurmasıyla Afganistan ordusu hızlı bir çözülmeye girdi.
Birçok noktada başlayan çözülme, ABD'nin güçlerini kesin olarak çekeceğini duyurduğu eylül ayı yaklaştıkça adeta çöküşe döndü.
Neredeyse Afganistan ordusu birçok yerde kurşun dahi atmadan Taliban'a teslim olurken arkasında büyük miktarda silah ve cephaneyi de bıraktı.
ABD ve müttefiklerinin verdiği gelişmiş birçok silah, yakın zamana kadar elinde hafif silahlardan başka donanım olmayan Taliban'ın eline geçti.
Sonuç olarak Afganistan'da söz sahibi artık Taliban.
Peki nasıl oldu da milyarlarca dolar harcanarak 20 yılda güçlendirilmeye çalışılan ordu birkaç günde dağıldı.
Sorunun cevabını Afganistanlı uzmanlar ve emekli askerler verdi.
"Komutanlar kendi kabile liderlerine bağlı kaldı"
Türkiye'de yaşayan Afganistanlı akademisyen ve gazeteci Lal Muhammed Lame, Afganistan ordusunun çöküşünün farklı boyutları olduğunu söyledi.
Bunun bir kısmının ülkedeki kötü yönetim, yolsuzluğa boğulan liderler ve üst düzey yöneticilere ilişkilendirildiğini belirten Lame, "2001 sonrasında Afganistan ordusu yeniden kurulurken sözde milli ordu ismi verildi ama gerçek şu ki en baştan ordu etnik kimliğe dayalı kuruldu" dedi.
"Hangi etnik gruptan kaç kişi orduda olmalı' düşüncesiyle kararlar verildiğini ifade eden Lame, "Böylece en üstten, en alttaki askerlere ve yöneticilere kadar etnik gruplara göre katılım oranı belirlendi. Ordunun yüzde 40-45'i Peştunlardan oluşurken yüzde 55-60'ı başka etnik gruplardan oluşturuldu. Orduda bir komutan tayin edilirken veya askeri rütbe verilirken etnik kimlikleri dikkate alınırdı. Böylece görev yapan komutan ya da general her kimse önce kendi etnik grup ve kabile liderlerine bağlı kalıyordu. İkinci önemli neden Afganistan devlet kurumlarında ve özellikle güvenlik güçlerindeki yolsuzluklar güçlü bir ordunun oluşmasını engelledi" diye konuştu.
"Ordunun sayısı iddia edilen sayının çok altındaydı"
"Güvenlik güçlerinin sayısı doğru değildi" diyen Lame, şöyle devam etti:
Ordudaki asker sayısı her ne kadar 300 bin kişi olduğu iddia edilirse de bu gerçeği yansıtmıyor. Gerçek sayının 150-200 bin olduğu iddia ediliyor. "Hayalet ordu" diye söylenen iddialar bir yere kadar doğrudur. Örnek olarak 300 bin kişi için bütçe ayrılırdı. Amerika ve Batı'dan yardım alındığında bunun büyük miktarı üst düzey devlet yöneticilerinin cebine giriyordu. Taliban'a karşı Afganistan Ordusu Özel Kuvvetler (komandolar) bir yere kadar direnç gösterdi. Bunların da gerçek sayısı 30 bin civarıydı. Ancak ordunun diğer kısmı Taliban'a karşı savaşta moralini kaybetmiş durumdaydı. Çünkü merkezi hükümet tarafından ihtiyaç odluğu zamanında desteğin ulaşmaması askerlerin moralinin kaybolmasına neden oldu.
"Cumhurbaşkanı Gani döneminde kayıplar arttı, asker sayısı azaldı"
Lame'ye göre özellikle Cumhurbaşkanı Eşref Gani döneminde ordu ve polisteki zaiyat katlanarak devam etti.
Eşref Gani'nin, iki yıl önce kendi yönetimi altında 45 binden fazla askerin öldürüldüğünü itiraf ettiğini savunan Lame, çöküşü hızlandıran sebepleri söyle sıraladı:
"Birçok ilde gençlerin ordu ve güvenlik güçlerine istihdamında düşüş oldu. Son yıllarda özellikle Eşref Gani döneminde bu düşüş yaşandı.
Gençlerin bir kısmının güvenlik güçlerine katılmasındaki sebep vatan sevgisinden ziyade işsizlik ve yoksunluktan kaynaklanmaktaydı.
Afganistan devletinin özellikle Hamid Karzai ve Eşref Gani'nin yönetimde olduğu son 20 yılda Taliban'a karşı savaşmak konusunda şeffaf bir politikası yoktu.
Bu durum da ordunun savaş motivasyonunu zayıflattı. Bunun yanında Taliban ile savaş ve barışmak için de net bir politika izlenmemekteydi.
İktidardaki politikacılar arasında siyasi sistem üzerinde ve güç paylaşımı konusundaki ihtilaflar ve sürtüşmeler, buna ek olarak hileli seçimler, kabul edilmeyen seçim sonuçları güç paylaşımına yol açtı.
Siyasetçiler arasındaki anlaşmazlıklar ordu ve güvenlik güçleri arasına sıçradı. Seçimlerdeki rakipler Eşref Gani ve Dr. Abdullah, askeri ve güvenlik kurumları ve bakanlıklarını kendi aralarında bölüştüler. Bu durum orduyu ve güvenlik kurumlarını oldukça zayıflattı."
"Ordu istihbarat noktasında zayıfken Taliban istihbarat ve moral olarak daha üstündü"
Lame, son olarak diğer nedenleri şu sözlerle tamamladı:
"Birçok askeri alanda, özellikle hava gücünde ABD ve NATO ya bağımlılığı ordunun zayıflamasındaki başka bir faktördür. Özellikle ABD ve NATO güçlerinin ülkeden çekilmesi ile bu zafiyet iki kat arttı.
Bunlara ek olarak Afganistan ordusunun istihbarat konusunda zayıflığı savaş meydanında belliydi.
Afganistan savaşı, istihbarat savaşı olmasına rağmen Taliban örgütü daha çok istihbarat bilgilerine sahipti.
Savaşlarda askerlerin morali ve savaş motivasyonu çok önemlidir. Üst düzey yöneticiler ile askerler arasındaki güvensizlik, hükümet yöneticilerinin Taliban'a karşı savaşmak için açık ve net bir politikasının olmaması bu morali zayıflattı.
Buna karşı Taliban, daha önce Sovyetlere karşı savaşan mücahitler gibi kendi anlayışlarına göre işgalcilere karşı cihat yapmaktaydı. Demek istediğim Taliban kendi savaşının kutsallığına inanıyordu. Böylece yüksek savaş moraline sahipti.
Son günlerde Taliban'a karşı savaşta ordunun Taliban ile anlaşarak savaş meydanını hiç direnç göstermeden terk ettiğine dair iddialar bulunmaktadır. Kolordu komutanlarının merkezi hükümetten aldığı emir ile ordunun savaştan çekildiğine dair iddialar bulunmaktadır.
"Bozgundaki birinci neden Taliban bağlantılı ordu yöneticileri"
Türkiye'de yaşayan bir diğer Afganistanlı akademisyen Zabihullah Dashti ise Afganistan ordusunun başarısızlığındaki birinci etkenin ordu yönetimindeki Taliban bağlantılı kişilerin olmasının olduğunu iddia etti.
Dasthi, ordudaki askerlerin paralı görev yaptığını belirterek, şu iddiada bulundu:
ABD'nin çekilme kararının ardından uluslararası yardımların kesileceği, para gelmeyeceği söylentileri artınca çoğu asker ordudan ayrıldı veya kaçtı. Ordunun birçok yöneticisi de bu arada Taliban'la görüştü. 'Geldiğinizde savaşmayız' diyerek çatışmayı bıraktılar. Ayrıca yukarıdan yeterli bilgi akışı ve yardımda olmadığı için birçok asker de 'Ben niye öleyim?' diyerek kaçtı.
"Komutanlar baktı devletten yardım gelmiyor, kendileri teslim etti"
Afganistan Türkleri Sosyal, Kültürel ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Fazıl Ahmet Sönmez'in iddiasına göre ise olup bitenlerin hepsi ABD'nin planından ibaret.
Sönmez, ABD'nin çekilmenin öncesinde Taliban'la görüştüğünü iddia ediyor.
Sönmez, komutanların devlet merkezinden yardım gelmemesi üzerine birçok yeri kendilerinin teslim ettiğini de öne sürdü.
"Hiyerarşiye, liyakate bağlı sistem oluşturulmadığından ordu dağıldı"
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Terör ve Terörizmle Mücadele Merkezi Başkanı Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, Afganistan ordusunun bir ulus devlet ordusu olmadığını ifade etti.
"Kabile veya aşiret kültüründen çıkarılmaya çalışılan liyakate göre oluşturulamayan ordu" değerlendirmesi yapan Atabay, "ABD'liler 88 milyar dolar para harcamış ama ordu toz şeker gibi 72 saatte dağıldı. Demek ki ABD'liler ordu olmanın vasıflarını kazandıramamışlar. Sadece silah, para vermekle ordu olunmadığı görüldü. Bir ordu tarihsel birikimiyle yoğrulmuş toplumlardan çıkar. Milletleşmiş olan toplumlar orduları çıkarabiliyorlar. Burada emir komutaya, hiyerarşiye, liyakate bağlı sistem oluşturulamadığından Afgan ordusunun dağıldığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Kağıttan orduydu, halkın desteğini alamadığı için çözüldü"
Görevi kapsamında Afganistan'ı ziyaret ederek izlenimlerde bulunma şansına sahip olan Emekli Hava Tümgeneral Beyazıt Karataş ise Afganistan ordusunun bugüne kadar ABD desteği ile ayakta durduğunu kaydetti.
Tümgeneral Karataş şunları söyledi:
Bir yere gidip işgal ettiniz. Sonrasında orada sadece para, eğitim, silah verdim demekle ordu olmuyor. Daha önce de benzer durumlar oldu. Örneğin ABD'nin eğittiği Irak ordusu, IŞİD'in önünden her şeyi bıraktı kaçtı. ABD ve NATO'nun para gücüyle, emperyalist desteğe bağlı bir ordu kurarsanız içeriden destek bulamazsınız. Kurdukları sistem yozlaştı, insanların kaynaklarını kuruttu. Seçilen lider ABD desteğiyle orada olduğundan yerel halkla bütünleşemedi. Yerel ordu ister istemez ABD ile birlikte birçok katliama imza attı. Kağıttan orduydu, halkın desteğini alamadığı için çözüldü. Komutanlar ve askerler, ABD desteğiyle karargahlarında araçlarında rahat rahat oturuyordu. ABD çekileceğim deyince panik başladı kaçtılar. Hatta Türkiye'ye bile geldiler.
© The Independentturkish