Futbol, hala harika bir oyun ve bize daha fazla eğlence ve tutku verebilir. Fakat futbol, güçlü ve sürekli bir şekilde bunu yaparken ve günden güne ilgi ve tutku kazanırken yeni bir zorlukla karşı karşıya kalıyor.
Zira futbol, ırkçılığın yanı sıra etnik ve dini nefretin uygulandığı bir alana dönüşüyor.
Bu da futbol eğlencesini bozan ve futbolu adalet, dürüstlük ve ötekini kabul gibi değerlerden uzaklaştıran bir durum.
Spor dünyası, ahlak duygusu olmadan ayakta kalamaz. Buna karşılık spor dünyası, rekabet olmadan da eğlence ve heyecan katamaz ve gelişemez.
Bazen rakibe baskı yapmayı gerektirmesine ve belki de rakibin yeteneklerini karıştırıp engellemesine rağmen rekabet, hak ihlalleri ve ırkçı iddialar üzerinden yapılmamalıdır.
Spor, ahlak duygusunu ve "spor ruhu" olarak terim haline gelen değerler ilkesini kaybettiği zaman kurallara saygı göstermekten uzak bir çatışma alanına dönüşüyor.
Böylece spor, gelişim rolünü, eğitim eğilimini ve insani yönünü yitiriyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Haziran 2019'da önemli bir mesaj yayımladı.
Guterres, mesajında "Nefret, tüm dünyayı sarıyor. Bağnazlar, zehirlerini yaymak için sosyal medya araçlarını kullanıyor" dedi.
Ardından Guterres, "Kınamak, yankısının yayılmasını engellemek, hakikatle yüzleştirmek ve suçluları davranışlarını değiştirmeye teşvik etmek suretiyle her çirkin eyleme karşı sergilediğimiz tutumu, nefret söylemine karşı da sergilemeliyiz" çağrısında bulundu.
Nefret söylemi ve ırkçı iddiaların yayılması ile sosyal medya araçları arasında açık bir bağlantı olduğunu artık biliyoruz.
Sosyal medya araçlarının sağladığı bu açık platform sayesinde ırkçı iddiaların sahipleri, zehirlerini geniş alanlara yayma ve taraftar kazanma imkânı buluyor.
Rekabet adrenalinin pekiştirdiği duyguların doruk noktasına ulaştığı zamanda ve zafer ya da yenilgi anlarında bazı sosyal medya kullanıcıları, ırkçılık yapmaya ve nefreti yaymaya daha müsait hale geliyor.
İşte o zaman sosyal medya platformları, nefreti yaymak için onlara daha iyi bir fırsat sunuyor.
Nefret ve ırkçılık gibi söylemler, kolay etkileşim sayesinde saman alevi gibi yayılıyor.
Son Avrupa Futbol Şampiyonası'nda (EURO 2020) üç siyahi İngiliz oyuncu, İngiltere ve İtalya takımlarını bir araya getiren son karşılaşmada üç kritik penaltı vuruşunu atamadı.
Bu da İngiltere'nin şampiyonluk kupasını kazanma hayalinin suya düşmesine neden oldu.
Yıllar sonra şampiyonluk kupasını kaldırmayı ümit eden İngiliz taraftarlar için bu, acı verici bir darbeydi.
Zira İngiltere, futbol konusunda taraftarlarını ikna edecek uluslararası bir başarı elde edemedi. Bunun için şok büyüktü.
Fakat spor ruhuyla sonucu kabullenmek, kazananı tebrik etmek ve yenileni selamlayıp teselli etmek yerine bazı taraftarlar, enerjisini penaltı vuruşlarını atamayan oyunculara ırkçı hakaretlerde bulunmaya harcadı.
İngiliz hükümeti, bu yüz kızartıcı durumu kontrol altına almak için futbol dünyasını kuşatan ırkçılık eğilimlerinin yayılmasında büyük bir rol oynamasından dolayı sosyal medya platformlarına baskı yapmaya çalıştı.
Bunun için Başbakan Boris Johnson, bu platformların temsilcileriyle bir toplantı yaptı.
Johnson, toplantının ardından yaptığı konuşmada "Büyük sosyal medya platformlarının temsilcileriyle görüştüm. İnternetin zararları yasa tasarısıyla bu sorunu çözmeye başlayacağımızı kendilerine net bir şekilde açıkladım. Bu platformlar, nefret ve ırkçılık söylemlerini yayından kaldırmazlarsa uluslararası gelirlerinin yüzde 10'u kadar para cezasına çarptırılacaklar. Hepimiz, bu platformların bunu yapacak gerekli teknolojiye sahip olduklarını biliyoruz" dedi.
Bu, sadece hükümetin sergilediği bir tutum değildir. Şöyle ki son zamanlarda "Statsya" kuruluşunun yaptığı ankete göre Birleşik Krallık'taki futbolseverlerin yüzde 44'ü, sosyal medya platformlarının oyunculara yönelik ırkçı söylemleri engelleme konusunda daha fazla önlem alması gerektiği görüşünde.
Öte yandan diğerleri, nefret ve ırkçılık tehlikesini önlemek için gerekli tedbirlerin alınmaması halinde oyuncuların söz konusu platformları boykot etmesi gerektiğini dile getirdi.
Futbolculara karşı ırkçı taciz, sadece Birleşik Krallık ya da Avrupa'yla sınırlı değil.
Aksine bu durum, Arap ülkelerinin yanı sıra dünyanın diğer bölgelerinde de güçlü bir şekilde yayılıyor.
Sosyal medya platformları, futbol dünyasında nefretin yayılma olasılığını artırıyor. Bu platformlar, nefretin yayılmasını engelleyecek gerekli araçlara sahip.
Fakat onlar, bu konuda yapmaları gerekeni yapmıyorlar. Tabi bunun da korkunç sonuçları olacaktır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish