Özgürlüğün anası Haiti diktatörlük, işgal, açlık ve çetelerin elinde rehin

Özgür Uyanık Independent Türkçe için yazdı

Amerika kıtasının ve siyahi dünyanın ilk bağımsız ülkesi Haiti’dir / Fotoğraf:  Dieu Nalio Chery-AP

Haiti halkı ayaklanmacı bir geleneğe sahiptir. Fakat 2018'den bu yana ülkede protestolar hem yoğunlaştı hem de biçim değiştirdi.

Venezuela'nın, yardım programı kapsamında bu ülkeye verdiği petrolün kesilmesiyle benzin fiyatları artmış ve zaten felaket olan durum insani krize dönüşmüştü.
 

8.jpg
ABD ambargosu sebebiyle Venezuela’nın Haiti’ye yardım programı sona erince ülkede yakıt krizi baş gösterdi. Buna bağlı olarak enflasyon yükseldi ve Haiti parası değerini kaybetti. Halk benzin kuyruklarında bekler hale geldi


2020'nin ilk aylarında başlayan polis grevi bu değişimin en önemli göstergesiydi. Halkın temel hizmetler ve gıda yoksunluğu, yoksulluk ve hastalık sebebiyle sürdürdüğü protestolara "hayaletler" adı verilen maskeli polisler de katılmaya başlamıştı.

Ancak taleplerin, yolsuzluğa batmış Jovenel Moïse hükümetince kesin biçimde reddedilmesiyle protestolar daha da radikalleşti.
 

2.jpg
Haitililer protestolarda ellerini başları üzerinde tutarak silahsız olduklarını ifade etmeye çalışıyorlar


Polis sendikası yönetimi istifasını verdikten sonra "hayaletler" silahlı eylemlere başladı. Bir kışlaya yapılan saldırı da onu yaralı, iki asker hayatını kaybetti. Halk polis kökenli olduğu bilinen bu saldırıları coşkuyla destekledi.

Kışla saldırısını, Ekonomi ve Adalet Bakanlığı binalarına yapılan saldırılar izledi. Çatışmalarda bir SWAT komandosunun öldürülmesiyle, emniyet içindeki "Hayaletler"e karşı geniş çaplı bir araştırma başlatıldı. 
 

3.jpg
"Hayaletler" adı verilen maskeli polisler yönetime karşı protestoları destekliyor ve hükümet güçlerine silahlı saldırılar düzenliyor


İlk aşamada 70 polis hakkında dava açıldı. Bu polislerin bir kısmı emekli olmuştu. Ayrıca "Hayaletler" ile ilişkili eylemlerde kullanılan sivil çete üyeleri de vardı. 

Son derece aktif olan bu grup, güvenlik güçlerinin muhalif bir bölümünün silahlı kanadı olarak hareket ediyor. Ayrıca farklı toplumsal kesimlerin de destek ve sempatisini topluyor.  

Geçen yıldan bu yana "Hayaletler"e en az 4 büyük operasyon düzenlendi. Başkentin güneyindeki en yoksul yerleşimlere en az dört kez operasyon yapıldı. Fakat bunlar bir sonuca varılmasını kolaylaştırmadı. 

Haiti'de sosyal kriz öylesine derin ki bu yoksulluğun, açlığın etkileyemeyeceği hiçbir şey yok. İnsanlar hayatta kalmak için çetelerle hareket etmek zorunda.
 

4.jpg
Ülkenin en güçlü çetelerinden birinin lideri eski polis Jimmy Cherizier geçen hafta halkı devrime çağırdı. Polis kıyafetli ama maskeli bir silahlı grup eşliğinde başkent mahallesinde yürüyen G9’un lideri Jimmy Cherizier’in görüntüsü YouTube’dan hızla viral oldu. Ulusal sembolleri kullanan ve bağımsızlık devriminin kahramanlarını çağrıştıran Cherizier halkı silahlanmaya ve örgütüne katılmaya davet etti / Fotoğraf: AP


Resmi rakamlara göre 11 milyon nüfuslu ülkedeki 76 çetede ve en az 500 bin silah var. Bu çetelerden bazılarının devletten daha iyi silahlanmış olduğu görülüyor.

Birleşmiş Milletler Entegre Ofisi (BINUH) raporlarına göre adam kaçırma olaylarında yüzde 200 artış var. 2020 yılında 1,270 adam kaçırma olayı kaydedildi.

Buna ek olarak; çeteler, ulusal depoları yağmalayarak yeni bir tür finans kaynağı yarattılar. 

Başkentin en yoksul mahallesi Village de Dieu'de "Hayaletler"e yönelik operasyonlarda beş polis kayboldu ve bu kayıp polislerin cesetleri sosyal medyada yayımlandı.

Hükümetin, polis cesetlerini alabilmek için çeteyle pazarlık yaptığı söyleniyor. 
 

6.jpg
Yoksul mahallelere operasyon yapan polis gözaltına aldıklarını köle avcıları gibi götürüyor


Bir başka önemli çete ise G9. Çetenin başkentte kontrol ettiği beş banliyöden sadece Cité Soleil'de 300 bin nüfus var.

Geçen yıl G9 üyeleri, başkentin merkezinde silahlı geçit töreni düzenliyerek "yasal statü" bile talep ettiler.

Onların eylemlerini meşrulaştıran ana unsur ise; Moïse hükümeti. Zira Jovenel Moïse sadece uluslararası yardım paralarını iç etmekle yetinmedi.

Görev süresi bittiği halde seçimler gerçekleştirilemediği için halen ülkeyi fiilen yönetmeye devam ediyor. 


Haziran 2020'de Moïse dizginleri tamamen eline aldı. İki kamaralı meclis 10 senatöre düşürüldü. Tüm yerel yönetimlerde belediye meclisleri kaldırıldı.

Hükümet üzerinde bir denetim kalmayınca, akrabalarını Yüksek Yargı'dan polis teşkilatına kadar en önemli yerlere doldurdu.

Tek adam diktatörlüğü kuran Moïse, orduya muhaliflerini "avlama" emri verdi. Bu emirden sonra baro başkanının öldürülmesi gibi faili meçhul cinayetler işlendi.
 

12.jpg
Moïse rejimine muhalif Baro başkanı Monferrier Dorval 28 Ağustos 2020’de faili meçhul bir cinayete kurban gitti


Bazı yargıçları tutuklattı. Beğenmediklerini yasadışı biçimde görevden aldı.

Silahlı Kuvvetler, Jean Bertrand Aristide tarafından 1996'da 30 yıllık Duvalier diktatörlüğüne verdiği destek sebebiyle feshedilmişti. Moïse, orduyu yeniden kurunca kendini onun sahibi olarak görmeye başladı.  

Bir de Moïse'nin yakın zamanda kurduğu "Ulusal İstihbarat Teşkilatı" var. Ayrıcalıkları ve "terörle mücadele" konusundaki hukuk dışı dokunulmazlığı ile bu teşkilat, Moise'nin özel komutası altındaki bir tür siyasi polis işlevi görüyor.

Polis yine Moïse kontrolünde, ancak bununla beraber çeteleşme yaygın. Diğer taraftan ülkenin kuzeyinde, büyük çiftlik sahiplerine bağlı özel silahlı gruplar (BSAP) var. Bunlar köylülerin topraklarına ve su kaynaklarına el koyuyor. 

Tüm bu olgular bize paramilitarizm temelli bir iktidar yapısının inşa edildiğini gösteriyor. Bunun daha gelişmiş örnekleri Kolombiya, Brezilya ve Meksika'da bulunuyor.

Haiti, muhtemelen bu ülkelerden gelerek Afrika üzerinde Avrupa'ya giden uyuşturucuda liman görevi görüyor. Paramiliter yapı başka türlü sürdürülemez.

Bunların dışında Birleşmiş Milletler'in adada varlığı sürüyor. 

2004'te Aristite yönetiminde halk yine ayaklanınca ABD bunu bir fırsat bilip BM Güvenlik Konsey'inden bir müdahale kararı çıkardı.
 

11.jpg
Port-au-Prince'deki Haiti Sosyo-Ekonomik Politika Merkezi'nin yönetim kurulu üyesi Ralph P. Chevry, "Amerika'da bir Somali'nin yaratılmasına tanık oluyoruz" dedi


Fransızcası "Haiti'de İstikrar İçin BM Görev Gücü (Mission des Nations Unies pour la STAbilisation en Haïti-MINUSTAH)" olan birim kuruldu. Adaya binlerce yabancı asker yığıldı. 

2010'daki deprem felaketi, Haiti'de yabancı askerlerin konumunu pekiştirmişti.

Aristite'nin devrildiği 2004'ten 2006'ya kadar Haiti'de 8 bin kişi öldürüldü, 35 bin kişi tecavüze uğradı. Uluslararası kuvvet de, Cité Soleil'de yaşandığı gibi, birçok katliama imza attı.
 

7.jpg
Geçtiğimiz yıla kadar Haiti’de Birleşmiş Milletler askeri gücü görev yapıyordu. Buradaki yabancı askerler bazı katliamlara ve cinsel suçlara karıştılar


Ayrıca BM'e bağlı askerler birçok vakada çocuk istismarıyla ilişkilendirildi. 

MINUSTAH 2017'de MINUJUSTH'a dönüştü. MINUJUSTH da 2019'da sonlandı. Askerlerin büyük kısmı adadan çıktı ve 1200 dolayında silahlı kuvveti olan BINUH adı verilen bir ofis kaldı.

Haiti'de çeteleşme, siyasi bağlantıları olmaksızın açıklanamayacak bir olgu. Hapisten firar eden G9 çetesi liderlerinden Arnel Joseph, senatörlerle bağlantılarını açıklamıştı.

Bir başka uyuşturucu baronu Lissner Mathieu de Başkanlık Sarayı kartıyla yakalanmıştı. 

Bunlar dışında adada paralı askerlerin faaliyetleri biliniyor. Yakın süre önce Toussaint L'Ouverture Uluslararası Havaalanı'nda eski Amerikan askerleri silah ve mühimmatla yakalandılar.

Ayrıca ülkedeki son model Amerikan silahlarınının, burada görev yapan uluslararası askerler tarafından getirildiği tahmin ediliyor.

Moïse'nin Duvalier benzeri bir tek adam rejimi inşa ettiği açık. ABD doğrudan Moïse'ye ne karşı çıkıyor ne de destek veriyor. Desteğini Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) üzerinden sunuyor.

Venezuela ve Küba'yı diktatörlük olarak nitelendiren OAS başkanı Luis Almagro, Haiti'deki rejime "istikrar adına" "teknik destek" veriyor. 

Diğer yandan bu kaos ve diktatörlük heveslerinin, Haiti tarihindeki diğer örnekler gibi, ABD askeri müdahalesiyle son bulacağından kimse kuşku duymuyor. 

Ancak Duvalier rejimlerinin (1957-1986) bitişinden bu yana geçen 35 yılda yabancı müdahaleleri, Haiti'de demokrasi adına hiçbir kurumsal ilerlemeye neden olmadığı gibi çeteleşmeyle sonuçlandı.

Bu aynı zamanda derin bir siyasi kutuplaşma anlamına geliyor.

Moïse görev süresini doldurduğu halde gitmeye niyetli değil. Anayasayı değiştirmeye yelteniyor. Meclisi işlevsiz hale getiriyor. 

Şeffaf ve kapsayıcı bir seçim yapılması, güvenilir ve meşru bir siyasal sistemin inşası için olmazsa olmaz ön koşul. Buna bağlı olarak, asgari bir sivil toplumun sisteme katılımının sağlanması gerekir. 
 

9.jpg
Dominik Cumhuriyeti Haiti’yle arasına bir duvar inşa etti


Anlaşılan ABD ülkedeki belirsizlik durumunun en kısa sürede sona ermesinden yana ki acil seçim çağrısı yapıyor. Fakat ülkedeki güç dengelerini göz önüne aldığımızda acil bir seçimin pek adil olamayacağı ortada.

İlk önce seçim güvenliğinin ve demokratik katılımın garanti altına alınması gerekiyor. 

Moïse 2016'daki seçimlerde toplam 595 bin oyla başkanlık koltuğuna oturdu. 11 milyon nüfuslu bir ülkede 1,2 milyon seçmen oy verdi.

Oy hakkının bile kullanılamadığı bir ülkede seçimler ne anlam ifade eder?

Moïse, oligarşik ailelerin istediklerini verdiği sürece iktidarda kalacağını biliyor. Ülkenin en zenginlerinden Andy Apaid ailesine kararname ile 8600 hektar tarım arazisi ve 1,8 milyon dolar kredi hediye etti.

Bu kararname sonucunda arazilerde şekersiz Coca Cola için stevia bitkisi üretileceği açıklandı.

Yarım milyona yakın Haitili açlık sınırının altında hayatta kalmaya çalışırken, bu fakir ülkenin kaynakları yine zenginlere aktarılıyor.

Haitili entelektüel Laënnec Hurbon, bu ülkede neoliberalizmin karakterinin "şiddet ekonomisi" olduğunu söylüyor.

Paramiliterler tarafından bastırılan halk çetelerin idaresi altına itilirken, kısıtlı kaynakları bir avuç elde toplamak için bir dikta rejimi inşa ediliyor.
 

10.jpg
Eski bir Katolik din insanı, teolog ve sosyolog Laënnec Hurbon Haiti’deki şiddet ekonomisine işaret ediyor


Fakat tüm bunlar hem Haiti halkının direnişine, hem de dünyanın bu küçük ülkeyi konuştuğu bir zamana denk geliyor. 

Birçok kişi tüm Amerika kıtasında bağımsızlığını kazanan ilk ülkenin Haiti olduğundan habersizdir. Aynı zamanda Haiti, modern tarihin ilk bağımsız siyahi devletidir. Amerika'daki köleliği kaldıran ilk cumhuriyet de Haiti'dir.

Fakat beyaz adamı bu kökten reddedişi onun, sadece Avrupa ya da Kuzey Amerika tarafından değil Latin Amerikalılarca da inkar edilmesi sonucunu doğurdu. Haiti'nin bu terk edilişi kan, savaş ve diktatörlüklerle mühürlendi. 
 

5.jpg
1816’da Bolivar Haiti'ye sığınmıştı ama 1826'da Panama'da gerçekleşen ilk Pan Amerikan Kongresi'ne Haiti'yi davet etmedi. Çünkü Fransızlardan kanlı bir ayaklanma sonucu bağımsızlığını kazanan Haiti beyazlara mülk edinmeyi yasaklamıştı. Bu olay Haiti-Latin Amerika ilişkisinde bir ilk çatlağı oluşturdu


Zaman içinde Haiti, Latin amerika'nın hayalet ülkesi haline geldi: Varolan ama varlığı başka bir mekan ve boyutta varsayılan...

Belki de ölüme terk edilen bu ülke şimdi yeniden hatırlanmaya başlandı. İlerici kesimler Haiti krizine dikkat çekip onunla dayanışma kuruyor. 

Yine de bu dayanışmanın kaderini Haiti halkının diktatörlüğe ve çetelere karşı verdiği mücadelenin başarısı belirleyecek. 

Çünkü Haiti'nin geleceği ya siyah ellerde biçimlenecek ya da bu bahtsız ülke tükenmeye devam edecek.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU