Yeni Şafak yazarı: Dallas’tan Sırlar Dünyası’na ya da bir vatan nasıl satılır?

“İddia edildiği gibi Türkiye, Nusra’ya silah vermiş olsa, bu kimi, niçin üzerdi?”

Fotoğraf: AA

Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, organize suç örgütü lideri olmak suçlamasıyla hakkında yakalama kararı bulunan Sedat Peker’in son videosunda getirdiği bir iddiayı köşesine taşıdı.

Kılıçarslan, “Dallas’tan Sırlar Dünyası’na ya da bir vatan nasıl satılır?” başlıklı yazısında Peker’in kendi ismi üzerinden SADAT aracılığıyla Suriye’de El Nusra’ya silah götürüldüğü iddiası hakkında sorulması gereken sorunun “İddia edildiği gibi Türkiye, Nusra’ya silah vermiş olsa, bu kimi, niçin üzerdi?” olduğunu söyledi.

“Hemen ve en başta üzülecek ilk kesim hiç şüphe yok ki Türkiye’deki etki alanlarını da, Türkiye düşmanlıklarını da hiç azımsamamamız gereken Nusayri-Esedci tayfa” diyen Kılıçarslan, şöyle devam etti:

Mezhebi vahşete dayalı örgütlerini “solcu-devrimci” sosuyla gizlemeye çalışan harf israfı örgütler kudururdu Nusra’ya silah vermiş olsaydık. İkinci sırayı, mezhepçi pisliğini gizleme ihtiyacı bile duymayan, Suriye›de kan içen İran›ın alacağına şüphe yok.

PKK-YPG-PYD terör örgütlerinin de öfkeden deliye döneceğini öngörmek zor değil. Kendilerine bütün dünyanın silah verdiği bu örgütlere yurtdışından yüzlerce, binlerce asker de katılıyor biliyorsunuz. O silahlarla Bayırbucak Türkmenlerini ya da gariban Sünni Arapları “bire kadar kıramıyor” olmalarının başlıca nedeninin Türkiye’nin duruşu olduğunu bilmek kuduz köpekler gibi salya akıtmalarına neden oluyor. Türkiye, hem mazlumlara hem de soydaşlara sahip çıkmaya devam ettikçe oyunları bozuluyor. Avrupa ve Amerika’ya anlattıkları “özgürlük savaşçısıyız biz” masallarını her seferinde kesintiye uğratıyoruz. Onlar kudurmasın da kim kudursun?

MİT tırları komplosu, bütün bu unsurların kayıtsız şartsız destekleyicisi ve belli oranda planlayıcısı olan FETÖ tarafından dolaşıma sokulduğunda basitçe iki şey hedefleniyordu. Birincisi, Türkiye’de siyasal iktidarı yok etmek. Bakınız “AK Parti iktidarını değiştirmek”, “siyasal iktidar değişikliği yapmak” gibi başka tanımları bilerek, kasıtla kullanmıyorum. FETÖ’nün Türkiye düşmanlığı artık AK Parti’den de Tayyip Erdoğan’dan da bağımsız bir “Türkiye’yi yok etme” planına dönüşmüş durumdadır. Bunu görmemek için ya FETÖ’cü ya da kör olmak gerekir. İkinci hedef ise Türkiye’yi uluslararası alanda çok zor durumda bırakarak Suriye sahasından temizlemektir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

FETÖ’nün Türkiye’yi Suriye üzerinden vurduğunu ancak yıkamadığını söyleyen Yeni Şafak yazarı, şu ifadeleri kullandı:

Michael Rubin’le, Can Dündar’la, dünya basınındaki bağlantılarıyla ve en nihayet atlet koklayıp kafa bulan kendi unsurlarıyla kuduruk şekilde saldırmışlar, bir sonuç alamamışlardı. Kendi ikballeri için Türkiye’yi yakmaktan hiç çekinmeyen FETÖ mensuplarının saklandıkları fare deliklerinden çıkıp seri halde hücuma geçmeleri benim açımdan şaşırtıcı olmadı. Çünkü FETÖ’nün bütün mensup ve yardakçılarının bu saldırıyı gerçekleştirmek için uzun süredir plan yaptıklarına hiç kuşkum yok.

Peker’in son videosunda “MİT TIR’ları komplosunun tekrar edildiğini” söyleyen Kılıçarslan, şöyle yazdı:

Öyle özensiz bir tekrar ki bu, daha önceki iftiraların üzerine yeni tek bir cümle konulmamış. Sedat Peker’in ilk videosu yayınlandığında FETÖ’cü P.İ.Ç’lerin adamın önündeki kâğıtlarda yazan «Suriye tırları» notunu dolaşıma sokmaları, Peker›in ilk 6 videoda sergilediği «cambaza bak cambaza» performansları ve hedefini sanki Soylu, sanki Ağar, sanki Pelikan gibi göstermesi, bu son videoya bir «algısal hazırlık» yapıldığının da bir göstergesi...

Yine de yukarıda anlattığım meseleler benim açımdan “beklenir” meselelerdir. FETÖ’nün, PKK’nın, İran’ın, harf israfı mezhepçi-Esedci (güya sosyalist) terör örgütlerinin, Rusya ve Amerika gibi aktörlerin Sedat Peker’in iddiaları üzerinden Türkiye’ye saldırmaları; hatta bu unsurlardan birinin ya da birkaçının Sedat Peker’in bu videolarını tezgahlamış olma ihtimalleri beni hiç şaşırtmaz. Doğrusu tüm bunlar moralimi de bozmaz. Üzmez bile beni.

Beni üzen ve moralimi de belli oranda bozan şey bu “kötülük toplamı”nın oluşturduğu pisliğe kapılıp ülkesine ne kötülük ettiğini bilmeden basit gündelik politik nedenlerle Türkiye’ye tuzak kuranların yanında durmayı kendine yedirebilen sıradan insanların varlığı.

Dersimizi buradan çalışmak zorundayız. Birebirde konuşulduğunda kalbinin Türkiye için attığına hemen ikna olacağınız insanların FETÖ pisliğinin tuzağına düşmesine engel olma dersine yani.

 

Yeni Şafak, Independent Türkçe

 

DAHA FAZLA HABER OKU