Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, Çin aşılarının teslimatının gecikmesine ilişkin açıklamaları üzerine gözler yine Uygur meselesine çevrildi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bakan Koca, "Bugün 'Çin'den aşı gelecekti, nerede' diye soranlar, dün Çin ile aramızda hassas konuları kaşıyarak ilişkilerimizi bozmaya çalışıyorlardı. Başarılı olduklarını söyleyemem ama hasar verdikleri kesin" demişti. Bu sözlerin hedefinin, Çin politikalarına karşı Uygurların yanında duran muhaliflerin kastettiği belirtiliyor.
Uygur diasporasının önemli kuruluşlarından biri olan Uygur Hareketi Genel Başkanı Ruşen Abbas konuyla ilgili Independent Türkçe'ye konuştu.
"Soykırıma alet olanlar suç ortağı"
Doğu Türkistan davasının, siyasi tartışmalara konu edilmemesi gerektiğini ifade eden Abbas, "Bu dava partiler üstü bir davadır" dedi.
Abbas, Çin'in Doğu Türkistan'da Uygurlara soykırım uyguladığını savunan Abbas, "Bu soykırım, sadece Türkiye'nin değil bütün insanlığın durdurması gereken bir zalimane vahşettir. Eğer birileri bu yüzyılın en büyük soykırımını işlerken aşı ve benzeri konuları şantaj olarak kullanıyorsa ve birileri de buna alet oluyorsa bu soykırımın suç ortağı konumuna düşmektedir" diye konuştu.
Türkiye'nin Uygurlar için "ikinci anavatan" ve Uygur halkının Doğu Türkistan'dan sonra en çok yaşadığı yerin İstanbul olduğunu vurgulayan Abbas, "Bizler, Türk halkı ile aynı dine, dile, kültüre ve tarihe sahibiz. Biz onları kardeşlerimiz gibi görüyoruz. Onların da bizleri kardeşleri gibi gördüklerine dair inancımız tamdır. Bu nedenle herhangi bir siyasetçinin sözünden öte Türk halkının bize verdiği değer daha kıymetlidir" ifadelerini kullandı.
"Türk halkının vicdanına havale ederiz"
Abbas'a göre Çin, Uygur soykırımı konusunda Türkiye'nin ses çıkarmaması aşıyı ve ekonomik gelişmeleri siyasi amaçlı kullanabilir.
"Bu şantajcı Pekin hükümetinin tipik bir taktiğidir" diyen Abbas, şunları söyledi:
"Her zaman ya rehin alma veya borçlandırma yolu ile dünyayı sömürdüğü gibi Türkiye'ye de aynı şekilde davranmış mıdır bilemeyiz. Bunun cevabını devlet yetkilileri daha iyi bilir. Türkiye'nin ne kadar etkili olduğu bile tartışmalı olan bir aşı için Çin'in menfaatlerine Uygur halkını feda etmeyeceğine inancımız tamdır. Eğer birileri de bu vahim adımı atacaksa bize düşen bu hatayı yapan veya yapma niyetinde olanları Türk halkının vicdanına havale etmektir."
Çin'in Kovid-19 diplomasisi
Çin'in aşıları diplomatik silah olarak kullanıp kullanılmadığına ilişkin somut bir delil ortaya koymalarının kendi imkanları dışında olduğunu belirten Abbas, "Ancak Çin'in kendi ülkesinde çıkan bir virüsün dünyayı felaketin eşiğine sürüklemesine rağmen hiçbir şey olmamış gibi iki yüzlü bir şekilde maske ve benzeri tıbbi yardımlarla Kovid-19 diplomasisi geliştirdiği muhakkaktır. Çeşitli ülkelerde Çin Devlet Başkanı'na teşekkür ilanları asılması boşuna değil. Dünya Sağlık Örgütü'nün yetkililerine bile laboratuvarlardaki bilgileri tam açmayan ve her şeyi despotik bir şekilde, demir perde sistemi ile yöneten bir rejimin Kovid-19 aşılarını kendi menfaatleri için kullanması sürpriz olmaz. Çünkü bugünkü Pekin rejimi, kendi sömürgecilik emelleri uğruna Doğu Türkistan'da kurduğu baskı ve zulüm sistemini dünyaya ihraç etmektedir. Bunun da en kolay yollarından biri bu aşılardır" değerlendirmesinde bulundu.
Uygur Hareketi Genel Başkanı Ruşen Abbas, Çin aşılarının Türkiye'deki siyasetin bir parçası olup olmadığı konusunun kendi meseleleri olmadığını ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı:
"Bizim tek konumuz Doğu Türkistan'daki Uygur soykırımıdır. Bunu dünyaya duyurmak için mücadele ediyoruz. Uygur soykırımının sonlandırılması için atılan bütün adımlar ve gayretler siyaset üstü, partiler üstü bir konudur."
© The Independentturkish