Eski emniyet yetkilileri, Kadıköy'deki polis müdahalesini değerlendirdi… Hanefi Avcı: Mevcut hükümetin bakış açısının oraya yansıması

Kadıköy'de önceki gün öğrenci gösterisine yapılan müdahale sosyal medyada tartışma konusu oldu. Eski polis yetkilileri, müdahaleyi ve kimi çevrelerin dillendirdiği polisin muhaliflerin gösterilerine daha tahammülsüz olduğu iddialarını cevapladı

Kadıköy'deki gösteriye yapılan müdahalede 35 kişi gözaltına alınmıştı / Fotoğraf: AFP

İstanbul Kadıköy'de önceki gün çoğunluğu öğrencilerden oluşan bir grup, Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör ataması protestolarında tutuklanan öğrenciler için bir basın açıklaması düzenlemek istedi.

Eylemin izinsiz olduğunu söyleyen polisin "Dağılın" uyarısının ardından göstericilere müdahale edildi.

Gözaltına direnen bazı göstericilerin yaka-paça götürüldüğü müdahale sırasında kimi polislerin ellerinin göstericilerin boğazında olduğu anlar da görüntülere yansıdı.

Sözkonusu görüntülerin sosyal medyaya düşmesinin ardından kimi kullanıcılar, polisin göstericileri dağıtmak için aşırı sert davrandığını iddia etti.

Yapılan kimi yorumlarda polisin özellikle sol-muhalif grupların gösterilerine karşı daha tahammülsüz olduğu öne sürüldü.

Bu iddialar, ilk defa dile getirilmiyor. Yıllardan beri benzer iddialar dile getiriliyor.

Emniyet yapısı itibariyle milliyetçi görüşün baskın olduğu bir yapı.

Bundan dolayı sol kesim tarafından yapılan eylemlere müdahalede bazı polislerin ideolojik karşıtlıklarının onları daha tahammülsüz davranmaya ittiği iddiası yıllardır dillendirilir.

Peki gerçekten öyle mi? Kadıköy'deki müdahale normal sınırlar içinde mi gerçekleşti yoksa gereksiz bir sertlik var mı?

Bu soruları bir dönem Emniyet Genel Müdürlüğü'nde görev yapmış isimler cevapladı.

hanifi.jpg
Hanifi Avcı / Fotoğraf: AA

 

"Vurma kırma olmadan vücut gücüyle dağıtılması lazım"

Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, toplumsal olayların uzmanlık alanı olmadığını, görevi süresince daha çok istihbarat ve terör birimlerinde görev alması nedeniyle bu tür olayların içinde çok bulunmadığını belirtti. 

Avcı, 2911 sayılı "Toplantı ve Gösteri Kanunu"nu hatırlatarak şöyle konuştu:

Toplantı izinsiz olursa uyarıya uyulmaması halinde dağıtılması gerekiyor. Ancak burada vurma kırmadan çok beden gücüyle dağıtılması lazım. Normalde şiddet kullanılmaması lazım. Grubun küçük parçalara bölünerek dağıtılması lazım.

"Dağıtın emrini vermek polisin değil, mülki amirin yetkisinde"

Avcı, toplumsal olaylarda topluluğa müdahale yetkisinin polisten ziyade mülki amirde olduğunu ancak bunun uygulamada pek olmadığını çünkü mülki amirin uzak durduğunu öne sürdü.

Kadıköy'deki gösterinin içeriğini bilmemekle birlikte öğrencilerin muhtemelen izinsiz toplanmış olabileceğini söyleyen Avcı, "Kanunlar basın açıklamalarının izinsiz yapılabileceğini de söylüyor ancak trafiği engellememesi gibi şartlar olması lazım diyor. Hukuk bazen izinsiz gösterileri hoş görüyor ama emniyet hoş görmeyebiliyor trafiği engellediği gibi nedenleri söyleyerek" diye konuştu.

"Hükümetin bakanları devreye girip konuşunca polis bundan etkilenir"

Avcı, toplumsal olaylara müdahalenin zamanın ikliminden etkilendiğini de ifade ederek şunları söyledi:

Mevcut hükümet çok açık tavır aldı. Normal hükümetler öğrenci olaylarıyla muhatap olmaz, o işe karışmaz, o mülki amirin görevidir. Ama şimdi bizzat hükümetin görevli bakanları devreye girip, konuşunca tabii ki aşağıdaki polis bundan etkilenir ve yukarının bakış açısına göre tavrını biraz değiştirir. Tabi son olayda ne yapıldı bilmiyorum ama bu iklim ortamı otomatikman etkiler. Burada da etkilenmesi söz konusu sanıyorum. Mevcut hükümetinin bakış açısının oraya yansıması. Biraz onların verdiği havanın polisi de etkilediği kanaatindeyim. Yukarının bakış açısına göre tavrını biraz değiştirir.

Avcı, olayı bizzat görmediği için kimseyi suçlamak istemediğini vurgulayarak, "Gerçekten orada gösteride sınırlar aşıldı da dağıtılması gereken bir grup mu vardı? Yoksa polis yetkisini aşan bir şiddet mi kullandı onu bilmiyorum. Olayı görenlerin bakmasıyla anlaşılacak bir şey" diyerek sözlerini tamamladı. 

tantan.jpg
Saadettin Tantan / Fotoğraf: AA

 

"Müdahale tamamen oradaki yetkiliye bağlıdır"

Uzun yıllar boyunca emniyette görev yapan eski İçişleri Bakanı Saadettin Tantan da Kadıköy'deki olayın içeriğini bilmediği için yorum yapamayacağını belirterek, sözlerini şöyle konuştu: 

Yani bu tip halk hareketlerinde tabii ki istihbarat teşkilatların ve polisin önceden aldığı bilgiler ve içeride kimlerin kışkırttığı dikkate alınır. Ama müdahale tamamen oradaki yetkiliye bağlıdır. Bir önleyici kolluk hizmeti vardır, bir de izinsiz toplumsal hareketlerde hareketin etkisiz hale getirilmesi vardır. Polisin yasal yetkilileri var. Bu tür hareketlerde kışkırtacak kişiler varsa bunlar önceden etkisiz hale getirilebiliyor. Bugün Anayasa ayaklar altına alındı ve TBMM işlevsiz hale getirildi. Kurumların güvenlik güçlerinin istihbarat birimlerinin yıllar içinde oluşmuş bilgisi ve karşılıklı sevgi saygısı ortadan kaldırıldı. Olaylara bir de bu açıdan bakmak lazım.

ayhanerdoğan.jpg
Ayhan Erdoğan / Fotoğraf: sendika.org

 

"Şiddet oranı, siyasal iktidarın demokrasi anlayışıyla orantılı"

Avukat Ayhan Erdoğan, eski bir polis memuru. Bir dönem Bülent Ecevit'in koruma polisi olarak da çalıştı. 12 Eylül 1980'den önce daha çok sol görüşlü polislerin üye olduğu Pol-Der yani Polis Derneği'nin genel merkez yöneticisiydi. 30 yıldan beri ceza avukatlığı yapıyor.

Erdoğan, her dönem dillendirilen polisin mevcut iktidarlara muhalif olan yapılara müdahalede daha özensiz davrandığı iddialarına şöyle cevap verdi:

Genel olarak bu cümle doğru, daha özensiz. Ama bu özensizlikteki şiddet oranı siyasal iktidarın demokrasi anlayışıyla orantılı. Müdahale eden amirlerin hukuk anlayışıyla alakalı. Bu şiddet iktidarın şiddetidir. Görüntüde polis vardır ama iktidarın şiddetidir. Bu iktidar kadar yoğun şiddet kullanan sıkı yönetim dahil hiçbir dönem olmamıştır.

"Tepkileri şiddetle bastırmayı seçiyor"

Toplantı ve gösteri yasasıyla ilgili iktidar kanadından ve polisten gelen açıklamaların da doğru olmadığını öne süren Erdoğan, şu iddialarda bulundu:

Bir kere toplantı ve gösteri Anayasal bir hak.  Polisin müdahale değil grubu dışarıdan bir saldırıya karşı koruma altına alması lazım. Ancak bu iktidarın demokrasi anlayışı bu olduğu için kendileri tarafından atanan bir rektörün eleştirilmesine tahammül gösteremiyorlar. Çünkü o tahammülün kendisine kadar gelecek tepkilerin yolunu açacağını düşünüyorlar. Dolayısıyla daha başından tepkileri şiddetle bastırmayı seçiyor.

 "Anayasal hakkın kullanımını engellemekten soruşturulmaları lazım"

Görüntülerde bazı polislerin ellerinin kimi göstericilerin boğazlarında olduğuna dikkat çeken Erdoğan, ABD'de bir siyahi gencin bir polisin boğazına bastırması sonucu öldüğünü hatırlatarak, şu iddiada bulundu:

Aynı şiddet uygulanıyor. Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri hakkını kullanan silahsız ve çevresine zarar vermeyen bir gruba müdahale eden polislerin, Anayasal bir hakkın kullanımını engellemekten soruşturma geçirmeleri lazım.  Ama bu dönemde böyle bir şey mümkün değil. Dolayısıyla bu iktidara yakışan bir müdahale olmuştur.

"İdeolojik formasyonları polislik görevlerinin önüne geçiyor"

Erdoğan, ideolojik karşıtlığın da gösterilere yapılan müdahalelerin sertliğinde etkili olduğu iddiasına da şu cevabı verdi:

Benim polis olduğum dönemde emniyette farklı düşüncede insanlar vardı ve bu bir denge unsuru oluyordu. Şimdi daha çok sağ kesimin eline bırakılmış bir polis teşkilatı var. Dolayısıyla bunlar hukuk çerçevesinde değil, bir ideolojik formasyonla hareket ediyor. İdeolojik formasyonları polislik görevlerinin önüne geçiyor önceki gün olayda da bu olmuştur. Bu da iktidarın işine geliyor.

"Her dönem yapanın yanına kar kalıyor"

Geçmişte de bu tür olayların olduğunu öne süren Erdoğan, "Ama bu kadar aleni olmadı. Hiçbir zaman hukuk devleti olmadığımız için her dönem oluyor ama her dönemde yapanın yanına kar kalıyor kimse de soruşturmuyor" ifadelerini kullandı. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU