Yeni Zelanda'yı yasa boğan cami katliamının yıldönümü: Kurtulanlar o günü gözyaşları içinde anlattı

Saldırıda 9 yerinden vurulan Türk göçmen Temel Ataçocuğu, hayatta kalmasının bir mucize olduğunu söyledi

Ataçocuğu katliam günüyle ilgili konuşurken gözyaşlarını tutamadı (AFP)

Beyazların üstünlüğünü savunan Avustralyalı Brenton Tarrant'ın Yeni Zelanda'da iki camiye düzenlediği saldırıda katlettiği 51 kişi, olayın ikinci yıldönümünde düzenlenen törenle anıldı.

Saldırıya sahne olan Christchurch şehrinde gerçekleştirilen törene, katliamda hayatını kaybedenlerin yakınları, olayda kurtulanlar ve yerel halkın yanı sıra Başbakan Jacinda Ardern ve Genel Vali Patsy Reddy'nin de aralarında bulunduğu yetkililer katıldı.

Guardian'ın haberine göre bin kişinin katıldığı törende, saldırıda hayatını kaybedenlerin fotoğrafları ailelerinin bu kişiler için dile getirdiği sözlerle birlikte ekrana yansıtıldı ve isimleri tek tek okundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tarrant 15 Mart 2019'da ilk olarak cuma namazının kılındığı sırada Al Noor camisinde 44 kişiyi öldürmüş, sonra da Linwood camisinde 7 kişiyi katletmişti.

Al Noor camisinde Tarrant'ı durdurmak isterken ölen Hussein Al-Umari için hazırlanan görüntüde, "Sevecen biriydi ve her zaman samimi bir şekilde başkalarına yardım etti. Son nefesine kadar cesur ve sadık biriydi" ifadesi yer aldı.

Stuff'ın haberine göre, saldırıda yüzünden, kollarından ve bacaklarından toplamda 9 kez vurulan Türk göçmen Temel Ataçocuğu, gözyaşları içinde yaptığı konuşmada, hayatta kalmasının mucize olduğunu söyledi.

O günü "tarihe işlenmiş karanlık bir leke" olarak tanımlayan Ataçocuğu kanlı saldırıdan kaçış anını şöyle anlattı:

Ambulansa kadar yürüdüğüm o 200 metrelik yol, şimdiye kadar katettiğim en uzun ve en zor yol oldu. Bir ambulansın yanında yere oturdum… Vücudum acı ve korkuyla doluydu. İki oğlumu, annemi, kardeşlerimi ve sevdiğim tüm insanları düşünmeye devam ettim.

Ataçocuğu, 3 yaşındaki Mucaad İbrahim'in babasına oğlunun öldüğünü söylendiği anı aktarırken gözyaşlarını tutamadı.

Saldırıda babası Ali Mah'd Elmadani'yi kaybeden Maha Elmadani ise öldürülenlerin sevgi dolu babalar, anneler, kardeşler ve oğullar olduğunu belirterek, "Bu ülkeye verecek çok şeyleri vardı, gurur duyulacak Yeni Zelandalılardı ve onlara sahip olmak bizler için lütuftu" diye konuştu.

"Nefret suçuna karşı yasalara acil ihtiyaç var"

Hayatını kaybeden kişilere duyulan saygı ve sevginin ifade edildiği törende, bu tür şiddet olaylarına karşı daha fazla eylemde bulunulması yönündeki çağrılar da dile getirildi.

Eşi Haroon Mahmood'u kaybeden Kiran Munir, Başbakan Ardern'in geçen yıl seçim kampanyasında söz verdiği gibi "nefret suçu ve nefret söylemi için iyi tanımlanmış yasalara acil ihtiyaç olduğunu" vurguladı:

Böyle bir hadisenin bir daha yaşanmayacağından emin olmak için hâlâ gidilecek uzun bir yol var. Sarılıp bakılan yara, bakılmayan yaraya göre çok daha hızlı ve daha iyi iyileşir. Aotearoa'ya (Maorice Yeni Zelanda) ve 5 milyonluk halkımıza yaraları sarmadaki çabalarından ötürü teşekkür ediyorum.
 

AFP.jpg
Saldırının hemen sonrasında yerel halka yaptığı taziye ziyaretinde başörtüsü takan Ardern'in bu kez liderliğin simgesi olan bir Maori pelerini giydiği görüldü (AFP)​​


"Irkçılıkla mücadelem sürecek"

Törende en son konuşmayı Başbakan Ardern yaptı. Konuşmasına hazırlanırken ne yapacağını bilmez bir halde olduğunu belirten Ardern şunları söyledi:

Şimdiye dek çok şey söylendi ancak iyileştirici güçlerine rağmen hiçbir söz o gün olanları asla değiştirmeyecek. Hiçbir söz, ibadet yerlerinde sessizce ve huzur içinde toplanmışken bir terör eylemiyle bizlerden alınan erkekleri, kadınları ve çocukları geri getirmeyecek.

Irkçılıkla savaşmaya devam edeceğine dair söz veren Ardern, "Bu terör saldırısının ardından, kolayca teşhis edilebildikleri için sık sık tacize uğrayan kadınların hikayelerini duydum… Ve ırkçılıkla ilgili ilk deneyimlerini okulda yaşayan çocukların hikayelerini… Kendimize sormalıyız: Etkili ve güçlü bir nesil yaratmak için ne gerekiyor?" diye sordu.

Ülkeyi yasa boğan saldırılarla ilgili tutuklu yargılanan 30 yaşındaki Tarrant geçen yıl 51 cinayet, 40 cinayete teşebbüs ve bir terör suçuyla ilgili ithamları kabul etmiş ve şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı.


Independent Türkçe, Guardian, Stuff

DAHA FAZLA HABER OKU