M.S.13. yüzyıl…
Asya'nın büyük bir kısmını ele geçiren Moğollar, o dönemde önemli bir kültür-medeniyet merkezi olan Horasan'a yani bugünkü İran'ın kuzeydoğusu, Türkmenistan'ın güneyi ve Afganistan'ın batısını adlandıran bölgeye dayanmıştı.
Bu koşullar altında Horasan'dan yola çıkan bir dervişin adı Anadolu'da yüzyıllarca unutulmayacak, bilinirliği zamanla Balkanlar hatta Ortadoğu ile Kuzey Afrika'ya yayılacaktı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu kişinin adı Hacı Bektaş Veli'ydi.
Aslında sadece o değil, istila ve katliamlardan dolayı binlerce kişi Anadolu'nun yolunu tutmuştu.
Bunlardan biri de Afganistan'ın Belh şehrinden babasıyla yola çıkan Mevlana'ydı.
Tarihi kaynaklara göre Hacı Bektaş Veli, bugünkü İran'ın kuzeydoğusunda yer alan Nişabur şehrinde M.S.1209 yılında doğdu ve gençlik yıllarında buradan göç etti.
Uzun yolları katettikten sonra Anadolu'da bugünkü Nevşehir sınırları içindeki Sulucakarahöyük adlı yere ulaştı.
Toprağa saplanmış halde yarısı yanmış asayı görünce durarak dergahını kuracağı yerin burası olduğunu anladı.
Burayı seçmesi tesadüfi değildi.
İnanışa göre Horasan'dan yola çıkmadan önce hocası, piri olan Lokman Perende (Ahmet Yesevi'nin öğrencisi kabul ediliyor) elinde tuttuğu yarısı yanmış asa şeklindeki karadut kökünü fırlatarak, "Bunu bul, düştüğü yeri yurt edineceksin" demişti.
Asayı gören Hacı Bektaş Veli, Horasan'dan başlayan yolculuğunu sonlandırarak asanın da bulunduğu yeri kapsayacak şekilde dergahını kurdu.
Asa da dikili olduğu yerde zamanla bir karadut ağacına dönüştü.
Öğretileri geniş kitleleri etkiledi
Hacı Bektaş Veli, kısa zamanda öğretileriyle tanınmaya, yeni talipler edinmeye başladı.
Yerleştiği ve M.S.1271'de vefat ettiği yer zamanla Hacı Bektaş Veli Dergahı olarak anılarak hoşgörünün merkezine dönüştü.
Soyundan gelenler, Hacı Bektaş Veli'nin postunda oturarak buradaki dergahı sürdürdü.
Öğrencileri ise çeşitli yerlere yayılarak şiddetin çok olağan olduğu dönemlerde "İncinsen de incitme" diyen pirleri Hacı Bektaş Veli'nin öğretilerini yaymaya çalıştı.
Yunus Emre'yi Taptuk Emre'nin yanına gönderdi
Hacı Bektaş Veli, yaşarken onu ziyaret edip ondan el almak isteyenlerden birinin de tasavvuf edebiyatının bilinen isimlerinden Yunus Emre olduğu iddia edilir.
Hacı Bektaş Veli'nin yönlendirmesiyle yine Horasan Erenleri olarak bilinen dervişlerden Taptuk Emre'nin yanına talip olan Yunus Emre'nin adı da şiirlerinden dolayı günümüze kadar unutulmadı.
Yeniçeriler de Hacı Bektaş Veli'yi pirleri kabul etti
Hacı Bektaş Veli'nin öğretileri yalnızca Alevi-Bektaşi inancını etkilemekle kalmadı.
Osmanlı ordusunun bel kemiğini oluşturan Yeniçeriler bile yüzyıllarca kendisini ocaklarının piri kabul ederek, onun adını andıkları dualarla dört bir yana sefere çıktı.
Nerede bir Bektaşi tekkesi varsa orada bir karadut ağacı oldu
Anadolu, Balkanlar, Macaristan dışında birçok coğrafyada hatta bir zamanlar Tunus, Mısır gibi ülkelerde bile Hacı Bektaş Veli adına temsili makam türbeleri açıldı.
Ancak nerede bir Bektaşi tekkesi açılırsa açılsın mutlaka bir karadut ağacı da hemen bahçesine dikildi.
Bir zamanlar Macaristan'a kadar geniş bir alanda faal olan Bektaşi tekkeleri günümüzde de Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Bulgaristan, Yunanistan, Bosna-Hersek gibi ülkelerde bulunuyor.
Buralarda da halen Hacı Bektaş Veli'nin öğretilerini, felsefesini sürdüren insanlar var.
Ve halen iklimin izin verdiği bütün Bektaşi dergah ve tekkelerinin bahçelerinde bir karadut ağacı bulunuyor.
Asadan türediğine inanılan karadut ağacının altında dilek tutuluyor
Bu arada Lokman Perende'nin Horasan'dan attığı öne sürülen asadan türediği iddia edilen bir karadut ağacı da halen Hacı Bektaş ilçesinde bulunan ve bugün resmi kayıtlarda müze görünen Hacı Bektaş Dergahı'nın bahçesinde bulunuyor.
Her yıl ilçeyi ziyarete gelenler bu karadut ağacının altında dilek tutuyor.
O sırada ağaçtan dut düşmesi halinde dilek tutan kişinin dileğinin kabul olacağına inanılıyor.
UNESCO, Yunus Emre ve Ahi Evran'la birlikte 2021'i Hacı Bektaş yılı da ilan etti
Güncel bir gelişme olarak Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Hacı Bektaş Veli'nin vefatının 750. yıldönümü, Yunus Emre'nin 700. yıldönümü ve Ahi Evran'ın doğumunun 850. yıldönümü olması sebebiyle 2021 yılını bu isimleri anma yılı ilan etti.
Cumhurbaşkanlığı da UNESCO'nun bu kararının ardından bu üç isim için kamu kurumlarınca da etkinlikler organize edilmesi amacıyla farklı tarihlerde genelgeler yayınladı.
Devlet kurumları dışında Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran adına kurulan vakıf, dernekler ile onları sevenlerce de bu yıl içerisinde farklı etkinlikler organize ediliyor.
Hacı Bektaş Veli'nin torunlarından olan Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini (dergahın başında olan otorite konumundaki kişi) Veliyettin Ulusoy'un başında olduğu Hünkar Hacı Bektaş Veli Vakfı da bu kapsamda etkinlikler düzenliyor.
Vakıf tarafından başlatılan kampanya ile Hacı Bektaş Veli'yi sevenlerce Türkiye genelinde farklı illerde karadut dikim projesi başlatıldı.
"Karanlığa ışık olalım, kuraklığa fidan dikelim" yazılı fidanları farklı illerde dikenler bunun görüntülerini paylaşıyor.
Sözkonusu kampanyayla ilgili bilgi almak üzere Veliyettin Ulusoy ile görüştük.
Ulusoy, karadutla ilgili inanışa kaynak olan söylencenin Hacı Bektaş Veli Veliyatnamesi'nde yer aldığını belirterek, kaynakta geçtiği şekliyle anlattı.
"Karadut bulamayana ağaç dikin de ne olursa olsun dedim"
Karadut ağacının bütün Hacı Bektaş Veli'nin öğrencilerince her yere götürüldüğünü, Bektaşi tekkelerine dikilerek bir geleneğe dönüştürüldüğü hatırlatan Ulusoy, kendilerinin de bu gelenekten yola çıkarak karadut ağacı dikmeye karar verdiklerini söyledi.
Kampanyaya yönelik büyük ilgi olduğunu belirten Ulusoy, bu kapsamda iklimin ve toprağın uygun olduğu farklı illerde dikimler yapıldığını, ne kadar dikileceğine dair şu an net bir sayı vermelerinin mümkün olmadığını ve dikimlerin bahar boyunca süreceğini kaydetti.
Bir yerde karadut ağacı bulamadığı için "Zeytin ağacı dikebilir miyiz?" diyen bir kişinin de olduğunu söyleyen Ulusoy, "Ağaç dikin de ne olursa olsun dedim" diye konuştu.
Karadut ağacının Hacı Bektaş Veli ile özdeşleştirildiğini de anımsatan Ulusoy, ne kadar artarsa onun hoşgörü felsefesinin de o derece yayılacağını söyledi.
© The Independentturkish