Rabıta: Nefret söylemleri dünya barışının en büyük tehdidi

Dr.İsa, konuşmasında bir yandan Doğu ve Batı arasındaki diyaloğun önemini, diğer yandan da ulusal veya ortak katılımcılarına dayalı ulusal çeşitlilik arasında tek bir topluluk içinde diyaloğun önemini vurguladı

İsa, Los Angeles World Affairs Council üyeleriyle görüşmede iken (SPA)

Los Angeles World Affairs Council & Town Hall Konseyi, entelektüel, politik, dini ve kültürel konularla ilgilenen binden fazla kişinin katıldığı bir video konferansta Müslüman Alimler Birliği Başkanı ve Dünya İslam Birliği (Rabıta) Genel Sekreteri Dr. Muhammed el-İsa’yı ağırladı.

Konsey Başkanı Kim McCleary, sözlerine Rabıta’nın şu anda din ve kültür takipçileri arasında diyalog, anlayış ve işbirliği, nefret ve hoşgörüsüzlükle yüzleşme ve çeşitli toplumlarda bütünleşme ve bir arada yaşamayı teşvik etme yönünde oynadığı küresel rolüne övgüne bulunarak başladı.

Dr.İsa, konuşmasında bir yandan Doğu ve Batı arasındaki diyaloğun önemini, diğer yandan da ulusal veya ortak katılımcılarına dayalı ulusal çeşitlilik arasında tek bir topluluk içinde diyaloğun önemini vurguladı. Medeniyet ve kültürlerin takipçileri arasındaki belirsizlik ve güvensizliğin, aralarında uyum yaratma girişimlerini baltaladığını vurguladı. Ayrıca toplumsal bölünmeye yol açar ve ulusal toplumlarda, özellikle de çeşitlilikte şiddete yol açabileceğine dikkat çekti. Rabıta’nın çeşitli uluslararası dini kurumlar ve şahsiyetlerle kurduğu ilişkilerden bahseden İsa, bu ilişkilerin 2019 yılında gerçekleştirilen terör eyleminden sonra araları sarmak üzere Sri Lanka’ya ve Polonya'daki Auschwitz kampına gidiş zeminin hazırladığına işaret etti.

Rabıta’nın çalışma yaklaşımının, örneğin, 2019'da 27 İslami mezhebi temsil eden 139 ülkeden bin 200 akademisyen tarafından onaylanan bir konferans Mekke Belgesi düzenlemesini sağlayan, olumsuz farklılıklar arasına köprü kurmaya dayandığını belirtti. Ardından, 2019'da Rabıta tarafından düzenlenen Fransa'daki üç dinin liderlerinin çeşitli mezhepleriyle Paris'te imzaladıkları barış ve dayanışma anlaşmasına değindi. Anlaşmanın üç dinin takipçileri arasında ortak değerleri teşvik etmek için uygulama programları ve ikili toplantılar içerdiğini vurguladı. İslam'da kadınlar konusunda ise, Müslüman kadınların İslam'ın başlangıcından beri bir pozisyona sahip olduklarını ve haklarının herhangi bir şekilde ihlal edilmesinin İslam'ı değil, onu yanlış yaşayanları temsil ettiğini söyledi.

Dini radikalizmin, her zaman yanlışlığını açıklamaya çalışmakla ilgilendikleri fikirlere dayandığını açıkladı. Terörizmle askeri çatışmanın büyük önemine rağmen tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Dr. İsa, beslendiği tezlerin yanlışlığını ortaya çıkarmak için entelektüel olarak mücadele vermenin zorunluluğuna işaret etti. Dr. İsa, koronavirüs (Kovid-19) salgını gibi toplumsal tehditlerle mücadelede birlik olmanın önemine vurgu yaptı. Terörizm gibi salgın hastalıkların uluslararası sınır tanımadığını ve herhangi bir dine, ırka veya inanca dokunulmazlık sağlamadığına işaret etti. İsa, “Dolayısıyla zaferimiz işbirliğimize bağlı. El ele birlikte, gelecek nesiller için daha güvenli ve daha müreffeh bir dünya inşa etmeliyiz” dedi. Bilinç yoksunluğunun dünya çapında büyük bir sorun olduğunu açıkladı. Bilgiden ve etkili eğitim programlarından soyutlanan eğitimin, entelektüel ve davranışsal farkındalığı artırmadığına, dolayısıyla ulusal devletlere ve genel olarak milletler ve halklar arasındaki ilişkilere fayda sağlayan farkındalığın artırılmasında ailenin ve eğitimin önemine işaret etti.

Rabıta Genel Sekreteri, “Irkçılık, nefret ve adalet ve değerler pahasına maddi çıkarların egemenliği, dünyamızın barışına ve toplumlarımızın uyumuna en büyük tehdittir. Bu kötülükler, uluslararası veya ulusal bölümler de dahil olmak üzere tüm kötülüklerin üretimi için hammaddeleri temsil ediyor. Bütün bunlar için, uluslararası ve ulusal mevzuatlar, gelişmeleri sürekli izlerken, genel ve ayrıntılı krizlerini ele alan güçlü ve etkili bir mevzuat olması koşuluyla, her ülkenin koşullarını dikkate almalıdır” dedi. Hukuki ve entelektüel alanda önde gelen merkezlerden biri olarak kabul edilen Simon Wiesenthal Merkezi, daha önce parlamento ve entelektüel liderlerin yanı sıra sekiz ABD başkanı da dahil olmak üzere 250 devlet liderine ev sahipliği yapmıştı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU