Joe Biden, Associated Press'in 2020 Başkanlık seçimlerini kazandığını açıklamasından kısa bir süre sonra ABD'de halkına, bir kâbus olan Trump dönemini kapatmaya başlamaları ve geleceği düşünmeleri çağrısında bulundu.
Bir dönemi kapatmak ve ilerlemek, her zaman Amerikan siyasi söyleminin önemli bir parçası olmuştur.
ABD en başından bu yana eski Avrupa güçleri üzerinde güçlü duygulara yol açan pozitivist bir siyasi kültür geliştirdi.
Bu kültür, eski kıtadaki intikam gibi kavramları aşırı bir küçümseme ile baktı. Ayrıca -Amerikan İç Savaşı'ndan sonra bile- tüm siyasi yelpazesiyle ABD'lilerin ilerlemesine ve tekrar bir araya gelmesine yardımcı oldu.
General Ulysses Grant'ın, mağlup Konfederasyon Ordusu Komutanı General Robert Lee'ye söylediklerini, Amerikan siyasi kültürünün sadece intikam kavramını reddetmekle kalmayıp ortak çıkarların hizmetinde hoşgörü kavramını teşvik ettiği şeklinde okuyabiliriz.
Dolayısıyla Biden, ilerlemekten bahsettiğinde ülkede yerleşik olan bir davranış kalıbını takip ediyordu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda akıllara şu soru geliyor:
Demokrat Parti neden anayasal bir temeli yokmuş gibi görünen ikinci bir azil süreciyle Trump dönemini açık tutmaya karar verdi?
Herkes bunun eski başkanın suçlu bulunmasıyla bitmeyeceğini biliyor.
Öte taraftan Amerikan yaklaşımına göre, geçen ay kongre binasına saldırı düzenlediği iddiasıyla Trump'ı cezalandırmak isterseniz, Washington Polis Departmanı bir dosya hazırlamalı ve Trump aleyhine resmi yasal suçlamalar da bulunmak için bu dosyayı eyalet başsavcısına sunmalıdır. Böylece mesele depolitize olacaktır.
Nitekim Trump cezai suçlamalarla karşı karşıya kalacak ve bağımsız bir yargıya karşı sorumlu olacak.
Öyleyse kötü bir dizinin kötü yıldızı olarak tasvir edilmesine rağmen Trump'ı yasal işlemlerden korumak konusundaki bu inatçı ısrar da neyin nesi?
Trump'ın saldırıyı başlatmak ve mümkün olduğu kadar uzun süre haberlerde tutmak için bazı Demokrat liderlere rüşvet verdiğini söyleyecek komplo teorisyenleri olabilir.
Nitekim azil sürecinin sonucunda her adımı haber oldu, kapsamlı bir şekilde analiz edildi ve -sanki insanlığın kaderi onun boynuna asılıymış gibi- manşetlerden düşmedi.
İhtiyar Donald Trump, Mar-a-Lago tatil beldesinde uzanıp yatarken, onun hakkında söylenenleri izleyerek iyi vakit geçiriyor olmalı.
Bununla birlikte şöyle daha kötü bir senaryo da düşünülebilir:
Bütün bu maskaralığın, Amerikan siyasi kültürüne güçlü bir doz intikam aşılama girişiminin parçası olması mümkün değil mi?
Thomas Jefferson ve Benjamin Franklin gibi isimlerin yasaklanmasıyla birlikte kamusal alanları yeniden adlandırmaya ve heykelleri kaldırmaya yönelik çeşitli kampanyalara bakılırsa, intikamın ülke siyasetine daha yüksek bir düzeyde sızacağından korkmak garip olur mu?
Geçtiğimiz on yıl boyunca haksızlığa maruz bırakılma olgusu, bazı bireylerin ve grupların siyasi pazar payı arayışı için bir kapı açtı.
Öte taraftan Amerikan siyasi elitinden bir kesimin, tarihi, gerçek ve hayali kurbanlar için bir trajedi hikayesi olarak yeniden yazmaya çalıştığı gerçeği de var.
Gerçek veya hayali yaraları açık tutmak, aynı zamanda siyasi çıplaklığı örtbas etmenin bir yoludur.
İlginç bir şekilde -siyasi olarak- "toplumun yüzde birlik kesimine" karşı isyan çağrısı dışında tutarlı bir siyasi programa benzeyen hiçbir şey sunulamadı.
Bu kalabalığın en derin düşünürleri ise polis fonlarının kaldırılması ve şehirlerde serbest bölgeler oluşturulması çağrısında bulunuyor.
Aşırılık yanlılarının ve muhaliflerin, öcü ya da anti-emperyalistler ve ilericiler için endişe kaynağı olan Trump'ın bedeninden bir et parçası kapma çabaları şaşırtıcı değil.
Fakat Demokratik boranların ya da en azından bazısının partizan dürtüleri olmuş olsaydı ne olurdu?
Trump'ın azil süreci, Biden'ın kabinesinin onayını hızla almasına ve bazı adaylar için zararlı olabilecek uzun incelemelerden kurtulmasına yardımcı oldu.
Ayrıca, yeni başkanın Trump'ın bazı tartışmalı idari emirlerini iptal etmekten başka yeni bir şey önermediği gerçeğini de gizlemesini sağladı.
Diğer taraftan söz konusu soruşturmanın amacı, öfke uyandırarak Trump'ı siyasi olarak canlı tutmak olabilir.
Böylece Cumhuriyetçi Parti'nin çekirdek destekçileri, partiyi içeriden bölebilir ya da kendilerine has Vatansever Parti'yi (Patriot Party) kurabilir.
Demokratlar da bu bölünmeyle gelecek yılki ara seçimlerde zaferlerini garanti ederler.
Böyle bir bölünme, Demokratlara Senato'da -onlarca yıldır sahip olmadıkları- çoğunluğu elde etme imkânı verebilir.
Cumhuriyetçi senatörler ise azil sürecine karşı çıkmaları yahut çıkmamaları durumunda da seçmenlerinin bir kısmını kaybedebilirler.
Ardından Biden'ın muhtemelen kapısının açık olacağı 2024 başkanlık seçimlerine doğru yola çıkacağız.
Demokratların Kamala Harris'i aday göstermeleri onlar için riskli olabilir. Ayrıca yükselen bir yıldızları yok ve sol taraflarındaki rakip bir tehdit unsuru olmaya devam ediyor.
Cumhuriyetçi tarafta ise Trump, parti adaylığı için çalışabilir. Kazanırsa, Demokratlar aynı "azınlık" koalisyonunu harekete geçirebilir.
Cumhuriyetçi seçmenlerin büyük bir kısmı ise böyle bir durumda evde kalır ya da -geçen kasım ayında olduğu gibi- Trump karşıtı cepheye katılabilirler.
Bu, Ross Perot'un durumuna dönüş anlamına gelebilir. Nitekim Bill Clinton'un iki kez başkan olmasına yardımcı oldu ve her iki seferde de yüzde 40'tan az oy aldı.
Trump'ın Demokratları farklı şekillerde kullanmasından da bahsedilebilir. Çünkü başkentin bir eyalete dönüştürülmesine dair konuşmalar var.
Bu da Demokratlara Senato'da iki sandalye daha verebilir. Biden Porto Riko'nun da bir eyalete dönüştürülebileceği ihtimalinden bahsetti.
Demokratlar böyle bir durumda öngörülebilir bir gelecekte her iki meclisi de kontrol altına alabilirler.
Daha garip olanı, Kaliforniya'nın iki hatta dört eyalete bölünmesi teklifidir. Bu, Demokratlara Senato'da iki ila sekiz arası sandalye daha elde etme imkânı verir.
İki partili bir sistemin, bir partinin sürekli hükümette ve yarı partinin de muhalefette olduğu 'tek ve yarı partili' bir sisteme dönüşmesi mümkün müdür?
Nitekim Kurumsal Devrimci Parti'nin (PRI) 1920-2000 yılları atasında iktidarda kaldığı ve demokrasi mitini canlı tutmak için muhalefet eden bir 'yarı partinin' bulunduğu Meksika'da olan buydu.
Eğer öyle olsaydı, tarihte aynı anda hem tatlı hem de acı tat bırakan paradokslardan birine tanık olurduk.
Meksikalılar, kuzeydeki komşularınınki gibi bir demokrasi için iki yüzyıl savaştılar ve Rio Grande'nin kuzeyindeki kimsenin Amerikan sistemini Meksika stiline benzetmek isteyeceğini asla düşünmediler.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu
© The Independentturkish