Koronavirüs aşısı yarışındaki atılımlarıyla son dönemde sık sık gündeme gelen ilaç şirketi Pfizer'ın CEO'su Albert Bourla, ailesinin Holokost'tan nasıl kurtulduğunu anlattı.
Selanikli Bourla'nın ailesi, neredeyse tüm Selanikli Yahudiler gibi, İspanya'da Kral II. Ferdinand ve Kraliçe I. Isabel'in 1492'de çıkardığı, İspanyol Yahudilerinin ya Katolik olmasını ya da sınır dışı edilmesini şart koşan Elhamra Kararnamesi nedeniyle İspanya'dan ayrılıp Selanik'e yerleşti.
Dönemin Osmanlı İmparatorluğu tarafından kendilerine oturma izni verilen Bourla'nın akrabaları on yıllar boyunca Selanik'te yaşadı.
Ancak Nazilerin 1941'de Yunanistan'ı işgal edip ele geçirmesi Bourla ailesi için ciddi bir tehdit yarattı.
50 bin Yahudiden 2 bini hayatta kaldı
Nazi işgali sırasında Selanik'te yaklaşık 50 bin Yahudi yaşıyordu. İkinci Dünya Savaşı sona erdiğindeyse şehirde yalnızca 2 bin civarı Yahudi kalmıştı. Bunlar ya saklanarak ya da kaçarak kendilerini bekleyen Holokost felaketinden kurtulmayı başarmıştı.
27 Ocak'ta Sefarad Yahudileri Uluslararası Mirası'nın düzenlediği Uluslararası Holokost Anma Günü'nde konuşan Pfizer CEO'su ailesinin Nazi işgali sırasında neler yaşadığını anlattı.
Pfizer CEO'su babası Mois Bourla'nın ailesi de diğer Yahudiler gibi kendi evlerinden çıkarılarak gettolarda yaşamaya zorlandı.
Sahte kimlikle Atina'da yaşadı
Fakat getto Nazi askerleri tarafından 1943'te giriş ve çıkışa kapatıldığında, babası ve kardeşi şans eseri o sırada getto dışında olduğundan yakalanmadı.
Mois ve kardeşi Into Atina'ya kaçıp adlarını Hıristiyan Manolis ve Vasilis olarak değiştirip sahte kimlik edinerek savaşın sonuna kadar orada yaşadı.
Savaş bittiğinde Selanik'e geri dönen baba ve kardeş, evlerinin yağmalandığını ve tüm eşyalarının çalınıp satıldığını gördü. Sıfırdan başlamak zorunda kalan kardeşler, başarılı bir likör işine girerek emekliye ayrıldı.
Bourla, annesi Sara Bourla'nın hikayesini de paylaştı.
İşgalci Nazi komutanına rüşvet
Sara'nın ailesi de Mois'inki gibi gettoda yaşamaya zorlanmıştı. Nazi askerleri tarafından yakalanıp hapse atılan Sara'nın yardımına Bourla'nın Hıristiyan amcası Kostas Dimadis yetişti.
Dimadis, Nazi işgal güçlerinin başındaki Max Merten'e Bourla'nın infaz edilmemesi ya da esir kampına gönderilmemesi için rüşvet verdi. Fakat bir gün Bourla'nın halası, Sara'nın infaz edilmek üzere kamyona bindirildiğini görünce Dimadis'e haber verdi. Dimadis de Merten'i arayarak anlaşmalarını hatırlattı ve Sara'ya zarar gelmemesi gerektiğini hatırlattı.
İnfazdan son anda kaçtı
Sara ertesi gün Naziler tarafından infaz edilmek üzere birçok Yahudiyle birlikte bir alana toplandı. Fakat tam o sırada gelen motosikletli bir asker, infaz timinin başındaki komutana bir evrak uzattı ve Sara komutanın emriyle alandan çıkarıldı. Diğer kişilerse o kadar şanslı değildi; hepsi kurşuna dizilerek öldürüldü.
Bundan iki ila üç yıl sonra hapishaneden çıkarılan Sara, birkaç hafta sonra Nazilerin Yunanistan'dan çekilmesiyle özgürlüğüne kavuştu.
Yaşanan korkunç olaylardan 8 yıl sonraysa Sara ve Mois aileleri aracılığıyla tanıştı ve evlendi.
"Bu hikayenin hayatım üzerinde büyük etkisi oldu" diyen Bourla "Yaşananları ilk defa kamuoyuyla paylaşıyorum" ifadelerini kullandı.
Independent Türkçe, Greek Reporter