Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, Türkiye’de çocukların “masonik-baronik çetelerin elinde eğitim gördüğünü” iddia etti. Kaplan, eğitim sisteminin gençleri ülkenin kültürüne düşman yetiştirdiğini öne sürdü.
Kaplan, bugünkü köşe yazısında Türkiye’deki eğitim sistemine dair bazı eleştirilerini gündeme getirdi. Yeni Şafak yazarı şöyle yazdı:
Bir ülke düşünün... Çocukları, hem de en parlak çocukları, masonik baronik çetelerin elinde yetişiyor! Bunlar çağdaş misyonerler oysa! Seküler misyonerler! Hıristiyan misyoner okulları açıktan misyonerlik eğitimi veriyordu, o yüzden ondan korunmamız mümkün olabilirdi. Ama seküler misyoner okullara ne diyeceğiz? Bir eğitim sistemi ülkenin üstelik de en parlak çocuklarını o ülkenin ruh köklerine, kültürüne, anlam dünyasına yabancı hatta düşman yetiştirebilir mi?
Bu okulları suçlamıyorum. Hepsi yasal, meşrû okullar. “Ne oluyoruz, çocuklarımızı, dolayısıyla gençlerimizi göz göre göre kaybediyoruz, kendi ellerimizle kültürel ve entelektüel intiharın eşiğine sürüklüyoruz” diyerek derdimizi ileteceğimiz hatta yakasına yapışacağımız insanlar, bu okulların ait olduğu ve benim medeniyet ruhumu, birikimimi, tarih bilincimi, kültür zenginliğimi çocuklara yol haritası olarak sunmayan, öğretmeyen eğitim sistemleri, bu eğitim sistemlerinin başındaki kişiler ve bu kişilere hükümet eden yöneticilerdir! Ülkemizin kremasını, en parlak çocuklarını masonik-baronik çetelerin elinden kurtaramazsak, yok oluruz.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Ülke dışardan işgal edilmemiş ama içerden ele geçirilmiş” görüşünü savunan Kaplan, şu ifadeleri kullandı:
Peki, bu ülke içerden işgal edilecek idiyse, epistemik kölelere dönüştürülecek idiyse, kiminle ve ne için savaştı bu millet peki? Biri çıksın anlatsın bunu bana. Eğer sömürgecilerin işgal ettiklerinde yapacaklarından daha vahim yıkımlar içerden yapılacak idiyse, biz kiminle, niçin ve ne adına savaştık ki?
Gelinen nokta, sömürgeci bir eğitim sistemi, mankurtlaştırıcı bir medya rejimi, yabancılaştırıcı bir kültür dünyası! Böyle bir toplum yoğun bakıma kaldırılmış bir toplumdur. Bu toplum içeriden kültürel tecavüz ve zihnî işgal altında! Ama başına ne geldiğini bilmiyor! Niçin? Celladına âşık edildiği için! Bir toplumun başına bundan büyük felâket gelebilir mi? Böyle bir toplum, bağımsızlığını, daha da vahimi, varlığını sürdürebilir mi?
Yeni Şafak, Independent Türkçe