Basra Körfezi ile Umman Denizi’ni birbirine bağlayan Hürmüz Boğazı yine gerilimli günler geçiriyor.
Körfezin tek çıkış noktası olması nedeniyle jeostratejik öneme sahip olan boğazda son 48 saatte dört petrol gemisi saldırıya uğradı.
Son saldırının gerçekleştiği Fuceyra limanı Hürmüz Boğazı’ndaki en büyük yakıt ikmal hattı olarak biliniyor.
Uzmanlar bu limanı küresel petrol ticareti için hayati bir koridor olarak tanımlanıyor.
Saldırıya uğrayan son iki gemi Suudi Arabistan’a ait.
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Halih el-Falih, saldırıların denizcilik özgürlüğünü hedef aldığını, dünya çapındaki petrol temininin güvenliğine yönelik bir tehdit olduğunu belirtti.
Uluslararası toplum deniz ulaşımı ve petrol gemilerinin korunması ile ilgili ortak sorumluluğa sahip. Petrol gemilerine yönelik böylesi saldırılar enerji piyasaları ve küresel ekonomiyi de tehlikeye sokmaktadır.
Saldırının arkasında hangi gücün olduğu ile ilgili resmi bir açıklama yok.
Ancak olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Soruşturmada uluslararası yetkililerle işbirliğine gidilecek.
Suudi Arabistan Dışişleri: Tehdit söz konusu
Konuyla ilgili Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı da resmi bir açıklama yayımladı.
Bakanlık söz konusu saldırıların bölgesel ve uluslararası güvenliğe tehdit oluşturduğunu belirtiyor.
Gemilerde ölen ya da yaralanan yok.
Uluslararası Bağımsız Tanker Sahipleri Birliği (INTERTANKO) iki gemide de saldırının etkisiyle delikler oluştuğunu açıkladı.
Suudi Arabistan’ın resmi petrol şirketi Suudi Aramco’ya ait gemilerde ciddi hasar olsa da petrol sızıntısı gerçekleşmediği öne sürülüyor.
Rotası ABD olan gemilerin ham petrol yüklemesi için Ras Tanura limanına doğru ilerlerken saldırıya uğradığı ifade ediliyor.
BAE'nin ticaret gemileri de saldırıya uğradı
Pazar günü de BAE’nin dört ticari gemisi benzer şekilde hedef alınmış, BAE Dışişleri Bakanlığı Suudi Arabistan gibi saldırıyı "sabotaj saldırısı" olarak tanımlamış ancak olay hakkında detaylı bilgi verilmemişti.
Fuceyra Hükümeti Enformasyon Ofisi, Fuceyra Limanı’nda art arda patlamaların yaşandığına dair haberleri yalanladı.
Bahreyn ve Mısır saldırıyı kınadı.
Hürmüz Boğazı'ndaki saldırının piyasalara yansıması
Olayın doğal olarak enerji piyasalarına da etkisi oldu.
Petrol varil satış fiyatı Pazartesi günü $70.98’e yükseldi.
Dubai menkul kıymetler borsasında ise endeks yüzde 1.6 düşüş gösterdi.
Satrançta yerinden oynatılamayan taş: Hürmüz Boğazı
Saldırının arkasında kimin olduğu ile ilgili bir resmi bir açıklama yok.
Bununla birlikte olayın meydana geldiği bölge aynı zamanda İran ile ABD arasında gerilim yaşanan bir alan.
Gözlerin çevrildiği İran Dışişleri Bakanlığı yaşananları “Tedirgin edici ve dehşet verici” olarak tanımladı.
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Abbas Musavi, ISNA haber ajansına yaptığı açıklamada saldırının deniz taşımacılığı ve güvenliğine ilişkin olumsuz sonuçları olacağını söyledi.
Musavi ayrıca bölge ülkelerinden yabancı aktörlerin istikrarsızlaştırma çabalarına karşın uyanık olunması gerektiği belirterek üstü kapalı ABD’yi işaret etti.
ABD Denizcilik Yönetimi (MARAD) Pazar günü BAE’de yaşanan hadiseyle ilgili ihtiyat çağrısı yapmıştı.
MARAD bu ayın başında Ortadoğu sularında seyreden petrol gemileri dâhil tüm ABD ticari gemilerinin İran tarafından hedef alınabileceğini açıklamıştı.
ABD'nin savaş gemileri
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) 11 Mayıs’ta İran ile tırmanan gerilim sonrası Ortadoğu’ya USS Arlington amfibi savaş gemisi ile bir patriot hava savunma bataryasının sevk edildiğini duyurmuştu.
Gemi; Tahran yönetiminin ABD’ye ait bazı hedeflere saldırmayı planladığı haberleri üzerine bölgeye gönderildi.
Bahsi geçen hedefler Washington Mayıs’ın ikinci haftasında bölgeye yolladığı USS Abraham Lincoln uçak gemisi ile 4 nükleer kapasiteli B-52 bombardıman uçağı.
Bu görev grubu Trump tarafından Körfez bölgesine yollanmıştı.
Tahran-Washington hattında gerilim
Trump yönetiminin Tahran üzerindeki baskıyı arttırma politikası ve İran’ın tek nükleer santralini genişletme çabalarına destek olanların da yaptırım kapsamına alınabileceği açıklaması bölgede tansiyonu yükseltmiş durumda.
ABD’nin İran’a yönelik attığı tek adım ise bu değil.
Trump yönetimi Obama döneminde İran ile imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmesinin yanı sıra ülkeye ekonomik ambargo ve yaptırım uygulamaya başladı.
Sadece bir ordu olarak nitelendirilemeyecek, onlarca şirkete sahip bir ekonomik yapı olarak da bilinen İran Devrim Muhafızları terör listesine alındı.
Trump, İran’dan petrol alan ülkelere uyguladığı muafiyeti kaldırıp bölgeye uçak gemisi, ağır bombardıman uçakları ve patriot bataryaları sevk etti.
İran’ın buna karşılık nükleer anlaşma kapsamında düşük düzeyde uranyum zenginleştirme faaliyetlerine devam edeceğini ilan etmesinin ardından başta ABD uluslararası toplumdan tepki sesleri yükseldi.
İran Devrim Muhafızları’nın “Gerekirse ABD uçak gemisini vururuz” söyleminin ardından son olarak İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de ABD’nin siyasi ve ekonomik baskılarına karşı İranlıları birlik olmaya çağırdı.
Ruhani; ABD’nin üzerinde uyguladığı baskıyı “Düşmanların baskıları İslam devrimimizin tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir savaştır” diye tanımladı.
İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz ise Tahran ile Washington arasındaki gerilimin tırmanması halinde ülkesinin İran'ın doğrudan ya da dolaylı saldırısına maruz kalabileceği iddiasında.
Suudi Arabistan ve BAE, ABD’nin İran’a yönelik yaptırım politikalarını destekliyor.
ABD Enerji Enformasyon Kurumu’nun 2016 verilerine göre sıcak gelişmelerin yaşandığı Hürmüz Boğazı’nda günlük 18 buçuk milyon varil petrol sağlanıyor.
Hürmüz Boğazı için pratikte uluslararası su statüsü uygulansa da İran boğazın kontrolünde olması gerektiğini savunuyor.
Hürmüz Boğazı 1980-1988 yılları arasındaki İran-Irak savaşında dahi kapatılmamıştı.
© The Independentturkish